• doğru değildir. insanlarda içgüdü vardır ancak bilinçli zihinsel aktivite tarafından baskılandığı veya manipüle edildiği (meşrulaştırma ve sair savunma mekanizmaları, sebep sonuç ilişkilerine akıl erdiremediği doğal süreçleri din benzeri kurgularla doğaüstü güçlere atfetme, vs.) için varlığı farkedilmez veya inkar edilir. insanlardaki içgüdü bazen sezgi (bu eleman bana yalan söylüyor galiba kuşkusu) bazen de hormonal aktivite (sikinin doğrultusunda gitme ısrarı) olarak tezahür eder. içgüdüyü, üç katmanlı froydiyen yapının en alttaki ilkel katı olan id olarak ele alanlar vardır ama mesele o kadar basit değil zira hayvan kardeşlerimizle aramızda neokorteks denen bir fark var; içgüdüden söz ederken onu da hesaba katmak lazım. insanoğlunun içgüdülerine, yani fıtratından gelipba eylemlerine etki eden özelliklerine bir örnek olarak, diğer insanların yüz mimiklerindeki belli belirsiz değişiklikleri insiyaki olarak algılama becerileri verilebilir. şu an için söyleyebileceklerim bundan ibaret.

    .
  • bir ara kafama takılan şeylerden birisiydi.sonra pek de peşine düşmedim.
  • bu konu etrafında kafama takılan bir mesele var.

    bir insanı bebeklikten ergenliğine kadar tamamen cinsellikten uzak, kadın yüzü dahi gösrmeden, seks nedir nasıl yapılırı öğretmeden bir evin içine hapsederek yetiştirsek. sonra cinsel erişkinliğe ulaştığında yanına çıplak bir kadın koysak. bu kişi kadınla nasıl seks yapacağını bilir mi? erekte olur mu? kadına karşı en azından cinsel çekim yaşar mı?

    bu sorulara cevap olacak bir çalışma, deney var mı? en azından hayvanlar üzerinde bu tarz bir deney yapılmış mı? bilen yazarlar bana yazsın lütfen.
  • (bkz: içgüdü)
  • insanların içgüdülerinin olmadığı doğrudur. pek çok insan akademik anlamda “içgüdü” tanımını anlamıyor. içgüdüler , refleksler (bebeklerin kavraması ya da emmesi) değildir. ben size akademik tanımı sunacağım ve göreceksiniz ki hayvanlar içgüdüsel davranışlar sergilerken insanlar göstermez.

    “ınstinct kitabı (1961), içgüdüsel davranışı diğer davranış türlerinden ayıran bir dizi kriter belirledi. bir davranışın içgüdüsel olarak kabul edilebilmesi için: a) otomatik olması, b) karşı konulamaz olması, c) gelişimin bir noktasında ortaya çıkması, d) çevredeki bir olay tarafından tetiklenmesi, e) türün her üyesinde gerçekleşmesi, f) ) değiştirilemez olmalı ve g) organizmanın eğitime ihtiyaç duymadığı davranışları yönetmelidir (organizma deneyimden faydalanabilse ve bu dereceye kadar davranış değiştirilebilir olsa da).”

    alıntı:

    iç güdü
    bilimsel araştırmalar iç güdünün sadece hayvanlara özgü
    davranışlarda ortaya çıktığını ve türlerine göre farklılık
    gösterdiğini bildirmişlerdir. iç güdü türe göre davranışlarıdır
    ve türün tüm üyelerinde aynı şekilde görülür. insanda iç güdü
    yoktur.

    freud, insanlarda iki temel iç güdünün olduğunu
    savunmuştur. yaşam ve ölüm içgüdüsü. yaşam içgüdüsü
    içinde cinsellik, ölüm içgüdüsü içinde saldırganlık ve
    yıkıcılık. bu kuram çok eleştiri görmüş, özelliklede cinsellik
    ve saldırganlık iç güdü olmadığı görüşü. bu hareketlerin,
    insan türünün tüm bireylerinde aynı şekilde görülmemesi ile
    ortaya konulmuştur.

    alıntı...
    kaynak

    içgüdülerin gerçekleşmesinin veya değiştirilmesinin durdurulamayacağına dikkat edin. yani, belirli bir durumda kobraların ne yapacağını ve bir pitonun ne yapacağını biliyoruz. bebek ceylanlar doğduktan altı saat sonra yırtıcılardan kaçabilir. insanlarda böyle bir şey görmüyoruz.

    gerçek içgüdülerin diğer örnekleri:

    “kumsalda yumurtadan yeni çıkmış deniz kaplumbağaları otomatik olarak okyanusa doğru hareket edecek. bir keseli hayvan doğduktan sonra annesinin kesesine tırmanır. bal arıları, resmi bir talimat olmaksızın bir besin kaynağı yönünde dans ederek iletişim kurarlar. diğer örnekler arasında hayvan dövüşü, hayvan kur davranışı, iç kaçış işlevleri ve yuvaların inşası sayılabilir.” - wiki içgüdüsü

    ***refleksler içgüdü değildir:***

    "içgüdüler, türün çoğu üyesinde var olan doğuştan gelen karmaşık davranış kalıplarıdır ve bir organizmanın, parlak ışığa tepki olarak göz bebeğinin büzülmesi gibi belirli bir uyarana basit tepkileri olan reflekslerden ayırt edilmelidir. diz vurulduğunda alt bacağın kaldırılma hareketi.

