• döşenen taşlarla ilgili olarak inşaat alanına konan levhada, "bu taşların tamamı yüzde 100 türk granitidir" denmekte. daha önce ithal edilen granitleri dünyanın en kötü işçiliği ile döşeyince sıra türkiye taşlarına geldi. hem zaten allah'ın taşını neden dışardan alırsın be kardeşim. öte yandan istanbul'a makyaj yapmaya çalışıyorsun, bu makyajı öyle kötü yapıyorsun ki, türkiye'nin kalbinin attığı caddeyi göte çeviriyorsun. büyükşehir belediye başkanı'nın hiç birşey yapmadan geçirdiği yıllarda yapmak istediği tek iş de olmadı. dr. mimar belediye başkanı tüm yetki ve selahiyetini tayyip erdoğan'a devredince, istanbul'un merkezden yönetilme çabası ortaya bir başarısızlık abidesi çıkarmaktadır. istanbul artık iyi şehirciler tarafından yönetilmelidir. eğer bir sonraki yerel seçimlerde kadir topbaş yine aday olur ve seçilirse istanbul'da ona oy verenleri aziz nesin'e havale etmekten başka hiçbir çare kalmayacaktır.

    (bkz: düş artık yakamdan)
  • evimin yer aldığı coğrafya.. 2 km uzunluğundadır. üzerinde çok sayıda tarihi bina yer alır. bu binaların alt katları dükkan, 1. katları bar, 1. katın üstleri farelerin evidir.
  • berbat duzenlemeler sonucunda artik sabahin ilk isiklarinda bile bir halta benzememektedir.
    - biz burayi duzelttik.. hatta dumduz yaptik? iyi yaptik di mi? ehe.. ehe.. *
  • yaklaşık birbuçuk yıldır süren "iyileştirme" çalışmaları sonucu tüm ağaçları sökülen, her tarafı kazılan ve bütün bir kışı çamur deryası olarak geçiren, eskisine oranla arabaların (otomobiller, minibüsler, elçilik araçları, taksiler, kamyonetler hatta kamyonlar) çok daha fazla boy gösterdiği, hadi polisi anladık da, son dönemlerde ne işe yaradığını anlamadığım, ya da herhangi bir işe yaradığını görmediğim zabıtaların da araçlarıyla fink atmaya ve hatta piyasa yapmaya başladığı caddedir...
    bildiğim kadarıyla burası sabah saat 08;:30 dan gece yarısından sonralara kadar araç trafiğine kapalı... eh, peki bu pişkin abiler nasıl oluyor da üzerimize üzerimize araba sürebiliyorlar gündüz gözü ile ?

    feci bir başıboşluk, başıbozukluk var...

    beyoğlu belediyesi yemin etmiş sanki, buralara takılan gençliğin ayaklarını buralardan kesmeye...
    neden ?
    zira buralar şer ve günah yuvası... barlar var, alkol var, tüm satanikler gelip rock denilen gürültülü müziği dinleyip allaha küfrediyorlar...
    dosdoğru bir hareketle yasaklayamayacakları, illegal olmayan bir durum var, bundan da çok rahatsızlar ve ellerindeki gücü kötüye kullanarak ortamın canına okuyorlar...
    dikkat edin, bu bir müddet daha devam ederse buranın müdavimleri azalmaya başlayacak... bu tür merkezleri dağıtırlarsa da, asla eskisi gibi olamaz hiç bir şey...
    eee, biz geziyoruz, tadını çıkarıyoruz, ama peki istiklal caddesi için ne yaptık şu ana kadar ?
    ne kadar da rahatız... birileri yapar nasıl olsa...
    sahip çıkmamız gereken istanbul güzelliklerinden biri beyoğlu... istiklal caddesi....
  • ne yaptığını nasıl yaptığını niye yaptığını bilmeyen bir belediyenin elinde çocuk oyuncağına dönmüş istanbulun kalbi. 2005 sonbaharında başlayan biz bu caddeyi ithal granitlerle döşeyeceğiz ve tüm ağaçları da sökeceğiz sloganlı alt yapı çalışması 2006 başlarında gelen yoğun e bu granitler kırılıyor üstelik yağmurlu havalarda çamur sıçratırken karlı havalarda buz pistine dönüyor şikayetleri sonucu kadir topbaş ın emriyle durduruldu. öğrendik ki kadir bey üstlenici firmaya kızmış da kızmış bakın bunları düzelteceksiniz ve para istemyeceksiniz demiş. bunun üzerine 2006 ilkbaharı itibariyle çalışmalar başlamış ve takılan ithal granitler sökülerek yerlerine "istiklal caddesi yerli granitle daha güzel" sloganı eşliğinde yurdum malı granitler döşenmeye başlamış belediyenin resmi dergisinde ise sanki yüz yıldır istiklal caddesinde hiç ağaç yokmuş gibi istiklal caddesi'ni ağaçlandırıyoruz sloganları baş göstermeye başlamıştır. 1,5 senede 2km lik bir caddenin yollarını bitiremeyen bir belediyenin iki kıta arasına yapma uğraşı verdiği metroyu nasıl bitireceği merak konusu. umarım 2008 yılında kadir bey metro şantiyesini gezerken bu tünellerdeki betonu beğenmedim sökün yenisini takın para felan da vermiycem açıklaması yapmaz.
  • akşam 8de neyse sabah 8de de o olan mekan..
  • her telden insanın bulunduğu karmaşanın herzaman hakim olduğu ve yürürken aniden bastıran bir yağmurdan hiçbir çekilde kaçmanıza izin vermiyecek biçimde uzun cadde.
  • http://www.tombak.com.tr/sayi12/tabela4.gif

