• (bkz: ekşi sözlük)

    buraya üye olmadan önce leblebi tozu yiyip yusuuf yusuuuf diye bağırarak mahallede koşuyordum. ne zaman ki çaylaklıktan çıktım, işte o zaman boynuma doladım bir fular ve her konuda bir fikrim oluverdi.
  • diğer insanların davranışları. mesela son zamanlarda her şeyi karşılıklı yapmaya başladım. bana selam verene selam veriyorum, vermeyene vermiyorum. beni bir yere çağıranı çağırıyorum, çağırmayanı çağırmıyorum. kafa rahat ediyor.
  • ölüm.

    hayatınızda olan birinin bir anda yok olması, yaşanan o boşluk. elinde olsun, olmasın; insanı değiştiriyor.
  • askerlik,
    uzun ilişki,
    uzun süreli yalnızlık,
    çok para,
    az para.
  • "bunları yaşadığım için mi değiştim, yoksa değiştiğim için mi bunları yaşıyorum" ikilemi/sorgulamasına konu olan hayata dair ne varsa..

    diğer bir deyişle, "yaşamam ben" noktasından "yaşanıyomuş be" noktasina getiren olaylar..

    zordur vesselam.
  • sağlık sorunları.
  • acı.

    daha canı yanıpta değişmeyen insan tanımadım ben.
  • başarısızlıklar.
    (olumsuz)
  • konfor alaninin* disina cikmak.

    confirmation bias diye birsey var. (turkcesini mesaj atana buket gul yollayip buraya turkcesini yazacagim) nedir bu? kendini dogrulayan verileri arama, gorme, tanima, kendini yanlislayanlari gormezden gelme egilimi. yani sekerpare seviyorsan hep sekerpare sevenlerle takiliyorsun, arkadaslarinla 'sekerpare ne guzel dimi?' diye muhabbetlere giriyorsun, 'sekerparenin tadi cok kotu' diyenlerle pek muhattap olmuyorsun ve dolayisiyla 'abi herkes sekerpare sever, sevmeyen ufak bir azinlik var ama onlar istisna'tarzi yargilara variyorsun. bu da senin karakterini olusturan bir parcan haline geliyor.

    sekerpare severler senin konfor alanini olusturuyor.

    annen seviyor, baban seviyor, mahallelilerin seviyor, cumhurbaskani seviyor, tv kanallarinin cogu sekerpare tarifi yayinliyor, pastanede sekerpare yapan ustalar buyuk saygi goruyor vs..

    fakat bunun disina ciktiginda bir bakiyorsun.. o da nesi, sizin 50 milyon nufuslu mahalleye kiyasla dunyada 4 milyar insan sekerpare diye birseyi duymamis bile. 'abi ye bak, sahane' diyorsun, adam 'of icim yandi, fazla sekerli' diyor begenmiyor.

    of sikildim sekerpare yazmaktan, metaforu sonlandiriyorum. sekerpare.

    yani konfor alaninin disina cikana kadar insan aslinda deger yargilarinin ne kadar yuksek oranda bu confirmation bias denen zimbirtidan etkilendigini fark etmiyor. bunun gercek hayatta cok belirgin ornekleri var.

    en belirgin orneklerinden biri din meselesi. bir grup insan icin tanrinin varligi soru bile degilken, bir grup insan icin tanrinin sacmaligi soru bile degil. oyle ortam olur ki 'bi tanri var' dersin sana manyakmissin gibi bakarlar, oyle ortam olur ki 'tanri yok' dersin sana manyakmissin gibi bakarlar. eger bu ortamlardan sadece birinde bulunup digeriyle asla muhattap olmadiysan confirmation bias denilen yanilgiya dusup kendi dusuncenin var olan tek dusunce oldugu, digerlerinin radikal bir azinlik oldugu sanisina kapilirsin. bu da sana konfor saglar.

    ama bi cik bakalim o konforlu oldugun, herkesin 'aynen aynen' diye kafa salladigi ortamdan, yeni fikirler ister istemez edinmeye baslayacaksin, ufkun genisleyecek, dolayisiyla da deger yargilarin degisecek.

    mesela biz turkiye'de kendimizi beyaz (irk) olarak dusunuyoruz, degil mi? pelin mesela beyaz mi? ayy, tabi pelin beyaz ama irkci degil.

    bir kere, nah pelin beyaz. ikincisi, nah irkci degil. turkiye'den ciktigi anda pelin ortadogulu, sutlu kahve ama asla da kendine yediremez bunu. ama 100 kisi kendisine 'woah dostum, alright, sen beyazim diyorsan beyazsin yani.. i dont understand niye ortadogulu olmanin bu kadar kotu oldugunu dusunuyorsun, bence cok exotic gorunuyorsun' dediginde duruma ayilma ihtimali var.

    o zaman pelin'in kendisiyle ilgili butun algisi degisti mi? degisti.

    konfor alanindan cikmak degistirir insani. yeni deneyimler, yeni ortamlar. sizin her dediginize 'evet abi, cok haklisin abi, dogru soyledin abi' diyen insanlar disinda insanlarla kaynasmak degistirir insani. cok da guzel olur oyle kafa karisikligi.

    edit: "confirmation bias" için "onaylanma önyargısı", "onaylanma şartlandırılması" ve "onay aramak" şeklinde çeviriler geldi, maalesef entry'e usturupluca yediremedim. ama türkçeye bu şekilde çevirilirmiş. el cancer del besiktas ve idexo'ya teşekkürler.
  • karakterin özünde değişmediğini düşünüyorum. insan neyse o. sadece içinde olduğunu bilmediğin, derinlere gizlenmiş veya o güne kadar ihtiyaç duymadığın özellikler bir olay olduğunda ortaya çıkıyor.
    kiler raflarındaki erzaklar gibi, mühimmat deposundaki silahlar gibi, buzdolabının kahvaltılık bölmesindeki çikolatalar gibi...

    her şey güllük gülistanlık giderken kimse değiştiğini düşünmüyor. ne zaman ki bir sarsıntı oluyor o zaman içindeki imdat düğmesine basıyorsun. insan öyle muazzam, öyle yaşama tutunan bir organizma ki söz konusu kendi benliği olduğunda her şeyi yapıyor.
    işte o yaptıklarımız değişim gibi görünüyor olsa da aslında hep sensin, benim. sadece bilmiyordun, öğrendin veya öğrenmek zorunda kaldın.

    biraz zaman geçsin güncellenmiş halinizi daha çok seveceksiniz. karşınızda pul 2.0 olarak duruyorum, bir bildiğim var ki konuşuyorum.
hesabın var mı? giriş yap