• buna neden "amerika - ırak savaşı" denilmiyor da sadece ırak savaşı deniliyor merak konusu. "ırak savaşı" ibaresine amerikan televizyonlarında, gazetelerinde karşılaşılması gayet olağan bir durum ama biz amerikalı mıyız kardeşim? başka bir daldan örnek verirsek: galatasaraylılar kıraathanesinde "fenerbahçe maçı" lafı geçtiğinde bu laftan "galatasaray - fenerbahçe maçı" anlaşılır, aynı cümle gençlerbirlikli gençler kıraathanesinde "gençlerbirliği fenerbahçe maçı" olarak algılanır. galatasaray ile fenerbahçenin yapacağı maçı bir gençlerbiriliği taraftarının "fenerbahçe maçı" olarak adlandırması abestir (gizli bir galatasaray taraftarı değilse tabii)

    bu savaşın tüm dünyadaki adı budur denilebilir, fakat o zaman da "bu savaşa ıraklılar da mı 'ırak savaşı' diyor kardeşim" demekte gecikmemeliyiz.
  • hakkında eski bir yazı: (nisan 2003)

    dünya cinnet geçirmekte, nefret etmeye hakkımızın olduğu oranda, iğrenç/korkunç şeyler olacak yakında.

    çok kan dökülecek, insanlar ölecek orda; para için, hırs için. bilinen, güvenilen, bütün demokratik ortamlar ezilip geçiliyor birer birer, dünyaya hükmedebilmek için para lazım çünkü. oysa ki, bizim kuşağı da büyüten, eğiten (maalesef) holywood'dan erdemi, namusu insanın önemli ve özel olduğunu, şiddetin de çok kötü bişey olduğunu öğrenmiştik

    insanlar ölecek orda ve bakınız küresel medya olayın sadece köşeleri ile ilgileniyor. o köşelerle ilgilenirken de öyle cümleler kullanıyorlar ki. "tüylerimiz diken diken oluyor".
    şöyle ki:
    " amerika yeni silahlarını körfezde deneyecek." (nası ya gönüllü denek mi o bölgede yaşayanlar?oldu olacak kamplar kurup kendi ülkelerinde denendiğinde ortalığı ayağa kaldıran ilaçları da deneyiversinler.)

    "amerika bölgedeki sivil halka zarar vermek istemediği için, bombalama öncesi " kaçın" manasına gelen, sivil halkı uyarıcı kağıtlar atıcak ." (tabi o sivil halk, kutu kola içerken burnundaki kıl koptuğunda mahkemeye koşup tazminat talep etmediğinden, edebileceği bir ortamda yaşamadıklarından, insan sayılmaz.. kağıdı alıp, görüp, okuyan; kaçabilirse, canı kurtulur, topraği evi, hayatı önemli diil, suç sayılmaz, bombalanabilir.)

    "tezkerenin reddinin ardından powel," türkiye'nin davamızda bize yardımcı olacağına eminiz " dedi."(ne davası ya ülkene mi girdiler, toprağını, paranı, karını kızını mı çaldılar?hem bizim savaşımız değil demiş meclis?)

    birer vatandaş, birer yurtsever olarak: bu ülkede başka bir ülkenin askerini -üstelik elinde silahıyla!- görmeyi haketmiyoruz. gizli kapılar ardında yapılmış anlaşma ile ülkemize yerleşmekte olan amerikan ordusu'na (ki editörün üç yıl evvel görüp de etkisinden hiç kurtulamadığı ki bir istiare kabusunun aynıdır.) topraklarını parsel parsel satmakta, kiralamakta olanlarında maddi durumları ne olursa olsun, kınıyoruz..

    olur olur bir gün, olaylar ilerler de, bu yazdıklarımız için vatan hainliğinden filan yargılanırsak, mahkemede:" i can't speak english" deyip yırtmayı deniycez.
  • hepimizin arşivinde bulunsun diye, zaman çizelgesi:

    yalandan yalana

    dikkat: 1993'den başlıyor.

