• henüz yazın başındayken ve siz daha tam da okulu bitirip tatil yapma hayalleriyle yanıp tutuşurken gerçekleştiğinde pek bi iç geçirtici hadisedir.. ama durun, beteri beteri var, bulundugunuz pozisyon hem personel sayısı bakımından aşmış bir firmada hele de izne çıkanların onaylarının elinizden geçtiği bir pozisyon ise delirmemek icin kendinizi yer bitirirsiniz. herkes nisbet yapa yapa, iyi tatiller dileye dileye, bi de utanmadan gule oynaya izne cikarken siz arkalarindan bakakalirsiniz. ama esas can sıkan şey ''canıııım, sen bu sene izin kullanamıyosun demeeeaaa, olsun bak seneler ööle çabuk geçiyo kiiiaaeeee'' diyen kokoş ablalardır ki bunlar tatillerinde de muhtemelen şıpıdak terliklerini giyip ağızlarındaki sakızı patlata patlata havuza doğru ilerlerken size telefon edip ''canaaaaııımmm naaber? bıdı bıdı aradı mmı, eee neler oldu başkaa, ayyyy salakkkk adam havuza düştü beni de ıslattı, neyse ben de havuza gircektim zaten, bahanem olur bu da haaahahhhaahaa'' şeklinde anıra anıra gülerek sizi daha pazartesi sabahından canınızdan bezdirirler. evet fena halde tatile çıkma ihtiyacından girilmiş bir entrydir efendim bu!!!! anladım ki, ise baslamak demek eksinlikle eşittir izin kullanamamak ve kullananların ardından hasetle sinirle küfürler savurmaktır yazın bu sıcağında. offf.
  • sabah erken kalkmak mecburiyetine girersiniz. her sabah bu akşam erken yatacam der bunu başaramazsınız. işinizi sevmesenizde sever gibi yaparak cebinizi yoklarsınız
  • aynı işi başka biyerde yapmaya başlayacağınız bi durumdur bazen..
    herşey yeni işin öncelleriyle hemen hemen aynıdır..

    bi tek şey hariç.. ayakkabının tutunmasını tamamen engellemek üzere tasarlanmış kaygan zeminler..
    her köşeyi acemi zürafa yavrusu gibi dönmekten fenalık geldi arkadaş.. hızlı yürüyen bi insanım.. ofis içinde salınmaktan da pek hazzetmem.. gideceğim yere bi an evvel ulaşmak isterim..
    tam hızımı alıyorum, yürüyorum hızlı hızlı, hooop dönülcek bi köşe geliyo.. önce topuklar vıjır vıjır kaymaya başlıyo, arkasından ataletim bozuluyo.. ellerimi kollarımı sallayarak yer düzlemine göre dikliğimi muhafaza etmeye çalışıyorum.. bazen bu bikaç gerizekalı hareketten sonra durmayı başarıyorum.. bazen de duvar, kapı, masa, yanımdan geçen bi insan, artık ne olursa tutunup, hareketsizliğimi sağlıyorum en azından..

    bigün duramıcam, sekreter masasının önünden hızla geçip, çift kanatlı cam kapıyı musa gibi ortadan ikiye yarıp "gadanallah!" diye dalıcam başkanın odasına..
    o olucak!

    sonra vay efendim hiyerarşi!! sekretere uğramadan içeri girilmezmiş falan.. önce kaymayan zemin yapın arkadaş..
  • başarmanın yarısıdır. başarmanın öbür yarısının 3/4'ü ile fındık, 1/8'i ile de fıstık aldım. kalanını da 3 işçi 5 günde başardı.
  • en çok koyan yanı aylarca emek emek kıvırdığın saçlarını kestirmektir. yoksa gerisinde işi falan öğreniyorsun, emek verip çalışıyorsun onda problem yok...
  • her saniye bıraksam mı diye düşürsün ilk gün. daha sonra her saat. daha sonra her dakika.......anladın işte sen onu.
  • bu pazartesi itibariyle gerçekleştireceğim ve fakat daha hala kendimi hazırlayamadığım 'acı hayat tecrübeleri silsilesi'ni tarif için kullanılabilecek milyonlarca alternatiften biri.. bense durumun ifadesi noktasında daha gerçekçi ve yol gösteren tanımlamalar kullanılmasından yanayım.. nedir mesela; ''en son kim bilir ne zaman, bir işi yapma gerekliliği yüzünden sabahın yedisinde uyandığını hatırlayamadığın günlerin geride kalışının birinci gününün yaşanmasından sorumlu durum'' olabilir.. ya da ''sınırsız özgürlükler cumhuriyetinin istilasının ilk gününün tek müsebbibi olan eylem'' diyebiliriz.. kederlenmemek elde değil.. halihazırda çalışmakta olan arkadaşlara, gün içinde yapılan nispet faaliyetlerinin keyfinden feragat etme zorunluluğunu es geçsek, aynı arkadaşlar için - arada mutlu etmek de gerekir mantığına istinaden- iş saatlerinde yaptığınız sürprizleri artık yapamama fikrinin yarattığı buhrandan nasıl kurtuluruz bilinmez..
    biliyorum; cumartesim var, pazarım var.. ama ben çarşambalarımı da istiyorum.. offf uleennn.. *
  • bilmediğiniz bir yer olması ya da ilk işinizin olmaması hiçbir şeyi değiştirmiyor, eğer ki sevmediğiniz bir işiniz varsa her pazartesi bir sendrom oluyor. bir de bir hafta aradan sonra yaşamak istemediğiniz bir şehre, yapmak istemediğiniz bir iş için gitmek en kötüsü galiba.
    olsun ama yine de hayat güzel ve ben bir gün istediğim işe sahip olacağım umudunu asla kaybetmeyeceğim. buradan da ortağıma selam ederim ayrıca...
  • yarın itibarı ile 5. kez işe başlayacak olmama rağmen ilk kez kalbimi güm güm attıran eylem. tamamen değişik bir iş, yine bir şehir değişikliği, çok istesem de kendime çok güvenmediğim bir alanda oluşum derken dikkatimi dağıtıp rahatlamaya çalışsam da işe yaramıyor. bildiğin korkuyorum ben. umarım bu sefer herşey yolunda gider, çünkü ben artık kendi evrimim içindeki neolitik devrime geçmek istiyorum. devrim güzel şeydir vesselam.*
  • ilkokulda aşı sırasındayken sıranın giderek yaklaşmasıyla oluşan his, yeni işe başlanacak günün/saatin giderek yaklaşmasıyla oluşan hisle aynıdır(mış).
hesabın var mı? giriş yap