• dedem tarafından bizzat yaşanmış bir olaydır. yıllar önce yaşanmıştır. şöyle ki;

    bilecik'ten yolcu alan bir ismail ayaz otobüsü istanbul'a doğru yoluna devam etmekte, eskişehir'den bilecik'e kadar her hareketiyle yolcuların yüreğini ağzına getiren şöför de temposunu gitgide arttırmaktadır. gülümbe bayırı'nda artık bütün otobüs dualar okumaya başlamıştır. birden bir renault, öne geçerek otobüsü durdurur. arabanın sağ tarafından elinde kalın bir sopa olan yaşlıca bir adam iner. yolcular arasında "aaa! ismail ayaz", "evet, o canım, ismail ayaz bu", "ismail ayaz eskişehir'den beri peşimizdeymiş" türünde fısıltılar duyulmaktadır. otobüse ön kapıdan giren ismail ayaz, yolculara hal hatır sorduktan sonra hiç birşey demeden elindeki sopayla şöföre girişir. "insanlar bize canını teslim ediyor ulan" diyerek şöförü döve döve otobüsten indirir ve renault'a zorla bindirir. daha sonra otobüsün şöför koltuğuna oturan ismail ayaz: "dinini kitabını bilmeyen adamlara can teslim ediyoruz, kusurumuza bakmayın. hayırlı yolculuklar hepimize" diyerek istanbul'a doğru yol almaya başlar.
  • kış ve yaz ismail ayaz sloganı ile yola çıkan şoförlerinin ve muavinlerinin birçoğu hafiften deli olan otobüs firması. geyik mi geyik yolculuklar için birebirdir

    geçmişten bir kesit

    otobüs : mercedes o 403
    koltuk no : 23 (arka kapının arkası)
    yıl : 1999
    yer : kütahya afyon karayolu üzerindeki herhangibir x noktası (x!= yerleşim merkezi)
    olay : polis otobüsü durdurmuş bomba taraması yapmaktadır

    polis : arabada bomba yok de mi?
    şoför : yok memur bey öyle şeyler gördük mü arabaya almıyoruz
    polis : aman dikkat edin. biz yine de arıycaz az önce sivasta bomba patlamış allah korusun
    şoför : olm hayri yardım et memur beylere
    muavin hayri : geldim abe
    ...
    polis yolculara arada bomba var mı bomba diyerekten aramayı tamamlar

    muavin hayri : hoca ya bombayı böle orta kapıdan atıvermişler koltuğun altına aman bak bomba falan atan olursa ayağının altına sen tekme vur ben tutarım
    giberling : hönk? '^'#£½+^%3$½£???
    muavin hayri : şaka yaptım ya aman korkma bak zaten ölüceksek ölürüz demi?
    yaşlı teyze : yavrum ölücek miymişiz? bomba mı varmış arabada?
    giberling : (ya teyze ne dion sen ya?) yok bişey teyze korkma sen
    yaşlı teyze : ee vaktimiz geldiyse ölürüz. bismillahirrahmanirahim, elhamdüli..............
    giberling : (allahım neydi günahım?)
  • asya yakasından 5,5 saatte eskişehir'e götürme niyetindeki bu firma, eğer otobüs boşsa doldurabilmek için her yerde durarak bu zamanı 7 saate çıkarma kaygısını taşır.
  • otobüs içi değil de otogar yazıhane çalışanlarını yeniden gözden geçirmesi gereken ulaşım şirketi. "ver şunun biletini" diyebilen sokak arası bitirimi çalışanlarla yürümez bu işler.

