• söylenildiği gibi depresyonla falan alâkası yoktur. "depresyon belirtisi" olduğunu iddia edenler, kendilerinin ve diğer insanların orospu çocukluğunu görmemezlikten gelen ve herkesin bu şekilde davranmasını isteyen/bekleyen kişilerdir. bu devirde insanlardan nefret etmek çok doğaldır ve nefret etme sebepleriniz sizin iyi biri olduğunuza bile işaret edebilir..
  • türkiye'de bir yıl yaşamak,

    bu duygunun esiri olmak için yeterlidir.

    her yerde aynı pespayelik, her yerde aynı bayağılık, amaçsız rezil kalabalık.
  • her gördüğünüz yüzde midenizin bulanması; hatırladığınız her cümleyle, hatırladığınız her isimle, hatırladığınız her olayla biraz daha herkesten uzaklaşmanız; düşündükçe yaşamanızı geri alma isteği uyanması, yaptıklarınızı, söylediklerinizi, yaşadıklarınızı sanki hiç söylenmemiş, yapılmamış ve yaşanmamış kılmak istemeniz... arınana kadar, düzelene kadar bir daha kimseyle görüşmememek istemeniz.. bir kuytuda saklanıp karanlığa karışmak, farkedilmemek, belirsizleşmek istemeniz.. muhatap olduğunuz herkesten ayrı ayrı sebeplerden teker teker nefret etmeniz, hepsinin hatırladığınız bazı davranışlarıyla sizi çileden çıkarması, içinizi kaldırması.. yapmak, yaşamak, söylemek zorunda bırakıldıklarınız.. benzerlerini sizin yaptığınız davranışlar.. ve en kötüsü onlara benzemeniz, bunların hepsini bir aynada görüyor olma korkusu.. sonunda kendinden de nefret etmekle sonuçlanan haklı duygu.
  • minicik bir kedi yavrusu sahiplendikten sonra daha yoğun hissettiğim duygu. insan bebeklerini bile sevemiyorum artık. tatlı falan gelmiyorlar. kedi alın ve kendinizi insanlardan soyutlayın, mutluluğun bir formülü de bu.
  • uzun bir süredir içinde bulunduğum durum. kendi kısıtlı bakış açımdan sebepler:
    - en yakındaki insanlar ufacık çıkarlar için üzmekten çekinmeyebiliyor.
    - komşuluk ilişkileri ölmüş. herkes kendi hayatını koruma altına almış diğerlerine dönüp bakmıyor bile.
    - trafiğe çıkıyorsun tamamen orman kanunları geçerli. haksızlıkların saygısızlıkların haddi hesabı yok.
    - işyerleri haksızlık, sömürü, isitsmar ve adaletsizliklerin yuvası haline gelmiş. kamu kurumları verimsiz ve torpil ve adam kayırma merkezleri. özel sektör ise tamamen işgücünün sömürüsü üzerine kurulu.
    - ülkeler arası ilişkiler de orman kanunları esaslı yürütülüyor.
    - dinler bile iyiliği ve güzelliği aşılayacaklarına başka işlerle uğraşıyorlar.
  • üniversite sınavına hazırlandığım ve dershaneye gittiğim dönemler. bir matematik hocamız vardı. çok güleç bir hanım değildi, mesafeli görünümlü, işini yapar evine giderdi. nedense kanım kaynamıştı kendisine soğuk görünümüne rağmen. diğer hocalardan daha çok severdim, muhabbetimiz de yok desem yeridir. günaydın hocam ? nasılsınız hocam ? daha ötesi değil. zaten kimseyle öyle kolay iletişim kurabilen birisi de değilimdir.

