• doğada var olan en büyük hız. pratik olarak ispatlanamamış da olsa doğada, ışığın kendisi de dahil olmak üzere hiçbirşeyin, ışık hızından daha hızlı hareket edemeyeceği kabul gören teoridir.

    normalde hız göreli bir kavramdır, yani bir nesnenin hızından bahsederken aslında sabit kabul edilen bir mesnede göre olan hızından bahsedilmektedir (ki bu genellikle dünyadır). yani saatte 100km/h ile giden bir otobüste öne doğru 10km/h hızla koşarsanız müavin size höyt der ama bunun yanında sabit kabul edilen dünyaya göre hızınız 110km/h'dir. ama elinizde koştuğunuz yöne doğru tuttuğunuz bir el feneri varsa "fotonların hızı"="koşma hızınız"+"ışık hızı" değildir. fotonlar, sabit kabul edilen objeden ve ışık kaynağının hızından bağımsız olmak üzre, ışık hızı ile hareket ederler. misal, ışık hızında koşabilirseniz eğer fenerden fotonların uzaklaşamadığını görürsünüz. nası görürürüm fotonları tek tek demeyin. ışık hızında koşabiliyorsanız, fotonları haydi haydi görürsünüz bence.

    yıllar sonra gelen edit: o zamandan bu zamana bi dünya şey bulundu, bağlı olarak bu 2001'de yazdığım şey neredeyse tamamen güncelliğini kaybetti. sağda solda buna güvenip millete artistik yapmayın. 2012 bilgileri ile gelir birisi, yamulursunuz.
  • isigin bosluktaki hizidir. insan tasiyan bir aracin (diyelimki yapmislar) isik hizina ulasmasi icin gereken zaman cok cok uzundur. cunku insan vucudunun dayanabilecegi en yuksek g kuvveti bellidir. bu kuvvete cok uzun sure maruz kalinacagini dusunursek dusuk bir degerle ivmelenmek uygun olacaktir mesela 1g (ci diye okunur). bu kuvvete surekli maruz kalarak isik hizina ulasmak icin v = v0 + a.t den ilk hiz 0 oldugundan v = a.t den a = g = 9.8m/sn2 alalim ve burdan t yi bulalim. buradan t = 354.063 gun eder.

    sonuc olarak 1g kuvvete maruz kalarak isik hizina cikmak icin neredeyse 1 yila ihtiyaciniz var. filmlerdeki (star wars, battle star galaktika) gibi 2-3 sn de cikarsaniz beyniniz kicinizdan oyle bir fiskirir ki geminin arkasini bile delip gecer.
  • işık hızı kavramını daha iyi anlamak için en güzel yöntem zannımca tanımsal bir ayrım yapmak

    1. ışığın gittiği hız
    2. bilginin gittiği hız

    şimdi bu ayrımı yapabilmek için önce bilginin (information olan bilgi knowledge olan değil. türkçenin yetersiz kaldığı durumlar) ne anlama geldiğine bakalım. sebep ile sonuç arasında taşınan şeydir bilgi. yani bir şey (a) diğer bir şey (b) yüzünden oluyor ise önce olan şeyden (b) sonra olan şeye (a) bir şekilde bilgi (b’nin olmuş olduğu bilgisi) taşınıyor demektir. en klasik örnek güneşin aniden yok olmasıdır. eğer böyle bir şey olur ise dünyanın bundan etkilenmesi için

    1. kararması için
    2. 2 güneşin çekimi sebebi ile bulunduğu eliptik yörüngeden çıkıp yoluna dümdüz devam edebilmesi için

    güneşin ortadan kaybolmuş olduğu bilgisinin dünyaya ulaşması gerekecektir. tahmin ettiğiniz gibi bu bilginin taşınma hızı ışık hızıdır ve dünyada bahsi geçen değişiklerin olması için güneş yok olduktan sonra 8 dakika beklememiz gerekmektedir. bu örnekteki verinin taşınma hızı ışık hızı olsa da bilginin her zaman ışık hızında taşınması gerekmez bilgi ya da değişiklik atmosferde ses olarak iletilecek ise ses hızında yayılabilir. eğer bahsi geçen bilgi metalin bir ucundan ısıtılmaya başladığı bilgisi ise bu bilginin iletim hızı (metalin öbür ucunun sıcaklığının değişmeye başlaması) çok daha yavaş olabilir. einstein’ın iddiasına göre evrenin neresine gidersek gidelim hangi ortamda bulunur isek bulunalım o ortamda bilgiyi taşıyabileceğimiz en yüksek hız "maksimum bilgi taşınma hızı"dır ve tüm gözlemciler için evrensel sabit bir değerdir (ve ışığın boşlukta yayılma hızına eşittir).

