• ayetleri ve hadisleri kendince yorumlayarak, kuran'ı kerim'in şifresi tadında, varılan saçma subjektif sonuçlarla islamda kölelik islamca meşru bir kavramdır...

    burdan yola çıkarak islam'ın gerçek bir din olmadığını, iddia edildiği gibi zamanının çok sonrasıyla ilgili düzenlemeler getirmediğini, haliyle aslında allah'ın da var olmadığını söylemek bile mümkün...

    haliyle, varılmak istenilen sonuç ortadayken bir konuyu her yönüyle araştırıyormuş izlenimi yaratmanın anlamı yoktur..

    bununla birlikte kölelik 19.yy'da sona ermemiştir.. isim değiştirmiştir.. kölelik hala devam etmektedir.. kölelik artık insan bazlı bir kurum olmayıp artık ülkeler ülkeler'in kölesi konumuna gelmişlerdir..

    bunun haricinde modern avrupa'nın mültecileri kimsenin çalışmak istemediği işlerde çalışmak zorunda bırakıyor olması da bir başka kölelik türüdür aslında..

    islam kölelikle ilgili net söylemler ortaya koymamıştır.. bununla birlikte islam'i yaşamın günümüze yansımış halinin aslıyla aynı olduğu da söylenemez... ancak islam'ın insanlara verdiği bir öğüt vardır.. ilk öğüt.. oku. ilk öğüdü oku olan bir din insanlara öğrenmelerini ve aklın yolunu seçmelerini önermiştir.. haliyle biraz zekası olan herhangi biri böyle bir dinin köleliği meşru kılacak öğütler verdiğini söyleyemez.. çünkü bu ilk ayetle, aydınlanmayla tezattır.
  • ilk ezan artık köle olmayan bilal tarafından okunmuştur. ancak bilal'in toplumsal statüsünün pek de yüksek olmadığını dört halife döneminde kendisine verilen toprakların elinden geri alınmasından anlıyoruz.

    islam fiilen köleliği kaldırmamıştır. ancak kölelik hukuku getirerek hiç değilse bu insanların haklarını bir zemine oturtma çabası içinde olmuştur. hür-köle ayrımı ortadan yavaş yavaş da kalkmamıştır; osmanli devletinin yakın tarihine kadar köleliğin ortadan kalkmadığını görürüz. 19. yüzyılın ikinci yarısında yazılan intibahda cariye sisteminin bütün canlılığıyla sürdüğünü görürüz.

    islamda köleliği bir ateist değerlendirecek olsa, muhtemelen 8. yüzyıldaki hukuksal altyapı kurma girişimini fevkelada ilerici bulacaktı. ancak bir müslümanın, yani allah'a inanan birinin gözünden değerlendirildiğinde abes yanları vardır. kölelik kesin bir biçimde kaldırılmamıştır; hatta kurulan hukuk yapısı köleliğin daha kalıcı olması gibi bir etkiye de yol açmıştır. yani inanan kişi hiç değilse, rabbim köleliği kaldırmak gerekmez miydi, diye sormuyorsa bu biraz şaşırtıcıdır.
  • vardır. günah ya da mekruh değildir. bitti.
  • son zamanlarda etrafında pek çok akademik tartışma dönen bir konudur. özellikle klasik islam kültürünün köleliği bir üretim biçimi olarak benimsediği tarihi bir gerçektir. 9.yüzyılda abbasi ırak'ında çıkan zenc isyanı, pirinç tarlalarında feci koşullarda çalıştırılan afrikalı köleler tarafından gerçekleştirilmiştir. 14 yıl süren ayaklanma incelendiği zaman islam'ın önerdiği düzene dair bildiklerimizin ne kadar eksik ve saptırılmış olduğu anlaşılabilir. siyahlara karşı açıkça ırkçı yaklaşımlar -en bilineni siyahilerin nuh'un oğlu ham'ın soyundan gelmesi,mezkur şahsiyet babasına isyan ettiği için derileri karaltılıp,lanetlenmiş olmalarıdır- ise ortaçağ'dan günümüz sudan ve moritanya'sına islam dünyasında sıkça rastladığımız utanç verici olgulardan biridir. unutmayalım ki arap tacirler yüzyıllarca köle ticaretinden keselerini doldurdular, zengibar'ın,habeşistan'ın zavallı insanları ise vahşice hadım edildi,boğaz tokluğuna tarlalarda çalıştı, şeyhlerin haremlerinde cariye oldu. bu olaylar rahatlıkla ingiliz ve ispanyolların keşifler çağından itibaren afrikanın insan gücünü sömürerek, kolonyalist sistemi devam ettirecek insan unsuru elde etmelerine benzetilebilir.

