• sanki insana konan adla yaşadıkları paralel olmalıymış gibi bir sanrı vardır. bazen gerçekleşmiyor gibi..
  • kropotkinin (bkz: anarşist etik)ini çevirmiştir.
  • cezaevine 17 yasinda girmistir. icerde su anda sayisini hatirlayamadigim kadar yabanci dili kitaplardan calisa calisa ogrenmis, onlardan ceviri yapabilir hale gelmistir.
  • "burada ve bu kadar: firari arzulayan bir omur zamanin ve
    mekanin tahakkumu karsisinda, toplumun ve kurumlarin
    dayattigi gundelik hayat karsisinda, bu yuzyil sonunda (ve basinda),
    kendi yokluguna sen bir bilgi gibi agit yaktiginda,
    agit, agit olmaktan cikar ve bir lanete donusur - belki."

    (sessizligin anarsisi'nden)
  • "yazı, her yerde, herkes yazıyor ve okuyor... hayata değmeden, enformatik düzeyde, havadis olsun diye, zihin jimnastiği için, akademi nizamnamesine uygun olarak, bilginin ve kültürün hiyerarşisinde yer edinmek için, lağım kokan bu dünyada kendi bahçesini çiçeklemek için, görüntü için, gürültü için... ve kimse yazmıyor, kimse okumuyor...

    (...) yazılmamış metinlerde, söylenmemiş sözlerde ya da gösterilmemiş görüntülerde mi saklı erdemin, mutluluğu sırrı; yoksa tüm bu bombardımanın imhasında, sessizlikte, suskunlukta, dolayımsız (medyasız), mahrem ve yasadışı, karanlık bir edimin, farkına varmadan, söze dökülmeden, ortak kıldığı, ortak hiçbir şeyleri yokken ortak kıldığı insanların eyleminde mi?

    her söz, her yazı ve her görüntü, artık, bu çağ sonunda, bu soruyla -ve bu soruya bağlı alt başlıklarla- yüzleşmek zorunda."

    diyen kişi. "iletişimin çaresizliği ve açmazları" başlıklı yazısının tamamı ve başka yazıları için:

    http://www.mecmu-a.org/yazilar.asp
  • sessizliğin anarşisi'nin sonunda, "sonsöz yerine kaynakça" başlığı altında şunları söylüyor:

    "bu kitabın, bu kitaptaki metinlerin, düşüncelerin kaynakçası hayatın kendisidir; bana miras kalan, beni etkileyen ve benim etkilediğim hayat; yaşadıklarım, okuduklarım, yaşamadıklarım, hayallerim, rüyalarım, korkularım, kabuslarım, sevdiklerim, aşklarım ve nefretlerim; şefkatli ve şiddetli olan her şey, herkes... teşekkürler!..."

    bir sonsözden çok, imza bu sözler. ve bu imza, ışık ergüden'in yazdığı her satıra içkin.
  • ".
    .
    .
    insan kendi içindeyken, kendini yazamaz.
    ama insan, ne yazarsa yazsın, hep kendini yazar.
    insan kendini, kendinden çıkarak yazar.
    ağacı, denizi, adayı yazan insan, kendi içindeki ağacı, denizi, adayı yazar.
    hapishaneyi yazan insan, kendi içindeki hapishaneyi yazar.
    yazan insan, kendisinden çıkan insandır, kendisini terk edendir.
    kendisini terk eden insan, kendi içinde hapishaneyi taşımaz.
    hapishaneyi yazan insan, hapishaneyi yazmaz."

    (bkz: hapishane çağı)
  • hem iyi bir yazar hemde iyi bir çevirmendir. sessizliğin anarşisi ve hapishane çağı kitapları insanı şiddetle sorgulamaya, analiz yapmaya ve sonucunda "harbiden lan!" demeye kadar götüren eserlerdir. yazarlığının yanında birçok çeviri de yapmaktadır. örneğin; kapital'i okumak adlı kitabın çevirisini çok başarılı bulmuştum. kitapları versus yayınlarından çıkmaktadır. yeri gelmişken versus yayınlarını da okuma tavsiyesinde bulunalım.

    hapishane çağı kitabının son sayfalarında bulunan "bir hapishaneden..." adlı yazı kişi üzerinde inanılmaz etkiler bırakıyor. yazıda insana daha doğrusu dışarıdaki insana(yazar değimi ile kapatılan insan olmayan o özgür insana) bir pazar gününü hapishanede geçirmesini tavsiye etmektedir. yazı 07.07.1991 / bartın özel tip cezaevinde yazılmıştır. ayrıca 20 eylül 1991'de cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap