• açılın allahsızlığı yaymaya geliyorum (allahım sana geliyorum)...

    aslında bu hristiyanlıkta kölelikten pek farklı değil. ayet mayet anlatmayacağım zaten, onun yerine sıkça kullanılan argümanlara bakalım (başka varsa eklerim):

    1) zamane şartları: herkes savaşlarda köle alıyordu, biz de aldık.
    2) köle hakları: başka yerlerde köle öldürmek serbestti, islam kölelere haklar vermiştir.
    3) caydırıcılık (savunma): kölelik yararlıydı. caydırıcı bir tehdit olarak gereksiz savaşları önlüyordu.
    4) tebliğ (saldırı): müslümanlar fethetmek istedikleri ülkeyi önce islama davet eder. savaşıp köle olmak istemeyen düşman da topraklarında islamın tebliğini serbest bırakır. böylece islam "barış içinde" yayılır.
    5) ihtiyaç: karşı taraf köle almayı bırakınca, islam da misilleme yapmayı bıraktı, kölelik hükmü kalktı.

    bu sebepler tarihsel olarak yanlış. ayrıca birbirleriyle çelişkili. yani tarih bilmesek de, mantık ile bunları çürütebiliriz (hızlı yazıyorum, bir ara bloga aktarınca kaynak linkleri bulup koyarım):

    ***

    1) din, zaten "zamane şartlarını" değiştirmek için gelmiş bir şey. burada bolşeviklerin ekonomi politikasını eleştirmiyoruz. kaynağın kutsal, amacın da ahlak öğretmekse, bu bahanenin ardına saklanılamaz:

    -"patron güzel ahlakı öğretemiyorum, çünkü ortada güzel ahlak yok."
    -"keşke seni aristo zamanına yollasaydım. neyse, ne öğreteceksin onun yerine?"
    -"itliği, kumarbazlığı, hergeleliği..."
    -"ne?"
    -"yok, televizyondan geldi o. aklımdaki müfredat şöyle: ilk sene namaz, oruç, allah'ın birliği, hac, cihad, ana babaya saygı...1300 sene sonra da köleliğin kötü bir şey olması"
    -"tyrion lannister bile 7 sene süre verdi diye olay oldu burada, 1300 sene ne demek?"
    -"o zaman gay hakları konusundaki planımı hiç anlatmayayım"

    puta tapanları bir nesilde allah'a yöneltmişken (büyük bir felsefi değişim), kölelik konusunda bir beş yıllık kalkınma planı olmaması, kölelik politikasının felsefi bir prensipten ileri gelmediğini, onun yerine ekonomik bir uzlaşma olduğunu gösteriyor.

    ikincisi, kölelik modern zamanlar öncesinin kaçınılmaz bir öğesi de değildi. avcı-toplayıcılarda yok. tarım toplumlarında da köleliğin yasaklandığı dönemler oldu (islamiyet öncesi ve sonrasında). sırf komşuları camdan atlıyor diye atlamayan toplumlar oldu.

    üçüncüsü, köleliği kaldıran kaç ülkede "zamane şartları" uygundu?

    abd'de iç savaş çıktı ya bu yüzden! zaten zar zor birlikte duran bir ülke, tam ortasından ikiye bölündü ve nüfusun %2'si öldü (bugüne oranlarsak, 6 milyon askerin ölmesi demek). kimin kazanacağı da belli değildi. demek şartlar uygun değilmiş. amaabraham lincoln, sınırlı siyasi kredisini bu dava için harcadı ve güç bela kazandı.

    muhammed, kutsal peygamber titriyle (siyasi kredi x 100), mutlak hakimi olduğu bir coğrafyada dahi bu riski almamış. müslümanların sonradan yorumlarına göre "halk buna hazır değil" demiş (gerçekte ise böyle bir anlayışa sahip olduğu dahi meçhul, belki köleliğin bir ara bitmesi gereken bir şey olduğunu dahi düşünmüyordu).

    bir peygamber değil, basit bir politikacı olan lincoln ise "sikerim halkı, bu zenciler halk değil mi" diyordu. zenci hakları için beyazlar birbirleriyle savaşırken, o zencilerin kuzenleri, bizim halifenin burnunun dibinde alınıp satılıyordu.

    (not: iç savaşın kök nedeni ekonomikti, ucuz köle işçiliği güney eyaletlerine bir avantaj sağlıyordu. fakat zamanla ahlaki retoriğe de içten inanmaya başladı insanlar. tabii bunun toplumun her alanın sirayet etmesi epey sürdü. önce kölelik aşıldı, sonra seperate but equal eşiği, sonra civil rights movement, sonra reagan'ın welfare queen stereotipi, obama'nın başkanlığı, vs... bu mücadele hala devam ediyor).

    ***

    2) köle hakları konusunda, vicdan rahatlatmak için tarih epey yamultuluyor.

    köle hukuku islam ile gelmiş veya onunla çağ atlamış bir şey değil. 5000 sene önce piramit dikmiş insanoğlunun, taa 650 yılına kadar köle haklarıyla ilgili bir düzenlemede bulunmamış olduğuna inanamazsınız.

    köle öldürmek de elbette islam öncesi serbest değildi. değişik toprakların, değişik kanunları var. muhammed daha doğmadan 300 sene önce roma'da bu yasaklanmıştı. daha öncesinde de kölenin mal sahibi olması, azad edilince seçimlere bile katılması mümkündü (özgür doğmuş bir kadından daha çok hakkı var). ve tabii ki kendine kötü davranan sahibini dava etme hakkı vardı. bunları islam icad etmedi.

    hele kölelere tecavüzün yasak olması, dünyanın en büyük hurafesi olmalı. bir insanla aranda bu kadar dengesiz bir güç ilişkisi varsa (her şeyini ona borçlusun, toplumdaki statün insan-eşya arası bir yerde ve tamamen ortama yabancısın) bunun adı minimum istismardır, genelde de tecavüz.

    nasıl hayal ediyorlar acaba o zamanları? bunca köle kadın, müslüman erkeğinin kara kaşına kara gözüne tav mı oluyordu ilk geceden? "hayır" dediklerinde erkek odadan çıkıp, ertesi akşam ağzında kırmızı gülle geri mi dönüyordu? o herifler köle olarak aldıkları oğlanların da, çocuk yaştaki kızların da ağzına yüzüne boşalır, kimse de gık diyemez. hamile bıraktıkları kölelerin çocuklarına da tecavüz ederler ve yine kimse gık diyemez. bu dediklerim islam dünyasıyla sınırlı değil elbette, her yerde power corrupts, absolute power corrupts absolutely. bir başkası üstünde neredeyse mutlak güç sahibi olmak, hiçbir sağlıklı ilişkiye temel olamaz (bkz: zimbardo deneyi). bu şartların devamını sağlayıp kurumsallaştırdıktan sonra, kaçınılmaz sonuçlarını kağıt üstünde yasaklasan neye yarar?

    ama bunlara inanılsa bile ortada ikinci bir sorun var: islam'ın köle hukuku, bir noktada çağın gerisinde kaldı. işin bu kısmı tartışmasız. 7.yy'daki ahlakın ilerisinde olsan da, bunun 17. yyı da var, 27.yy'ı da. kutsal bir kitap, ahlaki bir konuda eskiyebilir mi? (platon'un 2500 sene önce yazdıkları bile, bir çok alanda her kutsal kitaptan daha "zamansız").

    19.yy iskandinav köle hukuku mesela çok yalındı: "kölelik diye bir şey yoktur". yeter bu kadar işte. sonuçta köleliğin iyisi bile ne kadar kabul edilebilir ki? korkunç bir şeyi 10 birim yerine 1 birim de yapsan, bu yeterince korkunç.

    ***

    3) caydırıcılık argümanı lastiğin patladığı yer, çünkü her şeyle çelişkili.

    ilkin, ahlaken tiksindirici bir argüman: "seni öyle bir cezalandırırım ki, bir daha el kaldıramazsın". israil'in uyguladığı orantısız şiddet politikasından farkı yok. onlar da bu politikanın uzun vadede daha çok insanın ölümünü önlediğini savunuyorlar. (edit: israil'in gazze'de haklı haksız olması analojiyi etkilemiyor, analoji ile denklik aynı şey değil)

    iki, eğer çok caydırıcıysa, tanım itibariyle zalim bir şey olması lazım. bu da islamdaki köleliğin o kadar da kötü olmadığı ile çelişiyor.

    üç, eğer caydırıcılık adına zulüm meşru ise, niye kölelikten vazgeçtik? savaşlar bitti de artık gerek mi kalmadı caydırıcı olmaya? daha da ileri gidip, niye işkenceyi yasakladık? niye birinin suçları yüzünden ailesini cezalandırmıyoruz artık? bunların hepsi epey caydırıcı.

    dört, eğer zamanında herkes köle alıp satıyorsa (zamane şartları), demek ki hiçbir caydırıcılığı yoktu. köleliğe rağmen, eskiden savaşlar daha sık yaşanmıyor muydu?

    neresinden tutsan elinde kalıyor.

    ***

    4) "barış dinini tebliğ etme hakkı verin, yoksa size saldırırız, öldürmediklerimizi de köle yaparız ha" nasıl bir savunma olabilir ki? bundan daha oksimoron ve emperyalist bir duruş olabilir mi?

    atom bombası atmadan önce "şehri terkedin" duyurusu atmaya benziyor bu. ondan sonra "islamda zorlama yoktur".

    roosevelt'in meşhur bir lafı var: speak softly and carry a big stick (sakince konuş ama büyük bir sopa taşı)

    tarihsel olarak da yanlış tabii, "önce tebliğ, sonra vergi, sonra fetih" sırası. islamiyet sadece 100 sene içinde o koca topraklara bu şekilde yayılamazdı. sonrasında da, kuran'ı bilen halifeler, osmanlıyı avrupa'ya doğru bu şekilde genişletmediler. üstüne, fethettikleri topraklardan da köle almayı sürdürdüler (balkanlardan devşirme yeniçeriler).

    ***

    5) köleliği meşru göstermek epey zor ama bitişini açıklamak daha da zor. çünkü bunu da ahlaki bir seçimmiş gibi açıklamak gerekli.

    bunun, düşmanların köle almayı bırakmasıyla, dolayısıyla "misillleme üstüne kurulu" islam'da otomatikman kölelik hükmünün kalkmış olmasıyla alakası olamaz.

    ilkin: daha ahlaklıysan, önce bırak köleliği, niye illa düşmanını bekliyorsun? bu intikamcı hukuk, eski yahudi tanrısını andırıyor. ve size tokat atana diğer yanağınızı uzatın diyen isa'dan olabildiğince uzak. ama sorsan, isa da islam peygamberi.

    ikincisi, kölelik savaştan cariye almaktan ibaret değil. ganimet hukuku buzdağının görünen kısmı. allah aşkına, halifenin dibinde zenci köle satılıyordu dedik, osmanlı gidip ganadaki yerlilerle savaşa mı girmişti? (girmişse de orada işi ne?) çerkez kızları seks kölesi olarak satılıyordu, çerkezlerle osmanlı kaç sene savaştı?

    kölelik, sürekli bir ekonomik kurumdur. müslümanların afrikada yaptığı köle ticaretinin boyutu, amerikaya gönderilen zencilerle yarışacak kadar.

    fakat arada bir fark var: batıdaki ekonomik çıkarlar, bir noktada sivil grupların tepkilerine yenik düştü. bu kritik noktada, dini argümanlar ekseriyetle kölelik karşıtıydı. osmanlı da ise böyle bir sivil taban yoktu ve dini argümanlar köleliğin savunusu için kullanılıyordu.

    bu işi tüm islam dünyası epey geç bıraktı. halifenin evi osmanlıda kölelik yasaklandığında bazılarımızın dedeleri okuldalardı. adnan menderes idam edildiğinde, hz muhammedin memleketi suudi arabistanda kölelik halen yasaldı. batı'nın nüfuz eden seküler hukuku ve "büyük sopası" olmasa, bugüne kadar da devam ederdi bunlar.

    tl;dr: yaşasın spartaküs ulan!

    ***

    edit: cevap verilmiş. konuya odaklı kalarak hem de (bu tip konularda bu bayağı seyrek gerçekleşiyor). uzatıp milleti bıktırmayacağım. merak eden maddeleri karşılaştırır.

    edit: [(bkz: islam koleligi kademeli olarak kaldirmistir)burada], "islam'da kölelik" ile "islam toplumlarında kölecilik" ayrımı yapılmış. bir iki yerine kafam yatmasa da bilgilendirici
  • hakkında yazılacak pek çok şey var ama bambaşka bi konu için şu linke bakarken http://www.sorularlaislamiyet.com/…14835&s=show_qna daha önce hiç duymadığım bi şey görüp paylaşmak istedim.

    alıntı:
    hz. câbir'in bir rivayeti şöyle: "üç kişinin namazı kabul edilmez ve hiçbir hayırları semaya yükseltilmez:

    * geri dönünceye kadar, kaçan köle;
    * ayılıncaya kadar, sarhoş;
    * râzı edinceye kadar, kocasını darıltan kadın."

    demek köleysen kaçmak da günahmış. aslında "kaçan kölenin namazının kabul olmaması" diye başlık açacaktım ama o kadar sıtkım sıyrıldı ki paso duvara toslamaktan, böyle kısa sürede yok olacak halini tercih ettim. nasıl olsa bi halta yaramıyor dediklerimiz, ayrı başlık açmaya ne hacet.
  • islamın neden köleliği tümden yasaklamadığını açıklamak için kullanılan gerekçeler günümüz insanını tatmin etmeye yetmemektedir. açık olunmalı, bir tanrı bir takım insanların diğer insanlara köle olmasını hiç bir koşulda meşru göremez, görürse de o tanrı olamaz. şu nedenden dolayı bu nedenden dolayı tedrici kaldırılmaya özendirilmiştir denmesinin de bir anlamı yok. burda söz konusu olan şey kölelik, insanlığın hiç bir koşulda kabul etmemesi gereken en aşağılık durumdur. insanlar biraz daha acı çeksinlerde sonra bakarız denebilir mi? 'kölelik birden kaldırılsaydı düzen bozulurdu' deniyor bir de, yahu biz burda dünyaları galaksileri yaratan tanrıdan bahsediyoruz değil mi? herşeye gücü yetiyorda iki tane kölelik yanlısı adama mı gücü yetmiyor? ayrıca islam köleliği zamanla kaldırmayı düşünmüştür diyenler acaba müslümanların egemen olduğu ülkelerde köleliğin kaldırılmasının gavurların baskısıyla gerçekleştiğini biliyorlar mı? şimdi batılılar da köleliği uygulamışlardır denebilir ama bunu uygularken incilde var o halde doğrudur diye uygulamamışlardır. peygamberin de sahabelerin de köleleri vardır ve onlar bunu hiç te ahlaka aykırı bir durum olarak görmemişlerdir. ayetlerde çok açık şekilde savunulan kölelik hadislerde daha da açık şekilde savunulmaktadır. bu müslümanlarca çok ciddi bir biçimde açıklanması gereken bir konudur. çok önemlidir ama maalesef türban gibi konulara kurban gitmektedir. nedeni açık güncel bir sorun değildir, kaldırılmıştır. fakat bu kuranda ayetlerle sabit olduğu gerçeğini değiştirmez. e madem kuran da çağlar ve mekanlar ötesidir bu konunun izahı yapılmalıdır.
  • son zamanlarda etrafında pek çok akademik tartışma dönen bir konudur. özellikle klasik islam kültürünün köleliği bir üretim biçimi olarak benimsediği tarihi bir gerçektir. 9.yüzyılda abbasi ırak'ında çıkan zenc isyanı, pirinç tarlalarında feci koşullarda çalıştırılan afrikalı köleler tarafından gerçekleştirilmiştir. 14 yıl süren ayaklanma incelendiği zaman islam'ın önerdiği düzene dair bildiklerimizin ne kadar eksik ve saptırılmış olduğu anlaşılabilir. siyahlara karşı açıkça ırkçı yaklaşımlar -en bilineni siyahilerin nuh'un oğlu ham'ın soyundan gelmesi,mezkur şahsiyet babasına isyan ettiği için derileri karaltılıp,lanetlenmiş olmalarıdır- ise ortaçağ'dan günümüz sudan ve moritanya'sına islam dünyasında sıkça rastladığımız utanç verici olgulardan biridir. unutmayalım ki arap tacirler yüzyıllarca köle ticaretinden keselerini doldurdular, zengibar'ın,habeşistan'ın zavallı insanları ise vahşice hadım edildi,boğaz tokluğuna tarlalarda çalıştı, şeyhlerin haremlerinde cariye oldu. bu olaylar rahatlıkla ingiliz ve ispanyolların keşifler çağından itibaren afrikanın insan gücünü sömürerek, kolonyalist sistemi devam ettirecek insan unsuru elde etmelerine benzetilebilir.

