• tam tanım yapamayacağım fakat son zamanlarda aklıma gelen bir motto. bu ülkede yaşıyorum. insanları sevmeye çalışıyorum, ama her gün bir şekilde sevmemem için ellerinden geleni yapıyorlar. tecavüzler, saldırılar, din propogandası ile türklük savunanlar falan derken iyice soğudum türkçü yaklaşımlardan.

    sonra düşündüm, arkadaş isveçli olsam yine solcu mu olurdum? apolitik mi olurdum? hayır abi, tabiki ülkücü olurdum. isveç'e bağlı, pagan kültürüne özlem çeken, insanlarının tamamını seven bir insan olurdum. olm nasıl sevmezsin ki şu insanları.

    https://kamilingezileri.files.wordpress.com/…95.jpg

    http://www.nereyekacsak.com/…c_ailesi_stokholm-.jpg

    mesela bir şiir yazardım.

    hayat büyük isveç için devam ediyor;
    bedenim toprağa karışsa da, ülküm daim olacak
    benden sonra gelenler, benden daha iyi olacak
    pagan kültürü üzerinde sönmeyecek bu ocak

    kafelerde bir masamız olurdu, ama pis tipliler oturmazdı o masaya. sarışın marışın herkes orada. sürekli o masada reserved yazdığı için de kimse oturmazdı o masaya. yani "aa boş masa" diye o masaya oturan çömezler dövülerek kaldırılmaz, "kardeşim reserveli masaya oturmuşsun, rica etsek kalkar mısın" denirdi. ulan çok güzel insanlar oldukları için de "götün yiyorsa kaldır" falan demezlerdi. bu sebeple de hiç sorun yaşamazdık. sorun yaşamamız durumunda da kafenin sahibine, "rezerveli masamıza oturmuşlar" derdik, kafe sahibi de kaldıramazsa güvenlik çağırılırdı.

    iyilik toplantıları falan yapardık. sabahlara kadar ülkenin sorunlarını plajlarda ateş yakarak tartışırdık. gerçi ülkenin sıkıntısı da yok mk. ama bulurduk işte. ülkücüyüz biz sonuçta. mesela ülkenin çöpü bitti ve nasıl yeni çöp rezervlerine ulaşabileceğimizi tartışılabilir. sonuçta bu tip sorunlar da ülkümüzü derinden yaralayabilir.

    herkes çok mutlu, kavga yok, dövüş yok. 20 kişi toplanıp birilerine dalmak yok. yaşlı teyzelerin bahçelerindeki yaprakları falan topluyoruz. ne iyi insanlarız lan düşününce.

    işte bu gibi sebepler birleştiğinde isveç ülkücüsü başvuruları her ortamda alınabilir.

    http://www.isvecgundemi.com/…p1-aid,248.html#galeri
  • sanırım benim de katıldığım önerme.

    ırmakların donuşuna ölürüm isveçim ölürün isveçim heyt tereh
  • sağ ideolojilerinin veya ülkücülüğün yaşanılan coğrafyayı sevmeyi ya da korumayı hedeflediğini düşünenlerin ilginç yaklaşımı. o özenilen avrupa'nın elit toplumları büyük oranda solcuların kazanımları sayesinde bu derece medeni ve bireye saygılı. günlük çalışma saatlerinden tutun da işçi haklarına, işçi haklarından tutun da lgbti haklarına, lgbti haklarından tutun da devletin otoriter tutumları reddetmesine kadar çoğu toplumsal veya bireysel konuda solcuların imzası vardır.

    sağ dediğin şey tüm dünyada benzerdir. çocuk istismarlarına göz yuman ve herkesin giyimine, yediğine veya içtiğine karışan profildedir. bunu görmemek için kör olmak lazım.
  • arka fondan herr mannelig açarak okunası entry.
    "vatan ne isveç'tir bizlere, ne finlandiya. vatan ebedi ve müebbed bir ülkedir, iskandinavya!"
    pek çok şey daha olumlu seyrederdi, akl-ı selim kimseler olurduk belki toplumca.
    ne radikal islamcısı biter buranın ne siyasal islamcısı.
  • "kız olsaydım herkesle yatardım" mantığı gibi bir şey.

    elbette ben de isveç'te yaşasaydım dünya'nın kalan kısmında yaşayanlara kıyasla kendimi şanslı hissederdim. ancak bu benim hemen sağ ideolojilere göz kırpacağım anlamına gelmezdi. yine evrensel değerleri benimseyip, eşitsizlikler ve adaletsizlikler karşısında sorgulayan ve hep daha iyisini talep eden bir tavır takınırdım. sadece doğuştan sahip olduğum bir özellik için kendimi daha ayrıcalıklı ve üstün görmez, dünya insanı olmaya çaba harcardım.
  • yapılmışı var zaten: https://www.facebook.com/…25280/?rf=420002351476771

    siyaset, milliyetçilik filan değil de benim aklıma stockholm'e gittiğimde yaşadığım güzel anılar geldi. kumral olduğum için herkes beni isveçli sanıp isveççe konuşmaya çalışmıştı. ingilizce bilmeyene denk gelmemiştim. en huzurlu, en keyifli avrupa seyahatlerimden birisiydi. tek tatsız anım ülkemizden oraya giden bazı tiplerin açtığı bir restorandaki düşmanca davranışlardı. bir daha yakınından geçmedim o restoranın.

    ama en güzel anım bir akşam üstüydü. karnım acıkmıştı. yan yana pek çok restoranın olduğu bir sokakta dışarıdaki masalarda yemek yemeye karar vermiştim. haziran akşamı ışığı sokağa görkeml şekilde yansıyor, bir yandan yazın gelişinin keyfini de yaşayan isveçliler işlerinden çıkıp yemek yemeğe geliyorlardı. şıkır şıkır giyinmiş genç kızlar, gündüz takındıkları ciddiyetten uzaklaşıp gülümseyen ve davetkar bakışlarla etrafı süzerek sokaktan geçiyorlardı. göz göze geldim bazılarıyla. sarı saçların, renkli gözlerin, açık tenlerin cazibesi, bu kentte geçirmekte olduğum son saatlerin hüznüyle yitip gitti. anın keyfini çıkarmıştım elbet ama öylesine kısa ve doyumsuz gelmişti ki boynumu bükerek sokaktan ayaklarım geri gitmekte diretircesine ayrıldım.

    isveçli olsam huzurlu olurdum. çok muhtemelen.

    ama tabii isveçte yaşayan bir göçmen olsam her şey toz tembe olmazdı. onu iyi biliyorum.
  • isveçlilerin de faşist olmaları nedeniyle anlayışla karşılanacak durumdur. yalnız şu son dönemlerin göçmen problemi nedeniyle biraz daha eskiye bakalım, isveç faşosu gidip sol partiye de oy verebilir. bunlarda faşoluk biraz siyaset üstü, daha farklı. isveçli faşoluğu öyle büyüktür ki o tanımlamaya ne ülkü sayısı, ne ocak sayısı yeter.

    o yüzden,

    ver elini norveç
    ver elini danveç (bunlar da biraz yavşak ama isveç kadar değil)
    ver elini finveç
  • isveç'te yaşayan ve çalışan bir ağabeyiniz olarak katılmadığım önerme.

    ben ülkücü olmazdım. evet, bazıları aşırı sağ partilere oy verseler de, isveçliler, ne tam milliyetçiler, ne de tam sosyal demokrat (orada altı aya yakındır yaşayan biri olarak bu önermem yanlış olabilir).

    işin siyaset yönüne girmeyeceğim, ama isveç rahat bir ülke. kurallara uyduğun ve insanları rahatsız etmediğin sürece kimseyle derdin olmaz. fazla uğraşmazsan seni seven de olmaz ama sokak ortasında yürürken bulaşana da rastlamazsın.

    burada, herkes inancında özgür. ister inan, istersen inanma. ancak, çocuk meselesi çok ciddi bir konu. öyle, kafana göre çocuk yetiştiremiyorsun. ciddi ve iyi bir eğitim sistemleri var.

    sistem kurulmuş. sınırlar belli. yöneten sınıf ile çalışanlar arasındaki çelişkiler henüz o kadar keskin değil.

    yaşayıp gidiyorsun işte... kim uğraşacak politika ile...
hesabın var mı? giriş yap