    son tahlilde köleleri azad etmenin sevap olması, islam'ın bir üretim biçimi ve -dahası- bir hayat tarzı olarak köleciliği reddettiğini göstermez.bu tam aksine hastalıklı bir toplumsal sistemin devamını sağlayan, -tıpkı sadaka gibi- vicdan ferahlatıcı bir göstermelikten ibarettir.
  • peygamber zamanı islamiyetin kölelik mevkiine bakışı ; kölelerinde ev sahibinden farksız bi durumda olmasıdır.köleler evlerde ayrı bir odaya sahip olmakla birlikte ev sahibinden birçok yerde ayrı tutulur.
    - ev sahibi köleye emirler verebilir ancak emir almaz
    - evde bir iş bölümü vardır, ev içerisindeki bütün işleri yapmakla yükümlü olan köledir, ev hanesinin geçimini sağlamak üzere düşünceleri reisi-hane üretirken köleler sadece bu düşünceleri uygulamakla mükelleftir, ev üzerinde söz sahibi değildir.
    - gerektiği zaman köleler para karşılığında alınabilir, satılabilir ( bu her ne kadar islam mantığına uymasada peygamber zamanında olaylar bu şekildedir, her ne kadar peygamberde buna karşı çıkmışda olsa unutulmamalı ki bilal'i para karşılığında almıştır)
    - köleler gerek görüldüğü zaman hadim edilerek ev hanesinin cinsel yönden güvenliği garanti altına alınabilir.bu en sık yapılan eylemlerdendir köleler üzerinde.

    bir de işin şu boyutu var tüm bunlara rağmen neden isyana geçmemiştir yıllarca bu köleler, neden haklarını aramamıştır?
    zengin halinden memnundur,rasyonal bir şekilde düşünce üretebilmek için açlık, susuzluk vb ihtiyacların giderilmiş olması gerekir ki bu yüzden de zamanın düşünce üretebilecek olan kitleleri zengin kitlelerdir.bu insanlar da neden hizmetlerini yapan insanları ayaklandırıp düzenlerini bozsunlar? bunun yanısıra bu kölelerde sıcaktan beyinleri uyuşmuş ve itilmekten kendilerine olan güvenlerini kaybetmiş bir pozisyondadır bundan ötürü de düşünce üretemez hale gelmiştir, sonuç olarak da toplu isyanlara kalkışılmamıştır, ölüm korkusu ve entelektüel düşünce eksikliğinden dolayı.
  • şslam dini köleliği savunuyor, yasaklamıyor, ya da kölelik düzenini destekliyor olabilir. peki kuran'da yazan pek çok olguyu günümüz gerçekleriyle yeniden yorumlarken, bunu neden yorumlamıyoruz. bundan sonra islamda var olsa da aslında köleliğin ne kadar uygulanabilir olduğunu tartışırız, ki eğer köleci sistemin günümüzde yeri ve yugulaması yoksa dinen ne durumda olduğu sadece teolojik, sadece teorik olarak kalır, asla pratiğe dökülmez.

