• insan oğlu adem ile havva'dan beridir daima memnuniyetsizliklerini savurup durmuştur ve hâlâ insan oğlunu bir konuda mutlu etmek mümkün değil. bakınız amerika; ortalama bir insanın evi, arabası, cebinde bir değil iki telefonu ve karnında hamile olmamak koşulu ile 70 kg yağ tabakasına müktesep fazlalık bulunuyor. bu insan günde 228.000 kalori kullanıyor, taş devrinde bu oran günlük yaklaşık 4000 kaloriye ihtiyaç duyuyordu. peki ortalama bir amerikalı taş devrinde yaşayan bu insandan 60 kat daha mı mutlu? bu toz pembe rüyalardan uyanmakta fayda var.

    günümüzün en büyük sıkıntılarından birisinin intihar olduğunu biliyor muydunuz? insan oğlu bir müddet sonra yapacak hiç bir şey kalmadığında ölümü merak ediyor, e tabi orta çağda bir köylüyü mutlu etmek için bir tabak (bkz: aşure) vermek yeterliydi. günümüzde ertesi gün hapları, hamilelik hapları derken insan oğlu ne yapacağını şaşırıp bunları küresel bir sorun haline getirmiş durumda. psikolojik açıdan mutluluk, gerçek mutluluğu yakalamak, nesnel şartlardan çok beklentilere dayanıyor. mutlu ve esenlik içinde bir düzeni yöneterek memnun olmalıyız.kötü olan ise bugün kavuştuğumuz mutluluğumuzun bir balon gibi yarın daha iyisi için şişmesidir. bu konuda önlemler almazsak gelecekteki ulaştığımız kazanımlarımız ve mutluluklarımız bizi her zamankinden daha da doyumsuz hâle getirecektir.
  • insanı ''oğlu'' sözüyle birlikte kullanarak neden hep daha fazla bir şeyler istediğimize ışık tuttuğun için teşekkürler sayın ataerkil toplumun zeki bireyi!
  • aşkta , parada , sevgide kısacası herşeyde aç olmasıdır.
  • modern çağ hastalığı. tatmin olmamalı, sürekli bir şeyler istemelisin. evrenin sınırlı kaynaklarını sınırsızca tüketmelisin. ihtiyacın olup olmadığına bakmaksızın sürekli hayattan talep etmelisin. sadece maddi ürünler özelinde değil hayattaki her şey için sahip ol değeri azalsın..
  • insanoğlu'nun biyolojik olarak hayvan sınıfına ancak davranış biçimi bakımından virüsler ile aynı klasmana dahil edilmesi gerektiğinin başka bir kanıtı.
  • insanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadar gelinen ilerleme, etrafımızı saran ve hayatımızı oldukça kolaylaştıran teknolojinin kökeninde bile bu vardır. nankörlük, açgözlülük demeden önce birde bu yönden düşünün.
  • nankörlük, hırs ve açgözlülüktendir. bu sıfatları taşıyan insanlar için yorumum hep aynıdır. sonu, ucu ve bucağı yoktur. tutuşturulmuş bir dal parçası hayal edin, yavaş yavaş ve içten içe tutuşur da haberi olmaz. ne zaman sonuna gelir de, yanıp kül olacağını öğrenir, bu sefer de artık çok geçtir.

    unutma;

    "sana dünyanın yarısını versem mutlu olmazsın da, diğer yarısı niye benim değil diye mutsuz olursun."
  • fazlasını istemez isen yerinde sayarsın.
    yerinde sayarsan bir süre sonra bitersin.
    mutsuz görünmesen bile içten içe fazlasını isteyip başaranları gördükçe mutsuzlaşırsın.
    sonunda yine bitersin.
    fazlası zarar değildir.
    fazlanın fazlası belki.
  • aklıma, geçen gün 66 yaşında londra'da 4 tane kebap dükkanı olan amcaya, “amca neden emekli olmuyorsun” dediğimde “insanoğlunun gözünü anca toprak doyurur“ cevabını vermesi geldi.
  • bu özelliği olmasa dünya bu kadar gelisemezdi.ortslama 60 sene ömür için insanlar deli gibi çalışıp çok mal kazanmaya çalışıyorlar.diger türlü herkes günü kurtaracak kadar çalışır bilim , teknoloji gibi konularda ilerleme ihtiyacı duymazdi.o yüzden bazı kötü gibi gözüken insan özellikleri bu dünyanın devamı için katki sağlayabiliyor.
hesabın var mı? giriş yap