• türk mahkemelerinin önüne birer tane adam dikin, eline de bir bozuk para verin, davalı ve davacı geldiğinde yazı tura atıp kimin haklı olduğuna karar versin, hali hazırdaki yargı kararlarından daha hakkaniyetli, doğru, hızlı ve adil olmazsa ne olayım.

    aynı şeyi idare mahkemelerinde kör bir adamın eline bozuk para verip dikerek de sınayabilirsiniz. sorun olmayacaktır. ya da şey desin; yan yana gelsin taraflar, o da; ''sağdaki ya da soldaki haklı'' desin sadece. al sana mis gibi yargı, hem bu kadar hukuk fakültesi, adliye, mahkeme, mübaşir, avukat, hakim, savcı masrafın olmaz. hem yargılama giderin azalır, hem yargılama hızın artar, hem de istatistiki açıdan en az yarı yarıya doğru karar vermiş olursun.

    türkiye’de yargı falan yoktur. güçlünün toplumsal nabza göre şerbet verip işinin devamlılığını sağlama gayreti vardır. tam da bu yüzden bireysel silahlanma desteklenmeli, nasıl ki iman ve paranın kimde olduğu belli olmuyorsa, silahın da kimde olduğu belli olmayacak hale getirilmesi sağlanmalıdır.

    gelelim işverenlere öğütler kısmına;

    her daim en az iki şirketiniz olmalı. bunlardan biri diğerine işçilik hizmeti vermeli, diğeri satış yapmalıdır. mal varlığınız çok ise ayrıca bir vakıf kurmanızı da tavsiye ederim. işçilik yapan şirketinize mümkünse bazı usta işçilerinizi küçük ortak yapınız. bazı işçilerinize paye, makam ve unvanlar veriniz. birbirine yakın akraba küçük gruplar şeklinde işçi çalıştırınız. uyuşmazlık durumlarında baskıyı gruba uygulayınız, kişiye değil. bu arada zinhar şirketi kar ettirmeyiniz. işçinin işçiye ettiğini kimse etmez göreceksiniz her şey çok daha güzel olacak.

    şimdi de işçilere öğütler; işe giriş sözleşmeni imzalayıp işverene verme, bir nüshasını kendine al. abes ama sgk, kıdem ve izin işini en baştan konuş. işine gelirse evet de, işine gelmezse hayır de ama baştan konuş. bir işveren sgk nı yatırmıyor mu öğrendiğin an işten çıkıp şikayet etmelisin? işveren maaşının bir kısmını elden mi veriyor uyarmalı olmuyorsa haklı nedenle sözleşmeni fesih etmelisin.

    iş kanunu koç grubunu da bakkal ahmet amcayı da aynı işverenmiş gibi, ofis boy ile tersane işçisini de aynı işçiymiş gibi görüyor. bunlar aynı şeyler değil. günümüzde işçinin kendisinin işçilikten kurtulmak ve hatta işveren olmak için çırpınıp durduğu bir sistem içinde işçi ile küçük işveren arasında külfet/nimet oranı ele alındığında çok da bir fark yoktur.

    yukarıda yazdığım halleri gözetmeksizin şikayet eden işçi ahlaksızdır, yukarıda saydığım haller dışında işçinin emeğine göz koyan işveren de ahlaksızdır. bunların birbirlerini bulması sağlanmalıdır.
  • işçi haklıdır
  • her demiyelim % 90 oranlarında kazanılır
  • ateş olmayan yerden duman çıkmaz. ınsan kaynakları ve muhasebeden kaynaklı durum.
  • ulan adamların parası yok zaten ya kazanırsam diye açmıyor davayı genelde 3 kuruşu düşündüklerinden avukat yüzde yüz kazanırız demediği sürece hiçbir işçinin maçası yemiyor o davayı açmaya... açtımı da öttürüyor... bunun neresindan ayrımcılık çıkardınız anlayamadım. sen git fransa'ya da gör bakalım işçi hakları nerelerde... oralara da geleceğiz... o zaman görürsünüz.
  • çünkü düzen bozuk zaten. sadece çalışanlar haklarını bilmediği için bir çok şeye boyun egiyor. bunu gören kapitalist patron da "nasılsa boyun eğecekler" düşüncesi ile düzeni iyice bozuyor.