    -
    1993'den değil, 1993'ten. dinci misin mnkoyim...
  • savaştır, her şeyiyle.

    http://i.imgur.com/v6yy2fa.jpg
  • hani evlerine dönmesi icin dua ediyorum diyenler var ya, hani su günlerde bizi de savasin kanli batagina cekmeye calisanlar var ya, su fotograflara bakmalilar. link

    ondan sonra ahkam kesmeliler. her nerede olursa olsun, her ne durumda olursa olsun en kötü sekilde cezalandirilan yine kadin oluyor. ortadogu mantigi olsun, uygar devletler(!) mantigi olsun degismiyor. nerede olursaniz olun kadin olmak zor.

    tanim: her savasta oldugu gibi fillerin tepistigi ama yalnizca cimenlerin ezildigi durumdur.
  • yurdumun çoğu insanının laf üretmekten öteye geçemediği, türkiyenin savaşa girmesi karşılığında 20 milyar dolar istemsi ama abd'nin 6 milyar önermesi ile soykırım dışı kaldığımız tarihi mukavvemet.
  • hakkında bir eski yazı daha : (mayis 2003)
    bu savaş; amerika'nın her zaman çok iyi maskelediği, boyadığı, süslediği, gerektiğinde estetik yaptırdığı yüzünün; makyajsız, ameliyatsız, orginal halidir. tarihi; başka ulusların topraklarını ele geçirme, eğitim ve öğretimi; dünyanın sadece amerika'dan ibaret olduğuna inandırdığı cahil ve kendini beğenmiş vatandaşlar yetiştirme üzerine kurulu bu hayaller ülkesinin; bu kültürü ve tarihi sorgulamayan, köktendinci, kendi pasaportuna sahip olmayan insanların kendileri ile aynı yaşamsal haklara sahip olduğunu düşünmeyen, özel isimleri değiştirme -ramazan'a ramadan, dicle'ye tigris deme- hakkını kendinde görecek kadar burnu büyümüş kesiminin sesi ve özeti olan bir diktatörün, ekonomik/mali programının aşamalarından birine istinaden ve belki dünya diktatörü olma adına bir dev aynası karşısında, ipe sapa gelmez sebeplerle, bir başka devletin rejimine karışma hakkını kendisinde görmesi, bunun için kendi vatandaşları dahil bir çok insanın hayatını umursamayacak kadar gözünün dönmesidir.

    bu savaş; devamlı söylemlerinde bulundurdukları gibi -coğrafyalarına uzak olmasına rağmen- tehdit olduğuna inandıkları, irak'a demokrasi getirmek için değil; insanlık tarihi boyunca kah su, kah petrol için, kah başka sebeplerle devamlı el değiştirmiş; üzerinde çok kan dökülmüş, huzur bulmamış çok medeniyet kurulmuş ve ironiktir ki 3 büyük dinin doğmuş olduğu mezapotamya'yı kendi çıkarları adına zapdetmek içindir.

    bu savaş detayıyla;o topraklardaki petrol içindir -o muhakkak- ve belki euro karşısında devamlı kan kaybeden doları kurtarmak içindir ve belki çarşaf çarşaf ilanları yayınlanan ilaç kartelasındaki hisselerinin değeri adınadır.

    bu sebeplerden hangisi doğru olursa olsun, bu savaş bir çok defalar bir çok mekanda, bir çok kişi tarafından ifade edildiği gibi; ekonomik amaçlı, geleceği karartacak denli büyük çaplı, insanoğlunun savaşlarla dolu ve sebepli sebepsiz kanla yıkanmış tarihinden aldığı ahlaki derslerle oluşturduğu tüm manevi değerleri yerle bir edici oranda haksız ve hukuksuzdur. kabakuvvete dayalı bir gasptır, korkunç bir toplu cinayettir.

    bu savaş, bu savaşa sebebiyet verenlerin, bu savaşın olmasını isteyenlerin, destekleyenlerin ve hatta destekleyenlere el çırpanların, kurulacak bir uluslararası savaş mahkemesince yargılanması ve ceza almasını gerektirir.

    yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı, bu coğrafya'da her daim yeni çıbanlar belirebilir ve belki bu yüzden; bu gidişata dur demek, sokaklara dökülen maneviyatı yüksek milyonlarca dünya insanının, tekmelenip yerlerde sürüklenmesinden öte gitmeyebilir.

    ancak, gelişmelerin ilk duraklarında karikatürlerle aşağılanmış türkiye, biraz bürokrasisinin hımbıllığı, biraz iktidarının krizsel acemiliği, biraz da; kalbini/sağduyusunu dinleyebilmiş yarım meclis dolusu mebusun geçirmediği ilk tezkere sayesinde, bu katliamsala dönüklüğü ayan beyan gaspa karışmamış, ellerini; tefe karşılığı masum sivillerin ve ülkesini savunanların kanına bulamamıştır.

    ve gene aynı türkiye, aynı sebeplerin uzantıları sonucu, o pek sosyetik dost, stratejik ortak amerika'yı yıldımış olabilir.o meşum amerika, şakşakçılarını pek üzerek, türkiyesiz bir yol seçmiş, peşin parayı tıkır tıkır sayıp, parsel parsel kiraladıkları türkiye topraklarında konuçlanmaya hazırlanan "yankee" leri portatif tuvaletlerini ardlarında bırakarak, geldikleri gibi gitmiş olabilirler.

    gün;
    aşağılık bir gasp adına bir ülkenin şehirlerinde patlayan bombaları,
    o ülkenin fiziki ve manevi acılarıyla ağlayan ana, baba ve çocukları,
    o ülkeyi ayakları çıplak, elinde ilkel silahı ile savunmaya çalışan kah sakallı/göbekli, kah genç/tecrübesiz sivilleri/askerleri,
    o ülkenin komutanlarının cephe durumunu dökülen bir odada ilkel haritaları önünde beyan edişlerini,
    o ülkede bir "özgürleştirme süreci"nde olmadığını farketmemiş halde ilerleyen, halkı zorbalıktan zorbalıkla kurtaracağına inandırılmış askerlerin kamera önünde esir yaralarına pansuman yapışını,
    o ülkeye saldırırken yakalanmış; bir bilgisayar simülasyonunda, savaş filminde olmadığını ancak yakalandığı anda farketmenin korkusu ve şaşkınlığı ile gözleri büyümüş, tıfıl işgal askerlerinin sorgulanmalarını,

    izlerken sızlayan ve kanayan yüreklerimizi, bu insanlık suçuna bulaşmadığımız gerçeği ile dağlama günüdür.

    ancak asıl mesele;
    yıllardır savaş, açlık ve sefaletle yaşayan bir ülke halkının; yaşamı, sudan sebeplerle yapılan bir işgalde kullanılan akıllı füzelerin %7 ila %10 oranındaki hata payında saklı sivilleri ve işgal altındaki yurdunu savunmakta olan ayağı çıplak askerlerinin yüreklerinde yıllardır kanamakta olan yaraları dağlamak için ne yapılacağı,
    o ülke diktatörünün can havliyle; olayları zıvanadan çıkartabilecek var olduğu iddia edilen kimyasal/biyolojik kozlarını kullanıp kullanmayacağıdır!?
  • dün haberlerde verilen bilgiye göre şu an'a kadar ölen sivil sayısı 100.000 olup bu hergün daha da artmaktadır..
  • bitaraf olan bertaraf olur şeklinde türkiye'ye empoze edilmeye çalışan ama herşekilde sonuçlarından ülkenin kötü bir şekilde etkileneceği ve savas sebebi olarak gösterilen kitle imha sihahları nın apaçık bahane olduğu, cnn in tekrar canlı yayımlayacağı ve insanların da garabet spontan çevirmeler*eşliğinde izleyeceği kurbanı yine belli olan amerikan kabusu.
hesabın var mı? giriş yap