    bu sabah 6 otobüsünün eskişehir'e biletli yolcusuyum. internetten istanbul eskişehir diye aratmışım. ismail demiş ayaz demiş google. kendisiyle hiç tanışıklığım yok. pnr no ile biletinizi yazıhaneden alabilirsiniz demiş sitede. adamlar pnr mnr falan diyor, servis seçtiriyor sayfadan ama eşşeği sağlam kazığa bağlamalı. servisim taksim'den 5:30'da, bi sorun olmaz di mi diye geceden müşteri hizmetlerini arıyorum. azarlanmama ramak kalıyor. telefondaki diyor ki "hamfendi internetten seçtiyseniz gelir tabi". utanıyorum. çünkü evet, gelir tabi..
    sabah saat 5:25. taksim'de kapı duvar yazıhanenin önündeyim. olsun. servis kullanmak için masa sandalyeye gerek yok. bekliyorum. saat 5:35 oluyor. insanlık hali, sabahın körü, unutulmuştur belki deyip müşteri hizmetlerini arıyorum. az sonra gelir diyolar. yine utanıyorum. gelir çünkü evet. sadece 5 dklık gecikme istanbul için çok da anormal değil.
    sonra 5:45 oluyor saat. müşteri hizmetlerini yine arıyorum. 444'lü numara "burası esenler" diyiveriyor. "siz alibeyköy'den bineceksiniz, ben oranın numarasını vereyim size". alla alla, müşteri hizmetleri otogarmış meğersem. bana göre süt onlara göre çikolata. otogar olduğu bi anda numarayı veriyor ama birden müşteri hizmetlerine dönüşüp bekletiyor beni, alibeyköy'den canlı bağlantıyla bilgi alıyor. diyor ki, servisiniz az sonra orada olacak. piki.
    lan bekliyorum. saat 6:05. teoride benim otobüsün yolda olması lazım. bi daha telefon hakkımı kullanıyorum. bu sefer alibeyköy'e doğru. ben utanıyorum çünkü müşteri hizmetlerini bi daha aramayı çünkü adam gelicek demiş işte kaç kere. alibeyköy diyor ki, az sonra servis orda hamfendi. piki.
    aylardan mayıs. ama yağmur soğuk gırla. yazıhane kapalı. mermer duvarı var ismail ayaz ve eküri otobüs firmalarının olduğu yazıhanenin. oturup bekliyorum, 40 dkdır ayaktayım çünkü.
    6:30'da servis geliyor. alibeyköy'deki mallamanın az sonra dediği 25 dkymış meğer. servis geliyor. biniyorum. beşiktaş'a da uğruyoruz, ordada tozlu rafında unutulmuş bir eskişehir yolcusu.
    yolda servis şöförü amcayla konuşuyoruz. "olur böyle" diyorum "insanlık hali. unutulur ama az sonra gelir demek olmuyor. soğukta oturduk." ortaya çıkıyor ki, servis kullanacak yolcu bilgileri iletilmemiş. evetti sepetti, amcayla sohbet ede ede geliyoruz alibeyköy'e. yağmurlu hava, zemin ıslak. 15 dk içinde 5 kez alibeyköy'den arıyolar amcayı. o da tekmil veriyo şurdayım burdayım diye. sanki kendi gecikmiş gibi.
    alibeyköy. merhaba. bizim otobüs burnunu çıkışa vermiş, motorlar çalışır vaziyette. son anda yetişen ahmak yolcu izlenimi saçıyorum etrafa, olsun. biletimi almak için yazıhaneye giriyorum, hani şu pnrla internetten sattıkları bileti. at hırsızı bi herif gel gel yapıyo. biletim, diyorum, alıcam. bi yandan da söyleniyorum "1 saat ben bekledim, 1 dk da ben bekleteyim.." dudulludan alırsın, diyo at hırsızı. gizli özne sen. işte eşref saati ding dooong. yaygarayı basıyorum tabi biletimi almadan binmem diye.. afyonu patlamamış, bekleşen yolcular inceden ayılıyor. at hırsızının başkanı başka bi herif bitiyo dibimde: "arkadaşım, bin dudulludan alırsın biletini. otobüs seni bekliyo". evet, bu sabah alibeyköy'de güvercinleri havalandıran "arkadaşın değilim ben" çığlığı bana ait.. "biletimi almadan o otobüse binmem!" otobüsün içinden yolcular da bakıyo artık. senior at hızsızının ağzından son olarak duyduğum cümle "verin şunun biletini". gizli özneden arkadaşlığa, ordan da işaret zamirine terfi.
