• makro lenslerimle doğa harikalarını fotoğraflayıp paylaşıyorum 13 like geliyor, yediği lahmacuna limon sıkan bir de burdan çek kezbanlarının lahmacun heştegli fotoğrafları 63240 like alıyor.

    boku çıkmış fotoğraf paylaşma şeyi.
  • sevgili günlük,
    bugün de yine herkes çok mutlu. ahşap sofralarda, rengarenk tabaklar ve beyaz fincanlardaki kahvelerle kahvaltılar yine çok lezzetli. hava yine harika ve manzaralar herkesin görmek isteyip de yalnızca bazılarına nasip olacak cinsten. kıyafetler yine en yakışanları ve ojeler -her zaman olduğu gibi- manikürlü tırnaklarda. herkesin yanındaki insanlar yine en mükemmeli ve insanlar yine en mutlu. bunu söylemiştim ama. güneş gözlükleri yine çok havalı ve saçlar, evet saçlar yine en güzel renklerinde.
    gerçeklerini bir türlü göremediğim mutlulukların romanını okur gibiyim fotoğraflara bakarken.
  • herkes çok mutlu
    herkes tatilde
    herkes zengin
    herkes kocişiyle mutlu
  • askerdeyken atışta 11 mermide bırakın hedefi vurmayı, hedefin bulunduğu kağıdı bile vuramayan bir arkadaşın "x şehirliler silahşör olur; turnayı gözünden, tavşanı arka ayağından vururlar." şeklinde bir yazıyla, atıştan bir fotoğraf ve bir video paylaştığı, nöbetten ve işten götün götün kaçamaya yer arayan, askerliğini resmen yata yata bitiren başka bir arkadaşın, nöbet kulesinde çekilmiş story atıp "rahat uyuyun." yazdığı, bir başka arkadaşın ise askerliğe küfür ede ede teskeresini alıp, bu da yetmezmiş gibi rapor ayarlayarak askerliğini erkenden bitirdikten sonra, paylaştığı kamuflajlı fotoğrafının altına "şeref ve şanla!" yazdığı uygulama.

    tanım: yalan dolan.
  • "ne adamlar var! bana soruyorlar; 'sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?' diye. fotoğraf makineyle mi çekilir? şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? roman daktiloyla mı yazılır? arkadaş (gözleriyle kalbini göstererek), fotoğraf burayla, burayla çekilir. ben singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim! şunlara bak. alıyorlar leica'yı, canon'u, nikon'u ellerine, yola düşüyorlar.. bir köylü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam… koyun sürüsü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam… çadır mı gördüler. dur! iki şipşak, tamam… ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım…onu tanımalıyım. fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim."

    demiş ara güler

    instagram sadece fotoğraf çekenlerin işini biraz daha kolaylaştıran bir program. ben fotoğrafçı değilim, "vizör, alan derinliği, shutter speed, bulb" ne demektir bilmem lakin instagram ile seviyorum fotoğraf çekmeyi. gerçek bir fotoğraf sanatçısının güzelliğini yakalayabilir miyim? hiç sanmıyorum. zaten bu program şöyle bir şey. ara güler'i bir süper kahraman olarak düşünün. sen bu ve benzeri programlar ile fotoğraf çektiğinde kendini onun kostümünü giymiş bir çocuk gibi hissediyorsun sadece. ama onun üstün yetenekleri var mı yok. onun fotoğraflarının yanından bile geçmez ama eğleniyorsun.

    lakin "vizör, alan derinliği, shutter speed, bulb" bilmekle fotoğrafçı olunmuyor bak onu biliyorum işte.

    bu nedenle instagram'da bir sürü fotoğraf çekenler yüzünden fotoğraf sanatı yara almaz merak etmeyin. popüler olan bir şey kalıcı olana zarar veremez.

    gerçek sanatçı singer dikiş makinesi ile bile çekerim diyor bak.
  • lan biz daha 1 dolar verip appstoredan angry birds almaya kıyamıyoruz. herifçi oğlunun mark zuckerbergi bir tane uygulama almak için 1 milyar dolar veriyor ananas sıkayım ya.

    olaya aslında şu gözle de bakıp teselli olabiliriz, benim appstoredan bedavaya indirdiğim bu instagrama 1 milyar dolar vermiş enayiler.
  • yıl olmuş 2016 hâlâ sosyal medya eleştiriliyor. şurada sitede twitter başlığına girin ve ilk sayfaları okuyun. ne kadar izan yoksunu eleştiriler yapılmış. "sıçmaya gittiklerini yazıyorlar", "banane milletin her saat başı ne yaptığından?"... sonra ne oldu? twitter toplumsal ayaklanmaların kıvılcımı oldu. twitter anlık bir haber sitesi oldu. tamamen kimi takip ettiğiniz ve nasıl kullandığınıza göre muhteşem bir kaynak oldu.