    son tahlilde köleleri azad etmenin sevap olması, islam'ın bir üretim biçimi ve -dahası- bir hayat tarzı olarak köleciliği reddettiğini göstermez.bu tam aksine hastalıklı bir toplumsal sistemin devamını sağlayan, -tıpkı sadaka gibi- vicdan ferahlatıcı bir göstermelikten ibarettir.
  • bi gün önce evinin hanımı iken ertesi gün kendilerine savaş açan müslüman bi kabileyle savaşı kaybedip evinin erkeklerini kaybedince cariye (seks kölesi) olmanın ne günah ne mekruh bizzat meşru hak olduğu bi düzenlemesi vardır. hala tartışılan nedir anlamıyorum.
  • ilk ezan artık köle olmayan bilal tarafından okunmuştur. ancak bilal'in toplumsal statüsünün pek de yüksek olmadığını dört halife döneminde kendisine verilen toprakların elinden geri alınmasından anlıyoruz.

    islam fiilen köleliği kaldırmamıştır. ancak kölelik hukuku getirerek hiç değilse bu insanların haklarını bir zemine oturtma çabası içinde olmuştur. hür-köle ayrımı ortadan yavaş yavaş da kalkmamıştır; osmanli devletinin yakın tarihine kadar köleliğin ortadan kalkmadığını görürüz. 19. yüzyılın ikinci yarısında yazılan intibahda cariye sisteminin bütün canlılığıyla sürdüğünü görürüz.

    islamda köleliği bir ateist değerlendirecek olsa, muhtemelen 8. yüzyıldaki hukuksal altyapı kurma girişimini fevkelada ilerici bulacaktı. ancak bir müslümanın, yani allah'a inanan birinin gözünden değerlendirildiğinde abes yanları vardır. kölelik kesin bir biçimde kaldırılmamıştır; hatta kurulan hukuk yapısı köleliğin daha kalıcı olması gibi bir etkiye de yol açmıştır. yani inanan kişi hiç değilse, rabbim köleliği kaldırmak gerekmez miydi, diye sormuyorsa bu biraz şaşırtıcıdır.
  • vardır. günah ya da mekruh değildir. bitti.
  • köleliğin bugünkü kapitalist iş/işçi düzeninde aynı(hatta daha ağır) şekilde varlığını devam ettirdiğini iddia edip aklınca mantalitesindeki siyah noktaları aklayanlar var. olm manyak mısınız? islamda karşı çıkılmayan kölelik düzeni, arap'ın birinin savaşta babanızı kesip annenizi on beşinci cariyesine(seks kölesi), sizi de madende karın tokluğuna çalıştırdığı robotlarından birine dönüştürebilme hakkına imkan tanıyor. bugün merinos'ta, işçilerin mesai saatleri içinde namaz kılmasına izin vermeyen patrona karşı çıkarken "kölelik düzeni" diyorsunuz ya hani. işte o düzen, islamın yasaklamadığı kölelik düzeninin yanında, buzdağının üzerindeki kar tanesi kadar küçük bir hak ihlali olarak kalıyor. siz sözlükte kendinizi kandırmaya devam edin.
  • bazı zındıklar incelemiş;

    müslümanların iddiasına göre islam köleliği bitirmiştir. o halde neden yasaklanmadı diye sorduğumuz zaman, kölelik çok yaygındı, birden bire yasaklanamadı aşama aşama kaldırıldı cevabıyla karşılaşırız. bu çok mantıksız bir cevaptır,zira allah’ın gücü yetmiyor muydu direk olarak kaldırmaya? bir korkusu mu vardı?bunlar müslümanlar için çıkmaz sorulardır.

    muhammed kabe’yi putlardan dahi temizliyor da,köleliği kaldırmaya gücü yetmiyor öyle mi?tabiki öyle değil,kölelik muhammed için bulunmaz türdendi. özellikle cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için mükemmeldi, doyumsuz geceler yaşamak için sınırsız olanaklar sunuyordu.savaşta ele geçirdiği cariyelerle,cariyelerin düşüncelerine başvurmadan cinsel ilişki gerçekleştirebilyordu.sonra pek çok işini kölelere yaptırıyordu.durum böyleyken neden kaldırsınki köleliği?o kadar vicdanı varmı?

    şöyle bir iddiaları vardır müminlerin;köleler hür konumundaydı,efendilerinin giydiklerinden giyer,yediklerinden yerlerdi.bugünün hizmetçileri nasıl hizmet edip para alıyorlarsa,hür ve normal yaşantıları varsa,hür değerindelerse, islam geldikten sonra da köleler bu dereceye yükseltilmişlerdir.

    yine bu iddiada çok saçma ve mantık dışıdır.bir kere köle ve hür diye ayrım var.bir insana köle demek bile onu aşağılamaktır.peki eğer ikinci iddia doğruysa,bugünkü hizmetçiler istedikleri zaman işi bırakabilirler köleler neden işi bırakamıyorlardı? (bu ayrımı dahi yapamıyorlar,hizmetçi köle değildir hürdür,köle ise köledir). hatta durum öyle ileri gitmiştiki,kaçan kölelerin namazı kabul olmaz diyordu muhammed.eğer ikinci iddia doğruysa köleler neden işi bırakamıyorlarda,kaçtıklarında namazları dahi neden kabul olmuyor?görüldüğü gibi ikinci iddiada asılsız havada kalıyor.müslümanların dinlerini sevimli gösterme çabasından başka bir şey değil.