    fotoğrafta bir duvar, bir merdiven, merdivenin üzerinde duvara tabela çakan bir adam ve merdivenin dibinde toplanmış 10-15 kişi görülüyor. zeki olduğumuz için buranın istiklal caddesi olduğunu -başlık o çünkü- hatta biraz daha zeki olduğumuz için duvarın taksim maksemi olduğunu da anlayabiliyoruz. ama fotoğraf ufakça olduğundan adamın kim olduğu anlaşılmıyor.

    ama hemen yardıma yetişiyorum: adamın adı osman nuri ergin, kendisi istanbul şehremaneti'nin bir memuru ama bildiğiniz memurlardan değil. darüşşafaka'da okumuş tarihini yazmış; muallim cevdet'le dost olmuş biyografisini yazmış; öğretmen olmuş maarif tarihi yazmış; belediye'de çalışmış ve oturmuş, hala belediyecilik ve yerel yönetimler tarihinin en kapsamlı kaynak kitabı sayılan dokuz ciltlik mecelle-i umur-ı belediyye'yi yazmış, sokak sokak istanbul şehir rehberi'ni yazmış, sokaklara yeni isimler önermiş, onaylatmış.

    fotoğrafın çekildiği tarih 1927 ve osman nuri bey maksemin üzerinden cadde-i kebir tabelasını söküp istiklal caddesi'nin tabelasını çakıyor. caddenin adı artık istiklal olacak.

    osman nuri, o tarihte böylesi bir vazife için seçilmesi gereken birkaç kişiden birisiydi herhalde. ama o tarihlerde istanbul'da sokağın, binanın, baninin çetelesini tutan bir başka isim daha vardı: jacques pervititch.

    pervititch, istanbul'un şehir mimarisi ve sokakları üzerine araştırma yapmak, şehrin sokak sokak bir haritasını çıkarmak için uzun araştırmalar yapmıştı ve yolu elbette belediye'ye de düşmüştü. düşünüyorum, merak ediyor, öğrenmek istiyorum: pervititch, osman nuri'yle ilk kez nerede tanıştı, neler konuştular ve araları nasıldı?

    hiç birlikte caddede yürüdüler mi? daha çok cadde-i kebir'de mi yoksa istiklal'de mi yürüdüler?
  • üzerinde, yakınında, hatta komşu caddelerinde bile çalışmak zorunda kalmadığım için bana kendimi şanslı hissettiren caddedir. çünkü oraya zevk için gidip dolaşmakla , mecburiyetten üzerinden geçmek arasında, fani işlerle maneviyat kadar fark vardır.

    istiklalde yürümek; sağa sola bakınmak yada sağa sola bakınmadan yanındaki kadim dostunla o havayı paylaşarak, yüzlerce yıldır insan seslerinden ayak seslerini duymadan yürümek bir ayrıcalıkmış gibi gelmiştir bana. hani derlerya “başka istanbul yok” diye, sanırım aynı cümleyi bu cadde için kullanmak biraz kopyada olsa çok yerindedir. insanların dolaştığı binlerce cadde arasında neden istiklalin yeri farklıdır peki? zorunun cevabı çok basit bence: bir kendini düşün bir de kendinin çekemeyeceği en zıt insanı, yani her halükarda her iki zıt tipte vardır orda. binlerce değişik karakterde ki insana, hiç birini kırmadan hiç birini ayırmadan geçmişinden beri hizmet veren biryerdir.
  • tarlabaşı bulvarı 'na ayıp edendir. onunla dalga geçen nalıncı keseridir.
hesabın var mı? giriş yap