    "sevin beni. ne olur bak çokgozel çıkıyom resimlerde. arkadaşlarım da var. yalnız değilim. hobilerim var. yalvarırım sevin beni. yeni makina aldım süper fotolar çekiyorum. merhametliyim, yaşamaktan çok iyi anlıyorum. sabah kahvaltısı, akşam yemeği nerede yenir nasıl yenmesi gerekir en iyi ben biliyorum. güneş batıyor oradayım, doğuyor selfiyle ispatlıyorum. yaşıyorum olm ben. hayattan zevk alıyorum valla bak. kitap okuyorum kahvem var görmedin mi geçen paylaştım. konserlere gidiyorum bisiklet biniyorum, kayak yapıyorum kumsalda bacak fotom bile var. sevin beni ne olur psikolojisinde bir paylaşım platformu."

    denilmiş. bu entry en beğenilenlere girmiş.

    arkadaşım bu kadar mı aşağılık görüyorsunuz kendinizi. insanların günbatımının fotoğrafını çekip koyması sizi neden rahatsız ediyor? "şu kitabı okudum çok güzel" demekle okuduğun kitabın fotoğrafını paylaşmak arasında ne fark var.

    bütün insanlar sizin düşündüğünüz gibi düşünmek mi zorunda? sen demek ki güzel bir doğa fotoğrafını yalnızca hava atmak için paylaşırsın, eleştirin bu yönde. senin kafan bundan başkasını düşünemiyor demek ki. yazık.

    her ortamda olduğu gibi sosyal medyayı da istismar eden insanlar var, evet. e böyle insanlar var diye, kendi halindeki kullanıcıyı niye aşağılıyorsun?

    2016 olmuş bak, bırakın artık popüler olanı aşağılayıp kendinizi daha üst bir konuma koymayı, insanlara tepeden bakmayı. twitter'ın size ağzınızın payını vermiş olması lazım.
  • geçenlerde ofisteki boş odaya yeni biri geldi. çocuğu önceden de tanırım ama çok muhabbetimiz yoktu. klasik gelen çiçekleri, çikolataları, hediyeleri yerleştirme vs. faslından sonra dedi ki: "abi bir iki tane fotoğrafımı çeker misin instagram'a atacağım eşin dostun haberi olsun işe başladım gibisinden." iyi dedim ver telefonunu çekeyim. arkadaş bitmek bilmedi pozları. "abi burada ışık kötü. abi bir de yukarıdan. abi bir kravatlı bir de kravatsız. bir ceket artı kravat. bir ceket gömlek." vs. bütün kombinasyonlarda fotoğrafını çektim ve tabi bütün açılardan. yine de çilem bitmedi çünkü onlarca fotoğraf arasından seçemedi, kötü çekmişsin abi dedi. arkadaş ne anlarım fotoğraf çekmekten ben ara güler miyim!
    bununla da bitmiyor hikayemiz. aralarından zor bela iki üç tane seçmiş instagram'a atmak için. bu sefer de hangi saatte atsam daha çok beğeni ve görüntüleme alır tasası başladı. iş çıkış saatlerinde atmaya karar verdi. insanlar işten çıkınca sosyal medya hesaplarını daha çok kontrol ediyormuş, paylaştığını görmemeleri ihtimali daha düşükmüş. böylelikle görmediğim için beğenemedim diyemezlermiş. yine de her ihtimale karşı fotoğrafını hikayesinde de mi paylaşmış n'apmış. "ana sayfada gözden kaçıran hikayede görsün abi." dedi.
    ulan kendi halimde çalışıp gidiyordum. hayatıma gelen aksiyona bak. ibretlik!
    velhasıl bu uygulama milleti delirtti delirtti. hayatını buna göre şekillendirmek nasıl garip gelmez insana ya. ulan ben napıyorum diye bir durup düşünmüyor musunuz?
  • keşfet'te yanlışlıkla bir memeli fotoğrafa tıklasan bütün keşfet pornoya dönüyor mına koyim. abi memeyi de es geçemiyorsun. kocaman meme koymuş, yetmemiş götünü göstermiş, o da yetmemiş meme uçlarını ağzımıza sokmuş. şimdi ben normal bir insan evladı olarak tıklıyorum. sonra hop bir çıkıp giriyorum her yer seks, porno, sikiş.

