• bir devrin kapandığı yer internet kafe. eski şaşalı günlerinden uzak bir fenomen. çok şey öğrendim internet kafelerde.

    benim çok talihsiz öngörülerim var. lost için tutmaz demiştim mesela. benzer talihsiz bir açıklamayı internet kafeler için de yapmıştım. bence tutmaz. neden? çünkü insanların internette vakit geçireceğine inanmıyorum. aklımı beynimi sikeyim. hayır 12 13 yaşında çocuğa internet kafeyle ilgili fikirini niye soruyorsunuz, sonradan taşak geçmek için mi? hayret bi şey. internet kafeyle tanışmam herhalde ortaokul yıllarıma denk geliyor. o zaman internet demek mirc demek, zurna demek. işte warrior filan diye nik alıp kanallarda manitacılık kovalıyoruz. soran olursa 19 yaşındayım, 191 boyundayım, mavi gözlüyüm, boğaziçi üniversitesinde bilgisayar mühendisliği okuyorum (4 yıllık). yalnız bir sıkıntı var, kimse sormuyor amına koyim. asl? 19 m istanbul. m'yi gören siklemiyor. kız bulmak da çok zor. olur da kız yakalarsan kızlar cevap vermiyor çünkü anormal bir ilgi var kadınlara. siklemiyorlar yani. bu arada da o mirc'ın gediklileri öyle bir bilgi ağı oluşturuyorlar ki aklın durur aga. "cici, kız değilmiş beyler. boşuna yazmayın", ya da "abdullah kızmış beyler saldırın" filan diye acayip haberleşiyorlar birbirleriyle. imece usülü. ne güzel.

    dedim ya kızlar bana pas vermiyor, mal gibi saatimin dolmasını bekliyorum bilgisayar karşısında. dedim bari kız niki alayım da milleti kekleyeyim. selin19, periiiiii, nymph -bunu da internetten aradım taradım da öğrendim- filan diye nikler alıp yemlemeye başladım milleti. warior'a selam alamazken selin19 olduğumda gelen mesajlara cevap veremiyordum, klavye alev alıyordu lan. nice sea_man_30'lar, nice curcuna'lar küstürdüm. yukarıda bahsettiğim haber alma ağını da 3-4 farklı kız, bir anlaşılmaz nik ama 19, f, istanbul cevabına aynı adamların beni tespit edip saldırmasıyla anladım. çakallar. lan sonra bir zaman bu mirc'de zurna harici kanallar olduğunu da keşfettim. bir baktım lezbiyen kanalı. dedim var ya, üff, şimdi şuraya gireyim de kadınların bir aklını alayım. sohbet odasına girer girmez sıradan herkese saldırmaya başladım. bir kullanıcı haricinde kimse ama kimse siklemedi. o konuştuğum kullanıcıyla epey konuştuk ama böyle aklım sıra kız gibi konuşuyorum. o da kız gibi konuşuyor hesabıma göre. yaklaşık 1 saat konuştum ki bu benim için bir rekor. dostuma yalan sölediğimden içim ezildi;

    -ya ben sana bir şey itiraf edeceğim.
    +et hadi et:)))))
    -ben erkeğim.
    +gerizekalı. burdakilerin hepsi erkek.

    evet. selin19'lar, pelin:)))'ler, lolita23'ler var ya, hiçbiri kadın değil. bu ilk ders.

    sonra ortaokul bitirdiğimde internet kafeler artık oyun merkezlerine dönüşmeye başlamıştı. araba yarışları, motorsiklet yarışları derken nihayet; age of empires, red alert ve kantır sıtraykla tanıştım. her oyun bir tarafa da internet kafelerdeki kantır sıtrayk için herhalde apayrı, kocaman bir parantez açmak lazım. çok insanın hayatında pekişmiş arkadaşlık demekti kantır sıtrayk. hazırlıktan lise son sınıf ilk dönem sonuna kadar -o da öss bokuna yanıma adam bulamadığımdan, bulsam ben yine giderdim- her gün okuldan sonra oynadık kantır sıtrayk. her gün. ilk başta kimse bilmezken oynamasını, ilk sene sonunda herkes uzmanlaştı. klan filan kurduk, birkaç ufak turnuva kazandık. çevre okullarda nikimi bilirlerdi, hey gidi be. hud_fastswitch_1 mi ne birsürü bi şeyler yazıyorduk ama hatırlamıyorum şimdi. hayatımda ilk defa kendi harçlığımla taksiye binmem de internet kafe sikine lisedeyken olmuştur. okul çıkışında küçük bir internet kafeye gidiyoruz, yer bulamıyoruz. ilk başta kafeye yaklaşana kadar birlikte yürüyorduk, son 200 metre koşmaya başlıyorduk yer kapmak için fakat mevzu giderek çirkinleşti. son 200 metreyi deparlama oldu 500 metreyi deparlama, o oldu okuldan itibarem koşmaya başlama, yanındakini çekme, itme derken, internet kafe adeta yaraların sarıldığ bir yer haline geldi. yolda düşen, kavga eden, yorulan hiç kimse internet kafeye kadar gıkını çıkarmazdı. baktık internet kafe diye birbirimizi sikecez, koşarak gitmek yasaklandı. işte o zaman da piçin biri taksiyi akıl etti. ilk akıl eden pezevenk hala itiraf etmedi ama bulursam sikicem, çok büyük ahdım var.

