2815 entry daha
  • instagram kullanıcıları temelde üçe ayrılır:

    -gerçekten çok gezip, çok yiyip, çok sosyalleşip nihayetinde çok mutlu olanlar
    -muş gibi yapanlar
    -yukarıda saydıklarımı izleyip mutsuz olanlar

    çok şükür bir gün daha etiketlememizi bitirdik. ha ben mi? on aydır işsizim la tabi ki mutsuz tayfadayım o yüzden kullanımımı azalttım. 15-20 günde bir giriyorum. negatif etkilerden ne kadar uzak kalırsam o kadar iyi. kesinlikle işe yaradığını söyleyebilirim.
  • kapatınca pamuk gibi olduğum uygulama. umarım bir daha açma gafletinde bulunmam. yediğini içtiğini paylaşan bir güruh var bi de teşhircilik yapan bir güruh var. o kadar tiskindim ki.. çok matah bir uygulama değil zaten. 2 yıl önce arkadaşın ağır ısrarlarına dayanamayıp açmıştım. sonra her şey git gide kötüleşmeye başladı.

    aptal insanlar yüzünden kapattım evet. aptal insanlara tahammülüm yaşım ilerledikçe azalmaya başladı. yahu sevdiğim iki tane insanla fotoğraf attım vay efendim nasıl onlarla fotoğraf atarsın. kitap fotoğrafı paylaştım, sen öyle birisi değilsin, reklam yapmayı sevmezsin dediler. hay sizin uygulamanıza da fotoğrafınıza da dedim 1-2 dakika içinde karar verip anında kapattım. üzerimden koca bir yük kalktı sanki. siz de kapatın efendim. ihtiyacınız yok. alın elinize eski bir fotoğraf makinesi. dostlarla güzel güzel fotoğraf çektirip onları baskılama yöntemi ile çıkarttırın. eminim çok daha samimi olacaktır.
  • modern insanın en büyük mutsuzluk kaynaklarından biri.
    kapattım burayı da birkaç gün önce. insanların olmadıkları şeyleri hayatlarının merkeziymiş gibi göstermelerinden bıktım. her hafta sonu dost sohbetinin keyfini çıkarmak yerine "x ile kahvaltı keyfii" fotoğrafları atanlardan, herkesin acayip mutluymuş tavırlarından, kan gövdeyi götürürken tek derdi "karı/oğlan" düşürmek olanlardan, her yerde tek tip insanlar görmekten bıktım, tiksindim.
    daha da kötüsü sahteliğinin farkına varamadığın bu dünyanın en büyük düşmanının olması. orada bin bir photoshopla gördüğün pürüzsüz, fit kadınlarla kendini kıyaslaman, herkes sosyalmiş, eğleniyormuş da tek başınalıktan boğulan bir senmişsin hissi, her şeyin şekilciliğe ve "like" sayısına dayandığı bu sanal dünyadan tiksiniyorum. karşısındakine takipçi sayısına paralel değer veren insanlardan, günlük ilişkilerin "geri takip edeyim aramız bozulmasın" kıvamına getirilmesinden tiksiniyorum. neden gerçek bile olmayan bu dünya benim ilişkilerimi bu kadar etkiliyor? neden her yerde aslında makyajı, fönü dayayıp doğalmış gibi davranan insanlarla karşılaşmak zorundayım hem de bunu hiç istemiyorken?
    artık bir şeylerin farkına varılması gerektiğini düşünüyorum. zira bu şekilcilik, faydacılık, sahtelik hayatımızın merkezi haline gelmeye başladı bile.
  • bi ara psikolog birisine denk gelmiştim. sosyal medyadan konu açılınca 'bu röntgencilik' demişti. hak vermiştim. gerçekten bu takip et butonu bildiğin röntgenciliğe giriyordu.
    hiç tanımadığım ya da tanıdığım insanların nereye gittiklerini, ne giydiklerini, ne yediklerini bir el işaretimle sayfayı yenileyerek öğrenmenin ne anlamı var diye düşündüm. hele ki sevgili çiftlerin hergün minnoş sürprizli fotoğraflarını görmekten gına gelmişti. şimdi bu sitede herkes inanılmaz mutlu. hayatında hiç taze fasulye ve pilav yememişler gibi bir tavır var. tatil yazın yapılan bir şey değil, hele de sitede kocişkonuz varsa her hafta sonu iki fotoğraf atıcam diye adamın iliğini sömürdüğünüz bir etkinlik. bir de giydiği kıyafeti nerden aldığını etiketleyenler var. çorap olsun, kilot olsun ne bileyim takı olsun o etiket koyulacak.
    kısacası kullanmayın anam, ben kullandım bi artısını göremedim. ne gerek var?!
  • türkiye ve benzeri ülkelerde kullanıcıları tarafından dedikodu, çekiştirme ve stalk faaliyetleri işlevi gören sosyal paylaşım ağı.
  • yahu arkadaş nedir sizdeki bu her şeye öfke kusma hali? bir naneyi de beğenin yada nötr kalın be. isteyen kendini boydan boya fotoşoplar hergün instagrama koyar, isteyen facebooktan şiir paylaşır. sen beğenmiyorsan bu platformlara takılmazsın olur biter. benim insta hesabım var ve haftada 1 veya 2 foto bırakırım. bazen selfie olur bazen arkadaş grubuyla bazen doğa veya hayvan fotosu. seviyorum fotoğraf çekmeyi ve çektirmeyi. kendimi ve dünyayı beğeniyorum. öyle abartılı oynamalar da yapmıyorum fotoğraflarda, sadece standart uygulamaları kullanıyorum. ve yukarıdaki entryleri okuyunca hayatı mış gibi yaşayan, aslında mutsuz olan ama çevreme mutluymuş imajı çizmeye çalışan birisi olduğumu öğreniyorum:)

