• önceki kisa tatilimde fazla gezemedigim, ama önumuzdeki 3 yil icinde yeniden gelecegim guzel ulke.
  • pandemi süresince dünyada ki en mutlu çocuklara sahip olduğu sonucu ortaya çıkan ülke.
    yani içinde bulunduğumuz süreçte çocukların psikolojisi göz önüne alındığında diğer ülkelere kıyasla daha az hasar almış olarak devam etmekteler.
    ileride ne olur bilemeyiz elbette.

    bu arada yukarda yazılan benim gözgezdirdiğim entrylerin pekçoğu yanlış yada çöp.

    ek olarak;
    (bkz: isveç'te doktorluk)
  • liberal partisinin, işin bokunu çıkardığı ülkedir. verdikleri yazılı önerge ile 15 yaşından büyük kardeşlerin ilişki yaşaması ve kişilerin yazılı vasiyeti olması halinde ölülerle cinsel ilişkiye girilmesinin yasal olması gerektiğini savunmuşlar, bu durumu "genel geçer ahlak kurallarından hoşlanmıyoruz ve şu anki yasalar hiç kimseyi korumuyor" diyerek özetlemişler.

    (bkz: gerçek liberalizm bu değil)

    detayları için kaynak

    edit: parti yönetiminin değil, gençlik örgütünün bir teklifi. parti sözcüsü adam alfredsson da zaten buna katılmadıklarını belirtmiş. yine de böyle bir şeyin dile getirilmesinin, isveç siyasetini ve tabuların toplumdan topluma nasıl farklılık göstereceğini anlamaya biraz da olsun katkısı olacağını düşünüyorum.
  • 70 adet çocukta covid sebepli kawasaki sendromu ortaya çıkmış, adam hala "isveçteki çocuklar çok mutlu bi defa, burdaki entryler çöp" diyor. (burda da yine inceden bir "yaşlılar toplumun önemsiz bir segmentidir" iması var dikkat ederseniz).

    https://www.expressen.se/…vshotande-covid-reaktion/
  • hah, hah, hah. bunlar iyice aşmışlar yahu. nihilistlerin iktidarı mı geliyor nedir? güya onlar her türlü otoriteyi reddeder, iktidara, siyasete, hatta dünyaya sırt çevirirler ya da en azından ilgisiz kalırlardı hani. sinsiler sizi.
    konuya gelince; neden böyle ayrıntılara kafa patlattıklarını anlayamadım doğrusu. "atış serbest" deseler, millette allah ne verdiyse kafasına göre takılsa, hedefe daha zahmetsiz ulaşırlar halbuki.
  • sağlık sisteminin eskisi gibi iyi olmadığı ülke.
    90’lı yıllarda o zamanki adı huddinge olan hastane ortopedi ve bakım dalında dünya birincisiydi. günümüzde ise sağlık sistemi dökülüyor. diğer iskandinav ülkelerinde yaşlı bakımevlerinde covid-19’dan ölenlerin sayısı azken isveç’te çok yüksek. bunun en önemli nedenlerinden birisi diğer iskandinav ülkelerinde yaşlı bakım personelinin eğitimli olmasıydı. isveçli yaşlıların şansızlığı deneyimli-diplomalı bakıcı sayısının az olması ve tek derdi para olan özel bakım evlerinin yaşlıları ihmal etmeleriydi. ölen yaşlılar ise yıllarca çalışarak ülkenin gelişimine katkıda emeği geçmiş işçi ve memurlardı.

    bu sorun birkaç aylık süreçte olmadı. daha doksanlı yıllarda iktidara gelen sağ koalisyon hükümeti sağlık sektöründe indirime giderek binlerce hemşire, hastabakıcıyı işten çıkarıp özelleştirmeye kapıları açmıştı.
    sağ koalisyon bu kararları alırken sosyal demokratlar çok mu iyilerdi ? daha sonra iktidara gelen sosyal demokratlar da aynı hataları, sürdürünce sağlık sistemi bugünlere böyle kör topal gelebildi.

    bu sistemden günümüzden örnekler verirsek. her türlü ağrı,( bazenameliyat ağrısı, doğumsonrası ve aklınıza gelen her ağrıya )alvedon denilen artık isveç’in milli ağrı kesicisi olmuş ilacı verip gönderiyorlar. sonra gazetelerden göğsündeki şiddetli ağrı için gittiği acil servisten alvedon ile eve gönderilen hastanın kalp krizinden öldüğünü okuyoruz. bebek doğar, yanlışlıkla vergi dairesine ölüm kaydı olarak bildirirler, gerçeği medya ortaya çıkarınca özür dilerler.
    en basiti, safrakesesinde taş oluştugunda hemen ameliyatla safrakesesini almıyorlar. bunun nedenlerinden birisi, bir organın ancak yüzdeyüz çalışmayacak hale gelirse ancak o zaman ameliyatla alınması diğer neden ise:
    safrakesesinde taş oluşması belli bir yaştan sonra çok sık raslanılan bir olay olduğundan, özel hastaneler de olmadığından her ağrısı olan ameliyat edilirse bunun maliyetinin yüksek olması.

    bu arada bir yanlış anlaşılma olmasın bir cerraha bu konuyu sorduğumda “ her safrakesesi alınmıyor. taşlar bazı hastalarda ağrı ve sorunlara yolaçmaz bu nedenle kesenin alınması gerekmez. safra kesesinde taş olanların oranı % 90 ama ameliyat ettiklerimizin oranı ancak % 9.” demişti.
    diğer yandan netten isveç sağlık forumlarına girdiğinizde bazı hastaların bu konulardaki yakınmalarını okuyorsunuz.
    hasta 3-5- kere taşlar yüzünden acile ağrılarla gidiyor ve ona bu durum için özel ağrı kesici verilip eve gönderiliyor. ne zaman yüzü gözü sararıp, taşlar safra kanallarını tıkıyor, pankreas iltihabına çeviriyor o zaman mecburen ameliyatla kese alınıyor. hastanın isyanı da neden son anda ameliyat edildiği yada “ben her ağrıda , her seferinde evimde bana reçeteyle yazılan yan tesirleri yüksek ağır ağrıkesicileri mi kullanmak zorundayım” diye soruyor.

    sağlık uzmanı değilim bu konuda yorum yapamam sadece burada farklı bir tanı ve tedavi sistemi olduğuna inanıyorum.
    daha birkaç ay önce karolinska başhekimi, doktorlara corona döneminde genelge göndererek arka planda birkaç hastalığı olan 60 yaş üstü hastaların hastaneye kabul edilmemelerini söylemiş, bu skandaldan medya sayesinde kamuoyunun haberi olmuştu.
    tamam böyle bir olay savaş dönemlerinde olurmuş. ( bu uygulamanın ismi var şimdi unuttum) ama o zamanlar stockholm hastanelerinin kapasiteleri dolmamışken, hastane koridorlarına corona hastası binlerce hasta yığılmamışken bu kararın alınması kamuoyunda günlerce tartışılmış sonradan bir yönetici çıkıp böyle ayırımcı bir kararın alınmadığını söyleyerek geri adım atılmıştı.

    aynı karolinska institüsü şimdi ise corona bulaşma oranı ve ölümlerin artık azaldığını ileri sürüp corona dönemi canla başla çalışan doktor hemşire ve diğer sağlık personelini işten çıkarmayı, onların yerine yeni personel kiralamayı düşünüyor. yine aynı karolinska, pandemi öncesi de bazı doktorları işten çıkarmıştı.

    pandemi başlangıç aylarında başbakanın tv konuşmasında “ sevdiklerinize veda edebilirsiniz ” dediği günler sokaklar bomboştu.
    sonra o ilk panik günleri kısa sürerek güneş çıkınca millet denize, sokaklara doluştu. çalışmak zorunda olanların seçeneği yoktu ve tıkış tepiş belediye otobüslerine binmek zorundaydılar. sonradan sl bu olaya çok şaşırdığını söylemiş milleti kendine güldürmüştü.
    halkın büyük çoğunluğu yönergelere uyup mesafesini korudu, elinden geleni yaptı. biz göçmenler için aynı seyi söyleyemiyorum. bazıları kültürel nedenlerle alışkanlıklarına kısıtlama getirmediler. bir gün içinde stockholm’de corona’dan ölen 16 somalili vatandaşın hepsinin de virüsü aynı gün, hasta ziyaretinde kaptıkları ortaya çıktı. aklıbaşında olan diğer göçmenlerin de evde çalışma lüksleri yoktu. taksi otobüs sürücülüğü, restoran, temizlik , bakım gibi işleri olduğundan virüs kaptılar.

    sağlık hizmetlerinden sorumlu olan ekonomiyi belirleyen hükümetin mavi-yeşil kanadı oluşan bakım borcu bedelini doktor ve hemşirelere ödetmek istediği söyleniyor. bakım parası personele gideceğine tam tersi oluyor ve karolinska hastanesi doktor ve hemşireleri işten çıkarıp tıp personelini kiralamayı düşünüyor.

    2019 yılında işe aldıkları sağlık personeline 800 milyon sek. yatırım yapmışlar oysa 2018 yılında bu oran 658 milyon kronmuş. hükümetin kırmızı kanadı ise buna karşı çıkıp tasaruf bahanesiyle işten atılmaların önlenmesi ve sağlık bakım parasının işe alınan danışmanlara değil direk personele gitmesi gerektiğini savunuyor. karolinska üniversite hastanesi 150 yardımcı hemşire ve 100 doktorun işten çıkarıldığını bildirdi.
    geçen yıl, karolinska'da fazla mesai 350.000 saatin üzerindeymiş. bu yılın da sorunlarını çözemiyorlar.(bugün karolinska’ya taktım)
    daha ne yazalım ? herbir satırın kendi linki olduğundan hepsine link vermeden özet geçiyorum. iyi ülke, kötü ülke kavramı yoktur. ülkelerin iyi ve kötü yanları vardır. bu nedenle bazen isveç’i seviyor bazen dövüyorum. bugün öyle bir gün işte.

    gazetelere göre “geçen hafta, norveç ve danimarka'nın isveç'ten daha kötü bir enfeksiyon gelişimine sahip olduğu bildirildi.
    ab'nin enfeksiyon kontrol birimi ecdc'nin istatistikleri, yeni vaka sayısında norveç'in isveç'i geride bıraktığını gösteriyor. son 14 günde isveç'te 100.000 kişi başına 24.0 enfeksiyon görüldü. norveç için rakam 24,8'dir. ” deniliyor ve eklemişler “aslında
    norveç'teki durum her zaman düşük bir seviyedeyken, isveç yüksek bir seviyeye sahipti ve şimdi norveç'le aynı seviyeye iniyor, norveç ise endişelendiren bir şekilde yükseliyor” deniliyor. salgının yerellikten çıkıp ulusal düzeyde yayılmasından korkuluyor. aynı yükseliş danimarka için de söyleniyor. kimse isveç'te ihmalden ölen binlerce yaşlıdan söz etmiyor ama son alınan önlemlerle yaşlılar yurdunda artık bu durumun kontrol alındığı ilgililerce belirtiliyor.
    bu yıl kanser olaylarında düşme görüldü. bunun sevinilecek birşey olmadığı, gerçek nedenin insanların virüs kapma korkusu nedeniyle hastaneye gitmekten korktukları için tahlillerini yaptırmadıkları bu nedenle kanser teşhis oranının düşük olduğu söylendi. ameliyatlar önceden ertelendiğinden şimdi uzun bir ameliyat sırası var ve zamanında erken teşhis yapılmadığı icin kanser ve diğer hastalıklarda sayının normalden yüksek olacağı söylenirken halka korkmayıp teşhis ve tedavi için hastanelere gelmeleri gerektiği söyleniyor.

    the telegraph gazetesine göre ağız koruyucusu, yüz maskeleri insanlara covid-19'a karşı bağışıklık verebilir ve enfekte olurlarsa onları daha az hasta edebilir deniliyor. bunu kanıtlamaları için deneklere virüs vermeleri gerektiğinden ve bu olay etik olmadığından yapılmıyormuş. bu nedenle kesin kanıt yok. görebildiğim kadarıyla stockholm sokaklarında koruyucu maske kullanımı da pek yaygın değil.
    hergün yeni bir araştırma ile karşılaşıyoruz. henüz kesin sonuçların alınmadığı belirsiz dönemlerdeyiz.
    isveç denilince akla sadece volvo, abba, mora bölgesi çeliğinden yapılmış bıçak, köfte satan mobilyacı ikea, h&m değil, şimdi diğer başka konular akla geliyor.

    edit : businessclass düzeltti. mora bölgesinde çakı değil bıçak olacakmış.
    ikinci edit : bugünün güzel haberi . karolinska üniversite hastanesi yönetimi, bugün ( 16 eylül ). 109 doktor ve 157 yardımcı hemşirenin işten çıkarılmalarının iptal edildiğini svd'ye açıklamış.
    https://www.svt.se/…illbaka-varsel-av-vardanstallda

    edit: yazılanlara bakarak isveç'te'' insanlar acı çekiyor, ameliyat etmiyorlar '' gibi bir sonuç çıkmasın. geçmiş yıllarda başarılı olan sağlık sisteminin son on-yirmi yılda siyasilerin para hırsı nedeniyle tırpanlandığı anlatılmıştır.
    bir diğer verdiğim örnekte de yanlış anlaşılma olmasın. cerrahın bana anlattığı gibi safra kesesinin hemen alınmamasının nedeni:
    ''1- bir organ çalışıyorsa son ana kadar alınmaz.eğer işlevini yitirmiş ve sağlığı tehlikeye atacak duruma gelmişse o zaman alınır.
    2. safrakesesinde taş olduğu halde hiç ağrı hissetmeden yıllarca sağlıklı yaşayan hastalar vardır biz buna sessiz taşlar diyoruz, bazı durumlarda ultrada raslantıyla ortaya çıkıyor.''
    deniliyor.

    olaya tarafsız gözle bakarak hastaların yakınmalarını dinlediğimizde bazılarının sürekli ağrı kesici kullanmak istemediklerini işitiyoruz.
    herkesin ağrı eşiği farklı olabilir. sanıyorum ki defalarca çok ağır acılar, sancılar çeken bir hastayı ameliyat etmemezlik yapmazlar. olayda kişinin vücut değerleri, acı eşiği gibi durumlar mutlak gözönüne alınıyordur.
    birde yanlış öneride bulunanlar var. örneğin“ ameliyat için ev doktorunuzla değil direk cerrahla kontak kurun” diyorlar. bence yanıltıcı.
    kendi ev doktorunuza gittiğinizde zaten size kan ve diğer testler yapılıp karaciğerdeki değerler ve diğerleri araştırılır. test sonucuna göre gerekiyorsa doktorunuz sizi röntgen,ultra yada cerraha yönlendirir. ama değerleriniz normalse kolay kolay ameliyat önerilmez.
  • isveç'te bahar link.
  • yıllar önce batan estland gemisi estonia ile ilgili ortaya çıkan yeni bir video’nun gündemi değiştirdiği ülke.discovery network'ün 1994 estonya felaketiyle ilgili bir belgeseli, enkazın sancak tarafındaki hasarı gösteren yeni video görüntülerini gösteriyor.

    başında özet geçersem:
    28 eylül 1994 yılı gecesi talinn- stockholm arası sefer yapan gemi baltık denizinde batmış, 852 yolcu ölmüştü. kaza nedeni olarak motorlu araçların bulunduğu kattaki giriş kapağının baş vizör kilidinin kırılması sonucu kapağın denize düştüğü ve açılan aralıktan suyun girmesiyle geminin battığı söylenmişti.
    alt katlardaki kamaralarda kalan yolculardan bazıları, ağır birşeyin çarpma ve patlama sesine benzer gürültü duyduklarını söylemelerine rağmen dosya kapanmış, batan gemiyi yüzeye çıkarmanın maliyeti bahane edilerek geminin üzeri betonla kapatılıp denizin dibine terkedilmişti.
    bu konuyu araştıran belgesel film yapımcısı alman jutta rabel bu nedenle eli boş dönmek zorunda kalmıştı.
    ama sonradan gerçekler ortaya çıkmaya başladı. medyadan alıntılarsak:
    - - - - -
    gemideki bir yolcu ( carl eric reintamm ) gördüklerini aftonbladet’e anlattı. duyduğu ses ile boxer şortuyla dışarı fırladığında geminin dibinde denizin altında beyaz yüzen birşey gördüğünü ve o parlak şeyin sonradan dipte kaybolduğunu, aralıktan sular girmeye başlayınca geminin yan yatmaya başladığını” anlattı. carl eric, 7.kattaki terasa kadar koşarak herkese geminin su aldığını haber vermiş ve 2 mürettebata geminin batmaya başladığını söylemişti.
    kazadan iki gün sonra, polis sorgusunda gördüklerini de anlattı. ancak o zamana kadar kamuoyu kazanın kapıdan kaynaklandığı konusunda bilgilendirilmişti

    ancak anlayamadığı şey, gördüğü şeyin neden batmadığıydı ve ekliyor. “ama yavaşça geminin yanından kıç tarafına doğru ilerlemeye devam etti ve sonra çok yavaşça kayboldu.”
    altı yıl sonra, hayatta kalanlar için yapılan bir toplantıda, ilk kez, sorgulamasındaki polis tutanağını gördü - ve söylediği bu önemli ayrıntıların tam olarak yanlış şekilde yazıldığını fark etti.

    "güçlü bir fırtına vardı ve geminin duvarlarından /kenarından gevşeyerek suya düşen parçaları oluşturan büyük beyaz kare metal parçalar gördü. aynı zamanda gevşemiş kapı parçaları da olabilirdi. "
    diye yazılan tutanak için:
    - tamamen yanlış! suda gördüklerimi anlattım ama duvarlardan kopup suya fırlayan parçalar olduğunu hiç görmedim!”
    diyor.
    hayatta kalanların düzenlediği yeni bir toplantıda kendisi gibi gören ve düşünenleri gördü.
    “orada suyun içinde dalgaların, birkaç kez birkaç metre genişliğinde beyaz bir duvar parçası olarak algıladığım bir şeyi taşıdığını gördüm. bir anda batmamasına şaşırdım, su üzerinden kayarak uzaklaştı. sonra kayboldu. artık teknedeki deliğin çok büyük olması gerektiğini ve geminin hızla suyla dolacağını anladım. "

    o buluşma ile aynı yıl, carl eric, estonya'yı inşa eden alman meyer tersanesine yardım eden finli bir avukat ile görüştü. görüşmeye tersanenin baş müfettişi deniz kaptanı werner hummel de katıldı. ve sonra reintamm'a göre bir denizaltıyla çarpışma olduğundan şüphelendikleri ortaya çıktı. olay aynı zamanda çok hassas bir jeopolitik dönemde meydana geldi. bundan sadece bir ay önce, ağustos ayının son gününde sovyet birlikleri doğu almanya, estonya, letonya ve litvanya'dan ayrılmıştı.
    felaketten önceki haftalarda isveç savunması estonya'yı askeri, elektronik teçhizat kaçırmak için kullandı. dönemin temyiz mahkemesi başkanı johan hirschfeldt tarafından yürütülen soruşturmada iki durum resmen teyit edildi.

    carl eric, bu konuyu araştırıp filme almak isteyen alman gazeteci jutta rabe’den çok umutluydu onun bir şeyler bulabileceğini umuyordu. isveç hükümetinin geminin üstüne beton dökme girişiminin anlaşılmaz ve gizemli olduğunu düşünüyordu.
    estonya gemisi üzerine atılmış olan büyük miktarda çakıl ve kum nedeniyle, jutta rabe'nin araştırması ne yazık ki istenen sonucu vermedi.

    hayatta kalanlar ve yakınları tarafından yeni kapsamlı bir soruşturma yapılması talep edildi, ancak yetkililer ve isveç hükümeti buna hayır dedi.
    https://www.aftonbladet.se/…g-nagot-stort-i-vattnet

    bu kazadan 26 yıl sonra (bugün) discovery network'ün yeni belgeselinde gemiyle ilgili yeni bilgiler var. film yapımcıları, estonya gemisinin enkazında neredeyse sansasyonel keşifler yaptı. daha önce kısmen deniz dibine doğru gizlenmiş olan gövdede dört metre yüksekliğinde büyük bir delik buldular. şimdi soru şu : nereden geliyor? diyor gazete: ilgili link ve video:
    https://www.expressen.se/…nia-hur-kan-de-ha-missat/

    estonya başbakanı jüri ratas, estonya'daki yeni bulgunun ardından başbakan stefan löfven ile görüşmek üzere stockholm'e uçtu.
    estonya basınının haberine göre, estonya başbakanı şimdi gemiyle ilgili yeni soruşturmalar talep ediyor.
    ayrıca stefan löfven ile şimşek hızında yeni bir toplantı istiyor.
    estonya'nın batmasının sebebinin baş vizörünün olacağına dair resmi versiyona asla inanmamışlardı.

    artık teknede belgelenen bir delik olduğuna göre, kazazede yakınları derneği sea, kazanın nedeni hakkında yeni bir soruşturma yapılması gerektiğine inanıyor.
    aftonbladet'in sea başkanı lennart berglund, bunun hızlı ve şeffaf bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor.
    - - - - -
    edit 1 : devam eden yeni gelişmeler :

    estonyalı savcı isveç'i delilleri karartmakla suçladı.
    o zamanın sosyal demokrat basbakanı ıngvar carlsson, estonya'nın kurtarılmasına karar verdi ama ardından enkazı betonla kaplamaya çalıştı.
    - - - - - -

    “bugün, o zamanın sorumlu bakanlarından hiçbiri, geminin gövdesinde büyük bir deliğin açığa çıkması hakkında yorum yapmak istemiyor.eski savcı ve estonyalı müfettiş margus kurm şimdi isveç hükümetlerini enkazın durumunu bilmekle ve onu gizlemekle suçluyor.
    başbakan ingvar carlsson ilk olarak hükümetin estonya'yı ne pahasına olursa olsun baltık denizi'nin dibinden yukarı çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapacağına söz verdi. ancak 15 aralık 1994'te hükümet tam bir u dönüşü yaptı.

    - estonia denizde kalacak, dedi ıngvar carlsson etik hususlara değindi.kısa bir süre sonra hükümet, yolcu gemisi enkazının üzerine beton dökülmesine karar verdi.

    bugün, discovery'deki belgesel film yapımcıları, estonia'dan sonraki enkazın gövdede dört metre uzunluğunda bir delik şeklinde büyük hasar gördüğünü ortaya çıkardı.”

    medya bugün o zamanın siyasilerinin hepsine ulaşarak olay hakkında bilgi almak istemis ama hepsi telefona çıkmayıp konuşmayı reddetmişler.
    (başbakan carl bildt , bir hafta sonra başbakanlığı devralan ingmar carlsson, iletişim bakanı ınes uusman, bayındırlık bakanı mona sahlin ve hükümet baskanı göran persson)

    2004 yılında estonia'ya yapılan silah sevkiyatlarının açığa çıkmasının ardından, estonya hükümeti eski savcı margus kurm liderliğinde bir soruşturma başlattı.

    eesti päevaleht 25 gazetesinde, isveçli bakanların enkazın durumu hakkında - felaketten kısa bir süre sonra - gizli tutmayı seçtikleri derinlemesine bilgi sahibi olduklarını iddia ediyor. isveç'in denizaltıları ve sualtı operasyonları için büyük kaynakları olan bir deniz ulusu olduğuna dikkat çekiyor.

    - 850 kişinin hayatını kaybettiği bir kazayı soruşturma fırsatı bulan bir devletin bunu yapmamış olması mantıklı geliyor mu? isveçliler dalgıçlarını 1994 yılında enkaza gönderip enkazı incelemeyi görmezden gelmez miydi? margus kurm, muhtemelen oraya gittiklerini ve incelenebilecek her şeyi incelediklerini söylüyor.

    gazete, isveç hükümetinin estonyalılara yalan söyleyip söylemediğini sorduğunda cevap veriyor:

    - evet evet.

    eski savcı ayrıca isveç hükümetinin önce feribotu kurtarmamaya karar verme ve ardından deniz dibini çimentoyla örtme konusundaki istekliliğine işaret ediyor.