    zaman geçtikçe internet kafe de bizim okul kantini gibi oldu amına kooyim. öyle forsumuz var. oyunlarda yeniliklere gidiyoruz. mesela age of empires oynarken kaybedenler için cami yapıp etrafına sıra sıra asker ve monk'lar koyarak temsili cenaze namazı filan kıldırıp eğleniyorduk. o zamanlar çok komik geliyordu ama şimdi yapmasaydık keşke diyorum -ben akıl etmiştim çünkü. başkası akıl etse bunu düşünenin aklını beynini sikeyim derdim-. lise 1 ya da 2'de olmam lazım, nokia 3210'lar yeni yeni meşhur oluyor. peder beye yalvar yakar bir 3210 aldırdım. polifonik melodisi filan var ki o zamanlar acayip forslu şey ponifonik melodi, titreşim. gözüm gibi bakıyorum telefona. bir akşam yine oynuyoruz, telefonu masaya koydum. olduğum köşenin diğer tarafında bir hareketlilik gördüm, yerimden kalktım. bizim bebeler birkaç çocukla itişiyor, mevzu varsa dalıcam lavuklara. ufak bir gerilim oldu fakat tatlıya bağlandı, döndüm yerime. yerime döndüm ama telefonun yerinde yeller esiyor. öyle bir aptallaştım ki anlatamam, yanımdaki masalardaki elemanlara soruyorum kardeş buraya kim yanaştı filan diye kimse demiyor bi şey. internet kafe sahibine gittim, dedim abi böyle böyle, telefonumu çaldılar. adam da 10 dakika filan konuştu ama bi sike derman olacak şey söylemedi. bir iki elemanı silkelesem de bi sonuç çıkmadı, elemanlardan da paşa paşa özür diledim. eve gittim. peder beye desem ki telefonu internet kafede çaldırdım diye taalukatımı siker. adam benim misket oynayarak uyuşturucu karteli olacağımı sanan bir adam, nereye diyorsun? eve varınca dünyanın en sikko hırsızlık hikayesini uydurup montumun cebindeydi, ordan çalmışlar dedim. aradan 10 seneden çok geçti hala söylemedim doğruyu, evde hala taşak geçerler cebinden telefonu çaldırdın diye.

    şahsi mallarını yanından ayrımayacaksın, götünden donunu alırlar da ruhun duymaz. bu ikinci ders. bunu sağda solda da görüyorum, patent davası açtım ama daha sonuçlanmadı.

    sonra üniversiteye geldim. insan üniversiteyi gelene kadar çok bi sik zannediyor da değil. üniversite sınav yerine vize dediğin, hocanın senin tanımadığı büyük sınıflı liselere diyorlar. üniversitedeki ilk yılımda da çok vakit geçirdim yurdun internet kafesinde. kantır sıtrayk popülaritesini kaybetmiş, ultima online filan çok meşhur ki beni oldum olası hiç sarmamıştır bu tip oyunlar, bireysel takılıyorum. baktım odadan bebeler kantır sıtrayk oynuyorlar. dedim benim neyim eksik, ben de girdim oyuna. nik mik o biçim şekilli, klan adını filan yazmışım aklım sıra hava atıcam. harita da ice world amına koyim, gerilime bak. lan oyuna bir girdim ki oyundaki bebelerin memleketine kantır sıtrayk gelmemiş. ice world'de yere bakarak silah arayan mı dersin, ateş açıldığı yeri göremeyen mi dersin, oyunun yüz karası bir sürü insan. bir de nikler hep apo, insan avcısı, feride, tarık, ayşe filan gibi garip garip. lan dedim alemin taşak oğlanı ben miyim dedim, çıktım oyundan. nikimi o çizgide bi şey yaptım. neyse, oyun bitti kalktık. 5 6 kez ölmüşümdür, onlarda da ayşe diye bi eleman vurdu beni. dedim lan hanginizsiniz lan ayşe, o -bir pezevenk esi ver- arkadaş yüzünden kaç defa öldüm. bizle birlikte kasada bekleyen kız grubundan biri bendim dedi. ben oyundaki herkesi erkek sanıyorum, daha önce internet kafede oyun oynayan kız görmüş değilim ki amına koyim. sadece "a a" dedim mal gibi. öyle tanıştık.