    peki sizin insanları çekemeyen veya hayattan zevk almayı unutmuş varlıklar olabileceğiniz hiç aklınıza geliyor mu? sürekli başkalarının yaşam biçimini veya davranışlarını küçümseyen tipler olduğunuzu düşünüyormusunuz bazen?

    bir arkadaşımın yeni çocuğu oldu. kendisi ev hanımı. hergün çocuğuyla beraber fotolarını atıyor insta ve facebook'a. belli ki boş vakti çok ve çocuğunu da çok seviyor. böyle deşarj oluyor, böyle eğleniyor, böyle mutlu oluyor demek ki kadın. yada mutlu taklidi yapıyor. sane ne bro? sana ne? sen önünden ye, milletin zevkine mevkine de sürekli bok atıp durma. bırak insanlar nasıl keyif alıyorlarsa veya kendilerini nasıl iyi hissediyorlarsa öyle yaşasınlar.
  • 20li yaslarin baslarinda, yoklukta olduğum halde kullanmadığım uygulama.

    tabii ki deneyimledim 1 ay. ne tecrübeydi anlatamam!

    halkımizin mallaşma sebeplerinden birisi de bu. çok açık.
    tek tip çocuklar yaratmak bu kadar kolay olmamisti; ayni resimler-fotograflar, aynı komiklikler, ayni götler, ayni çatallar, aynı künfeler, farklı yekünler..

    umumiyetle herkes kadin-erkek peşinde. ki bu normal. zaten kisinin kendini gostermek icin kullandigi bir mecra.

    aman neyse, beni ilgilendirmiyor pek fikrimi soyledim. hayirli hikayeler.
  • 50 bin + takipçisi olanlar ülke içinde, 100 bin + takipçisi olanlar da hem yurt içi hem de yurt dışında inanılmaz ekmeğini yiyorlar bu uygulamanın.

    birbiriyle arkadaş olan ve fenomen denilen ekibi aynı anda takip ederseniz, bi haftasonu hepsinin aynı anda aynı otelde tatil yaptıklarını görebilirsiniz.
    özellikle otel ve restoranlar bu yola çok başvuruyor.
    "ben bu 15-20 kişiyi bi haftasonu ücretsiz konuk edeyim, yediklerini, içtiklerini, manzarayı paylaşsınlar" diye bir taktik uyguluyorlar.

    bilmiyorum belki para alanı da vardır ama ortada resmen win win durumu var. otel bu sayede 100 binlerce kişiye ulaşıyor, gezginler davet edildikçe daha çok fotoğraf paylaşıyor ve haliyle daha çok takipçi gelmeye başlıyor.
    takipçi arttıkça davet-para korelasyonu artıyor. cem yılmaz'ın para çokomel hesabı. bu sayede çok enteresan bi işkolu oluştu. ilerde torunları falan ne iş yapıyordun diye sorunca nasıl sohbetler çıkacak merak ediyorum.

    bizim gibi sıradanlar da bulut, dağ, deniz paylaşmaya devam :)
  • internet bağımlılığının da tıpkı diğer kimyasal bağımlılıklar gibi tedavi edilmesi gerektiğine dair bir yazı okumuştum. telefonumdan instagram uygulamasını kaldırdım ve iki üç gündür gireyim de profilimi gizli yapayım diyorum ama tekrar indirirsem orada kalacağından korktuğumdan açamıyorum. ilk başta kullanırken yeni bir şeyler görme heyecanı vardı ama artık tamamen birbirinin aynı fotoğraflar ve muhabbetler dönüyor. hani bir kaç aklı başında insanı takip edeyim desen o keşfet orada duruyorken kaçmanın imkanı yok. ben kendi adıma şu restoranda yemek yedim şu otelde tatil yaptım diye bedavaya konan insanların para kazanmasına sebep olan milyonlarca insandan biri olmak istemiyorum. bu arada birinci tanıktan duydum yüz bin takipçili bir hesap bundan iki yıl önce bir fotoğraf paylaşmak için beş bin lira istiyordu. ve bunu veriyorlar bu işte çok acayip. bu çalışma şekli belki ilerde daha da popüler olacak ama şimdi ters geliyor 9-5 kahır çeken insanların yanında laylaylom yapanın bu kadar kazanması. insanları görüntüleri yüzünden eksik, gidemedikleri tatiller yüzünden fakir hissettiren bir şeyin içinde olmak istemiyorum.
    ne doluymuşum ben de:) bu entry burada dursun da bir daha kullanırsam kendimden utanayım diye yazdım sanırım.
11780 entry daha
hesabın var mı? giriş yap