• araç kullanan insanın yolu sahiplenmesinden doğan serzenişidir.

    nedense bende araç kullananlar için aynı şeyi düşünüyorum. sanırsın ki babasının tarlasında traktör sürüyor, tabii yol ona tahsis edilmiş. trafik kurallarını bilmez, sinyal nedir anlamaz, yolun ortasında garip garip bir şeyler denemeye çalışır.

    bence araç kullanabilmesi için ehliyet sahibi olmadan önce akıl sağlığı ehliyeti var mı onu kontrol etsinler. önüne gelen araba alıp yola çıkıyor.
  • aynı zamanda yaya geçitlerinde motorlu taşıtlara yol vermek zorunda olan yayalar olmalarıdır.

    (bkz: istanbul sürücülerindeki bu rahatlığın nedeni)
  • araba süren insanların kendini bi bok sanmasındandır. istanbul trafiğinin nedeni de yayalar değil. araçlar. tam bir mallık, değilse trollük. görmemişlik.
  • direksiyon başındayken sorguladığım meseledir. yaya olduğumdaysa "istanbul şoförlerindeki bu rahatlığın sebebi"ni düşünürüm. bana sorsan şoförken de yayayken de ben haklıyım. empati duygumun içine sıçtı istanbul.
  • medeniyetten nasibini almamış, bir türlü kentli olamayan, varoş otomobil kullanıcılarına o yolların sahibinin yayalar olduğunu gösteren eylem. destekliyorum
  • ısparta'da yaya görmemiş yazar tespiti.
  • bence pek öyle değil. istanbul'da insanlar trafiğe baya hakim, arabaları izleyip ona göre pozisyon alıyolar. olm bi rize'yi görseniz kanınız donar, yayaların boynunu sağa sola çevirme yetisi yok sanki. bildiğin karadeniz sahil yolunda sağa sola bakmadan karşıya geçiyo insanlar. korna çalınca da tepki gösteriyolar, sanki salondan mutfağa gidiyodu da ben koridora arabayla girdim öyle bi tepki..
  • (bkz: fuse tea)
  • sürücülerdeki rahatlığın yanında esamesi okunmaz..
  • klasik iki tarafın da birbirine bok atmasıyla sonu gelmeyen bir tartışmaya dönmüş burası.

    2 senedir istanbul'da yaşıyorum, bunca saygısızlıgın ve insan hayatını hiçe sayan bir güruhun içinde olmamıştım daha önce. yayası da araç sürücüsü de birbirinden berbat. al birini vur ötekine misali. yaya desen kırmızı -yeşil ışıga bakmaz, karşıdan karşıya geçerken sagına soluna asla bakmaz. kulagında kulaklık en tehlikeli yollarda bile umursamadan atlar yola. kornaya bastıgında da sana çemkirir.

    sürücüsü desen zaten ayrı öküz. ne sinyal, ne kurallara uyma, ne yayayın ya da diger sürücülerin yaşam hakkına saygı duyma; hiçbirisi yok buradaki sürücüde de. ama kendisi de aynen duyarsız yaya gibi sadece bagırır çemkirir. gerçi bunu istanbulla sınırlamamak lazım esasında. biz millet olarak saygısız ve kötüyüz.

    bu şehirde kendi canını umursayan kimse yok. canınız hiç mi kıymetli degil ben anlamıyorum ki. halbuki öncelikle kendi canına deger versen, aynı empatiyi başka insanlara da beslesen gül gibi geçinir gideriz bu ülkede. ama yok medeniyetsizlik daha kolay.
hesabın var mı? giriş yap