    işığın hızı da ortamdan ortama değişir hatta kimi ortamlarda ışık durdurulabilir bile, ancak ışık da bir bilgi taşıma yolu olduğu için hiçbir zaman "maksimum bilgi taşıma hızı"nı geçemez. ancak boşlukta bu hızda ilerler.

    buradan çıkartılacak birinci sonuç şudur ışık her ortamda "maksimum bilgi taşıma hızı" ile (namı diğer ışık hızı) gitmez daha yavaş da gidebilir. işığın yavaş gittiği durumlarda bazı parçacıklar ışığı geçebilir. mesela kimi süpernovalardan yayılan nötrinolar (kütlesi 0 a yakın ışık hızının %99.99 u ile giden parçacıklar) o süpernovanın ışığından daha önce dünyaya ulaşabilir çünkü süpernovadan çıkan ışıklar nebulaların içerisinde yavaşlar iken nötrinolar yavaşlamaz. kimi gazete köşelerinde sıklıkla duyduğumuz ışık hızı geçildi tarzı haberlerin temel esprisi de budur (zaten yavaşlamış olan ışığın hızı geçilmiştir.).

    bir de bu olanlardan bağımsız olarak gurup hızı denilen olgu vardır. anlamak için bir analoji çok faydalı olacaktır. çam ağaçlarının üzerine konulan şerit ışıklı süsleri düşünün. hani lambalar sıra ile yanıp söndüğünden üzerinde bir ışık tanesi ilerliyormuş gibi duran süsleri. şimdi de bu algıda yanılgımızın sonucu olarak ilerlediğini düşündüğümüz ışık taneciğinin hızını değiştirmeye çalışalım. bunu değiştirmek için yapmamız gereken birbiri peşi sıra yanıp sönen lambaların frekanslarını ayarlamaktır. lambalar öyle bir tempoda yanıp sönebilir ki bizlere o lambaların yanıp sönmesi sebebi ile gidiyormuş gibi görünen ışık, ışık hızından hızlı gidebilir. yeterince senkron aletler kullanırsanız yüzlerce c lik hızlara çıkabilirsiniz. ancak unutmamanız gerekir ki aslında ışık hızından hızlı giden şeyler yerine gidiyormuş gibi görünen şeyler vardır sadece orada. bu yöntemle yaptığınız sistemlerde ışık hızından hızlı bir şekilde bilgi iletemezsiniz.

    son bir ayrıntı olarak ise takyonlar var. bunlar görecelik denklemlerindeki hız bulma formülünün diğer köklerine göre davrandığı var sayılan, en düşük hızları ışık hızı olan, bildiğimiz madde ile etkileşime bildiğimiz manada giremeyen, hipotetik parçacıklardır. bence hiç var olmayan sadece matematiğin azizliğine kılıf uydurmaya çalışmamız sebebi ile uydurduğumuz şeylerdir.

    dolayısı ile "maksimum bilgi taşınma hızı" tüm gözlemciler için ortak evrensel bir sabittir ve biz bu hıza ışık boşlukta bu hızda seyahat ettiği için ışık hızı deriz. nedensellik denilen hede ve zaman kavramı bu tanımlamaya derinlemesine bağlıdır. hatta zaman, sebep ile sonuç (cause, effect) arasında bilgi taşınması için geçen şeydir. önce ve sonra kavramlarını buna göre belirleriz. “önce” güneş yok olur “sonra” merkür "ardından" dünya kararır bu “arada” güneşin yok olduğu bilgisi dünyaya 8 dakikada “taşınır”. dikkat bilginin farklı uzay koordinatlarına farklı sıralarla ulaşması sebebi ile olayları "önce", "ardından", ve "sonra" şeklinde aslında zaman kavramının getirdiği tanımlar ile ifade etmeyi başardık.
  • saatte 15 mil seviyesine kadar dusmus hiz.

