• otobüse eğer bebek arabasıyla biniyorsanız bilet basmanıza gerek olmayan ülke.
    ayrıca gerçekten zor kış şartlarına sahip, sanmayın ki gelişmiş ülke diye karla yaşamayı öğrenmişler. geçenlerde yağan karda, stockholmde, tren ve otobüslerden bazıları iptal oldu, sadece metro çalışıyordu ve 2-3 gün sürdü bu. belki metro istasyonlarının neden bu kadar güzel ve bakımlı olduğu konusunda bir fikir verir. zaten bütün ülkeyi yeraltına yapsalarmış o bile mantıklı olurmuş bence.
    güzel kızları var, ortalama kızları da var, ama çirkin erkeği yok gibi birşey.
    bütün yaşlıları baya ortalama ama, o güzellik çok uzun süre pek kalmıyor gibi.
  • bu ulkenin akademik ortamlariyla ilgili bir seyler soylemek istiyorum. malum gundem bok gibi, yine ulkeden kacasi edesi gelen vardir muhakkak, hazir yuksek lisansti burstu basvuru donemlerindeyiz birazcik fikir olsun.

    yakin zamanda isvec'teki ucuncu ayimi doldurdum. genel olarak her konuda hayati kolaylastirmaya yonelik girisimleri olan bir ulke (ya da turkiye'de zorlastirmaya calistiklari icin bana oyle geliyordur) ve egitim kismi da farkedilir olcude rahatlik sagliyor. gayet keyifli bir sekilde, kendimi paralamadan yuksek lisans yapiyorum (daha once turkiye'de de basladigim icin kiyasliyorum, aradaki fark inanilmaz). mesela tum dersleri ayni anda almiyorsunuz (buradan turkiye’de en az 7-8 dersi bize ayni anda veren sisteme sevgiler!) mesela yuksek lisansta bir donemde 4 ders alinacaksa ayni anda iki ders alip 7-8 haftada onu bitiriyorsunuz, dordunu birden 15 haftaya yayip uzatip iskence cekmiyorsunuz, ayni anda kafaniz en fazla iki dersle (ve o derslerin gereklilikleriyle) mesgul oluyor. bu donem aldigim 3 ders var; biri tum donemi kapsayan 15 kredilik kapsamli bir ders, diger iki ders 7.5 kredilik ve birini yakin zamanda bitirdik hatta donem sonu notu bile aciklandi, su anda ikinci 7.5luk dersi aliyoruz. onumuzdeki donem dort tane 7.5 kredilik ders alacagim bu sekilde.

    burada eger bir konu uzerinde cok caba harciyorsam bu iyi not alma ya da ders gecme kaygisiyla olmuyor, cidden konu ilgimi cektigi icin ya da ileride baska bir yerde isime yarayacagini dusundugum icin ogrenmek istiyorum. zaten buradayken derslerden kalmak icin ekstra caba sarfetmek lazim (meali: aslinda hic caba sarfetmemek) dunyanin en salakca odevini bile yazsaniz gerekli yorumlar yapilmis, eksikleriniz ve duzeltmeniz gereken noktalar belirtilmis sekilde feedback aliyorsunuz ve aceleye getirmeden yeni bir deadline belirleniyor, siz de "incomplete" odevinizi tamamliyorsunuz o genis zamanda mesela. yine mi beceremediniz, donem sonunda bir teslim hakkiniz daha var vs vs. yani hicbir sey teslim etmemek kalmak icin tek yonteminiz olabilir.

    isvec'te genel olarak bir insan ne kadar sacmalarsa sacmalasin asla yerin dibine sokulmuyor, asla asagilanmiyor ya da terslenmiyor. aksine, agzinizdan cikan her zirvalik cok kiymetli bir fikirmiscesine degerlendirilip ona gore yanitlaniyor ve bu durum derslerde de boyle. ha belki siz konusurken birileri icinden "ne zirvaliyor bu gerzek ya uff .s.s" diyerek la havle cekiyordur onu bilemem, sahsen siniftakileri dinlerken ben zaman zaman diyorum. ama hocalar ya da sinif arkadaslariniz bunu size asla yansitmiyorlar. bazen derin bir nefes alabiliyorlar tabii*, ama gozleri hala sizde oluyor, anlamaya calisiyorlar daha cok.

    eger ingilizce konusurken cekinen bir tipseniz asyalilarin konusmasina bakin ve bir daha dusunun. saka bir yana hem ingilizcesi cok bozuk, hem de sorduklari sorular mantiksiz olan insanlar bile burada sorun yasamiyor. "no dumb questions" felsefesi hakim ortalikta; anlamadiginiz her seyi sormaniz, takildiginiz bir noktada hocayi mutlaka durdurmaniz bekleniyor. derste soramadin mi, mail at. ya da git ofis saatinde sor. teklif zaten hocalardan geliyor; odev verdikleri zaman teslimden once gorusme ayarlamaniz konusunda israr ediyorlar, ya da sinavdan sonra eger sinavi tartismak istersen gorusme ayarlayabiliriz diyip uc farkli gundeki ofis saatlerini yolluyorlar. hali hazirda tamamini yaptiginiz bir odevi teslim etmeden once kontrol etmek icin goturebiliyorsunuz yani gelistirebilmek adina. 98 alip 2 puani nerden kirdiniz deme gicikligi gibi geliyor kulaga ama degil; lisansta o kadar lineer cebir dersleri alip da anlayamadigim seylerin mantigini, asil uygulama alaniyla olan iliskisini vs. buradaki uygulama sayesinde daha yeni anlayabildim. ya da mesela gecenlerde programlama modulunun hocasina gidip sirf muhabbet olsun diye gercekten bilmiyormusum gibi "defragmantasyon ne ise yarar" diye sordum. adam hic garipsemedi, sadece bir kalem istedi ve cizerek bilal'e anlatir gibi anlatti canim benim. haftaya da bilgisayarimi goturup linux kurmak istiyorum yardim et diycem mesela. (bu sefer gercekten bilmiyorum, program koordinatorum dedi git ona diye)

    isvec'te insanlarin birbirine ilk ismiyle hitap etmesi cok alisilmis bir durum, simdi kutuphaneye dekan gelse ona da adiyla seslenirim mesela (gerci bu muhtemelen dekani tanimadigim icin de olabilir askjda) bangladesli elemanlar da var hocalara "sir? :(" diyip duran ama bu tur bir ortamda kulak tirmaliyor. kasmaya gerek yok yani. gerci ben adiyla bile seslenmiyorum, direkt insanlarin yuzune yuzune konusuyorum ve isimlerini sadece maillerde kullaniyorum. bunun nedeni gercekten de arada belirgin bir hiyerarsinin olmamasi. neden "belirgin" diyorum, evet karsindaki insan senin notunu veriyor, bir anlamda senin gelecegini belirliyor ve senden daha ustun konumda; ama daha gecenlerde bizim odevlerden birinde bir yanlis anlasilma oldu ve odevi degerlendirecek olan hoca odevleri yeniden yazip teslim etmemizi istedi. sen misin bunu isteyen, o sakin isvecliler resmen cildirdi ve hocayi student union'a sikayet ettiler aksjdkajf ben bir sey yapmadim zira olayin patladigi seminer grubunda degildim hatta olay esnasinda uyuyordum, sonuc olarak gercek bir turk gibi konformistligimden odun vermedim ve otoriteye bas kaldirmadim* ama surec ogrencilerin lehine isledi, odevleri ufak degisikliklerle revize edip tekrar teslim ettik ve herkes guzel guzel notunu aldi. boyle bir seyi turkiye'de hayal edebiliyor musunuz bilmiyorum, ben turkiye ortalamasina gore fersah fersah medeni bir ortamda okudum ve hocalarimizla kurdugumuz iliskiler epey duzgundu ama yine de boyle bir seyi hayal edemiyorum; hoca bir seyi begenmezse pasa pasa o seyi bastan yapariz yani sikayet etmek nedir, edersek de birtakim seyleri transkriptte ve seneye o dersi tekrar alirken tersten goruruz zaten.

    hoca bir seyi begenmezse demisken. turkiye’deki hocalarim ayni anda hem demanding hem de beklentisi dusuk insanlar olabiliyordu her nasilsa. mesela ben turkiye’deyken programlama ogrenmeye baslamisim aslinda ama haberim yok, bugune kadar benim yaptigim/bildigim seylerin dort islem seviyesinde oldugunu dusunuyordum, dusunduruyordu yani ogreten hocam, ama bir yandan da bizden bir bok olmayacagini dusundugunu de hissettiriyordu o yuzden bir noktada israr etmeyi birakmisti. simdi burada programlama adi altinda ogretilen konular arasinda onceden bilmedigim cok az sey var. ama burada o yaklasim yok, ogrencilere asla “nasil yani, bunu onceden bilmiyor musun?” gibi bir sey soylenmiyor ya da dersi gecmek icin ogretilenlerin cok cok ustune cikmaniz beklenmiyor. yukarida da dedigim gibi her seyi keyfimden yapiyorum, bir tutorial izliyorsam bir makale okuyosam bir programlama dilini iyice ogrenmeye calisiyorsam tamamen ilgimi cektigi icin, yapacak daha iyi bir seyim olmadigi icin vs.

    ha buradaki sistem cok mu mukemmel? bence degil, hatta bunu yukarida sikayet edilen hocayla konustugumuzda o da belirtti. kendisi alman, ve almanya'daki sistemde ya da kendisinin bildigi kadariyla turkiye’de de kurallar daha siki ve genelde bir is yapilirken, bir makale yazilirken vs ortada bagli kalinan bir structure izleniyor. isvec’te pek boyle bir sey yok, cok serbest ilerliyorlar. bu yuzden universite okurken sikinti yasayan, bekledigi siki duzeni bulamadigi icin bosluga dusup bocalayan ve okulu birakan ogrenci cok fazla. tabii okulu birakma luksleri oldugunu da esgecmemek lazim, egitimini alip kamyon soforu olursan acayip para kazanabildigin bir sistem var. mesela ben okulu birakmayi dusunmuyorum ama yine de bu “serbestlik” beni bazen boguyor: kimsenin ne kadar sacmaladigi yuzune soylenmiyor, resmen kimsenin bir seyi tamamen yanlis yapmasina izin verilmiyor! her sey ayni derecede onemli, her sacmalik dikkate alinmaya deger, asla bir seyin uzeri cizilemez... bence bu cok sacma, ben hocanin onume paper koyup “bakin millet neler yapiyo ve yayinliyo, siz daha su basit seyi beceremiyosunuz” dedigi sistemden geldim, alisamiyorum ajsdad etnografi hocasinin “ne kadar degisik bir bakis acisiyla yaklasmissiniz, keske bunu diger seminer gruplariyla da paylasabilseydik, en ilgi cekicisi bu” demesi size dogru yolda oldugunuzu dusundurtebiliyor mesela, ama sonra o odevden 11 uzerinden 6 aldiginizi farkettiginizde (zaten gecme notu 5) bir seylerin ters gittigini anlayabiliyorsunuz (evet bu duzeltilmis hali bir de). muhtemelen itiraz etsem ve instructionlarda acik degildiniz desem buna da ikinci bir complete sansi gelirdi, ama etnografi o kadar igrenc bir sey ki tekrar ugrasmak istemedim. yine bu structure eksikligi sebebiyle isveclilerin yazdigi paperlar genelde cok yayinlanmiyormus (dedi alman hoca) o yuzden buraya egitim almaya pur akademik kariyer icin gelecekseniz iyice dusunmenizi oneririm.

    ote yandan, akademi dedigimiz sey tek ulkeye indirgenemiyor elbette ve bu anlattigim guzel orneklerdeki tum hocalar isvecli degildi; bolum koordinatorum italyan, programlama derslerini veren de bir almandi, o etnografi derslerini aldigim kadin isvecli ornegin. isvecliler cok super diye genelleme yapmiyorum yani, ama isvec’teki anlayis geregi (belki genel olarak avrupa’da boyledir isler ama daha once baska bir ulkede egitim almadim) herkes isini duzgun yapiyor. uc aylik izlenimlerime gore isvec’te egitim aliyor olmak genel olarak guzel bir sey, sahsen kendi programim acisindan da cok mutluyum ama bu tamamen kisisel bir sey tabii. dusununce turkiye'dekine gore sosyal hayatim daha iyi durumda, kaliteli vakit geciriyorum, rahatca yuksek lisans egitimimi aliyorum ve gunlerce aylarca calismadigim halde bir seyleri gercekten ogreniyorum. ileride buraya yerlesmek isteyen ve bir bahane arayan, egitim icin baska ulkeleri dusunen, hic degilse bir iki seneligine cikip nefes almak isteyen varsa dusunsun derim.

    tabii turkiye avrupa birligi ulkesi olmadigindan ab pasaportunuz yoksa okullara pasa pasa ucret odemek durumunda kaliyorsunuz, ama o parayi turkiye’de bir okula odeyecek olmaktan daha iyi bir yatirim kesinlikle. ustelik burs ihtimali her zaman var, mesela swedish institute burslari mutlaka takip edilmeli yuksek lisans ve doktora/postdoc seviyeleri icin. bunlar disinda okullarin kendi burslari oluyor onlari da takip etmek gerek, mesela bugun bu yaziyi yazmaya karar verdigimde tesadufi bir sekilde inbox'imda acilisi lund university'nin global scholarship'iyle yapmis bi burs temali mail buldum, bu bir isaret olmali diyip ertelemedim yazmayi aksjda

    formatin icine sictigima gore simdi isvecce dersine gitmem gerekiyor, hej då!
  • dünyanın en güzel ülkelerinden biri olduğuna inandığım iskandinavya ülkesi. başkenti stockholm gezilmesi ve görülmesi gereken yerlerden biridir bana göre. norveçin başkenti oslo'da öyle ama stockholm'un tarzı bir başka.
  • 2016 aralık ayında gözlemleme fırsatı bulacağım kuzey avrupa ülkesi.
  • twitter'da diasporatürk diye çok tatlı bir sayfa var. türkler'in uzun yıllar önce göç ettikleri avrupa ülkelerinde neler yaşadıklarını, oradaki sosyal ve kültürel hayatlarını, yaşam şartlarını vs. fotoğraflar eşliğinde çok güzel sunuyor meraklılarına. az önce isveç'e göç eden bir türk'ün uzun zaman oturum izni için çabaladığını ve en son isveç kralı ve kraliçesine şiir yazarak oturum izni alabildiğini öğrendim. çok şükela bir şey bence, on dakikadır sırıtıyorum.*

    söz konusu twit için şöyle buyurun
  • nakit para kullanımının son yıllarda iyice azaldığı ve yakında dijital para kullanımına geçebileceği iddia edilen ülke.

    http://www.independent.co.uk/…be-next-a7438656.html
  • kadınlarının uzun boylu,sarı-beyaz karışımı bir saça sahip olması ile can sıkan,balon ülke.
    1.82'yim ben de uzun sayılmam çok ama kadın 1.75 altı olmalı.
    hayal ülke isteyene (bkz: isviçre)
  • bu ülkede yaklaşık 50 yıl önce sağdan akan trafiğe geçilmesi hakkında bir haber analiz; http://www.theworldin.com/…cle/12636/changing-lanes
  • ne kadar karşılaştırmayım desem de dayanamadım gene.
    bir hastane tecrübesi.

    yer: göteborg sahlgrenska üniversite hastanesi.

    vaka: açık kalp ameliyatı olacak isveçli bir arkadaşım. kalp kapakçığında doğuştan bozulma var kapakçık protezi takılacak.

    hastane yaklaşık bir ay önce ameliyat olup olmaması konusunda kurul kararı veriyor ve ameliyat günü belli oluyor karar neticesinde. öyle tek doktor gel ameliyat edelim demiyor böyle bir durum yokmuş.

    ameliyattan bir gün önce hastaneye yatırıyoruz arkadaşımızı. öncesinde diş hekimi dahil bir dizi kontrol istenmiş o kısımları bilmiyorum. hastanede ilgili kısma girip evrakları resepsiyona veriyor eleman.

    sonra oturup iki dakika kadar bekliyoruz, bir kadın gelip hepimize merhaba diyip kahve içebilirsiniz, çantalarınız burada odamızda dursun diyor, biraz dolaşacağız diyor. elimizi sıkıp tanışıyor tek tek isim vererek. bu kadın hemşire. detaylı bir şekilde tek tek testleri, bu testleri neden doktorların istediklerini falan anlatıyor.

    sonra başka bir hemşire gelip tokalaşıp beni takip edin diyor, hastanenin ayrı bir noktasına ultrasona gidiyoruz. arkadaşımızı bir teknisyen çağırıp el sıkışıp odaya götürüyor bekliyoruz.

    bütün tetkik süreci böyle geçiyor, elimizde evrak şuraya buraya koşturmaca yok, bir departmandan bir başkasına hep birileri refakat ediyor bize(hasta ile beraber 4 kişiyiz) bütün hemşireler, doktorlar, teknisyenler güleryüzlü ve elimizi sıkıyorlar tokalaşıyorlar. isimlerini söyleyerek yapacakları şeyi anlatıp sonra işleme geçiyorlar. ör: merhaba ben ayşe fatma magdalena sizden şimdi bir kan örneği alacağım, kan şekerinizi ölçmemiz gerekiyor, hazırsanız başlayalım gibi.

    ciddi bir ameliyat ve sağ sağlim arkadaşımız yoğun bakımda iyileşmeye başlıyor.

    türkiye'de önemli ve isimli hastanelerde bulunmuş biri olarak ben tüm süreci ağzım açık şok olmuş vaziyette seyrediyorum. şaka gibi geliyor ama değil. bizde hastaya gösterilen tavırlara bakınca kahroluyorum.

    bu arada ameliyat olan arkadaş öyle çok nüfuzlu biri falan değil eleman bildiğin şekerci dükkanında tezgahtar evet. gel gelelim tezgahtar dediğimiz adam 10 küsür ülke dolaşmış bu işte çalışarak.
  • kendi ülkesinde sorsan krallar gibi karşılanmış suriyeliler'i sözümona gavura karşı savunanları ortaya sermiş ülke.

    ikiyüzlü köpek diye hakaret etmeden önce aç bak bakalım isveç neydi ne hale geldi göçmenlik krizi yüzünden.

    bu arada nüfusuna oranla en yüksek göçmen kabulünü yapan avrupa ülkesi isveç. o göçmenleri hoşgeldiniz pankartları ile halkı karşılayan isveç bunun gibi onlarca karşılama yapıldı, 90% oranla çalışmayan bir milyona yakın suriyeli mülteci maaşa bağlanmış durumda. dünyanın en pahalı ülkelerinden birinde ekonomi çökme noktasına gelmiş, bütün kaynaklarını seferber etmiş bir ülkeden bahsediyoruz. suç oranı bu insanlar geldikten sonra tavan yapmış, sosyalist ağırlıklı halk dehşete düşmüş çareyi geçen seçimde barajı zor geçen sd'yi desteklemekte bulmuşlar. bir gram entegrasyon sağlama, tecavüz, hırsızlık, gasp ile asayişi kontrolden çıkar. en ufak laf söyleyene sd damgası yapıştır, ne güzel dünya amk.
hesabın var mı? giriş yap