• pms konseptli reklam. tutarsiz kari, bi´dedigi bi´dedigini tutmuyor. kesin pms.
  • gokce özyol'un zevcesi gokce aytac özyol'un oynadığı reklamdır.
  • eve alınacak halı, koltuk vs. gibi şeylerde kadınların sözü daha çok geçtiğinden çok fena faka basmış reklamdır, diye düşündüm bi an için ama türk kadınına baktığımızda bence yine iş yapar o reklam. kadınlarımız kadının yeri mutfaktır olayını son derece kabullenmiş durumda çünkü. ha iş yaparken reklamda olduğu gibi yine dırdır etmiyorlar mı, ediyorlar.

    aslında kadınlarımızın tek yapması gereken var, o da hiçbir şey yapamamak. işten yorgun mu geldin, uzat ayakları ohhh. al bi kitap eline, televizyonu aç, tak kulaklıkları müzik dinle. hani bulaşık, ev işi diyen olursa 'yorgunum' de. bu hayata bulaşık yıkamak, temizlik yapmak, eşşek gibi çalışmak için mi geldiniz? bak herif uzatmış ayakları, pişmiş kelle gibi sırıtıyor şerefsiz. sen de otur yanına, maç izle, ota boka yorum yap herif sinirlensin 'kadınlar futboldan anlamaz, kadınla futbol konuşmam' deyip odayı terketsin. sen de arkasından 'kalkmışken bulaşıkları yıka ama önce çayımı tazele hadi bakiim' de. dönüyorsa senindir, dönmüyorsa zaten hiç senin olmamıştır, bas tekmeyi bak keyfine.
  • (bkz: submissive)
  • kadınlara istikbal halıdan üretilecek bir çorap giydirilmesi durumunda tamamen köleye dönüşebileceğini gösteren reklamdır.
  • sibel can'ın döne döne dansettiği veya ibrahim tatlıses'in ellerini iki yana açıp gövdesini öne ittirerek şarkı söylediği halı reklamları bundan daha iyiydi, en azından zararları yoktu.

    reklamda bir adet "normal erkek" ve "arıza yapmış kadın" var. söz konusu reklamın evreninde normal erkek, karısı önünde dört dönerken ayaklarını uzatıp, arsızca hizmet edilmesini bekleyen, muhtemelen dünyanın etrafında döndüğünü zanneden bir tip. kadınsa "arızalı". neden? çünkü kocasının bencilliği kadında hasar yaratmış ve kadının çenesine vurmuş. elbette her daim sonsuz rahatlığa sahip olması gereken erkeğin böylesi bir zulme katlanmasının önüne geçmek lazım.

    bu reklam diyor ki, kadın halımız tarafından tamir edildiğinde normal davranıp, kocasının bitmeyen isteklerini gülümseyerek yerine getirir, kendini evin hizmetçisi olarak görmekten mutlu olur ve energizer tavşanı gibi çalışmaya devam eder.

    reklamın söylediği hemen hemen bu.

    gel gör ki, bir eve halı alınacaksa, o halıyı seçenin "evin erkeği" olduğunu nereden çıkarmışlar ki, böylesi saçma sapan bir erkek fantezisiyle müşteri avına çıkmışlar anlamadım.
  • öncelikle buradan bana bu fırsatı verenlere, almanya'daki teyzeme, bolu beyine, bir de sözlüğün bütün gereksiz özgüven sahiplerine selamlarımı göndermek istiyorum. özellikle de sözlüğün gereksiz ve temelsiz özgüven sahiplerine. çünkü zinhar toplumsal cinsiyet ile ilgilenmemiş olmalarına ve hayatlarında bir dakikayı bile mekan-cinsiyet ilişkisini düşünmeye ayırmamış olmalarına rağmen, pekala güvenli bir biçimde gelip bunun ciniyetçilik olduğunu iddia edenlerin zırvaladığını, feminizmin bokunu çıkardığını, abarttığını iddia edebiliyorlar. bence çok güzel bir özgüven.

    makarr-ı nisvan diye bir şey var, mealen "kadının yeri", bir tanım, bir tasnif, mecelle'de geçer, kadınların ev içindeki yerlerinin nereleri olduğunu, evin hangi alanlarında varolabileceklerini, buraların nasıl inşa edileceğini, buraları inşa ederken kadınların izole edilmesini engelleyecek şekilde inşaata kalkışanların niçin cezalandırılması gerektiğini anlatır.

    bu mekan cinsiyet ilişkisi önemlidir, bir kadının ağzından "benim mutfağım çok güzel" cümlesini reklamın tepesini yerleştirerek mutfak reklamınızı sağda solda yayınlarsanız cinsiyetçilik olur, herhangi bir ev eşyasının reklamını, onu daha çok kullanacak olanın kadın olduğu imasıyla yayınlarsanız cinsiyetçilik olur, pvc kaplı pencerenin evde oturan kadının rahatlığı için epey yararlı olduğunu ima eden bir reklam yaparsanız cinsiyetçilik olur, herhangi bir temizlik aracının kadınlar tarafından tercih edildiği imasını reklamlaştırırsanız cinsiyetçilik olur, bir halının reklamını, kadının ev içindeki halı ile ilintilendirerek reklamlaştırırsanız cinsiyetçilik olur. çünkü bunların tamamı, toplumsal cinsiyet rollerinin devamlılığının sağlanmasına, bu rollerin varlığını sağlayan söylemin yeniden üretilmesine, kadının yerinin ev olduğu iddiasının dillendirilmesine olanak sağlar. üstüne bir de herhangi bir kötücül hali kadınlık ile ilintiledirirseniz katmerli cinsiyetçilik olur. kalkıp bir de kadının istese de istemese de, öyle veya böyle erkeğe hizmet etmeyi sürdürdüğü imasını da eklerseniz katmer katmer cinsiyetçilik olur.

    bir kadına ev içinde bir yer ve özel alanda bir görev uygun gören ve "kadınlık" durumunu bu şekilde imleyen, kötü olarak tarif edilen herhangi bir eylemi kadına atfeden ve kadını ikincilleştiren herhangi bir ima, söz, fıkra, hikaye, köşe yazısı, espri ya da reklam cinsiyetçidir. bu reklam da o yüzden gayet cinsiyetçi bir reklam oluyor.

    bunun neresi cinsiyetçiymiş...size özgüveni kiloyla verdiler lan herhalde.
  • reklamda iç ses vasıtasıyla yekten hakaret edilen erkekken; kadın nasıl, hangi yolla aşağılanmış bilemedim.
    kendi adıma konuşayım, kadınlar masada sohbet ederken, mutfakta bulaşıkları akıtan erkekler hayal edemiyorum ben.
    evet mürekkep yaladık, meslek edindik, para kazandık...
    ama kadınız hala. toplumsal rollerimiz de aile kurumuna bakışımız da belli.
    kocasına köpüklü bir kahve hazırlarken keyiflenen anneler yetiştirdi çoğumuzu.
    şimdi bu hırçın ve telaşlı halimize, alelacele kabuk değiştirme hevesimize mana veremiyorum.
    kocamın soyadını almayayım, yemeğini yapmayayım, çamaşırını yıkamayayım derdindeyiz.

    onbeş yaşındaki kızlar babası yaşındaki adamların koynuna sokuluyor bu memlekette.
    ne söz hakkı var ne miras hakkı, ne sesi duyulur ne sözü. 'okumasa da olur' kız çocuklar var. hayal kurmayı hayal dahi edemeyen genç kadınlar var; ne bedeni, ne hayatı üstünde hiçbir söz hakkı olmayan.
    çok uzağa gitme, üst komşun dayak yiyor kocasından. duymamış gibi yapıyorsun ertesi gün karşılaştığında.
    tecavüze uğruyor küçücük kızlar, otuz tane insan müsveddesi ırzına geçiyor çocuk yaşta bir hemcinsinin, çıkmıyor sesin.

    binanın taşıyıcı kolonları kırılmış, biz kendi dairemizin kapısıyla çerçevesiyle uğraşıyoruz, ona yanıyorum.
hesabın var mı? giriş yap