• verilen habere göre silahlı özel tim mensuplarının gezdiği apaçiland.
  • öğrenciliğimin neredeyse hergününün geçtiği güzel caddeydi bir zamanlar. söyleşiler, seminerler, film festivalleri, tiyatro oyunları, sanat atölyeleri, sokak çalgıcıları, çay içip tavla oynadığımız taburesi dışardaki kafeler, profiterol yediğimiz inci pastanesi, o eski arnavut kaldırımı.. daha saymakla bitiremeyeceğim özlediklerim. şimdi dev bir arap avmsi oldu maalesef. eser yok aslından..
  • her yanını özlüyorum; şimdilerde türkçe müzik duymaz olduk ölümüne arapça müzikleriyle kafamızı siktiler hele bir de o keman ud gitar kajon olan grup yok mu abi siz ne doymaz adamlarsınız ya yeter! ulan kendi ülkemizde biz mülteci olduk amk! hayır anlamadığım bir taraf daha var; hem vatandaşlık , hem burs, hem sınavsız üniversite üstüne ev kiralarını da devlet ödüyor ne oluyor amk ne oluyor kendi memleketimizde gurbetçi olduk resmen ulan götünü yırttı bu gençlik sikik bir öss sınavını geçip boktan bir bölümde olsa bir üniversiteye adım atabilmek için şimdi ne olacak 3 milyon suriyeli vatandaşlık alacak yavrum 10 yıl sonra mühendisimiz bunlar mı olacak? tubitak'ı bunlara mı bırakacağız doktor bunlar mı olacak her ne bok olacaklarsa her şey bunlar mı olacak? e amk biz siktir olup gidelim ülkeden, türkiye ismini de alalım gidelim madem onlara destek veriyorsunuz bize de türkiyeden çıkma desteği verin! zevk alamıyorum arkadaş, tramway da metro da beyazıtta aksarayda taksim de hiç bir yerde zevk alamıyorum, türk memleketinde kulağımda arap sesleri işitmekten arapça tabelaları görmekten, iki üç piç kurusu suriyelinin gözümün önünde kısa etek giyen kızları ben arkalarındayken birbirlerine göstererek kesmelerinden, benim ülkemde benden iyi yaşamalarından bıktım!

    boşaldım yemin ederim, elim ayağım boşaldı
    bak bir istiklal caddesi dedin neler neler döküldü içimden
    yazıklar olsun
    ggs*...
  • aylardır gitmiyordum, dün miting bahanesiyle gitmiş olduk, görmez olaydık.
    ultra rüküş leş gibi parıltılı arap kıyafetleri satan, arapça tabelalı dükkanlar peydahlanmış.
    evet ingilizce tabeladan rahatsız olmuyorum da arapça tabeladan rahatsız oluyorum.
    bunun ırkçılıkla falan da alakası yok, o sikik kültürün içimize sirayet etmesini istemiyorum. var mı itirazın? * *
    zaten yol kenarındaki trompetçi herif de dombra çalacağım diye uğraşıyordu, iyice sinirim bozuldu. pey geçmişini sikeyim hale bak ya.
  • yıllar sonra ilk kez geçen hafta gittiğim , üzüntü ve şaşkınlıktan hemen geri dönmek istediğim, eskilerin en "muhteşem" ,şimdilerin "sıradan" caddesi.

    yazık olmuş...

    orası benim gibi pek çok kişi için çok şey ifade eden bir caddeydi. biz gençken (bundan 15 sene evvel) orası istanbulun en güzel caddesiydi. güzelliğide o "mozaik" insan topluluğundan gelirdi. herkesin olduğu gibi dolaşabildiği , kendini özgür hissedebildiği ender yerlerdendi.
    transeksüelinden tinercisine, pembe saçlı rockçıcından, simsiyah gotik ablalarına kadar her kesimden insanın birbirini rahatsız etmeden dolaşabildiği bir caddeydi.
    kaç kez gece eve tek başıma dönmüşümdür oradan bir kez bile rahatsız edilmeden..

    ancak geçen hafta gördüm ki gençliğimize tecavüz edip kenara atmışlar, bizi de ordan çıkartmışlar.