    neyse. her zamanki sıradan günlerden biri bizim için, ilk dersimiz matematik. bekliyoruz kendisini gelen giden yok. 45 dakikalık ilk dersin 30 dakikası boş geçti. felsefe hocası girdi daha sonra derse yüzü beş karış. sınıftaki bir grup kendi aralarında eğlenip, şakalaşıyor tuzumuz kuru tabi ailemiz basmış parayı, okuldaki tavır ile dershane ortamındaki tavır bir değil. sonrasında sorduk doğal olarak dersimiz matematik, program mı değişti diye. felsefe hocası bugünlük matematik dersinin olmayacağını söyledi. nedeni 21 ekim 2007 hakkari pkk çatışması, dağlıca baskınıydı. matematik hocamız astsubay kardeşini hain saldırıda kaybetmişti. tabi herkes şokta. bir sessizlik büründü sınıfa. sadece 15 dakika kadar. ara vakti geldi 45 dakikanın sonunda. o 10 dakikalık ara sürecinde nefret tohumu bünyeme eklenmiş oldu. nedenine gelince; dışarıda konuşulan konunun matematik dersinini kimin vereceği olması. olayı öğreneli 15 dk olmuş ve ilk düşünülen kişisel menfaatler. tepki koysan para veriyoruz biz buraya denilecek eminim . yaklaşık 1 ay hocamın ve ailesinin yaşadığı ruh halini düşünüp kendi çapımda ruhsal inişler çıkışlar yaşadım. sınıftakiler ise ertesi gün aynı güleç tavırlarına, inceden şikayetler eşliğinde ama sözde anlayışlı gözükerek devam ettiler.

    sonuç olarak geometri hocası matematik derslerine girdi. kayıp yok yani. 2 hafta kadar sonrası da matematik hocamız geri döndü zaten. geldiği ilk gün; ölüm karşısında kayıtsız kalmamak için kendi vicdanımızdan kurtulmak adına sarfedilen saçma salak yatıştırıcı zırvalar, baş sağlığı dilekleri. sanki çok önemsemişler gibi öğrencilerin sessizliği( normalde hiç olmaz tuzumuz kuru dedim ya) ve eşliğinde hocanın matematik terimleri ile dolu zoraki, ağlamaklı sesi. yine tiksindirici bir menfaat havası.

    zaman alıştırıyor her şeye. hocamızın geldikten 1 ay kadar sonra yüzü gülüyordu az çok. ama belliydi gülmesinin kaynağı. uyuşturuyordu psikiyatristler ilaçlarla zihnini. lanet sisteme karşı sorumlulukları vardı. para, kardeşine duyduğu özlemi yoksaymasının gerekliliğini simgeliyordu bu durumda. nefret edilesi insanın ölçütüydü çünkü.
  • nefret ediyorum...

    sırf mekanın adı piyasa kişiler arasında nam salmış diye o mekana gitmek isteyen insanlardan.

    yabancı dil bilmesine müteakip bu dili türkçeye karıştırıp ağzını yaya yaya konuşan insanlardan.

    doğduğu, yaşadığı şehirde kar görmemesine rağmen kış sporlarını çok seviyorum yalanı maskesiyle birbirlerine hava atma çabasındaki insanlardan.

    ekonomik gücü yetsin yetmesin, aşırı marka bağımlısı insanlardan.

    her kızla arkadaş olmaya çalışan yavşak erkek müsveddesi insanlardan.

    farklı görünmek için entel olmaya çalışan düz insanlardan.

    nefret ediyorum...
  • insanlar onların hakkında duygu beslenecek kadar değerli gelmiyor bana. toplumu oluşturan ve yozlaşmayı, bulantıyı, yüzeyselliği yaratan o kitle.... onlardan nefret etmek bir seçim ve henüz bilinçsel olarak eksik olmanın yarattığı bir seçim, fakat en son evresi onlara karşı hiçbir şey hissetmemek.

    edit: virgülleri vinçle inmiş gibi koymuşum.
  • bir süredir hissettigim cok güzel bir duygudur. istisnasiz herkesten nefret ediyorum. "tanisan seversin" sözü bende bir sey ifade etmiyor. insanlari tanisam da tanimasam da sevmiyorum. hicbir organizma, insan kadar asagilik ve igrenc degil muhtemelen. fiziksel özelliklerinden tutun da davranis özelliklerine kadar tiksiniyorum insanlardan. kendim de dahil.
  • itiraf etmenin bile zor olduğu duygu. herkesi parçalayıp bütün yalanlarını yüzlerine tüküre tüküre söyleyesim geliyor. ne ara bu kadar iğrençleştik bilmiyorum cidden o arayı atlamışım ben. bu kadar ikiyüzlu acımasız riyakar kahpe bir canlı olamaz. insanlardan uzaklaştıkça daha mutlu oluyorum. 4-5 kişiyle yaşlanırım nolcak. böyle yüzlerce var da noluyor sanki.
hesabın var mı? giriş yap