• hayatta her şeyin kendi kontrolünde olmadığının farkında ve idrakinde olan insandır. elinden gelenin en iyisini yaptığında bile kendisinin dışında etkenlerin olayları etkileyebileceğini bilir ve ihtimalleri gözardı etmez. makuldür.
  • (bkz: ben)
    allah'a ve gaybı sadece o'nun bildiğine inandığım için dahili olduğum insanlar bütünü. bir şey kaybetmedim şimdiye kadar gelecek zamana dair cümlelerimin sonun allah izin verirse * * eklediğim için, elimde somut bir delil yok ama kazanmışımdır diye düşünüyorum.
  • nasreddin hocanın konu ile ilgili fıkrasını okuyup ders almayı idrak edebilen insanlardır.

    bir gece hoca karısı ile konuşurken şöyle demiş :
    “yarın hava yağmurlu olursa oduna, açık olursa tarlaya gideceğim.”
    karısı çıkışmış :
    “efendi inşallah de!”
    hoca hiddetlenmiş :
    “niçin inşallah diyeyim hatun? iki işten biri mutlaka olacak, ya o, ya bu!”
    ertesi gün hava yağmurlu olduğu için ormana gitmek üzere sabahleyin erkenden evden çıkmış, biraz gittikten sonra yolda bir sipahiye rast gelmiş. atın üzerindeki sipahi seslenmiş hoca ‘ya :
    “bana bak baba! filan köye nerden gidilir?”
    hoca da ilgisiz bir tavırla cevap vermiş :
    “bilmem!”
    sipahi yoluna devam etmek isteyen hoca ‘yı bırakmamış ve kamçıyla birkaç defa şiddetle vurduktan sonra bağırmış :
    “seni gidi hain herif seni! bilmezsin ha! çabuk düş önüme! sen beni ta o köye kadar götüreceksin!”
    hoca bu emri yerine getirmezse başına neler geleceğini düşünerek sipahinin önüne düşmüş ve hayli uzakta bulunan köye kadar götürmüş. fakat vakitte bir hayli geç olduğu için artık ormana gidememiş, doğruca evine gelmiş. kapıyı çalınca karısı içerden seslenmiş :
    “kim o ?”
    hoca da suçlu suçlu karşılık vermiş :
    “inşallah benim hatun, aç kapıyı!”
  • "umarım"a göre kulağa çok daha doğal ve içten gelen, ateistlerin ve gayrimüslimlerin de kullanması gayet normal olan -zira ateistler de, gayrimüslimler de bu ülkede büyümüşlerdir, inşallah dinden çok geleneğe ve kültüre vurgu yapmaktadır- , dilek kalıbı, diyalog kurtarıcısı kullanan, bazen tevekkül sahibi, bazen de yırtar mıyız acaba diye düşünen, umutlu insan.
  • duha suresi ve esbâb-ı nuzûlü ile ilgili şöyle bir şey duymuştum; bir kişi rasulullâh'a bir konu hakkında bir şey sormuş; rasulullâh sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz de "vahiy gelir ben sana söylerim" buyurmuş. cenâb-ı allâh da 1 ay kadar hiç vahiy göndermemiş. cevap gelmeyince rasulullâh efendimiz de çok üzülmüş. müşrikler "rabb'i muhammed'e darıldı" diye şayi'â çıkarmışlar. işte o sancılı sürecin sonunda da duha suresi nazil olmuş. bu vak'a ile kehf suresinde geçen "hiçbir şey için «bunu yarın yapacağım» deme. ancak allâh dilerse (yapacağım de). unuttuğun zaman allâh'ı an ve «umarım rabbim beni doğruya daha yakın olana eriştirir.» de" mealli 23 ve 24. ayet-i kerimeler sebebi ile müfessirler cenâb-ı allâh'ın rasulullâh'ı inşâallâh demediği için imtihana tabi tuttuğunu söylerler. bu derece büyük bir imtihana tabi tutulmaktan çekinen insan inşâallah'sız gelecek zamanlı cümle kurmaz değil kuramaz zaten.

    (bkz: #1563229)

    "hiçbir şey için «bunu yarın yapacağım» deme. ancak allâh dilerse (yapacağım de). unuttuğun zaman allâh'ı an ve «umarım rabbim beni doğruya daha yakın olana eriştirir.» de" (kehf, 23-24)
    http://quran.al-islam.com/…ntype=1&nsora=18&naya=23
  • turk olmayan muslumanlar arasinda daha fazla rastlanilinir bu insana
  • nasreddin hoca fıkrasını akla getiren insandır.

    hoca, yarına şunları yapacağım, edeceğim, diye plan yaparmış. plan yaparmış yapmasına da her şeyin nasip kısmet işi olduğunu iyi bilen hanımı onu uyarmaktan geri kalmazmış: “hoca, inşallah de!”, “hoca, insanlık hâli!” “hoca, kader kısmet var!”, “hoca, nasipten öte yol git.’ mez!”

    hoca bu, hanımının her sözüne itibar etmediği gibi bu sözlerine de itibar etmezmiş.

    günlerden bir gün, akşam yatmadan önce bizim hoca kansına:

    – hatun, demiş, yarın güneş açarsa tarlaya, hava yağmurlu olursa oduna gideceğim.

    hanımı yine: “inşallah de hoca.” diye uyarmış ama uyarmasıyla cevabını alması bir olmuş.

    – be kadın, demiş, bunun inşallah) maşallahı mı var, yarın hava ya kapalı olacak ya açık. ben de ya tarlaya gideceğim ya oduna!

    sabah uyanmış ki hava kapalı. eşeğe bindiği gibi dağın yolunu tutmuş. neyse uzatmayalım, odunu etmiş, tam eşeğe yükletecekken, bir grup haydut etrafını çevirip:

    – babalık, demişler, filan köyü biliyor musun?
    – biliyorum, demiş hoca, ne olacak?
    – o zaman düş önümüze bizi oraya götür.

    hoca yalvarmış yakarmış ama iş bildiğiniz gibi değil. üstelik filan köy dedikleri çeyrek günlük yol. kaçsa arkadan mızraklayacaklar, yere yatsa üstünü çiğneyecekler, bu melanet heriflerden kurtulmanın çaresi yok. önlerine düşüp o köyü bulmuş ama gün de batmak üzere. yayan yapıldak onca yolu yürüyüp sabaha karşı evin kapısını çalmış. hanımı içeriden seslenmiş:

    – kim o?

    hoca yorgunluk akan bir sesle cevap vermiş:

    – aç hanım aç, inşallah ben geldim!
  • farzı yerine getiren müslüman insandır. nitekim kehf suresi 23-24. ayetlerde "allah izin verirse" demeden hiçbir şey için, "şu işi yarın yapacağım" deme! unuttuğun takdirde rabbini an ve "umarım rabbim bana, doğruya bundan daha yakın yolu gösterir" de. denilmektedir.
    kaynak:https://kuran.diyanet.gov.tr/…63/23-24-ayet-tefsiri"
  • "inşallah" kelimesi kuran'da geçen , allah'ın söylememizi kendisini anmamızı istediği bir kelimedir.
hesabın var mı? giriş yap