    köleci üretim sisteminin en büyük uygulayıcılarından birisi roma imparatorluğuydu. ancak köleci üretim sisteminin genel olarak verimsiz olduğu gerçeği romayı da sonu ekonomik krize dönen bir kısır döngüye itti, ve koca imparatorluğun sonunu ekonomik olarak hazırladı. pekala;

    köleci sistemde üretime dahil edilen köleler pazara dahil edilmediklerinden alıcı kişi sayısı azalır, pahalılık artar. ikinci olarak köleci üretim sistemi kendini yenileyemediğinden yeni köleler için yeni topraklar, yeni topraklar için yeni köleler lazım gelir ki bu sonu gelmez bir kısır döngüdür. köleci üretim sistemi verimsizdir çünkü köle üretimden pay ya da maaş almadığından, çok veirmli alanlarda dahi verim düşebilir, istenilen hasat elde edilemez.

    şimdi bu hususlar ışığında islam'ın köleliği yasaklamış ya da yasaklamamış olmasının teori dışında anlamı nedir? koca bir hiç. bu noktadan sonra artık insanlar köle satın alarak üretimi yeniden köleler üstüne yıkmayacağından, ya da zaten uluslararası mahkemelerin, insan hakları sözleşmelerinin ve uluslararası güçlerin bireysel köleliğe izin vermesinin de önünde olduğundan bu sadece teorik, islam'ın eşitlik ilkesinin geçerliliğine dair bir uygulamadır. bunun dışında sadece ve sadece bir ülkede söz sahibi aristokrasinin işine gelmesi kaydıyla devlet köleliğe izin verir ve bunun islamda yeri olup olmadığına bakmaz.

    diğer yandan son, evrense, gelmiş geçmiş en büyük, mükemmel, kusursuz dinin köleliği yasaklamamış olması (serbest bırakması demiyorum) durumun insanı değil ekonomik olduğuna işaret eder. yani dönemin ekonomik koşulları elverdiği için kölelik yasaklanmamış, ancak zaman içinde zaten geçerliğini yitirmiştir. buradan değinmek istediğim nokta;

    din diye bildiğimiz herşey aslında indiği toplumun sosyo-ekonomik yapısı ve kültürel mirası içinde yoğrulup öyle değerlendirilmiştir. en azından kutsal metinler değilse de din adına bildiğimiz kuralların neredeyse tamamı için bu durum geçerlidir. islam'ında köleliği yasaklamaması dönemin sosyo ekonomik yapısı içinde değerlendirilmeli, ancak bunun günümüz için de bir onay anlamına geldiği düşünülmemelidir.
  • bi gün önce evinin hanımı iken ertesi gün kendilerine savaş açan müslüman bi kabileyle savaşı kaybedip evinin erkeklerini kaybedince cariye (seks kölesi) olmanın ne günah ne mekruh bizzat meşru hak olduğu bi düzenlemesi vardır. hala tartışılan nedir anlamıyorum.
  • (bkz: zanj)
  • hakkında yazılacak pek çok şey var ama bambaşka bi konu için şu linke bakarken http://www.sorularlaislamiyet.com/…14835&s=show_qna daha önce hiç duymadığım bi şey görüp paylaşmak istedim.

    alıntı:
    hz. câbir'in bir rivayeti şöyle: "üç kişinin namazı kabul edilmez ve hiçbir hayırları semaya yükseltilmez:

    * geri dönünceye kadar, kaçan köle;
    * ayılıncaya kadar, sarhoş;
    * râzı edinceye kadar, kocasını darıltan kadın."

    demek köleysen kaçmak da günahmış. aslında "kaçan kölenin namazının kabul olmaması" diye başlık açacaktım ama o kadar sıtkım sıyrıldı ki paso duvara toslamaktan, böyle kısa sürede yok olacak halini tercih ettim. nasıl olsa bi halta yaramıyor dediklerimiz, ayrı başlık açmaya ne hacet.
hesabın var mı? giriş yap