• kasabamiz, tarihi ipek yolu'nun üzerindedir. sanirim yüzlerce yildir da ipekçilik yapiliyor orada. bizimkilerin ürettigi ipek, bursa'da yada hereke'de ipek haliya dönüsür ve bu iki kentin ipekle ilgili bütün insanlari sanirim benim akrabam olmakla bilinir. küçüklügümde ilk tanistigim hayvanlardan belki de ilkidir ipek böcegi. neredeyse onun yasaminin bütün asamalarini bilirim.

    kooperatiflerden kutular içerisinde (sigara paketinden biraz büyükçe) yumurtalar halinde alinir ipek böcegi tohumlari.

    bizimkiler iki kutu alirlardi, iki kutu büyükçe iki odayi dolduracak kadar yani milyonlarca ipekböcegi eder. bütçeye ve onu besleyecek yeterli derecede dut yapragina sahip olup olmamakla ilgili bisey sanirim bu tercih. hali vakti yerinde olanlar sekiz on paket alirlardi.

    yilin on ayi yasadigimiz odalardan çikar, iki ayligina mutfagin, avlunun bir kösesinde yasamaya baslardik, evimizin ve odalarimizin asil konuklari artik böceklerdir.

    bahara ragmen artik böceklerin kaldigi odalarimizda isiyi sabit tutmak için soba yakardik. böceklerin tek yiyecegi olan dut yapraklari, böcekler henüz çok küçük oldugu için sigara tütünü gibi ince ince kiyilir. dedem bahçedeki dut yapraklarini dallariyla keser, eve ben götürürdüm. babaanne de bakimdan ve beslenmeden sorumludur.

    kaza sonucu dallarin arasindan düser böcekler ve onlari tek tek, milyonlarca olduklari halde, aralarindan biri eksildiginde degisen hiçbirsey olmayacagi halde tek tek ve tekrar ve israrla parmaklarimiza yada omuzlarimiza koyar, tekrar yapraklarin üstüne birakirdik.

    gittikçe daha fazla dut yapragi yiyen böcekler artik küçük parmak kadar olmustur. bembeyazdırlar, odalardan müthis bir ugultu gelir, hiç unutmayacagim, hayatim boyunca tiksinmedigim, korkmadigim tek böcek olan ipek böceginin milyonlarcasinin ugultusu.

    sonra inanilmaz yasam sarsintisi baslar, böcekler önce yemekten kesilirler sonra sararmaya baslarlar.

    yavas yavas etraflarini örerek, önce hapis sonra da mezarlari olacak kozalari örmeye baslarlar, sabirla.

    sonra katliam... kozalar binlerce derecelik özel odalara, islimlere konulur, böcekler ölsün ki kozalar ipek olabilsin diye.

    dilemma surada: ipek böceklerini öldürmezsen bir kaç gün içinde evrim geçirip kozayi delecek ve kelebek olarak uçup gideceklerdir ama delik kozayi ipek haline getiremezsin.
    dilemma surada: hiçbir zaman ailemin ipek bir halisi, ablamin ipek bir yazmasi, dedemin ipek bir mendili olmadi.
    dilemma surada: ben kozayi delip uçarsam bir ise yaramaz emeklerim, içinde kalip ölmeliyim.
    dilemma surada: ipek böceginin özgurlügu kelebek olup uçmakta degil, kozada kalip ölmekte!
  • tanıdığım ve beslediğim en obur böcek. evimizin karşısındaki caminin bahçesinden böceklerim için az dut yaprağı yürütmedim. müezzinle de yine onlar için kavga ettim.
    -dut toplamıyorum amca! ipek böceklerim için yaprak topluyorum. zaten dut sevmem!
    müezzin:-onlar dut dururken yaprak mı yiyor.
  • orhan gencebay şarkısı.. nezihtir.

    gel gör beni ne hallere büründüm
    kah bir böcek kah kelebek göründüm

    ipek oldum bir kozada barındım
    elindeyse kov başından kov beni

    diler isen kirmanında tel eyle
    beğenirsen ak omzuna şal eyle

    yaşmak eyle duvak eyle tül eyle
    incelt beni yücelt beni öv beni

    seccade yap götür yatak odana
    her secdede okşa beni sev beni

    ara sıra balkonuna asıver
    halı gibi kilim gibi döv beni

    sır veremem her önüme gelene
    güvenemem en vefalı kölene

    göster beni kadir kıymet bilene
    beğenmezse sav başından sav beni
  • biz çocukken pek modaydı ipek böceği beslemek...ben ipek böceklerimi kedimin hain saldırısı sonucunda yitirdim.zira tırnaklamak suretiyle içlerinden sarı irinimsi sıvının akmasına sebep oldu kendisi.birde ben bunlara dokunamıyordum ilk başlarda.ablam ipek böceklerimizi yere koyup ranzanın üst katına çıktı ve onlara dokunmazsam üzerlerine atlayacağını söyledi.ben de ağlaya ağlaya (sike sike) ablamın atlama alanından çektim ipek böceklerini...psikopat ablam sayesinde artık ipek böceklerine dokunabiliyorum,ancak kişiliğim üzerinde derin izler bıraktı bu olay.o günden beri eski ben olamadım bir daha...
    geçenlerde yine ipek böceklerinin satılmaya başlandığını gördüm pet shoplarda.10 tanesi 1 milyon mu neydi...şimdi yanlış fiyat verip de ipek böceği piyasasındaki arz-talep-fiyat dengelerini yerinden oynatmak istemem...gidin sorun...
  • ölüm kuyusunu kendi elleriyle sıvar. ölmek için var gücüyle çalışır; lakin onun meselesi ölmek değil bir kelebek olmaktır.

