• insanda "ulan biz bunca sene istanbul'da yaşamışız ama hıyar gibi yaşamışız" hissi uyandıran nefis bir eser.
  • çok gezen mi bilir çok okuyan mı paradoksuna, gezerken okuyan diyerek son noktayı koyan eserdir. lakin ilginç bir husus varsa o da şudur; topkapı sarayı'ndaki bağdat ve revan köşkleri bu kitaba göre i.murat tarafından yapılmıştır. demem o ki, kitabın redaksiyona ihtiyaçtan öte muhtaç olduğu çok açık..
  • arama motorlarina gore depresyona girmeden onceki son kitap.
    gecen bi aratmaya kalktim var mi ne kadar diri diye neyse kitap cikti karsima fiyati su su yayinevinden derken bu kitabi arayan suna da bakti diye uc bes kitap ismi var : oguz atay: tutunamayanlar, lois althusser; lenin ve felsefe, bilmem ne intihar...
  • eğer oturupta evinizde okuyacaksınız bir problem yok. lakin tutun ki kitapla beraber gezmeye başladınız. kitaba göre ilk durak sultanahmet meydanı. kitaba göre bir aşağıdasınız bir yukarıda. allahın sıcağında adliye sarayıyla, soğukçeşme sokağın arasında mekik dokursunuz. kitaba nizam intizam veren kişi bunu gözardı etmiş nedense. dolayısıyla elde okunarak gidilmesinden ziyade evde okunup gidelecek yerler belirlenip kendiniz bir liste oluşturmalısınız. aksi takdirde ortalıkta deli danalar gibi döner durursunuz.

    kitap, bulunduğu kategorideki yapıtlar arasında gezilerek anlatılmış olan tek eser sanırım. çok daha iyi olabilirdi. okuyucu ile sohbet havası yakalanabilseydi murat belge istanbul'u açık hava müzesi gibi gezdirebilirdi bize. her adımda sanki onunla birlikte geziyor gibi laflaya laflaya gezerdik. canımız da sıkılmazdı hem. ama öyle olmamış maalesef.
  • eski bir kilisenin yerini tarif ederken "orada bir kahvehane ve pimapen satici goreceksiniz, kahvehane sahibi sevimli bir adam yardimci olup gezmenize izin verir" gibi anlatimlara rastlayabileceginiz tam bir yol haritasi.
  • istanbul hakkında kaleme alınmış son dönemlerin en iyi eseridir kanımca.
    dedikodulu bir istanbul tarihini ve haritasını gözler önüne serer onun anlattığı yerleri kitap elinizde dolaşmak insanı başka bir dünyaya götürür. kendinizi bir anda başka bir istanbulda bulursunuz...
  • istanbulu cok guzel anlatan sanki anlattiğı yerleri geziyormuş hissi veren her eve lazim bir kitap.
  • tarihi istanbulundan bakirkoyune, kadikoyunden uskudarina, beyoglusundan adalarina kadar, hatta bir zamanlar istanbul'un ilcesi olan yalova bile dahil olmak uzere istanbul il sinirlari icinde gezmeye gormeye degecek her turlu mekana, yapita ve tarihi esere o veya bu sekilde deginilmis kitap. tabii ki mesela tarihi istanbul gibi bazi bolgeler en ince ayrintisina kadar anlatilirken bazilarindan sadece genel olarak bahsedilmis, hatta bir kisminin sadece adi gecmekte. kitap oldukca samimi bir anlatim kullanilarak yazilmis ve bahsedilen mekanlari gezerken okunmak uzere dusunulmus ama evde oturup okumak icin de gayet uygun, hele hele uzun sure istanbul'dan uzak kalinmissa. hic olmazsa biraz olsun istanbul ozlemini giderme konusunda yardimci oluyor.

    kitapta detayli anlatilan bolgeler en azindan muhit olarak bilinen bolgeler degilse hakkinda yazilanlari okumak bir yerden sonra sikici olabiliyor, "burada da boyle bir cami/kilise/bina varmis megerse" demekten oteye gitmiyor ama bu yerlerde bile kimi zaman bir hikaye ile, kimi zaman ince bir espri ile sikicilik en alt seviyeye indirilmis. yeri geliyor anlatilan eser hakkinda bir dedikodu veya bir efsane, yeri geliyor eski zaman insanlarin yasayislari hakkinda bilgi, yeri geliyor balik pisirmenin puf noktalari... ama ne zaman ki kisinin iyi bildigi, seneler boyunca yasadigi ve okula giderken onunden gectigi yerler anlatilmaya basliyor, o zaman kitabi okumasi acaip zevkli oluyor. insana kim bilir kac kere "ulan kac sene boyunca onunden gectigimiz bina neymis megerse" dedirtiyor.

    anlatim ile ilgili bir diger nokta, kitapta genel olarak bir yapi eski ise "sevimli", "sirin", "hos" olurken yeni yapilar hep "zevksiz", hep "sevimsiz", hep "cirkin". haa, tabii ki yazar yerden goge kadar hakli yeni yapilarin gorunuslerini elestirirken ama bu butun kitap boyunca tekrarlaninca insan soruyor bir yerden sonra "yahu yeni yapilar arasinda bir tanesu bile mi guzel degil?" diye.

    sonuc olarak o veya bu sekilde kendini istanbul ile alakali goren herkesin sahip olmasi gereken bir kitap bu. once bir kere okuyup plan yaparak mesela cumartesi sabahlari gezmek lazim kitapta anlatilan mekanlari. ancak ondan sonra "ben istanbulluyum" denebilir.
  • bir şehir kitabı, bir rehber olarak değil sadece, genelin de en geneline yayarak söylemek gerekirse, türkçenin en güzel kitaplarından biridir. yaşadığı yeri en iyi bildiğini sanan insanı, kendi gözünde bile cahil kılar ki, öyle nadide bir eserdir.
  • istanbul'ya yasamaya basladigim yaz (yani gecen yaz) baktim ki sehir bana cok kaotik ve karmasik geliyor, belki bir seyler ogretir ve sevdirir diye tavsiyeler uzerine bu kitabi ve strolling through istanbul'u aldim. strolling through istanbul akademik bir dille yazilmis oldugu ve icinde ilgimi fazla cekmeyen cok fazla sayida mimari detay bulundurdugu icin cok eglenceli gelmemisti bana, okuyup bir koseye koydum. ama bu kitabi gercekten su icer gibi okudum, sayesinde sehre dair bir seyler ogrendim ve murat belge'nin dedikodu verir gibi anlattigi semtler hakkindaki boluk porcuk, alakasiz hikayeler, detaylar aklimda yer etti. gerci bu triviayi yillardir istanbul'da yasayan arkadaslarimla ya tesvikiye'nin adi nereden geliyormus duydunuz mu falan diye paylasmak isteyince biraz sinir bozucu gorunmus olabilirim, ama neyse o ilk paylasma heyecani sonra gecti zaten. tarif edilen sehir turlarini yapma istegiyse gecmedi, covid sonrasi donem yapacagim ilk is elime bu kitabi alip o yuruyus rotalarini bulmak olacak sanirim.
hesabın var mı? giriş yap