    “içgüdü” terimi ilk kez ortaya çıktığında, psikologlar tekrarlayan her davranışı içgüdüsel olarak kabul ettiler. psikologlar artık insan davranışını anlamaya çalışırken içgüdülere atıfta bulunmayı bıraktılar.

    psikolojide "içgüdü" terimi ilk olarak 1870'lerde wilhelm wundt tarafından kullanılmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru, tekrarlanan davranışların çoğu içgüdüsel olarak kabul edildi. o zamanki literatür taramasında, bir araştırmacı, bu etiketi tekrarlayan herhangi bir davranışa uygulayan 4.000 insan "içgüdüsünü" kronikleştirdi. araştırmalar daha titiz hale geldikçe ve terimler daha iyi tanımlandıkça, insan davranışı için bir açıklama olarak içgüdü daha az yaygın hale geldi. 1960 yılında, karşılaştırmalı psikolojide bir öncü olan frank beach'in başkanlığında ve bu alandaki aydınlatıcıların katıldığı bir konferansta, terimin uygulanması kısıtlandı. 1960'lar ve 1970'ler boyunca, ders kitapları hala insan davranışına ilişkin bazı içgüdü tartışmalarını içeriyordu. 2000 yılına gelindiğinde, giriş psikolojisi'ndeki en çok satan 12 ders kitabı üzerinde yapılan bir araştırma, içgüdülere yalnızca bir referansı ortaya çıkardı ve bu, sigmund freud'un "id" içgüdülerine atıfta bulunmasıyla ilgiliydi. bu anlamda, içgüdüler, insanın psikolojik davranışını anlamaya çalışırken giderek daha fazla gereksiz olarak görülüyordu.”
    (birkaç paragraf önce freud'a değinmiştim.)

    insanlarda bir tür içgüdü örneğini gerçekten zorlamak istiyorsanız, bebeklerdeki reflekslere bakmanız gerekir.

    "insanlardaki içgüdüsel davranış örnekleri(içgüdüd değil, içgüsüsel davranış*), memelilerde bulunan kök salma ve emme gibi birçok ilkel refleksi içerir."

    son olarak, insanların içgüdüleri olsaydı, onları birbirlerini öldürmekten sorumlu tutamazdık. aslanları birbirini öldürdüğü için hapse atmıyoruz. ama biz insanlar için yapıyoruz.

    çünkü hayatınızın her anında yapmak istediğiniz şeyi seçebilme özelliğine sahibiz, her ne kadar %100 bir özgür irade olmasa da..

    insanların içgüdüleri yoktur.

    hür irademiz var.

    son olarak:

    psikanaliz, içgüdü ve dürtü süreçlerini analiz eder. içgüdü ve dürtü arasındaki karmaşıklığın, iç içe geçmişliğin nedeni; dürtünün her zaman sembol, taklit ve nesne değişimi ile içgüdüsel enerjiyi kullanmasıdır. insan bedeninin zorunlu ihtiyaç ve yoksunluk hali, içgüdü ve dürtüyü harekete geçirir. yoksunluk hali, şiddet içerir. insan, iç şiddetini dindirmek için dışarıya yönelir.

    içgüdü ile dürtü arasındaki temel ayrım, nesnesidir. içgüdünün belirli nesnesi yoktur, her şeye yönelebilir; dürtü ise, yokluğun itkisi ile belirli nesneye yönelir. açlık, içgüdüdür ve yemek yeme dürtüsü ile eyleme geçer. cinsellik, içgüdüsel haz ilkesinin doyumsuz enerjisinin etkisinde azgınlık olarak dürtü halini alır. içgüdü, biyolojik yokluğun enerjisidir (yemek-içmek, uyumak, üremek) dürtü ise biyolojik yokluğun (haz ilkesi) güdümünde ve toplumsal devinim (gerçeklik ilkesi) içinde kişinin yaşama koşulları ve çocukluk geçmişi üzerinden nesnelerini bulur, tatmine yönelir.

    kaynak: https://ic-gudu-ile-durtu-arasindaki-fark.nedir.org/

    sevgiler!
  • ben var diye biliyordum. (bkz: chimp empire) dizisini seyretmiştim. kafamda oluşan soru - "onlarda da mi yok?". ayni insan kabilesi gibi yaşiyorlar, davraniyorlar. politikaya kurban gitmiş bir konu gibi gözüküyor. etraflica arastirilmasi lazim.
  • güdüsüz içsizdir
hesabın var mı? giriş yap