    kelebek olup ölümsüz iklimlere uçmayı kurar.
  • çocukluğumda bir elime dut yaprağını diğer elime de kendisini alıp beslenme şöleni yapmaktan büyük zevk duyduğum küçük, akışkan, tırtılımsı, sevimli, gıdıklayıcı, yaratık.
  • giris. turkiye’nin ile birlikte 30 kadar memlekette ipek bocegi yetistirilir. ipek lifleri, saglamlik ve esneklik ve parlaklik ve guzellik bakimindan diger butun liflerden ustundur. ihtiyac miktari yetistirilme miktarinin yaklasik iki kati kadardir. turk ipek lifleri kalite bakimindan dunyada en on siralarda gelmektedir.

    bocek yumurtalari oval sekilde 1 mm . capindaymis. bu yumurtalar kis mevsiminde 2 ila 4 derece isida ve yüzde 85 nem oranina sahip hususi ortamlarda muhafaza edilirlermis. nisan, mayis aylari geldi miydi bu hususi odalarin itina ile temizlenmeleri sartmis. yine hususi yayvan kutulara yerlestirilen yumurtalarin sicakligi yavas yavas arttirilirmis. 19. gunu bu yumurtalardan kurtlar cikarmis. cikan kurt 0,3 cm uzunlugunda ve 0,00056 gr. agirliginda olurmus. bunlar 20 - 25 c de korpe dut yapragi kiyilarak, beslenirmis. 30 - 35 gunde kemâle eren kurtcuklar kozalarini ormeye baslarlarmis, bu arada bir kurtun uzunlugu 7-8 cm’ye agirligi da 4-5 gr‘a varirmis.

    ipek bocegi silindir seklinde olup 12 halkadan mütesekkil imis. ipekböcegi literatüründe krizalit denilen bu bocek, bir bas, bir govde ve bir de karindan olusurmus.

    bas kismi ikisi yan biri alin olmak uzere 3 kafatasi olan sivri bir parcaymis. alnin alt kisminda alt ve ust dudak bulunurmus. ust dudagindaki cengeller yapragi tutmaya yararmis. ayni dudakta bulunan duyma uzvuyla yapragin kokusunu alirmis. basin yan taraflarinda altisardan 12 tane birlesik goz varmis ve dahi bu gözler gorme islevini yerine getiremezlermis.

    baslangic. bu ipek böcegi denilen mahlukun 12 halkasindan üc tanesi gogus kismini teskil edermis. 2. ve 3. halkalarda kelebek olunca cikacak olan kanatlarinin yeri varmis ayriyetten her halkada da ikiser ayakcik bulunurmus. bu ayakciklar ipek böceginin yapragi agzina goturmesine yararmis.

    böcegin karin kisminda; 1., 2. ve 3. mideleri, tükrük bezleri, malpiki borularindan olusan sindirim sistemi, dolasim sistemi, solunum ve sinir sistemlerine ek olarak ipek bezleri ve yalanci ayaklar bulunurmus.

    krizalit'e kare seklinde kiyilmis dut yapraklari verilir, daha sonra yapraklarla birlikte kervetlere asilir. havadar bir yerde bulunmasi icap eden beslenme odasinda 4 uyku ve 5 yas devresi gecirir.

    krizalitin vücudunu örten kitin tabakasi esnekmis. ancak böcek, dut yapragini yedikce derisinin esnekliginden daha fazla genislermis hal böyle olunca da bu deri bocegin buyumesine mani olurmus. iste bu derinin vakit vakit degisip yerine yenisinin cikmasi haline uyku denilirmis. uykuya giren bocek once yeme isini birakirmis, cikardigi ipek ile yalanci ayaklariyla yere tutunurmus, basini ve gogsunu yukari kaldirirak kimildanmadan dururmus. uykuya girdiginin 610. saatinden itibaren bocegin tam alninda bir ucgen belirirmis. bu ucgen uyku muddetince buyurmus, uykunun bitmesine yakin burasi catlar, buradaki eski deri geri cekilir ve bocek yarilan bu kisimdan eski deriyi birakarak cikarmis. 5 -6 saat sonra yeni deri meydana gelirmis. boceklerin yeni agiz parcalari hemen sertlesmediginden, dut yapraklari ancak 6 saat sonra verilirmis.