    dediğim kız grubuyla arkadaş oldum. yaklaşık 3 4 ay bunların isimlerini kantır sıtrayk isimleri sanmıştım, değilmiş. hepsinin başka ismi varmış. vay amına koyim. sene sonuna doğru baktım herkes msn kullanıyor dedim benim neyim eksik. yurdun son zamanları herkesin msn adreslerini aldım ekledim filan. sene sonunda da yurttan ayrıldım, eve çıktım. yurt arkadaşlarımla kopmayacağım, hep birlikte olucaz filan diyorsun ama kopuyorsun. işte ayşe arada msn'de oldukça, denk geldikçe konuşuyoruz. ya bu arada yeri gelmişken, şebnem ferah fanatiği olmayanı üniversiteye almıyorlar mı kızlar? neden bütün üniversiteli kız öğrenciler şebnem ferah fanatiği? konserinde anne diye bağıranı mı ararsın, şebnem ferah görüp ağlayanı mı ararsın, kişisel iletisini şarkı sözü yapan mı ararsın, gırla amına koyim. ayşe'nin niki sürekli "kelimeler yetse", "artık kısa cümleler kuruyorum" gibi. şebnem ferah mesajı veriyor da ben konsepte yabancıyım. niye kısa cümle kuruyon lan çakal filan yazıyorum. benim evimde internet vardı, o yüzden çok sıkıntı olmuyordu da, ayşe'nin evinde internet yoktu, evin yanındaki internet kafeye gidiyormuş. aga bir süre uyanamadım meseleye ama, ne zaman online olsam 5 dakika sonra ayşe de online oluyor. akşam 11, 12'de deniyorum yine 5 dakikaya online. dedim selçuk, hatun sana kesik. baktım kızcağız tüm harçlığını internet kafeye bırakıyor, takıldığı internet kafenin sahibi evini -evde kahya var, aşçı var- arabasını yaptı bizimkinin sayesinde, içim el vermedi bu denli israfa. tavladım. neredeyse 8 sene oldu, hala beraberiz.

    insanın karşısına kim nerede çıkar belli değil sevgili okur, hayat gerçekten çok garip. bu da, internet kafede öğrendiğim son şey. zaten internet kafeden daha da ne öğreneyim ben, hayır anlamıyorum ki daha da ne öğreneyim. arivederçi.

    düzeltme: benim hatun bunu okumuş, diyor ki sirkelemek değil silkelemek, ponifonik değil polifonik. dedim bu entariyi okudun da bunlara mı dikkat ettin. evet diyo. sonra selçuk öküz, sonra selçuk kaba. bari nikini söyleseydin vicdansız.

    duzeltme-2: sinceraman dedi ki nokia 3210'da polifonik melodi yokmuş, modeli karıştırıyor olabilirmişim ama karıştırmıyorum. yepisyeni telefonu kaptırmışım, karıştırır mıyım? ağzımla yapıyormuşum demek ki diğer sesleri :( kendisine buradan teşekkür ederim yanlışımı düzelttiği için.
  • uzun yıllar sonra bir scanner işi için tekrar gittiğim mekan.
    çok şaşırdım lan. eskiden (6-7 sene önce) counter, dota, starcraft filan oynamaya giderdik.
    lise bebeleriydik. öyle küçük çocuklar olmazdı. şimdi ilkokul bebeleri knight online, silk road oynar olmuş. abartmıyorum ha, cidden ilkokul bebeleri.
    biri ordan bağarıyo; "buff'la abi, buff'la... buff'lasana lan".. diğeri "la bi dur adam silence attı. iki dakka dayan." hani ben de wow oynuyorum az çok anlıyorum bu çocukları, ama bunlar canlı canlı çürüyorlar lan orda. yazık ya.
    içim acıdı resmen. internet cafe olayı bitmiş abi. küçük çocukların çürüme mekanı olmuş.
  • an itibariyle full çekmekte olan yer. hala counter strike oynayan insanlar var lan. şaka gibi. gerçi age of empires 2 hd oynayan(2v2 4 kişi) gençlere bakınca gözlerim doluyor. liseli fırlamalar bir de.
  • zorunlu askerliğin kaldırılmasıyla ilgili tartışmalardan rahatsızlarmış.
  • 2-3 yılda bir bilgisayarları yenileyip eskileri satarlar ve internet cafe'den bilgisayar almak orospuyu getirip evinin kadını yapmaya benzer, aman diyeyim aklınızdan bile geçirmeyin.
  • şimdi herkesin elinde akıllı telefonlar, herkesin evinde internet varken neden halen varlar diye sorun arkadaşların olması bu kişilerin askerlik yapmamışlığından ileri gelmektedir.

    askerdesin ve zaten beynin yanmış.iletişim olanakların kısıtlı yada sürekli göt kadar telefon ekranından birşeyler halletmeye çalışıyorsun ki bu yüzden yanlış yunluş mailler, havaleler yapman içten bile değil.sonra bir günlük bir izin ile çarşıya atıyorsun kendini.kaçırdığın diziler, haberler, okuyamadığın mailler bekleyen ödemeler falan derken o internet kafenin kendine has ( kendine has derken afedersin y.rak gibi arkadaşım evet) kokusuna atıyor insan kendini.

    aman öyle işte bende bitane açsam mı diyorum ama geçer heralde son 13 gün..
  • bir internet kafeyi internet kafe yapan bir masada kurtlar vadisi izleyen abi dir. eğer kurtlar vadisi izleyen abi yoksa, o internet kafe internet kafe değildir.
  • vahşi yaşam belgeseli çekmek isteyenler için ideal mekandır. çünkü burası, genellikle, hominid ve homo erectus ırkının buluşma noktasıdır. evrimin bu safhasındaki insanımsıların yavrularını gözlemleyecek fırsat bulabilir, ufkunuzu genişletebilirsiniz.
    mesela geçen gün, acilen bitirmem gereken bir işim olduğu için ve bilgisayarımda da teknik bir arıza bulunduğu için bu egzotik yere gittim. yaşları 10-15 arasında değişen erkek hominidlerin on saniyede bir ettiği yaratıcı küfürlerle kelime dağarcığımı zenginleştirdim. yüksek sese karşı bağışıklık kazandım. adam dövmenin inceliklerini öğrendim. bu türün, ayin yaparken dinlediği şarkılarla kulaklarımın pası silindi. dişi ırkının adım atmadığı bu mekanda adeta safariye çıktım. şiddetle tavsiye ederim.*
  • yıllar sonra ilk kez muhtaç oldum bu cafelere. çok değişmişler. birkaç yıl evvel, counter oynayıp birbirine küfür edenler, bu sıralar sanıyorum evlerine çekilmişler ya da babalarını ikna etmişler: "baba bana bilgisayar al"

    birbirine hitap şekilleri değişmiş buranın sakinlerinin. daha evvel, "lan" diye, "yarraam"*diye hitap edenler gitmiş, yerlerine "kekim" iye hitap edenler gelmiş. kekim ne lan?

    sinir krizi geçiriyorum şu an. yanımda iki adam pornografik bir sitenin altını üstüne getirdi. bana taraf oturan, sürekli bana bakıyor, hatta şu an bu entry'i okuyormuş gibi dikkatlice bakıyor, muhtemelen "kollama" yapıyor; onların girdiği siteleri farketmeyeyim diye. haydaa sigara da yaktılar şimdi.

    bilgisayarların durumu ise berbat. şu an oturduğum masanın klavyesi o kadar iğrenç ki anlatamam. bir tuşa basmak için, birkaç tonluk kuvvet uyguluyorum. burdan çıkarken, uyguladığım kuvvet sonucu kas yapmış bir vaziyete bürünürsem şaşırmam.

    bu arada yandaki adamlar, ellerini başının arkasında birleştirmiş, sandalyeye uzanır vaziyetteler. iyice işin cılkını çıkardılar. hayır neden onlar hakkında size bilgi veriyorum? çünkü görün, internet cafelerin halini. counter oynayıp küfür eden çocuklardan şikayetçi olanlar, küfürün realiteye bürünmüş halini görmek ister misiniz? buyrun internet cafelere.
  • - abi benim ödevimi yapıp altına da adımı yazar mısın?
    + adın ne?
    - pelin haytaosman
    + ödev ne?
    - termosun çalışma prensipleri

    yandan biri: kanyak koyuyoz biz.
hesabın var mı? giriş yap