• müziği karışık kastetler ve blue jean dergsinden filan takip eder, hayatı çok bilmiş abilerden ablalardan öğrenir,siyasetle ilgilenmeyi önemli bir bok zanneder, sinemaya gitmeyi mühim bir faaliyet olarak benimserdi,okuldan çıkınca eve bilgisayarın başına koşmaz bilardo salonlarında kahvelerde sosyalleşir, kız cemaati ile bir araya gelebileceği kafe -pastane ortamları kovalar oralarda bulunmaya çalışır,kendisini sporculuğuyla fiziksel becerileri ile ispatlamaya çalışırdı, jölenin ıslağının şusunun busunun olmadığı zamanda kazık gibi saçlarla dolaşır,deodorantı parfüm niyetine ceketine sıkardı,marlboro ya da camel içmeyi bi halt zannederdi ama bütün bunların arasında kitap da okurdu çünkü başka düşüncelere ya da limanlara açılabilmenin tek yoluydu . bu biraz erkekleri anlattı ama zaten o yıllar daha bir erkeklerindi...
  • yaz akşamları gece ikilere kadar kapı önünde merdivenlere oturup çekirdek çitleyen sohbetin kallavisini yapan gençlikti.
  • arkadaşlarıyla buluştuğunda akıllı telefonuna bakmayan, konuşan, tartışan bir gençlik(ti).
  • sahilde yürürdük, otururduk. denizden gelen iyot kokusu, baharın ılık rüzgarları ile saatlerce muhabbet eder havaalanına inen uçakları izlerdik. sonra da günbatımını.
    (bkz: istanbul atatürk havalimanı)
  • bisikletin arka tekerleğiyle, çamurluğu arasına pet şişe sıkıştırarak, abart egzoz efektiyle mahallelinin kafasını sikmiş gençliktir.
  • mahalle bakkalı ile ahbaplık eden nesil.
  • bizdik evet. şimdi ortayaşlı olanlar.
    mektup yazdık yüzlerce kez. cevap bekledik.
    birini beklerken endişelerimiz oldu, ya gelmezse, gelemezse?
    alışverişe çıkmak gibi bir ritüel içinde bulunduk. evet gerçekten bir ihtiyaç ve onu gidermek için özellikle çıkılan alışveriş. kaban, bot almak anneyle mesela...
    şehrin alışveriş muhitleri, caddeleri olurdu. mesela halaskargazi caddesi, bahariye caddesi.
    sinemalarımız sonra...reks, süreyya, beyoğlu, emek...
    dışarda yemek çok imkânlı değildi. ama olanak var ise mutlaka leziz döner yapan bir mekân. çömçe mesela.
    sonra, semt pazarına gidilirdi her hafta mutlak. sebzeler, meyveler, çamaşır, çorap hatta oyuncaklar.

    ortayaş romantikliğinde söylemiyorum; çok daha güzeldi.
    gezi'den bu yana kendimi disipline ediyorum. o günlerdeki gibi ancak ihtiyacım varsa alışverişe çıkıyorum. mutluyum.
  • mahalle maçı yaparken, tusubasa arası verendir.
  • ortalama olarak 80'ler ve ucundan haydi 90'lar daki nesildir. bal gibim, şeker gibim.
  • futbolcu kartları ile birbirini üten*nesildir.
hesabın var mı? giriş yap