    motosiklet fotoğrafları ve videoları beğeniyorum birkaç tane, sonra bi girip çıkıyorum her yer motosiklet. google'da akü fiyatlarına bakıyorum, instagram'da akücü reklamı çıkıyor. bir yemek muhabbeti ediyoruz, sonra hop bir bakıyorum memelerini ağzımıza ağzımıza sokan bir ablanın kurabiye sayfasının reklamı.

    yav bana iki dakika müdahale etmeyin amk. youtube'da şarkı dinliyorum, hop sıraya daha önce dinlediğim şarkıyı koyuyor. onu da dinliyorum, sonra yine daha önce birkaç kez dinlediğim şarkıyı dinletiyor. böyle böyle hayatımda hepi topu 12 şarkı loop olup duruyor. 12 mod üzerinden ruh halim şekilleniyor.

    resmen yönlendirilmeye çalışılan koyun gibiyim.

    -meme istiyor bu adam meme gönderin.
    +ama efendim şimdi de perde fiyatlarına baktı.
    -geri zekalı galiba. yakınlarda tuhafiyeci var mı?
    +yılmaz tuhafiye var.
    -ver gitsin.
    +ama efendim!
    -yav ver gitsin. alsın iğnesini ipliğini kendi diksin pezevenk.
    +peki efendim.
    -peşinden de patates salatası yapan sayfa vardı neydi o?
    +patatestagram mı?
    -hah onu yapıştır. acıkınca sipariş versin orospu çocuğu.
  • alıntıdır

    --- spoiler ---

    sosyal medyada ördek sendromu
    bir çift düşünün. evden çıkıp sinemaya gidiyorlar. adam karısına geç hazırlandığı için kızıyor. asansörde tartışarak iniyorlar.
    yolda trafik sıkışıyor. adam bir yandan kendisini sıkıştıran araçlara bağırıp çağırıyor, bir yandan da geç kalmalarına sebep olan karısına saydırıyor.
    park yeri bulamayıp bir on dakika da öyle dolanıyorlar ve tam bir sinir harbi yaşıyorlar. film de hoşlarına gitmiyor. çıkışta bu sefer kadın, kötü bir film seçtiği için eşini suçluyor. tartışarak eve dönüyorlar.
    şimdi gelelim sosyal medyaya.
    siz bu çiftin arkadaşı olduğunuzu düşünün. evinizde pijamalarla huzur içinde oturuyorsunuz. bu arada ınstagram’a arkadaşınızın fotoğrafı düşüyor. iki tane gülümseyen yüz, kucakta kocaman bir patlamış mısır paketi, arka planda filmin afişi.
    fotoğrafın altında şöyle yazıyor;
    “harika bir bahar akşamı, enfes bir film, patlamış mısır ve aşkım.”
    cümlenin sonunda bir de kalp var. moraliniz bozuluyor. “ben evde atletle oturuyorum. millet nasıl da eğleniyor!” diye canınızı sıkıyorsunuz.
    işte sosyal medyanın illüzyonu bu. herkes ucu bucağı olmayan bir podyumda ha bire poz veriyor. seyirciler de bu büyük kıyaslama oyununa ha bire özeniyor.
    sosyal medyada mutlu gözükmek için harcanan çok büyük bir gayret var. ama ekranda bu gayret gözükmüyor.
    stanford üniversitesinde konuyla ilgili çalışmalar yapan araştırmacılar işte bu durumlar için bir kavram geliştirmişler; “ördek sendromu.”
    ördekler gölün üzerinde hiçbir çaba sarf etmiyormuş gibi, rahat ve dingin bir şekilde süzülürler. gölün altında kalan ayakları bir makine gibi çalışır ama dışarıdan bakınca hiç belli olmaz.
    sosyal medyada suyun altında kalan kısımlar da ekranda gözükse, inanın kimse moralini falan bozmaz.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap