• "yumuşak güç kullanarak hakimiyet kurmak" olarak çevirebiliriz belki.
  • osmanlı devleti'nin resmi bir politikası olup, fethedilen yerlerde halkı sömüren feodal beylerle mücadele edilip yerel halka dokunmama ve dini inancına karışmama anlayışıdır.
  • meyl * kelimesinden türemiştir kelime. usulca meylettirme, salına salına sinsice...
  • osmanlı devleti'nin uyguladığı soft power politikası, fethedilen yerlerdeki halka din,dil özgürlüğü tanınması, ağır vergi yükünden halkın kurtarılması ve halkı idare sürecine katmak genel çerçevesini oluşturur.
    (bkz: iskan) ile alakası olmamasına rağmen karıştılır genelde.
  • bu da yine bir osmanlı politikası ..hiç olmazsa daha samimi bir politika... fethedilen bölgelerdeki halka dini , dili vb konularda karışmamak ,kendi kültürlerini özgürce yaşamalarına izin vermek, buralara iskan politikası ile yerleştirilen türkmenlere 'komşunla iyi geçin,yardım et, iyilik yap' ki islamiyeti araştırıp merak etsinler ve kendi rızalarıyla müslüman olsunlar demek...yani kısacası kalpleri fethetmek politikası da diyebiliriz...
  • fethededilen bölgelerdeki yabancı unsurların devlete alıştırılması ve bağlanması için hoşgörülü bir tutum sergilenmesi işi.
  • kalp kazanma, hoşgörü.izlenmesi gereken bi politika
  • osmanlı devleti'nin idaresiyle bütünleştirmeyi hedeflediği bölgelerde, uzlaştırıcı ve meylettirici mahiyette olan politikasına istimalet denir. erken dönem osmanlı kroniklerinde, gayr-i müslim tebayı gözetme, onlara karşı hoşgörülü davranma ve raiyetperverlik şeklinde tanımlanmıştır. istimalet uygulaması, osmanlı devleti'nden önceki türk-islam devletlerinde de görülüyor olsa da en incelikli biçimde her ayrıntısı hesaplanmış olarak osmanlı zamanında uygulanmıştır.

    istimalet'in ilham kaynağı, kuran-ı kerim'dir. tevbe suresi'ndeki ayette(9/60), "el-müellefetü kulûbühüm" ifadesi geçer. bu terkip, gönülleri ısındırma, kalpleri yakınlaştırma ve yumuşatma anlamındadır kaynak. osmanlı fetih siyasetini kolaylaştıran bu ilkeyi selçuklulardan miras olarak devralmıştır. bu sayede osmanlı beyliği, bizans tekfurlarıyla iyi geçinmeyi, yerli halkın kalbini kazanmayı hedeflemiş ve başarılı olarak devletin gelişmesine önemli katkıları olan akıncı mihaloğulları ailesini kazanmıştır.

    osmanlı devleti'nin istimalet politikasını siyaset sahnesine koyması ve bir strateji olarak uygulaması, trakya bölgesinin ve balkanların fetihlerinde açıkça görülür. osmanlı fetih siyasetinde, ülkelerin kılıçla fethedilmesi değil barış yoluyla teslim alınması esastır. eğer kılıçla fethedilirse, o zaman ganimet hakkı doğar ve bu yüzden fethedilen bölgedeki sosyo-ekonomik dengeler bozulabilirdi. bu kaygılardan dolayı, balkan halklarının himayesi, haklarının iade edilmesi, dini bakımdan serbestlik tanınması, vergi muafiyeti getirilmesi gibi ısındırıcı ve meylettirici politikalar uygulanmıştır. osmanlı devleti'nin uyguladığı bu yumuşak siyaset, istimaletname denilen, hakları ve muafiyetleri tanımlayan resmi yazılarla belgelenirdi. osmanlı arşivlerinde ikinci mahmut dönemi de dahil olmak üzere istimaletnamelerin çokça örneği bulunmaktadır.

    osmanlı fetihlerinin balkanlara yöneldiği zamanlarda, feodal idari düzenden ve katolik hakimiyetinden dolayı inanç alanlarını daraltan ve ağır vergi yükümlülükleri altına ezilen halklar, osmanlılara bir kurtarıcı gözüyle bakmaktaydı.

    istimalet siyasetinin uygulama aşamalarında dikkat çekilmeye değer olan aşamalardan biri de haraçgüzarlık'tı. bilindiği üzere islam siyaset anlayışına göre, dünya toprakları darülharp ve darülislam olarak ikiye ayrılır. geliştirilen ara formüle göre, fethedilmeyen ancak yıllık bir vergi karşılığında (haraç) islam devleti'nin boyunduruğu altına giren topraklara da darülahd tanımı getirilmiştir. haracını ödeyen ve boyunduruk altına giren devlete verilen statüye haraçgüzarlık denirdi. iç idari yapılarına, örf, gelenek ve dinlerine dokunulmaz, ödedikleri yıllık vergi (haraç) karşılığında osmanlı devleti'nin himayesini görürlerdi. bu geçici barış hali evresinde osmanlı devleti, yerel güç odakları ile uyum ve ahenk içerisinde çalışabilecek ortamı hazırlardı. eğer yereldeki nüfuzlu kimseler, osmanlı devleti'nin çıkarlarına uygun biçimde hareket etmezse o zaman dengeleri bozmayacak biçimde bir siyaset izlenir ve sistemin dışına itilirlerdi. ayrıca, halkın üzerindeki angarya niteliğindeki ağır mükellefiyetler kaldırılır, eski idari uygulamalar ani biçimde sonlandırılmadan hassas bir intibak süreci izlenir, dini kurumlar, toplumsal hiyerarşiler ve sınıfların statüleri korunurdu. böylelikle katolik baskısından yılmış olan balkan halklarının gönülleri istimalet politikası kapsamında kazanılmış olurdu.

    istimalet politikasını hoşgörü kavramı ile açıklayan tarihçiler de bulunmaktadır. balkanlar'daki türk fetihleri sayesinde arnavutlar'ın bizans ve sırp baskısından kurtulduğu, asimilasyonun engellendiği, sırp kilisesinin üstünlüğünün kırıldığına ilişkin görüşler literatürde öne sürülmüştür. yine 1430 yılında selanik fethedildiğinde devrin canlı tanığı olan rahip johannis anagnostis'in anlatımlarında, bölgenin venedik ve latin baskısından dolayı ızdırap çektiği, türklerin bir kurtarıcı gibi karşılandığına yönelik tasvirler dikkat çekici ilk örneklerdendir. latin serpuşu yerine türk sarığı görmeyi yeğlerim deyişi de bu dönemlerde ortaya çıkmış olmalıdır.

    osmanlılar istimalet siyasetini sadece fetihler döneminde değil, aynı zamanda idari sistem tesis edildikten sonra da uygulamaya özen göstermiştir. çok renkli ve kozmopolit nüfusun bir arada uyumlu bir denge içerisinde yaşaması için sosyo-ekonomik düzenin kurulması ve sürdürülebilir olmasına hassiyetle riayet etmiştir. osmanlı idarecileri, herkese iş ve ticaret serbestisi sağlanmasına, halkın iyi muamele ve himaye görmesine yönelik yönetim ve siyaset stratejilerini istimalet politikası kapsamında uygulamaya koymuşlardır. zamanla dünyadaki koşulların değişmesi, ulusçuluk ve milliyetçilik akımları kapsamında coğrafyaların yeniden şekillenme sürecine girmesi nedeniyle de istimalet politikası artık ikinci meşrutiyet dönemine gelindiğinde çürümüş, işlevselliğini yitirmiş ve iflas etmiştir.
    kaynak
  • istimalet kelime anlamı olarak; meylettirme, cezbetme, gönül almadır. bu politika gayrimüslimlerin (müslüman olmayan osmanlı halkı) gönlünü alma politikasıdır. gayrimüslimler inançlarında serbest kalmışlardır, osmanlı koruması altında yaşamışlardır, vergilerden kimi zaman muaf tutulmuşlardır. kısaca osmanlı devletinin hoşgörü politikasıdır.
  • öğrencileri tuzağa düşürmek için iskan politikası ile birlikte verilir. istimalet yerine, hoşgörü politikası dendiği için; "iskan mıydı acaba ya, istimalet ne ola ki ?" diye düşünüp iskan politikasını işaretler çoğu öğrenci. hatta 20 yıllık tarih hocası bile bu hatayı yapmıştır. eski defterlerime şöyle bir bakıyorum da istimalet adı geçmiyor bile.
hesabın var mı? giriş yap