    şimdi benim için o topçu kışlası, cami tartışmaları çok boş.

    ne anlamı kalmış ki be sözlük?
  • erdem dilbaz'ın sürekli güncellediği bir albümü var. istiklal caddesi'ndeki kapanan dükkanları konu alıyor. düzenli olarak takip etmenizi tavsiye ederim.

    https://www.facebook.com/…234376&type=3&pnref=story

    albüme bakınca son bir kaç ay içinde kapanan onlarca dükkanı görüp ilk etapta dehşete kapılıyorsunuz.

    asmalımescit otto, house cafe, charly temmel, topshop, bi buçuk, salt beyoğlu, starbucks vs vs. muhtemelen önümüzdeki süreçte de devamı gelecek. kapanan dükkanların ortak noktası ise hemen hepsinin caddedeki geçmişinin beş altı seneden fazla olmaması.

    neden kapanıyor bu dükkanlar, çünkü kiralar çok yüksek ve müşteri gelmiyor. çünkü turist yok, paralı türk müşteri taksim'den karaköy, beşiktaş ve kadıköy üçgenine kaçıyor. bir kaç elektronik kulüp ve kurabiye sokaktaki bir kaç rock bar dışında iş yapan doğru düzgün eğlence mekanı yok.

    çoğu kişiye göre bu durum taksim ve beyoğlu'nun ölüm fermanı. ben ise tam aksini düşünüyorum.

    istanbul'a 99'da geldim o dönemden beri düzenli olarak istiklal caddesi'ne giderim. benim için istiklal'in en güzel zamanları 2003-2010 yılları arasıdır. taksim'in, eğlenmeye gelen alternatif gençlik ve yeni yeni tanımaya başladığımız erasmus öğrencilerinin istilasında olduğu bir döneme denk gelir. bu devrin popüler mekanları, gitar, bronx, araf, joker, pulp, pendor, peyote gibi yerlerdi. taksim istanbul'un eğlence ve kültür başkenti olmasına rağmen mojito içilip new york steak yenilen bir mekan değildi.

    sonrasında cafepi, thales, otto, küçük beyoğlu gibi mekanların açılması, kültür turizmindeki atılımla birlikte istanbul'u ziyaret eden avrupalı turistlerin ardından da türk dizilerini keşfeden arap turistlerin taksim'e akın etmesiyle, bölgedeki dükkanlar bir anda çehre değiştirmeye başladı. buna değişen kira kanunu da eklenince. istiklal bir anda marka dükkanların, turistik kulüplerin ve üst orta gelir sınıfına ait yemek kültürü mekanların dolduğu bir yer haline geldi. alternatif mekanlar yine vardı kiraların aşırı yüksek olduğu ana cadde üzerinden uzaktı. bu sürecin getirisiyle birlikte, bir zamanların yüksek sosyetesine ait olan sonrasında ise boşlanan ama barındırdığı tarihi doku sayesinde harika bir altyapıya sahip olan istiklal caddesi, yatırımcılar için muazzam bir soylulaştırma alanı yarattı. demirören avm yenilenen serkil doryan bloğu bu alanın eseriydi. gezi parkı olayları ve belediye'nin de biraz ittirmesiyle taksim bir çeşit turistik cazibe merkezi haline getirilmeye çalışıldı.

    caddenin galatasaray'dan yukarıda kalan kısmı arap turistler için galatasaray'dan aşağı kalan kısmı ise yabancı turistler ve beyaz türkler için paylaşıldı. bu süreçte robinson cruseo, rebul eczanesi, vakko gibi istiklal'in simgeleşmiş dükkanları yükselen kiralar nedeniyle ya uzaklaştı ya da uzaklaşmak zorunda kaldı.(sanırım bu listeye en son eklenen kelebek korse oldu) bir çok eski bina restore edilip otele çevirildi.

