• radikal sorunlara, radikal kararlarlar getirmek zorunda olan ve getiren mahkeme. ama demokratikleşme sürecinde istiklal mahkemesi özlemiyle yanıp tutuşabilen kişilerle, kenan evren ile arasında ki on farkı söyleyebilen biri değilim.
  • kurulduğu zamanın şartlarına uygun hareket etmiş olması verdiği kararların hukuk dışı olmasına engel olamayacak yargı organı.bu kararlardan en bilineni ve en fecisi;sanigin idamina yargilamanin devamina şeklinde verilmiş karardır.
  • varlığın yobaza korku salardı
    hacı-hoca kendi bokunu yalardı
    kuralların hep çok yamandı
    seni çok özledik istiklal mahkemeleri

    cübbeliler, hırsızlar, katiller
    yokluğunda bugün aslan kesilirler
    yeniden kurulsan arkalarına bakmadan giderler
    seni çok özledik istiklal mahkemeleri

    kendi kızına hallenen tohumlar
    el ele tutuşmayın diye fetva veriyorlar
    yeter artık bardağı taşırıyorlar
    seni çok özledik istiklal mahkemeleri

    orta doğu'nun karanlığına güneş oldun
    bu halkın her zaman umuduydun
    cehalete hiç geçit vermiyordun
    seni çok özledik istiklal mahkemeleri

    sana bazı eski düzen diyenler
    bilirler mi kendileri on bin yıl gerideler
    hayatı cehennem etti şeriat isteyenler
    seni çok özledik istiklal mahkemeleri

    everest der ki elbet çağdaş günler döner
    belki bir gün bütün gözyaşlarımız diner
    merak etme, bu vatanı kimseye yedirmezler
    seni çok özledik istiklal mahkemeleri
  • bir uğur mumcu yazısıdır:
    "cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan "istiklal mahkemeleri"nde kaç kişi hakkında idam kararı verildi?

    son yıllarda bazı yazarlar "30 bin kişinin idam edildiğini" yazıp çizerken hangi belgeye ve hangi araştırmaya dayanıyorlar? hemen yanıtlayalım: hiçbir araştırmaya dayanmıyorlar. bu konudaki yazıların hiçbir kanıt ve belgesi yok.

    "istiklal mahkemeleri" konusunda bugüne dek yayımlanan en kapsamlı ve doyurucu araştırma izmir dokuz eylül üniversitesi öğretim üyelerinden prof. dr. ergün aybars tarafından yapılmıştır. aybars'ın ankara dtcf'de doktora tezi olarak hazırladığı "istiklal mahkemeleri" adlı kitabında bu konuda tbmm arşivlerine dayalı sayılar verilmektedir.

    aybars'ın belgelere dayanarak verdiği listeye göre 1920 - 1922 yılları arasında 59 bin 164 sanık birinci dönem istiklal mahkemeleri'nde yargılanmış, bu 59 bin 164 sanıktan 11 bin 744 sanık aklanmış, 41 bin 768 sanık çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştır. 1920 yılı ocak ayından 1922 yılı temmuz ayına kadar geçen sürede, çeşitli istiklal mehkemeleri'nce verilen idam kararları 1054'tür.

    çeşitli istiklal mahkemeleri'nce verilen ve uygulanmayan idam cezası sayısı da 2.827'dir. bu cezalar genellikle asker kaçakları için verilen ve uygulanmayan kararlardır. istiklal mahkemeleri tarafından görülen davalar arasında "casusluk, asker kaçakçılığı, vatana ihanet, komünistlik, düşmanla işbirliği, ayaklanma" gibi suçlar da bulunmaktadır.

    ankara istikla mahkemesi tarafından haklarında ölüm cezası verilenlerin 28'i rum ve ermeni asıllıdır. konya istiklal mahkemesi, dört eşkıya, beş asker kaçağı, iki casus olmak üzere 12 kişinin idamına karar verdi.

    konya istiklal mahkemesi, ayaklanmaya karıştıkları gerekçesi ile 33 kişi hakkında idam kararı verdi. samsun istiklal mahkemesi rum-pontus ayaklanması nedeniyle 485 kişiyi ölüm cezası ile cezalandırdı. yozgat istiklal mahkemesi 56 kişi hakkında ölüm cezası verdi. birinci dönem istiklal mahkemeleri - ankara istiklal mahkemesi dışındakiler - 1921 yılı şubat ayında kaldırıldı. ikinci dönem istiklal mahkemeleri, `asker kaçaklarının çoğalması ve kaçak sayısının 39 bin 809'a ulaşması` üzerine yeniden kurulup 1921 yılı ağustos ayında göreve başladılar.

    1925 yılındaki "şeyh sait ayaklanması" sanıklarını yargılayan "şark istiklal mahkemesi" 48 kişi hakkında idam cezası verdi. bu cezalardan 47'si infaz edildi. şeyh sait ayaklanması'ndan sonra süren ayaklanmalar nedeniyle, aynı mahkeme, 207 kişi hakkında daha idam kararı verdi. bu kararlar infaz edildi. mahkeme 213 işi hakkında da "gıyabi idam" kararı verdi, 2 bin 779 kişi de aklandı.

    atatürk'e karşı düzenlenmek istenen "izmir suikastı" nedeniyle ankara istiklal mahkemesi, izmir'de 13, ankara'da da "ittihatçılar davası" sonunda 4 kişiyi ölüm cezasına çarptırdı. ankara istiklal mahkemesi, soygunculuk, cinayet, ayaklanmaya katılma gibi suç gerekçeleri ile 76 idam kararı verdi.

    istiklal mahkemeleri "mahkeme" sayılmazlar. bunlar, savaş ve ihtilal dönemlerinde rastlanan anti-demokratşk "infaz kurulları"dır.

    örneğin fransa'da 1793 - 1794 arası "tribunal revolutionaire" adı verilen istiklal mahkemesi, yalnız paris'te 2774 kişiyi idam cezasına çarptırdı; aynı yıl içinde fransa'da 17 bin kişi hakkında ölüm cezası verildi, sokak ortasında öldürülenlerle birlikte bu sayı 400 bine ulaştı.

    aynı acımasız çark 2. dünya savaşı'nda da döndü. alman işbirlikçisi "vichy hükümeti" devlet başkanı mareşal philippe petain ve başbakan pierre laval, general de gaulle'ün kurduğu "yüce divan" tarafından ölüm cezasına çarptırıldılar. petain'in cezası, yaşam boyu hapis cezasına dönüştürüldü, laval idam edildi. binlerce kişi "işbirlikçilik" suçuyla yargılandı, binlerce kişi sokak ortalarında infaz mangaları tarafından öldürüldü.

    bunlar, demokrasinin ve hukukun anayurdu fransa'da, hem de 1940'lı yıllarda yaşanan acı olaylardır. atatürk dönemini bir de fransa'da yaşanan bu olaylarla karşılaştırmak gerekir.

    kurtuluş savaşı sırasında işbirlikçilik yapanların bir kısmı 1924 yılında çıkarılan bir yasa ile bağışlanmış, bir kısmı da "150'likler" listesine alınarak sınır dışı edilmişlerdir. sınır dışı edilen "150'likler"i bağışlamak için de 1938 yılında 3527 sayılı yasa çıkarılmıştır.

    "istiklal mahkemeleri 30 bin kişiyi ipe çekti" gibi dayanaksız suçlamalar ve yalanlarla da bu dönem ile ilgili yorum yapılamaz. atatürk dönemini öteki ülkelerde yaşanan olaylarla karşılaştırmak gerekir. hem bunu yapmak gerekir hem de çok partili düzende neler yapıldığını anımsamak gerekir.

    yalnızca 12 eylül döneminde 47 kişi terör olaylarına karıştıkları nedeniyle idam edildi. 1961 yılında başbakan, iki bakan; 1963 yılında bir kurmay albay, bir binbaşı; 1972 yılında üç genç ipe çekildiler. son bir yıl içinde 30'u aşkın insan, güvenlik güçlerince öldürüldü. 12 eylül öncesinde 5300 kişi terör olaylarında yaşamını yitirdiler. 1984 yılından bu yana güneydoğu'da öldürülenlerin sayısı ise - güvenlik görevlisi, sivil halk, pkk'lısı - 7000'i aştı.

    "atatürk düşmanları", olayları vicdanlarında bir de bu açılardan değerlendirmelidirler. tabi eğer vicdan denen duygu kalmışsa!..
  • dinci mollaları vatana ihanet suçuyla idam ederken, haklı mı haksız mı olduklarını, bugün o dincilerin izinden giden, insanların icraatlarından ve söylemlerinden doğrulamasını yapabilirsiniz.

