• okuduğumda istanbulluların istanbul'da değil aslında stockholm'de yaşadığını anlamış olduğum enstantaneler. yahu kimi kandırıyorsunuz allasen? yemin ediyorum kendimden şüphe eder oldum. geçen yıl boyunca metro kullandım, ne vodafone çekiyordu ne turkcell. şimdi şimdi başlamış çekmeye, eyvallah. dedim acaba ben mi beceremiyordum çektirmeyi, bir düğmeye filan mı basmamız gerekiyordu?
  • - bir hitap şekli olarak bebe kelimesini kullanmak. lan neyi garip olm bunun, bildiğin bebe işte. biz angara bebesiyiz.
    - sınırları içinde deniz olmamasını hiç yadırgamamak. denizsiz de yaşanıyor olm, umrumuzda değil yani.
  • (bkz: trafik)
  • düğünümden sonra eğlence olsun diye, yol kenarına arabaları çekiğ misket oynamıştık. istanbuldan gelen arkadaşım, ciddi bir şekilde gözlerini fal taşı gibi açmış, ağız bir karış...
    ne oldu hacı dedim, "olm biz böyle şeyleri youtube dan izliyoduk gerçek mi diye" dedi.
    aynı arkadaşla, biz istanbula gittikten sonra 1-2 hafta "la" ve "bebe " yi ağzından düşüremediğinden, arkadaşları dalga geçiyormuş.
  • ankaralıların oldukça yavaş yürümesi. bir istanbullu ankara kalesinden atakuleye 20 dakikada yürüyebilir.
    bir ankaralı gariban ise biner 413 e gene de istanbulludan sonra varır atakuleye.
  • ankarada insanların neredeyse yüzde sekseninin koyu renk kıyafetler giymesi
    ve neredeyse yüzde doksansekizinin de asık suratlı olması
  • ankara'nın kendisi. o ne sikim şehir öyle la!
  • kırmızı ışıkta dururken arkadan korna çalıp "yürrüsene karrdeşimm ! " denmesi
    (bkz: beyin salatası ile gofret yemek)
  • 2-3 kere gittiğim ankara'da otobüse bindiğimde herkesin "arkaya ilerle kardeşim" diye uyarıda bulunması. otobüste bir kalabalık falan da yoktu halbuki, neden 30 kişi birden üzerime geldi arkaya ilerle diye anlayamamıştım.
hesabın var mı? giriş yap