    günümüze geldiğimizde ise taksim'in araplaşmasından ve keşkemeşinen rahatsız olan paralı türkler artık taksim'de yok. ard arda gelen patlamalar ve 15 temmuz darbe girişimiyle birlikte türkiye'den elini eteğini çeken batılı turister de yok. uzun süre de gelmeyecekler.

    son sefer gittiğimde gördüğüm kadarıyla arap turist sayısı da geçen seneye oranla azalmış durumda. zaten genel olarak istiklal caddesi'ne çıkan insan sayısında ciddi bir azalma var. oysa kiralar hala çok yüksek. dolayısıyla bir çok dükkanın daha önümüzdeki dönemde kapanacağını söyleyebilirim. hatta bu durum sadece dükkanlarla da sınırlı değil. azalan turist sayısı taksim bölgesinde kiraları da düşürecek.

    sonrasında ne olur peki? benim öngörüm taksim'in bir şekilde fabrika ayarlarına döneceği yönünde. son bir kaç yılda hormonlu şekilde büyüyen mekanlar taksim'den elini eteğini çekecek. taksim yine alternatif kültürün merkezi olmaya devam edecek. belki açılan 3. dalga kahvecilerden ve sıkılan kadıköy ahalisi tekrar taksim'i dönecek ya da her zaman kendi içinde yeni cazibe merkezleri yaratan istiklal(meydan, ağa camii, asmalımescit, galata) yine içinden bir cazibe merkezi çıkaracak.

    benim için bu durumun en büyük kaybedenleri bu hormonlu yükselişe çok güvenip para gömen emek sinaması'nın bulunduğu binanın restorasyonunu yapan, grand pera ve tünel'deki narmanlı han'ı satın alanlar oldu. biraz geç kaldılar trene :/
  • 4 aydır gitmediğim, ilk gençlik yıllarımın başrol oyuncusu cadde.

    çocukken ilk alternatif abiler ve ablalarla burada tanıştım, hayatımdaki ilk mohawk saçlı insanı yakından ilk kez burada gördüm, ilk kez burada sarhoş oldum, ilk kez burada öpüştüm, ilk nargilemi burada içtim, ilk gittiğim bar taksimdeydi. sosyal hayatımdaki ilklerin çoğunluğu burası ile ilgili ama son bir kaç senedir geldiği hal midemi bulandırıyor. gündüzü ayrı çirkin, gecesi ayrı çirkin. yolları ayrı çirkin, binalarındaki tabelalar apayrı çirkin. nevizadesinden pasajlarına her bir noktasında başka bir anım olduğu halde artık gitmiyorum gitmeyeceğim.

    geçen cumartesi kadıköy'e gitmeyi tercih ettik akşam çıkması için. dönüşte de "hem bambi'de bir şey yeriz, hem de eve daha kolay geçeriz" diye taksime gittik gitmez olaydık. demokrasi nöbeti olayını geçiyorum ama kimse kalmamış, hiç bir şey kalmamış.

    taksimi öldürmüşler. yeniden canlanacak, küllerinden doğacak diyen arkadaşlara pembe gözlükleri ile hayatlarında başarılar diliyorum.
  • git gide sıradanlaşan bir yer haline gelmiştir.
    okunası bir yazı
  • pusetli, dadılı arapların istanbul'daki uğrak yeri.

    ha bir de yeni saç ektirmiş bandanalıları da unutmamak lazım.
  • doğu kökenli insanların eline düşmüş mekanların ve markaların istilasına uğramış, önceleri ülkenin kalbi konumundayken şimdi dokusunu ruhunu kaybetmiş bir yer haline gelmiştir.
hesabın var mı? giriş yap