    tabi, hukuk alanında da bu yozlaşma oldukça, durumu nötrleyebilir günden güne.
  • pek katılamıyorum. genelde performansım düşük diye bir kağıt imzalatıp üstü kapalı tehdit ederek, tazminat ödemeden atıyorlar. mahkemede küsküyü yemeleri kadar doğal bir şey yok. eşşek gibi vereceksiniz o tazminatı.
  • türkiye'de iş mahkemesi işçiden yana ceza mahkemeleri devletten yanadır.
  • mavi yakayı bilmem. beyaz yaka için konuşacağım.
    öncelikle kurumsal bir yerde çalışıyorsanız işveren sizi kovarken aşırı bir stres yaşıyor. bunun bazı sebepleri var. mesela bazı firmalar turnovera kafayı takar, yurtdışındaki hr zone direktörü turnover inceler ve her ayrılan için rapor ister. yurtdışına ne kadar az rapor verirsen o kadar iyidir. çünkü o adamı işe alan sensin kovan da sensin. demek ki işe alım performansın zayıf.
    diğer sebep de çok ama çok büyük ihtimalle dava açarsa çalışanın kazanacak olmasıdır bu da işin itibar ve maddi yönü. bu sebeple işine son verilecek kişinin dava açamaması için gereken şartlar yerine getirilmeye çalışılır. bu bazı durumlarda o kişinin hemen kovulması gerektiğinden tam olarak uygulanamaz. genel olarak sulh yoluyla iş akdini sonlandırmaya bakar işveren. bunun için mesela ayrılırken 3-4 maaş sakal atar. ikale imzalatır. ikaleyi imzaladığınız anda dava dosyanızın çöpe gitmesini garantilersiniz.
    eğer acil paraya ihtiyacınız yoksa önünüze konan hiçbir evrağı imzalamadan avukata gidebilirsiniz. bu işi fabrikasyon yapan avukatlar çok var piyasada.

    şunu unutmayın, size performans değerlendirmesinde belirtilen bir eksikliğinizle ilgili eğitim vermesini talep edebilirsiniz işverenden. eğitim sonrası belli bir süre geçmesi gerekir ve performans tekrar değerlendirilir. yoksa vahiy inmiş gibi senin performansın zayıf diyemez.

    işe gidiş gelişleriniz mesai saatlerinizde aksama yoksa, hırsızlık gibi yüz kızartıcı bir suç işlemediyseniz işyerinizde, işverenin çok da yapacak bir şeyi yok.

    bazısı ihbarı öder kıdemi 1 ay bekletir dava açma süreniz boyunca. bunlar hiç önemli değil.
    sgk'ya da kod 4 sanırım bu kodla çıkışınızı verirse işsizlik maaşını da alırsınız şartlara göre 6-10 ay arası. ilk davanız 1-1,5yılda sonuçlanır işe iade davasıdır bu.

    genelde işe iade almaz işveren paranızı öder. veya psikopatsa mesela size oturmadığınız ildeki ofisi gösterir sana burada ihtiyac var der. elinizi kolunuzu bağlar. bunu yapmazsa kıdeminizi alırsınız, prim hakkınız varsa onu da alırsınız, tabi çalışma yılınıza göre 8 maaşa kadar tazminat da alırsınız. 2. dava daha uzun sürer. ama mutlaka kazanırsınız.

    velhasıl işveren sizden kurtulmaya bakar. öyle ya da böyle.
  • davalar kaç sene sürüyor onu da yazmak lazım. mesela bizim bir tanıdık kazandı ama 6-7 sene git gel yapmıştır.
hesabın var mı? giriş yap