• son haberlere göre george w. bush ülkeyi dört yönetim bölgesine ayırma kararı almış: normal, süper, dizel ve kurşunsuz.
  • iran - ırak savaşı bittiğinde, ırak'ı baştan inşa etmek için yaklaşık 40 milyar dolar gerekmekteymiş... ırak'ta o zamanlar enflasyon yüzde kırklara çıkmış... (yüzde kırk! oha! yok canım! yaşanır mı yüzde kırkla! savaşa sonrası ırakta bile yüzde kırkken, neyse) kısaca ırak'ta deli gibi petrol çıkmasına rağmen ülke gitgide borca batmaktaymış, zira kazanılan her paranın yüzde otuzbeşi orduya gitmekteymiş. bütün bunlar olurken bir de kuveyt petrollerin fiyatlarını indirdiğini açıklayınca ırak'a ya aynı şekilde fiyat düşürmek, ya da daha çok para kaybetmek kalmış. saddam hüseyin de hem ülke içinde popülerliğini arttıracak (zira kuveyt ırak'ın içinde uzun zamanlı bir ukteymiş), hem de paraya para dedirtmeyecek bir operasyona girişmiş, kuveyt'in işgali... aynı zamanda, kuveyt'in ırak'a iran-ırak savaşı sırasında bolca borç verdiğini ve ırak'ın "biz sizi iran'dan koruduk" diyerek paranın üzerine yatmaya çalışmasını kabul etmediğini de belirtelim. neyse, ırak doğru düzgün ordusu bile olmayan kuveyt'i yaklaşık iki saatte işgal etmiş bitirmiş... bununla ırak hem dünyanın en zengin başka bir petrol kaynağına kavuşmuş, hem de "kuveyt ırak'in osmanlıdan beri bir parçasıdır" diyerek iddiasini meşrulaştırmış, böylece uzun zamanlik isteğini yerine getirmiş.
    burada da durmayıp, güneye inip suudi arabistan sınırında yığınak yapmaya başlayınca, (ki bu bilgi amerika'nın suudi arabistana ilettiği bilgi, başka bir kaynakta da uydu görüntülerine göre orada ordu yoktu denmekte) kral fahd tutuşmuş, zira ırak suudi arabistani da kuveyt'i aldığı gibi alabilecek durumdaymış. suudi arabistan kuzey sınırına destek olması için amerika'yı çağırmış (burada bir not açmalıyım, birçok bilgi amerikan sitelerinden, bu konu üzerinde bir başka yerde ben kral fahd'ın "reluctant" olduğunu da okudum, değerlendirmesi biraz da size kalmış) ve bizim bildiğimiz çöl kalkanı operasyonu başlamış.
    okey. soru: amerikalılar bunu suudilerin kara kaşı kara gözü için mi yapıyorlar? cevap: cevaba gerek yok. kuveyt'i aldığında saddam dünya petrollerinin yüzde yirmisini kontrol eder duruma gelmiş. diğer yüzde yirmisi ise suudilerin ayaklarının altında durmakta.
    çöl kalkanı opersayonu önce suudi arabistanı korumak amaçlı tasatlansa da, colin powell ve george bush * tarafından ocak 91'de ırak üzerine bir saldırıya çevrilmiş. bir ay kadar havadan ağır bombardıman sonrasında kara harekatı da başlamış. detaylara girmeksizin, şubat sonunda ıraklılar kuveytten çekilmişler, birinci körfez savaşı da böylece bitmiş... yine de, savaşın bitmiş olmasına rağmen, amerika, ıraklıların geri çekilme yolunu ("highway of death") bombalamayı bırakmamış. konuyla ilgili bir başka detay da, amerika'nın 23 şubat'ta, geri çekilmekte olan ırak askerlerine saldırmış olması. tabi bir de şu var, kuveyt'te de ıraklılar çılgın atıyorlar, adam öldürmeler, işkenceler, bilimum insanlık suçları kol geziyor. yine de, insanlık dostu amerika saddam'ın helikopterlerinin mart 91'de, amerikan hatlarından geçip kuzeyde kürtleri ve güneyde şiileri öldürmesine birşey demiyor. yaşasın amerikan demokrasisi. aynı şekilde, 2 martta da amerikan ordusunun teslim olmuş ıraklıları öldürmesi de gerçekten insanlığa büyük hizmet olmuş, bravo. gerçekten ırak, amerika'nın ellerinde bayağı bir demokratikleşecek, eğer saddam'dan ve bush'tan canlı birileri kalırsa...
  • 2013'ün nisan ayında mesleğim gereği (bkz: inşaat mühendisliği) gidip kerbela şehrinde bir aydan fazla kaldığım ülkedir. buraya geldiğinizde uçaktan iner inmez vay amk ben nereye geldim hissine kapılıyorsunuz. kaos daha havada başlıyor. uçağa bindiğiniz anda kuralsızlık, vurdum duymazlık, pislik başlıyor. havalimanında bilgisayar sistemi diye birşey yok. elinizdeki bileti ola ki kaybettiniz geçmiş olsun, biletiniz yandı demek oluyor. (benim biletim pasaport kontrolünde kaybolup gitmişti ve hiçbir şekilde yeni bilet almaktan kurtulamamıştım.) bu ülkede yaşan genç erkeklerin çok enteresan bir özelliği neredeyse hepsinin kaşlarının alınmış olması. burada enteresan olan kaşların ortadan alınmış olması değil. kaşlar ortadan birleşik fakat alttan ve üstten inceltilmiş, yani bildiğiniz muazzam şekilli martı :)