    - oraya 400.000 metreküp kum ve taş nakledildi ve soruşturma komitesinin hala çalıştığı şubat 1995'te çok hızlı bir şekilde mezar yapımına karar verildi. margus kurm, eesti päevaleht'e 25 aralık'tan sonra, aralık 1994'teki dalış videoları kaybolup kamuoyuna sunulan kopyalarla ilgili olarak skl, bazılarının manipüle edildiğini belirtti.

    eski savcı şimdi, kendisinin estonia ile bir denizaltı arasındaki çarpışmadan kaynaklandığına inandığı kazayla ilgili yeni ve şeffaf bir soruşturma görmek istiyor.

    - bu hasar su seviyesinin altında olduğu için, hayatta kalanların hiçbiri su yüzeyinin üzerinde herhangi bir gemiden bahsetmedi, birçok gösterge var.

    aftonbladet yorum için margus kurm ile temasa geçti ancak kendisine ulaşılamadı. isveç hükümeti bu sabah gönderilen basın açıklaması dışında herhangi bir yorum yapmadı.
    - - - -
    burada kaza ile ilgili özet yapılmış :
    - - - - -
    estonya felaketi

    27 eylül 1994'te saat 19.00'dan hemen önce, estonia kruvaziyer feribotu tallinn limanından ayrıldı. kısa bir gece yolculuguyla neredeyse bin yolcuyu bekliyordu - saat 8.30'da stockholm'deki värtahamnen'e varacaklardı.

    ancak gemi hiçbir zaman fin utö yüksekliğinden daha ileriye gitmedi, son varış noktasının ancak yarısına kadar gidebildi. gemi gece yarısından kısa bir süre sonra alabora olduğunda rüzgar kuvvetliydi ve dalgalar birkaç metre yüksekti ve sonunda tamamen battı. olay bir saatten az sürdü.

    güneş baltık denizi üzerinde doğduğunda, hayatta kalan 137 kişi çevredeki gemiler tarafından kurtarılmış veya helikopterler tarafından kaldırılmıştı. o gece 852 kişi öldü, ancak cesetlerin sadece bir kısmı kurtarılıp yakınlarına teslim edilebildi.

    1996 yılında estonya, finlandiya ve isveç tarafından atanan kaza araştırma kurulu'na göre, estonia'nın batması şiddetli hava koşulları ve geminin pruva vizöründeki aşınmış menteşeler nedeniyle gerçekleşti. komisyon, nihai raporunda, yüksek dalgaların hem pruva vizörünü hem de rampayı yırttığını ve büyük miktarlarda suyun iceri akmasına neden olduğunu yazdı.

    https://www.aftonbladet.se/…morklaggning-om-estonia

    olayın olduğu gece stockholm’de çok fırtınalıydı. oğlum henüz 1,5 aylıktı ve evde gökgürültülerinden uyuyamıyordu. o havada uçak ve gemilerin zor durumda olduğunu düşündük ama böyle bir kaza olabileceği aklımızdan bile geçmemişti. bu gemiyle kazadan bir yıl önce ailece talinn’e gitmiştik. o zamanlar yanılmıyorsam şirketin iki adet gemisi vardı ve iç dekorasyonu ahşap döşemeli güzel bir gemiydi.
    olay duyulduğunda ülkede büyük üzüntü ve şaşkınlık yaşandı. sağında solunda birçok ülkenin bulunduğu baltık denizinin ortasında bir gemi batıyor ve yüzlerce insan yaşamını kaybediyordu.
    bir kazazede gazetelerden birine gemiden kadın ve çocukların kurtulma şansının az olduğunu söylemişti.
    gemi yan yatarken daha yukarıya çıkmaları gerekiyor. tam tırmanma aşamasına geldiğinde iki çocuklu isveçli bir kadın yukarıya çocuklarıyla beraber tırmanmanın imkansız olduğunu söyleyerek yere oturuyor. elde ip, merdiven yada başka yardımcı bir alet olmadığından adam çaresiz kalıp onlara yardımcı olamıyor.
    kendi en tepeye çıkıp aşağıya baktığında gördüğü: yere oturup iki çocuğuna sarılmış, ölümü sessizce bekleyen bir kadın.

    görsel

    fotoğraf imgur’da archedephucking nikli kullanıcı sayfasından alıntıdır.
hesabın var mı? giriş yap