    şimdi ayet ve hadisler ışığında(karanlığında) birinci ve ikinci iddiayı ve köleliği değerlendirelim:

    nahl=75: allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. bunlar hiç eşit olur mu? hamd allah’a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.

    yukarıdaki ayette bariz bir ayırım söz konusu,köleler hürden aşağı görülmektedir,sınıflama vardır.direk olarak köleye ‘’mal’’ demektedir.allah kölelere değer veriyordu diyen müslümanlar kur'an'ın bu ayetlerine inanmıyorlar mı?bu allah aşağılamayı çok seviyor ve bu insanlık ayıbıdır.

    ahzab=50:

    ey peygamber! biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

    bu ayet ise boyutu gözler önüne seriyor,insanları ganimet olarak tanımlıyor,aşağılıyor.düşünün bir insana ganimet demek?bumudur merhametli,eşit davranan allah?bu ayetler olduktan sonra ne kadar takla atsanız boş,hiç boşuna uğraşmayın kur’an’ı 21. yüzyıla uydurmazsınız!

    tecavüze izin veriyor

    ebu said radıyallahu anh anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte beni'ı-müstalik gazvesine çıktık. arap esirlerinden çokça esir ele geçirdik. kadınlara karşı arzu duyduk. çünkü üzerimizde bekarlık şiddet kesbetmişti. hep azil yapmak istiyorduk ve: "aramızda resûllullah aleyhissalatu vesselam varken, ona sormadan azil yapmak olur mu?" dedik ve sorduk.

    "hayır! buyurdular. bunu yapmamanız gerekir. kıyamete kadar geleceği takdir edilen her canlı mutıaka yaratılacaktır (siz tedbirinizle önüne geçemezsiniz)."

    buhari, nikah 96, buyü' 109, ıtk 13, megazi 32, kader 4, tevhid 18; müslim, nikah 125, (1438); muvatta, talak 95; ebu davud, nikah 49, (2171); tirmizi, nikah 40, (1138); nesai, nikah 55, (6,107).

    işte iplerin koptuğu hadislerden biriside budur.cariyelere tecavüz edecekler ama hamile kalacaklarından korkuyorlar,azil yapmak istiyorlar(meniyi dışarı boşaltmak).çünkü hamile kalırlarsa cariyeleri satamazlar.muhammed buna izin vermiyor ama tecavüze de karşı çıkmıyor.

    konu: müreysi` gazâsı
    baslik: müreysî` denilen benî mustalık gazâsı ve bu seferin vukûu târihi ve sebebi
    ravi ebû saîd-i hudrî
    hadis: rivâyete göre şöyle demiştir: benî mustalık gazâsında resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber sefere çıkmıştık. ve arab esirlerinden birçok kadın esirlere kavuşmuştuk. o günlerde kadınlara karşı arzumuz artmış ve bekârlık bize çok güç gelmişti. (esir kadınlara yaklaşmak, fakat çocuk yapmamak için) azl etmeği de düşünüp azletmek istiyorduk. ancak resûlullah aramızda iken (bunun hükmünü) ona sormadan nasıl azlederiz? dedik de bu meseleyi peygamberden sorduk. resûlullah: bunu yapmamanızda bir beis yoktur. (azil yapmamanız vâcib kılınmamıştır). fakat allah`ın ezelî ilminde kıyâmet gününe kadar vücud bulacak olan her zî-hayât, bu dünyâda her halde vücud bulacaktır! diye cevab verdi.

    hadis no: 1596

    hadisler çelişkilerle doludur,buhari'ye ait bu hadiste ise azil yapmaya izin veriyor muhammed.daha birçok hadis vardır azle engel tanımayan.yine bir insanlık ayıbı.

    islam’da cariye demek sex kölesi demek adeta,tüm işlerini onlara yaptırdıkları gibi cinsel ihtiyaçlarınıda onlar üzerinden görebiliyorlar.cariyelere fikirleri sorulmaz,savaşta esir olan kadın cinsel ilişkiye mecburdur.

    durum böyleyken muhammed’e peygamber demek,tanrı’ya hakaret değil midir?

    müslüman olmayan cariye azad edilemiyor

    eş-şerrid ibnu's-süveyd es-sakafi (radıyallahu anh) anlatıyor: "ey allah'ın resûlü, dedim, annem bana kendisi adına mü'mine bir cariye azad etmemi vasiyet etti. benim yanımda, sûdanlı (nûbi) siyah bir cariye var, onu azad edeyim mi?" hz. peygamber (aleyhissalatu vesselam): "çağır, onu (göreyim)" dedi. çağırdım ve geldi. cariyeye sordu: " ‘’rabbin kim?" cariye: "allah!" dedi, tekrar sordu: "ben kimim?" cariye: "allah'ın elçisisin!" cevabını verince hz. peygamber (aleyhissalatu vesselam): "bunu azad et, zira mü'minedir" buyurdu.

    ebu davud, eyman 19 (3283); nesai, vesaya 8, (6, 251).

    muaviye ibnu'l-hakem es-sülemi anlatıyor: hz. peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip: "bir cariyem var, çoban olarak çalıştırıyor, koyunlarımı otlatıyordum. yakınlarda bir koyunumu yitirdi. ne oldu? diye sorunca, kurt kaptı dedi. koyunun kaybolmasına üzüldüm. insanlığım icabı cariyenin suratına bir tokat vurdum. bu davranışımın kefareti olarak bir köle azad etmeyi adadım. onu azad edebilir miyim?" diye sordum. hz. peygamber (aleyhissalatu vesselam) cariyeye: "allah nerede?" diye sordu o:

    "göktedir" deyince, "pekala ben kimim? dedi. cariye: "sen allah'ın resûlüsün" cevabını verince, hz. peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana yönelerek: "bunu azad et, zira mü'minedir" buyurdu.

    müslim, mesacid 33, (537); muvatta, ıtk 8, (2, 776); nesai, sehv 20 (3, 18); ebu davud, eyman 19 (3282).

    bu iki hadis gösteriyorki,müslüman olmayan bir cariye,köle için her türlü haksızlık mübahtır.cariye müslüman olmasa azad edilemeyecekti.muhammed bırakın köleye hak anımayı adeta giden arabanın önüne taş koyuyor,adam direk olarak azad edecekken,muhammed bunu müslüman olma şartına bağlıyor.

    evli kadını mal gibi ganimet payı olarak alıp,gerdeğe giriyor

    hz. enes radıyallahu anh anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam hayber'e geldi. allah kaleyi fethetmeyi müyesser kılınca, kendisine safiyye bintu huyey ibnu ahtab'ın güzelliğinden bahsedildi. safiyye'nin kocası savaş sırasında öldürülmüştü. kadın daha yeni evlenmişti. aleyhissalatu vesselam, ganimetten pay olarak kendisine onu seçti. oradan safiyye ile birlikte çıktılar. revha nem mevkiye geldiler. aleyhissalatu vesselam orada gerdek yaptı. sonra küçük bir yaygı içerisinde hays (denen hurma, yağ ve keş'ten mamul bir yemek) hazırladı. sonra bana: "etrafındakileri çağır!" buyurdu. bu, resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın safiyye için verdiği düğün yemeği idi. sonra oradan medine'ye hareket ettik. resûlullah aleyhissalatu vesselam safiyye için, bineğinin terkisine bir örtü seriyordu. sonra devesinin yanında çömelip dizini dayadı. safiyye radıyallahû anha, dizine basarak deveye bindi."

    buhari, salat 12, esan 6, salatu'l-havf 6, cihad 102, 130, menakıb 27, megazi 38; müslim, nikah 464, (1367); ebu davud, harac ve'l-imaret 21, (2996, 2997, 2298); nesai, nikah 79, (6, 131-134).

    muhammed’in cinsel arzusunda sınır yok,zorla ilişkiye girdiği gibi,cariyenin evli olmasıda fark etmiyor.kadının ve kocasının psikolojik durumunu düşünebilir misiniz?zina edene binbir türlü hakaret edip,birde recm gibi insanlık dışı cezalar uygulayan zihniyet,muhammed’in bu rezilliklerini görmüyorlar mı?zina etmek mi iyidir,yoksa bir kadınla,üstelik evli olduğu halde zorla ilişkiye girmek mi?

    cariyenin hürler gibi giymesi ayıplanıyor

    imam malik rahimehullah'a ulaştığına göre, abdullah ibnu ömer'in bir cariyesi vardı. hz. ömer onu, hürlerin kıyafetine bürünmüş vaziyette görünce bu davranışını normal karşılamayıp müdahale etti. (kızı hafsa'nın yanına girip:

    "oğlan kardeşinin cariyesini halkın içine karışmış görmedin mi, hürlerin kıyafetine bürünmüş değil mi?" dedi ve hz. ömer bu hali hoş karşılamadı)."

    muvatta, isti'zan 44, (2, 981).

    bakın hiçte köle bugünkü hizmetçiler gibi değilmiş,hür kıyafetleri bile ayrıymış,onu giyince adaletinden şüphe olmayan ömer hiç hoş karşılamamış.

    kimse kölem demesin diyor ama kuranda kölem diyor

    hz. ebu hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "sizden kimse "kölem", "cariyem" demesin. köle de rabbi (sahibim), rabbeti (sahibem) demesin. malik (efendi) "oğlum" "kızım" desin. memluk (köle) de seyyidi (efendim), seyyideti desin. zira hepiniz memluklersiniz. rabb de aziz ve celil olan allah'tır."

    buhari, ıtk 17; müslim, elfaz 14, (2249); ebu davud, edeb 83, (4975, 4976).

    bir rivayette şöyle gelmiştir: "hiç kimse "rabbini (efendini) doyur"; "rabbine abdest suyu dök"; "rabbine su ver" demesin. bilakis "seyyidim", "efendim" desin.

    sizden kimse abdi (kulum), emeti (cariyem) de demesin. bilakis "oğlum", "kızım, yavrum" desin."

    müslim. elfaz 15, (2249).

    zümer=10:de ki: ey inanan kullarım, çekinin rabbinizden; bu dünyâda iyilik eden kişileredir iyilik ve allah'ın yeryüzü, geniştir; sabredenlerin mükâfatları, sayısız bir sûrette ödenir.

    hadislere göre kölem(abd) demek insana yakışık almazmış,onun yerine ‘’memluk’’ demek gerekirmiş.muhammed bu emri vermesine rağmen kendisi,yukarıdaki ayette de görülüğü gibi kölem diyor.sizcede kendiyle ters düşmüyor mu?

    çocuk doğuran cariye

    ibnu ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "hz. ömer (radıyallahu anh) buyurdu ki: "efendisinden çocuk doğuran cariyeyi efendisi artık satamaz, hibe edemez, miras olarak da bırakamaz. hayatta kaldığı müddetçe ondan istifade eder. ölecek olursa cariye hür olur."

    muvatta, ıtk 6, (2, 776).

    muhammedin ilişkiye girdiği cariyesi

    hz. enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zaman zaman birleştiği bir cariyesi vardı. hz. aişe ve hz. hafsa (radıyallahu anhüma) (cariyeye temasını önlemek için) peşini bırakmadılar. sonunda resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bu cariyeyi nefsine haram etti. bunun üzerine: "ey peygamber, sen zevcelerinin hoşnudluğunu arayarak, allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?..." diye başlayan tahrim süresi nazil oldu."

    nesai, işretu'n-nisa, 4, (7, 71).

    kur’an’da 4 kadın sınırı varsada,adaletsiz davranmaktan korkarsanız 1’den fazla almayın diye hükmedilse bile bu cariyeler için böyle değildir.muhammed ayşe ile hafsa karıları istememesine rağmen,cariye ile ilişkiye giriyor.kendine haram etsede allah ayetle bildirip tekrar helal ediyor.ayrıca 4 kadın sınırı hür kadınlar içindir,4 kadın dışında sınırsız cariye alınabilir.

    cariye ve köle evli değilse,sahibi avretlerine bakabilir

    abdullah ibnu amr ibni'l-as (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "sizden biri cariyesini veya kölesini veya ücretlisini evlendirdi mi, artık onun avretine bakmasın."

    cariye ile zina yasak densede bu hadisten durumun öyle olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz.evli değilse avret yerine bakabilirmiş.

    cariye azadına bozuluyor

    meymune radıyallahu anha anlatıyor: "resulullah aleyhissalatu vesselam'dan izin almadan bir cariye azad ettim. resulullah'ın benimle kalma günü gelip, beraber olduğumuz zaman:

    "ey allah'ın resülü, cariyemi azad ettim, farkettlnlz mi?'' dedim.

    "(sahi mi söylüyorsun), bunu yaptın mı?'' dedi. ben, "evet!'' deyince:

    "keşke onu dayılarına verseydin, senin için daha hayırlı olacaktı!" buyurdular."

    buhari, hibe 15; müslim, zekat 44, (999); ebu davud, zekat 45 (1690).

    yine bu insanlık dışı karede,muhammed bırakın köleliği kaldırmayı,köle azadını bile hoş karşılamıyor.

    çocuk doğuran cariye

    ibnu ömer radıyallahu anhüma diyor ki: "hangi cariye, efendisinden bir çocuk dünyaya getirirse, artık efendi bu cariyeyi satamaz, hibe edemez, miras da kılamaz. hayatta oldukça ondan istifade eder, öldü mü artık cariye hür olur."

    muvatta, ıtk 6, (2, 776).

    evli olan cariyelerle ilişkiye girme

    ebu sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam huneyn seferi sırasında evtas'a bir ordu gönderdi. ordu düşmanla karşılaştı ve çarpıştılar. müslüman askerler onlara galebe çaldı, bir miktar kadını da esir etti. resûlullah aleyhissalatu vesselam 'ın ashabından bir kısımları, ele geçirilen cariyelere teması, müşrik kocaları sebebiyle sanki günah addettiler. bunun üzerine aziz ve celil olan allah şu ayeti inzal buyurdu. (mealen): "evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. maliki bulunduğunuz cariyeler müstesna..." (nisa 24). yani "bunlar (esir aldıklarınız) iddetlerini doldurunca size helaldır."

    müslim, rada' 33, (1456); tirmizi, nikah 36, (1132); ebu davud, nikah 45, (2155, 2157) nesai, nikah 59, (6, 110).

    bu utanç karesinde yine evli cariyelerle ilişkiye giren sapıkları ve buna teşvik eden ayeti buluyoruz.

    cinsel ilişkiye girdikten sonra başkasına satma

    ibnu ömer radıyallahu anhüma demiştir ki: "temas edilmiş bulunan bir cariye hediye edilir veya satılır veya azad edilirse onun rahmi bir hayız müddetince istibra edilsin. bakirenin istibrası aranmaz."

    rezin tahric etmiştir. buhari, bu rivayeti muallak olarak zikretmiştir. (büyü, 111).

    yine buradada ilişkiye girmek için cariyelerle evlenmek gerekmediğini görüyoruz.zira ilişkiye girdikten sonra da satılıp,hediye edilebiliyormuş.zaten hamile kalınca satılamaz denen hadisten bunu çok net bir şekilde anlıyoruz.

    cariye ile ilişki

    hz. büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam, hz. ali radıyallahu anh'ı humusu (ganimetin beşte birini) almak üzere halid'e gönderdi. halid radıyallahu anh, humusu ona verdi. ali, ondan (kendine) bir cariye seçti. ali, geceleyin gusül yapmış olarak sabahha erdi. ali'ye kızmıştım. halid radıyallahu anh'a:

    "şunu görmüyor musun?" diye söylendim. sonra da resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelince durumu anlattım.

    "ey büreyde! buyurdular, sen ali'ye kızıyor musun?"

    "evet!" dedim.

    "kızma! buyurdular, zira onun humustaki hissesi aldığından fazladır." (ondan sonra ali en çok sevdiğim insan oldu.)"

    buhari, megazi, 61.

    bu sefer başrollerde ali var.

    cariye ile zina olur mu?

    amr ibnu şu'ayb, an ebihi an ceddihi tarikiyle anlatıyor: "resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

    "hür veya cariye bir kadınla kim zina yaparsa, bundan hasıl olacak çocuk veled-i zinadır, ne o babasına, ne de babası ona varis olamaz."

    tirmizi, feraiz 21, (2114).

    halbuki diğer hadislerde muhammed bile yapıyor.

    cariyeler çalışıp,kazandıklarını efendisine vermeli

    hz. osman radıyallahu anh anlatıyor: "çocukları kesbe mecbur etmeyin. siz onları kesbe mecbur ettiğiniz zaman hırsızlık yaparlar. san'at sahibi olmayan cariyeleri de kesbe zorlamayın. zira siz onları kesbe zorladığınız takdirde ferçleriyle kazanırlar. onların getireceği paraya karşı istiğna gösterin ki, allah da sizi müstağni kılsın. size temiz olan yiyecekler yaraşır."

    muvatta, isti'zan 42, (2, 981).

    bu da kölelerin hakları vardı diyen müslümanlara kapak niyetinde,sarı yere dikkat edin bu demek oluyorki,sanat sahibi olan cariyeler çalışıp para kazanıp efendisine vermek zorunda.kölelerde aynıdır.ve sanat sahibi olanları zorlayabilme hakları var.

    yani efendileri cariyelerden hem cinsel yönden,hem de para yönden yararlanıyorlardı.