    şehrin her noktasında str denilen kontrol noktaları güvenlikten ziyade tehlike yaratıyor. şantiyeniz geceleri eli silahlı adamlar tarafından korunuyor ve gün içerisinde (özellikle cuma ve cumartesi günleri) patlama sesleri eksik olmuyor ki kimse duruma tepki vermiyor.

    şehrin çarşı pazar bölgesinde gezerken kendinizi hollywood film setinde gibi hissediyorsunuz, herkes dönüp size bakıyor, yabancı olduğunuzu belli etmeme gibi bir şansınız yok. aynı sokakta bir dükkanda son model elektronik cihazlar, son model cep telefonları satılırken hemen yan dükkanda kanca ile asılı hayvan etleri yan yana satılıyor. yerlerde susuz leğenler içerisinde satılan balıklar, ayaklarından bağlı canlı kümes hayvanları toz toprak...

    bok gibi anlattım farkındayım, unutmamak adına yazdım.
  • bugün itibariyle , tam da yaşanacak ülke haline gelmiştir.
    (bkz: saddam huseyin in idam edilmesi)

    artık ırak ;demokratik ,insan haklarına saygılı , tam bir hukuk devleti olmuştur.
    can güvenliği tam manasıyla sağlanmıştır, halk refah içindedir.her şey bir anda güllük gülistanlık olmuştur.

    milli piyangodan büyük ikramiye bana çıkarsa , chicago'ya yerleşmek gibi bir planım vardı.ne salaklık.
    bağdat varken, chicago da neymiş.büyük ikramiye bana çıksın , ilk işim bağdat'a yerleşmek olacak.
  • tam da 12 yil once bugun, nedense hic bulunamayan, kimyasal silahlar bulundurdugu gerekcesiyle amerika birlesik terorist devletleri tarafindan isgale ugrayan ulke. gectigimiz 12 yilda yuzbinlerce, milyonlarca insani katledildi. ebu gureyb hapishanesi gibi merkezlerde binlerce insana iskenceler edildi. sahibi olmadiklari topraklari sahiplenmeye, somurmeye calisan isgalciler tarafindan ayarlariyla oynandi irak'in tam da 12 yil once bugun bir kez daha.

    kimsenin de aklina "sizin ilk basta o ulkelerde ne isiniz vardi?" diye sormak gelmiyor. neden yuzyili askin bir zamandir sizin oralarda usleriniz var diye soramiyoruz. bir bakista sayamadigimiz kadar cok yerde neden varsiniz diye soramiyoruz. bu usler iclerinden sadece birine ait, bu yapilan iclerinden sadece birine ait. bunun gibi onlarca ulke var, avrupa birliginin kalbinin belcika'nin kongo'da yaptiklarini soramiyoruz.

    sonrasinda da annesi ve ablasina tecavuz edilen, babasi ve abisi iskence gorup oldurulen insan kendince adaleti saglamaya calistiginda terorist diyoruz. bu kisileri islerine geldikleri gibi kullanabilmeleri icin emperyal gucler tarafindan olusturulan orgutlere de terorist orgut diyoruz.

    orta dogu cografyasinda yeralti kaynaklarini ve diger ticari cazibe merkezlerini ellerinde tutabilmek icin saldiriyorlar. yuz yili askin zamandir saldiriyorlar, somuruyorlar. biz de onlara cagdas diyip onlarin "seviyelerine" ulasmaya calisiyoruz. umarim ulasmayiz, umarim o kadar alcalmayiz.
  • saddam'ın olduğu yıllarda şimdi olduğu kadar ölümün kol gezdiği bir ülke değildi. çoğunlukla saddam mualifleri öldürülürdü.

    şimdi herkes birbirini öldürüyor, amerika iyi ki getirmiş demokrasiyi buraya. süper demokratik bir ülke oldu.
  • abbasilerden sonra emeviler ispanya'ya akadursun, cengiz kaan yönetimindeki moğollar da dünyayı ele geçirdiler. onun soyundan gelme timurlenk de bildiğimiz üzere yildirim bayezit yönetimindeki osmanli imparatorluğunu'nu deplasmanda alti sifir yendi, bölge karışıklıklara doldu... timur ve emrindeki moğollarin bağdat'i istila ettikleri, orada birçok irakliyi yaktiklari öldürdükleri, yüzlerce şehri de yakıp yıktıkları bilinmekte, bu da aynı zamanlarda bölgenin önemini etkileyen, dengeleri değiştiren iki olaydan biri... diğeri ise, bildiğimiz coğrafi keşifler. hindistana giden ipek yolu ve baharat yolu ve tem otoyolu'nun önemi azalmiş, zira karadan giden mallar onbeş tane devletten geçip hepsine vergi verince, avruaya geldiklerinde çokl daha pahalı oluyorlarmış... halbuki denizden taşıma daha ucuza ve daha çabuk olduğu için mezopotamya ve civarının jeopolitik önemi petrol bulunana kadar önemli derecede azalmış. aynı zamanda, bu dönemde abbasilerin şehirleşme politikasindansa su kenarlarında daha az sabit yerleşmeler başlamış, ki bu da neredeyse günümüze kadar sürecek olan bir yaşam biçimi...
    moğol istilalarının etkisi geçtikten sonra islam'in kilici türklerin gazi başlamakta... özellikle yavuz döneminde yoğunlaşan, osmanli - iran şii'leri çatışmaları o zamanlar da bölgenin savaşlara sahne olmasının en önemli sebeplerinden biri. zira şii'lerin kutsal saydığı yerlerden kerbela, ve abbasi'lerin başkenti olması dolayısıyla "duygusal" öneme sahip bağdat ırak toprakları üzerinde. bağdat ve ırak yavuz sultan selim ve kanuni sultan süleyman zamanında osmanlılar tarafından fethedilmiş... osmanlının duraklama döneminde savafiler tarafından ele geçirilmişse de 4. murat tarafından tekrar osmanlıya kazandırılmış, ve belgrad gibi, osmanlıların bir ileri karakolu haline getirilmiş... yine de, 17. yüzyıldan sonra, bölgedeki "osmanlı otoritesi" sadece isimde kalmış, genel olarak yerel şeyhlerin hüküm sürmüş. elbette, her otorite boşluğu gibi bu da doldurulmuş, bölgede memlükler başgöstermişler. basra'dan başlayıp, fırat ve dicle ırmaklarına kadar bölgeyi kontrol etmişler, ve osmanlılarla aralarında bitmek bilmeyen savaşlar başlamış... savaşlar bitmek bilmese de, memlük devri 1831'de, bölge seller altında kaldığında ve salgınlar kol gezdiğinde 2. mahmut tarafından sonlandırılmış. yine de buna rağmen, osmamlı bölgede istikrarlı bir yönetim kuramamış, ta ki tanzimat ideallerinin uygulayıcı olan modern mithat paşa'ya kadar. mithat paşa, bağdat'ta tapu kanununu çıkarmış, şeyhleri toprak sahibi insanlar haline çevirmiş, şehrin imar ve ihyasine büyük önem vermiş.