    bocekler gecirdikleri boyle 4 uykudan sonra 5. yaslarinda istahtan kesilirlermis, bedenlerinin rengi degisirmis. basini yukari kaldirarak bir sey ariyormus gibi sallarmis. bu, böceklerin artik askiya cikma vaktinin geldiginin alametiymis. askiya müsait uygun yeri bulduktan sonra böceklerin alt dudaginda bulunan ipek hortumundan gelen sivi, hava ile temas edince sertlesirmis. böcek bu sivi cikarken basini 8 seklinde sallayarak bir kozayi 3 gunde orermis. ipek isteniyor ise 6 ila 8 gun sonra bu kozalar toplanirmis, eger damizlik koza ise 18-20 gun sonra bocegimiz kelebek halinde kozayi delerek cikarmis ama kelebeklerin omru kisa olurmus. erkek kelebek disiyi dollermis, dölledikten sonra da ölürmüs. döllenen disi 3-4 saat sonra yumurtlamaya baslar, yumurtlama isi bitince o da ölürmüs. ipek elde edilecek kozalar sicak havayla veya buharla öldürülürlermis. ancak bu hayvancagizin vazifesi bitmezmis. protein bakimindan zengin oldugu icin ölüleri de yem endustrisinde de kullanilirmis. bitti.
  • öncelikle (bkz: #6729240)

    delik kozanın neden ipek olmayacağını soran yazarlar var. şöyle bakalım:

    ipekböceği bir noktadan başlayarak ve bir nevi ağzından üfleyerek çok ince bir ip oluşturuyor. yani ipek ipliğinin bir başlangıç noktası var. bu ipliği makaraya bağlayabilmek için en dıştaki ipi yakalayarak geriye doğru kozayı söküyorsunuz yani yumuşatılmış ve ıslanmış kozanın en dışından yakaladığınız bir noktadan (bu ucu yakalayabilmek çok zor bir işlem) bütün kozayı milimetrik ölçülerde de olsa geriye doğru sökebiliyorsunuz. ucunu yakaladığınız bir kozanın ipliğini 100 dakikada söktüğünüzü ve öbür taraftan bir makaraya bağlayarak 5 metrelik çok ince bir ip oluşturduğuzu düşünün. eğer koza delikse -öldürmeyince kelebek olan ipekböceğinin açtığı bu delik çoğu zaman kozanın dörtte üçü kadar oluyor- her 5 santimde bir yakaladığınız uç boşa çıkacağından ucu tekrar tekrar bulmanız gerekiyor ve her 5 metre için 100 defa uç bulma ve tabi bu 100 ucu tekrar tekrar birbirine eklemek zorunda kalıyorsunuz:) gözle zor görünen bu incecik ipliği eklemek neredeyse imkansız ve belki de yıllar alacak bir eylem.

    bizim bildiğimiz ipek ipliği de aslında yaklaşık 100 kozadan özenle bulunan çok ince uçların biraraya getirilip kalınlaştırıldığı bir iplik:

    bak koymuş birisi fotoğrafını:

    http://www.flickr.com/photos/mustef/268293484/

    umarım anlatabilmişimdir.
  • bu hayvanciklari ilkokul caglarinda evcil hayvan olarak beslemek heyecan silsilesi birseydir. önce yaprak kemirisini izleyerek büyüyüp yeterli kalinliga gelmesini beklersin. sonra böyle tombul tombul olunca ayy ne zaman koza yapacak ki bu bekleyisi baslar. bir gün bir bakarsin koza örmeye baslamis, oturur onu izlersin. kozayi tamamlayip da icine girdi miydi hergün büyük bir heyecanla cikmis mi diye bakma fasli baslar. bir gün bakarasin ki kozadan cikmis, besledigin kartona öylece konmustur ve sen bunu görünce refleksle elindeki kartonu firlatirsin!!!

    önce

    sonra 1
    sonra 2

    allahim su tipe bak yaaaaa

    o bogum bogum ipek derili, kivrila kivrila yürüyen hayvanin yerine karsinda böcekvari irice bir hayvan durmaktadir artik. ne kadar hazirlikli olsan da o ilk karsilasma ani yine de reflekslerine karsi koyamazsin, en iyi ihtimalle bi irkilirsin. böyle bildigin kaşli gözlü, tüylü, döşü kıllı , böcek desen degil, kelebek desen hic degil bi hayvan vardir karsinda. birkac gün yemeden icmeden öyle takilir, ucup gitmez de. sen de bu sirada alişirsin o tipsiz seye, antenine kanadina fln dokunursun hafiften. sonra da birgün baktiginda onu kondugu yerde degil de kutunun tabaninda görürsün......

    bir cocuga hayatin döngüsünü anlatacak en basic seylerden biridir kanimca ve pamuk icinde fasulye islatmaktan cok cok cok daha az kokar...
  • orhan gencebayın tasavvufun dibine girdiği muazzam bestesi. eyüp hamiş' in mükemmel ney solosu ile başlayan eser nakarata kadar devam eden pizzicato süslemeleriyle mükemmel bir ilahi havaya sokuyor insanı. sözlerin altına giydirilmiş, meyanlarda ise keman partisyonlarını takip eden ince bağlama ve kazak dombrası tınısı ile gerçekten mükemmel bir eser;

    http://www.youtube.com/watch?v=uymwkmzz41m
hesabın var mı? giriş yap