    http://www.wired.com/…s/magazine/15-11/st_alphageek

    (bkz: nerede o eski isik hizlari)

    saka maka harvard'li bir fizikci olan lene vestergaard hau isimli bayan bose-einstein yogunlasmasi (kuantum fiziginde maddenin bir hali) sayesinde isigi soz konusu hiza kadar yavaslatmayi basarmis. sonra bununla da yetinmeyip isik isinini tamamen dondurup akabinde baska bir noktaya transfer etmis.

    (bkz: kutluyor ve basarilarinin devamini diliyorum)
  • saniyede 299.792.458 metre
    i$ik hizina ula$abilmi$ bir madde artik madde olmaktan çikar, madde özellikleri göstermez ve maddelerle ili$ki içinde olmaz
    (bkz: einstein)
  • tanrinin canlilari hapsettigi hucrenin parmakliklaridir isik hizi.
  • zamana dair bir sınırdır. şöyle ki:

    uzay-zaman 4 boyutludur. uzunluk x genişlik x derinlik x zaman. örneğin selim'in, günseli'yle buluşma ânını anlatmak istiyorsak, bir romanda diyelim, deriz ki "selim, günseli ile istiklâl caddesi'ni kesen ilk sağ sokakta yer alan sarı binanın 4. katında saat 3'te buluştu." böylece selim'in ve günseli'nin uzay-zaman konumlarını,

    1) istiklâl caddesi (uzunluk)
    2) ilk sağ sokak (genişlik)
    3) 4. kat (derinlik)
    4) saat 3 (zaman)

    olarak belirttik. böylece her ikisi de uzay-zaman dokusunda bir yer kapladılar ve hareket etmiş oldular. işte ışık hızının ve zamana dair bir sınır olmasının netameli meselesi de burada yatıyor. sakince açıklayalım:

    eğer selim, buluşmaya gitmeyip olduğu yerde durmuş olsaydı, hiç hareket etmiyor olurdu öyle değil mi? hayır, yanlış. önermemizi şu şekilde değiştirmemiz gerekir: selim, buluşmaya gitmeyip olduğu yerde durmuş olsaydı, uzayda hiç hareket etmiyor olurdu. oysa ki selim, durarak ve yaşlanarak, zamanda hareket etmektedir ve bu hareketin hızı ışık hızındadır. yani zamanda hareket eden her nesne, ışık hızında hareket eder. peki, uzaydaki hareketi?

    ışık hızı, bir bileşkedir. nesnelerin, uzay-zamandaki hızlarının bileşkeleridir ve bu bileşke daima ışık hızını vermelidir. eğer selim, uzayda olduğu yerde duruyorsa, zamandaki hızı ışık hızında olacaktır. ancak selim, istiklâl caddesi'ne gitmeye kalktığında, bu kez, zamandaki ışık hızının bir kısmını, y ekseninde harcamak zorunda kalacaktır. ardından sağa dönecek, yani x ekseninde bir miktar daha hareket edecek, sonra merdivenlerden çıkarak z ekseninde hareket etmiş olacak. bu sırada t eksenindeki (yani zamandaki) hareketi de süreklilikle devam etmiş olacak ve selim'in, herhangi bir andaki uzay-zaman hızı, hâlâ ışık hızında olacaktır ancak selim, hiçbir zaman uzayda ışık hızında hareket edemeyecektir.

    neden mi? çünkü bunun için selim'in, zamandaki ışık hızının tümünü uzaya aktarması gerekecek. yani? zamanda hareket etmeden uzayda hareket etmiş olacak. bu mümkün mü? değil. işte bu nedenle, ışık hızı, zamana dair bir sınır yaratır. ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşlar ve ışık hızında zaman durur. ışık asla yaşlanmaz ve hiçbir nesne ışık hızında hareket edemez.

    bilimsel entry'mi, konuyu özetleyen bir espriyle bitirmek isterim:

    fotonlar ölmez ışık bölünmez.

    so long and thanks for all the fish

    --

    yardımcı olabilecek, referans kabilinden bakınızlar:
    (bkz: özel görelilik teorisi)
    (bkz: genel görelilik teorisi)
    (bkz: değişken kütle)
    (bkz: dört boyutlu uzay zaman)
  • algılamakta zorladığım hız. zaten evrende olan hız, büyüklük, mesafe, ısı gibi kavramların hepsini beynim algılamakta zorlanıyor .