    bundan sonra, istanbulda enver paşanın başa geçmesi ve milliyetçilik akımlarına uygun olarak başarıya ulaşamayacak olan bir pantürkizm politikası uygulaması bölge insanları arasında da mnilliyetçilik düşüncesini yaymış. osmanlılık fikrinie yabancılaşan araplar araplıklarını kabul etmişler, ve kendilerini gelecek olan ingiliz etkisinin kucağına atmışlar (hatilrayacaksiniz, padişah 1. dünya savaşında cihat ilan ettiğinde araplar kıçlarıyla gülmüşlerdi, sebebi bu olsa gerek).
    birinci dünya savaşı ile devam etmece...
  • topraklarından galon galon demokrasi çıkartılan yer.
  • insanın içini burkar.
    acıtır yani. durum amerikan ın düşmanı dostumdur silsilesi değil.
    bir ülkeyi yalandan, dolandan ve havadan sudan teşekkül bahanelerle işgal edeceksin, o ülkenin kendi halkına özgürlük vaadedip, köpek yerine koyacaksın, sonra da bir şey olmamış gibi çıkıp gideceksin?
    yok öyle yağma diyolar ya hani,
    bok yok.
    bal gibi var işte. körfez krizinden sonra suda sikilmiş tavuğa çevirdikleri ülkeyi yıllar sonra tekrar işgal ettiler.
    daha saçma gerekçelerle hem. afganistan aradan çıktı mı sizce? hani nerede demokrasi? nerede huzur, barış ve insanca yaşanalacak ülke?
    bin laden i yarattın, sonra başımın belası dedin, taliban keza aynı, saddam da aynı.
    sırada neler olacak? bundan 20-30 yıl sonra, artık petrol rezervleri (olur da) sıkıntıya düşürürse götünü, bu sefer talabaniye, barzaniye "saddam dan beter oldunuz lan yeter aq" deyip oralara yine dalar mı bu amcalar? olmadı afgan aşiret reislerinin ülkelerinde tuttuğu uyuşturucu paraları kaçmasın diye istedikleri gibi darbeler, ortalık sikiştirmelere önayak olacaklar mı?
    olmadı arap şeyhleri likit akışlarını azaltmaya niyetlenirse, dubai dir, katar dır, irak la aynı kaderi paylaşacak mı?
    ya düşünün bir ne olur! kendi ülkendesin, başka bir ülkenin askeri gelip başına çuval geçiriyor ve bunu senin iyiliğin için yaptığını söylüyor.
    nasıl bir kırgınlığa, vurguna yol açar tahayyül edemiyorum.
    ama yok, temel sağlam. arkasında bm göçmen, baskı gören, zulüm çekenler adı altında kendisine zemin hazırlayan ve kendi ülkelerini satmak için ellerinden geleni yapan bütün ıraklıları amerikaya götürüyorlar, olmadı kanada.
    bu insanlar amerika ya el açacak kadar ne zaman düştüler yahu? şimdi daha mı iyi yani?
    nedense türkiye deki insan hakları ihlallerinden başka bir derdi olmayan orman çocuğu avrupa devletleri, amerika nın değil insan, hayvan haklarına dahi aykırı olabilecek bütün bu uygulamalarından rahatsızlık duymuyor. işte norveç, işte isveç, ve belçika. sadece aklıma gelenleri. ve dahi diğerleri. söz konusu olan abd ve israil olduğunda nedense hiç insanlıktan ve haklarından bahsedilmiyor.
    baksalar halbuki bir ırakta ezilenlere, zulüm görenlere. ölenlere, öldürenlere ve seyirci kalanlara.
    fuck you ulan!
    (lanet olsun anlamında hani.)
  • son olaylardan sonra iyiden iyiye lanetlendiğine inandığım ülke.

    kerbela olayında hz hüseyini yarı yolda bırakmıştır.

    amerika saldırısında saddamı yarı yolda bırakmıştır.

    şimdi ışid olayında yine mevzilerini bırakıp kaçıyor ordu.

    yani bu adamların hamurunda üstlerinde kim olursa olsun hep satış koymak mı var?
hesabın var mı? giriş yap