    karısı istememesine rağmen cariyeyle ilişkiye giriyor

    abdullah ibnu dinar anlatıyor: "bir adam ibnu ömer radıyallahu anhüma'ya büyüğün emmesinden sormuştu. şu cevabı verdi:

    "bir adam ömer radıyallahu anh'a gelip: "benim, kendisine temasta bulunduğum bir cariyem vardı. hanımım bunu önlemeye azmetti ve cariyeyi emzirdi ve bana da: "sakın ha! vallahi ben cariyeni emzirdim!" dedi. (şimdi ne yapmalıyım?" diye) sordu. babam ömer ona şöyle cevap verdi:

    "hanımını çatlat: git cariyene temasta bulun. çünkü (harama sebep olan) emme küçüklükte olan emmedir."

    muvatta, rada' 13, (2, 606).

    kadın öylesine bozuluyorki,adamın cariyeyle ilişkiye girmesine,artık emzirecek duruma gelmiş.ömer de öyle bir fetva veriyorki ‘’git karını çatlat’’ şeklinde akıllara zarar.sözde adaletli peygamber,adaletli allah.karısına resmen zulmediyor,islam büyükleri de teşvik ediyorlar.

    evli cariyeyle ilişki

    ibnu şihab anlatıyor: abdullah ibnu amir, hz. osman radıyallahu anh'a bir cariye hediye etti. bu cariyeyi basra'da satın almıştı ve onun kocası da vardı. osman: "ben ona yaklaşmam, onun kocası var!" dedi. bunun üzerine ibnu amir, kocasını razı etti ve cariyeden ayırdı."

    muvatta, büyü' 7, (2, 617).

    son olarak evli cariyeyle ilişkinin normal olduğunu,insanın vijdanına kalmış bir şey olduğunu görüyoruz.bu adam muhammed’den üstün ahlak gösteriyor,çünkü muhammed evlilerle ilişkiye girmye bayılır.

    cariyelere fahişelik yaptırtılabiliyordu

    hz. cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "abdullah ibnu übey ibni selül cariyesine: "git biraz fahişelik yap (da para kazan)" diye emretti. bunun üzerine cenab-ı hakk: "dünya hayatının geçici menfaa tini elde etmek için, iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın..." (nur 33) mealindeki ayeti inzal buyurdu."

    müslim, tefsir 26, (3029); ebu davud, talak 50, (2311).

    cariyelere fahişelik yaptırtılabiliniyordu.sanırım bu ayet sadece fahişeliğe isteksiz cariyeler için yasak getirmiş.

    saçma nedenlerden öldürme

    abdurrahman ibnu sa'd ibnu zürare'nin anlattığına göre, kendisine, resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerinden hz. hafsa radıyallahu anha'nın müdebber kıldığı bir cariyesi, kendisine sihir yaptığı için, sihri sebebiyle öldürtmüştür."

    muvatta, ukûl 14, (2, 871).

    saçma nedenlerden cariyeyi öldürüyor. kim demiş islam’da batıl yoktur diye. sihir, büyü batıl değil midir?

    tüm bunlar göstermektedir ki, islam köleliği kaldırmamış meşrulaştırmıştır, müslümanların savunma yöntemleri de yine havada kalıyor. köleler her türlü hizmete mecbur oldukları gibi, ayrı bir işte çalıştırılabiliyor kazandığı parayı ise efendisine vermek zorunda. cariyeler için de aynı durum söz konusuyken, bir de sex kölesi olarak kullanılabiliyorlar.
  • islamda kölelik yoktur, tartışmam bile diyorsan kuran'ı olduğu gibi inkar ediyorsun demektir.

    kuran köleyi toplumsal bir realite olarak ele alır. asla bir çarpıklık olarak da nitelendirmez. şartını şurtunu ortaya koyar ancak kötülemez. der ki müslümanları köleleştirme. bunun dışında savaş halinde olduğun toplumlar sana helaldir. islam tarihi boyunca köleler varlığını sürdürmüş ve bununla ilgili islam toplumları hiçbir şey yapmamıştır, asla ahlak dışı görmemiştir. ancak batı devletleri gelip zorla köleliği kısıtlayabilmiştir. bu bile arabistan'da "allah'ın haram kılmadığını haram kılamazsınız" düşüncesiyle kısıtlı olabilmiştir.

    bundan 150 yıl önce istanbul'un göbeğinde insan satılıyordu. fiyatları belliydi. alan belliydi satan belliydi. onca din alimi, gelip geçen onlarca müslüman nesil bir türlü işin özünü anlamamış. hepsi geri zekalıymış. ancak batının baskısıyla 13 asırdır süre gelen köle trafiği yasaklandıktan sonra "zaten kötü bişiydi bak kuran'da yazıyo" şeklinde bir zevzeklikle kurtarılmaya çalışılıyor durum.

    bugün de suudi şeyh salih el favzan açıkça "kölelik haram diyenler bir şey bilmiyor. kölelik islamın, cihadın bir parçasıdır ve islam var oldukça cihat devam edecektir. islamda kölelik yoktur diyenler dinden çıkmıştır" diyebiliyor. o da anlamamış. bu arada adam bunu söylerken suudi arabistan'daki dini araştırmalar konseyinin üyelerinden biri. yan sokaktaki caminin müezzini değil.

    pekiyi diyelim ki gerçekten islam kölelik karşıtıydı. iyi de arkadaş neden bunca insan bunu yanlış anladı? hepsi mi beyinsizdi? hepsi mi kölecilikten çıkar sağlıyordu? aralarında hiç mi vicdan sahibi, islam'ın özünü algılayabilecek insan yoktu. olasılıklar düşük gibi görünüyor. bence çırpınmayın. sizin de hoşunuza gidecek.
hesabın var mı? giriş yap