    ışık hızı üstteki cümlenin sonuna nokta işaretini koyarken geçen sürede yani 1 sn'de 300.000 km hız diye açıklayayım.

    nat geo'nun bilinen evren belgeselinin de yardımıyla biraz daha açıklayayım isterseniz bu hızı kafamızda algılayabilmek için.

    "en hızlı olimpik koşucunun pistteki en yüksek hızı saatte 45 km'nin altındadır, dörtnala koşan bir yarış atı saatte 80 km ile koşabiliyor, bir yarış arabası saatte yaklaşık 385 km hıza ulaşabiliyor, bir savaş jeti saatte 1600 km'lik bir hıza çıkabiliyor, uzay mekiği dünyanın etrafında 27.000 km'lik bir hızla dönüyor ve uzaya roketle fırlatılan insan eliyle yapılmış en hızlı cisim pluto'a doğru saatte 83.000 km hızla ilerleyen yeni ufuklar uzay aracı.

    ama yine de yeni ufuklar'ın pluto'ya ulaşması 9 yıl alacak, bunun sebebi uzayda mesafelerin çok uzak olması. bunu anlayabilmek için süratli bir arabayı ve algılayabileceğimiz bir hızı ele alalım. mesela saatte 160 km. bu hızda bir araç ile abd'yi boydan boya gezmek isterseniz yolculuğunuz 30 saat sürerdi. diyelim ki ay'a gitmek istiyorsunuz o zaman 14 hafta boyunca saatte 160 km'lik bir hızla gitmeniz gerekirdi. peki ya son gezegen olan neptün'e gitseniz saatte 160 km ile 3100 yıl boyunca gitmeniz gerekir. yani sokrates bir çocukken yola çıkmış olsaydınız hala 500 yılınız daha olurdu. bunun sebebi evrende mesafelerin muazzam olmasıdır.

    ışık hızı sn'de 300.000 km, bu da saatte 1.200.000.000 km demektir. " herhalde ışık hızının bundan daha kolay bir anlatımı ya da algılanmasının daha açık bir yolu yok bence. beğendiyseniz belgeselin tamamı ; http://www.youtube.com/watch?v=85_nldqbtnq
  • diyelim ki,
    bir otomobil ile yolculuk halindesiniz. yani bu otomobil belirli bir hıza sahip.
    bir noktada, camdan sarkarak, yine otomobilin hareket ettiği yöne doğru bir taş fırlatırsanız, bu taşın toplam hızı ne olur?
    otomobilin hızı ve taşı attığınız hızın toplamı olur değil mi?
    evet, aynen öyle.

    öte yandan,
    yine bir otomobilin içinde olduğunuzu düşünün. fakat bu sefer otomobilin ışık hızında hareket ettiğini varsayalım.
    ışık hızında seyir halindeyken otomobilin farlarını açarsanız, fardan çıkan ışığın toplam hızı ne olur?
    mantıken; ışık hızı (otomobilin hızı) + ışık hızı (farın hızı) = 2 ışık hızı, yani ışık hızının iki katı olur değil mi?
    işte çoğu insandaki beyin amcıklamasının başladığı yer tam da burasıdır.
    çünkü öyle olmaz.
  • ya arkadaş, ne zaman "sınırlar sadece zihninde, aş kendini" goygoyu okusam tepem atıyor. ışık hızını bile buna bağlamışlar, helal olsun.

    evladım, ışık hızını zihnimizle ölçmedik. gayet gelişmiş alet edevat ile ölçtük ve defalarca ispatladık ışık hızının boşlukta ne kadar olduğunu. aşılamayacağına dair postülat defalarca kanıtlandı. daha ne zihninden bahsediyorsun, zihni sinir?
hesabın var mı? giriş yap