    (bkz: #40918149)
  • siyasi islamın bitişi ile beraber tekrar kurulması elzem olan kurumdur. zira zamanında din gidiyor goygoyu ile milli mücadeleye ayak bağı olan ingiliz uşağı dedeleri ile aynı adaleti hak etmektedirler.
  • yeteri kadar kelle alamamıştır.
  • zekeriya sertel in "hatirladiklarim" adli kitabindan:

    hapishaneye dönünce kapida ata çelebi adinda bir gençle karsilastik. mersin’de "dogru söz" gazetesini çikaran bir komünistti. kararin verilmesini bekliyordu. (...) bize bildiklerini anlatti: "istiklal mahkemesine getirilenlerin yüzde doksani öldürülür. durusmalara hizli bakilir, uzun uzadiya hukuk kurallarina, yasa hükümlerine bakilmaz..."
    iste mahkemeye bu perisan ruh hali içinde gittik. mahkemede savci ilk kez suçumuzu anlatti. memlekette isyan bulundugu bir sirada, askeri isyana tesvik edici yazi yazmisiz. (...)
    memlekete isyan varken biz askeri isyana tesvik etmistik! hani ördek hikayesi kadar gülünç bir sey. fakat istiklal mahkemesi olaganüstü günlerin mahkemesiydi.
    burada mantik aranmazdi.
    savcinin söyledikleri kelimesi kelimesine tekrar ediliyordu."ceza kanununun falan ve filan maddeleri geregince" der demez, biz arkasindan "idam" kelimesinin gelmesini bekliyorduk. fakat hayir...hüküm üç sene kalebentlikti. birdenbire kurtulmus gibi sevindik. (...)
    kollarimizi sallaya sallaya mahkemeden çiktik. bir arabaya bindik. sevine sevine hapishaneye döndük. hüseyin cahit’le ata çelebi bizi kapida merakla bekliyorlardi.
    - ne oldu, nasil geçti? dediler.
    - darisi sizin basiniza, dedik
    - ne o beraat mi ettiniz?
    ölüm beklerken üç sene kalebent cezasi bize öyle hafif gelmisti ki, onlara da ayni cezanin verilmesini diler olmustuk.
  • insan hakları evrensel değerler falan yalan geçin bu sözleri. tertemiz işini yapmış bir
    mahkemedir. hainin insani hakkı falan olmaz. hain en ağır şartlarda yok edilmeli kökü kazanmalıdır.
  • iki defa kurulmuştur. ilki 1920'de kurulup savaş sırasında isyancılık edenleri, asker kaçaklarını veya casusluk yapanları yargılama görevi görmüştür. ikincisi savaş bittikten sonra kurulup devrimlere karşı gelenleri yargılama görevi görmüştür. yargılamaların ve suç infazlarının istisnasız tamamı halka açık bir şekilde yapılmıştır.

    istiklal mahkemelerinde yargılananlar muhaliflerden ibaret değildi. mahkemede görevini kötüye kullanan, rüşvet alan, halka zulmeden veya yolsuzluğa karışan devlet görevlileri de vardı.

    sanılanın aksine idam cezası verilenler azınlıktadır (%2 civarı). genelde verilen cezaların büyük bir kısmı hapis, sürgün, para, değnek veya benzeri cezalardır. beraat etme oranı da %25 civarıdır. suçu ne olursa olsun mahkemeye kendi isteğiyle gönüllü olarak teslim olanlara ceza indirimi yapılıyordu.

    bunun dışında ceza verilenlerin temyiz veya itiraz hakkı yoktur ve verilen cezalar nihaidir. buna istisna olarak savaş sonrasında istiklal mahkemeleri tarafından verilen idam cezaları meclis tarafından onaylanmadan infaz edilemezdi. aynı dönemde rusya'da benzer görevi gören devrim mahkemeleri gizli oturum yapıyordu ve sanıklar yargılama süresince çeşitli işkencelere maruz kalıyordu. bu mahkemelerde şeffaflık olmadığı için verilen idam cezalarının oranı bilinmemekle beraber oldukça yüksek olduğu tahmin ediliyor. atatürk döneminde bazı muhalif gazeteciler istiklal mahkemelerini rusya'daki mahkemelere benzetse de arada fazla benzerlik bulunmamaktadır.

    ayrıca istiklal mahkemelerinin kurulması atatürk'ün fikri değildi. bu fikir meclisten gelmişti.
hesabın var mı? giriş yap