    yüzümde seni nebeniz iktiricem ifadesiyle biniyorum otobüse. arada muavine de kayıyorum, adam buyrun demiş, ben yürü anlamışım o kafayla. delirdiğimi gördüğünden alttan alıyor, kahveler falan sakinleşeyim diye. bilgisayarı görünce internetin şifresini de veriyor. evet, otobüsteyim şu an..
    neyse, pire için yorgan yakarım arkadaş. ismail ayaz, cebrail boyoz neyse ne.. otogar değnekçileriyle götüm gibi iş tutan firmadır. türkiye ortalaması ebatlarında bir kadına "arkadaşım yürü, ver şunun biletini vs." çeken adam, kendi sikletinde birini denk getirse ağız göz dalar.
    uyuyacaktım ben amira gollum.. bu sinirle şimdi zor tabi..
  • ekspres diye binilen seferin, her ilde durmasına anlam verilemeyen otobüs firması. tekli koltuklarda priz yok, internet zaten kullanılamıyor. bunların dışında koltuk geniş.
  • satın alma için 1, rezervasyon için 2, bilgi almak için 3, operatör için... der. fakat neye basarsanız basın operatöre yönlendirir.
    müşteri hizmetlerini aradığınızda hep bekleyen 3. kişi olursunuz.
    sıranın size gelmesi 10 dakika sürer.
  • sözlükte pek sevilmemiş ama ben iyi tarafına denk geldim sanırım. eskişehir - istanbul arasını 4sa 15dk'de almış, bu arada ikramlarını yapmış ve sabahın köründe 5 kişi indiğimizde 3 farklı servis kaldırmıştır. beni otobüslerinin konforlu oluşu veya 5 çeşit bisküvilerinin oluşu değil, sabah 2 kişi için 5 dakika içinde bir servis kaldırmaları olmuştur, her zaman da böyledir umarım.
  • eskisehir istanbul arasini 4 saat 30 dakikada gelmis firma. bu sure zarfinda 2 ikramlari, bir dondurma ikrami, bir de molasi oldu. bana adeta reklamlarini yaptirdilar ama 6 saat suren kamil koc'tan sonra ilac gibi geldi. bir yil boyunca kullanacagiz velhasil. bu arada express hatti.
  • hayatında milyon kez otobüs yolculuğu yapmış biri olarak ilk kez bu firmayı tercih ettim. daha önce çoğunlukla kamil koç, nadiren metro ve efetur. tercih etmistim. bu entryi yazmanın sebebi yan koltukta uyuyan muavindir. benim hayatımda uyuyan muavini ilk kez bu otobüste görüyorum. aynı muavin "esenler'e ne kaç saat var" soruma 2,5 saat demiş, sacmaladigini farkedip tekrar sordugumda "esenlere daha çok var. ben izmit anladım ona da 3,5 saat dedim, ben bu işi yapiyorsam asla 2,5 saat demem" diye üste çıkmaya çalıştı. az önce kendisini uyandirip benim inecegim yeri geçtik galiba diyen amcaya neredeyse gerinerek biz şehir içine girmiyoruz abi yaa gibi bi cevap verdi. ayrıca kahve verdiği bardağın altı delikti ve bardak tutacağı olan yerden bacagima kahve damladi. özür dilemek yerine başka bardak verdiler altına gecirmem için. an itibariyle yanımda telefonuyla oynuyor. burada ismimi ifşa etmek var ama kimsenin ekmeğiyle oynamak istemem. ama umuyorum ki sözlüğe üyedir de ondan bahsettigimi anlayıp biraz diğer firmaların muavinleri gibi çalışır.

    ek: şimdi de bi yolcuya valizlerini vermeden otobüse binmiş telefona sarıldı yine geri zekalı. otobüs hareket etmiş başka bir soforun uyarmasiyla pardon diye indi. ayy allahım bunlar beni de unutmadan varabilsem bari asfg
  • şehirlerarası otobüs firmasına kendi adını vererek beni benden alan adam. "hedefi nedir?", diye yıllarca düşündüm, hala düşünürüm. dünya çapında giovanni versace gibi ünlü olma peşinde midir, donna karan new york* tadı mı yakalamaya çalışmıştır, anlaşılmaz. yıllarımı aldı, işte ispatı (bkz: #588341)
hesabın var mı? giriş yap