• aranızda hayal kırıklığı , çok klişe diye söylenen arkadaşlar var. olum zaten korku klişelerinin bir kısmını yaratan adam stephen king .olmuş filmdir.
  • --- spoiler ---

    stephen king'in 1986 yılında yayınlanmış en uzun ve kanlı kitabı olarak tanımlanabilecek romanı. roman, derry isimli kentte yaşayan 7 çocuğun 27 yıllık iki farklı zaman aralığında yaşadığı olayları anlatır. kendilerine kaybedenler klübü ismini takan bu çocuklar, zamanla kasabalarında işlenen ve bir türlü çözülemeyen korkunç çocuk cinayetlerinin ve kaybolmalarının sorumlusunun "it" olarak tanımladıkları korkunç canavarın işlediğini keşfederler. bu yaratık her 27 yılda bir ortaya çıktığında ve tekrar uykuya daldığında şehirde çocuk cinayetleri dışında da birçok felakete (zencilere yönelik ırkçı saldırılar, homofobik cinayetler, kenduskeag nehrinin yanında bulunan ağaç kesen oduncuların cesetleri, kitchener demir fabrikası patlamasında ölen 108 insan ve çocuk, kaybedenler klübünün lideri bill denbrough'un kardeşi 6 yaşındaki george denbrough'un parçalanması ve diğer çocuk ölümleri) yol açar. kitap, king'in kitaplarında sıklıkla kullandığı hatıraların gücü, çocukluk travmaları, güzelliğin arkasındaki çirkinlik gibi başlıca temaları içerir.

    kitapta anlatılan "it" henüz insanlar var olmadan çok önce dünyaya uzaydan gelmiş bir yaratık olup istediği şekle dönüşebilme yeteneğine sahiptir. insan aklının algılayabildiği şekliyle dış görünüşü dişi bir örümcek şeklindedir. ancak insan algısının ötesinde turuncu ışıklardan oluşan "ölüışıklar" denilen bir görünüşü vardır. bu şekline direk olarak bakan bir insan ya delirir ya da ölür. bu canavar avlamak istediği insanların aklını okuyarak en çok korktuğu şeyin şekline girer. ama daha çok pennywise the dancing clown (bob gray) isimli balon taşıyan palyaçonun kılığına girerek çocukları kandırır. genelde çocuklarla beslenmesine rağmen arada yetişkin insanları da avlar. bu yaratık derry kentinin altındaki kanalizyonda yaşamını sürdürür. bu yaratığın kaplumbağa olarak anılan doğal bir düşmanı vardır ama kaplumbağa yıllardan beri kabuğunun içinde uyumaktadır. "it" 1700'lü yıllardan beri insanları kaçırmakta ve öldürmekte olup, yıllarca bu olayların ulusal basında bir şekilde duyulmamasını sağlar. ayrıca yaratık derry şehri var olduğundan beri orada bulunduğundan aynı zamanda şehrin de ta kendisidir. bu sebeple "it" nihai olarak yok edildikten sonra kasaba da onunla birlikte korkunç bir fırtınayla yok olur.

    kitaptaki olaylar 1957- 58 ve daha sonra 1985 yıllarında geçer. romanın ilk bölümünde george denbrough isimli 6 yaşında bir çocuğun sel basmış derry kasabasında kayığını yüzdürürken kaldırım kenarındaki kanalizasyon kanalında bir palyaçoyla karşılaşması anlatılır. palyaço bir süre çocukla konuştuktan sonra onu sol kolunu kopartarak öldürür. bu ilk olayı başka çocuk cinayetleri de izlemeye başlar. birçok tuhaf olayın ardından kardeşinin ölümüne yol açan it'in varlığı keşfeden bill denbrough ve diğer çocuklar ona karşı mücadeleye girişirler en sonunda ise onu ağır bir şekilde yaralarlar ama öldüremezler. çocuklar ayrılmadan önce eğer yaratık tekrar ortaya çıkarsa geri döneceklerine yemin ederler. daha sonra 27 yıl sonra tekrar ortaya çıkan it yeniden cinayetlerine başlar ve intikam almak için artık büyümüş ve şehirden ayrılmış olan çocukları tekrar derry'ye çağırır. şehirde kalmış kütüphaneci mike dışında artık yetişkin olmuş çocukların hepsi başarılı ve zengin olmuşlardır. bu çocuklardan bill dünyaca ünlü bir korku romanı yazarı, ben başarılı bir mimar, grubun tek kadın üyesi beverly moda dizaynırı, eddie bir limuzin şirketi sahibi, stan atlanta'da zengin ve başarılı bir muhasebeci, richie ünlü bir disk jokey olmuştur. ayrıca grup üyelerinin hepsi de çocukluklarında yaşadıkları mutsuz olayların etkisiyle çocuk sahibi olamamışlardır. bütün bu grup üyeleri şehirde kalan tek kişi olan mike hanlon sayesinde olayları öğrenirler, bu çocuklardan stan uris korkusundan intihar eder ama diğer hepsi yeminlerini hatırlayarak yaratığı durdurmak için tekrar şehre geri dönerler. ancak bu sefer mücadeye hazır olan "it" 27 yıl önce çocukların başına bela olmuş ve cinayetlerden sorumlu tutularak bir akıl hastanesinde kapatılmış olan serseri katil henry bowers'ı da kullanarak artık yetişkin insanlar olmuş olan çocuklara karşı acımasız bir mücadeleye girişecektir.

    kitap king hayranları tarafından baş tacı edilmiş olup düşük bütçeli, iki bölümlü uzun bir televizyon filmi de çevrilmiştir. film doğal olarak kitabın etkileyiciliğinden uzaktır. kitaptaki aşırı şiddet, homofobi, ırkçılık ve küçük yaştaki çocukların cinselliği yaşaması gibi temalar filme konulmamış, kitaptaki birçok hikaye değiştirilmiş ve tamamen filmden çıkarılmıştır. aynı şekilde türkçe çevirisi de orijinal kitabın 400 küsür sayfalık bir özeti olup birçok bölüm çıkarılmış ve sansürlenmiştir. ayrıca bu kitap yazarın dreamcatcher, the tommyknockers, dark tower gibi diğer romanlarıyla da bağlantılıdır.

    --- spoiler ---
  • amerika'nın maine eyaletinde bulunan derry kasabasında, doğa üstü bir varlık (palyaço) tarafından işlenen çocuk cinayetlerini konu alan, stephen king'in en ürpertici romanlarından biri.

    görsel

    çocukları kolay kandırabilmek için palyaço olarak görünen doğa üstü yaratık (pennywise) insanların korkularından besleniyor. bu yaratıkla çocuk yaşta mücadele eden ve alt ettiklerini düşünen yedi arkadaş, yıllar sonra yaratığın geri döndüğünün haberini alıyorlar ve birbirlerine verdikleri söze sadık kalarak; pennywise'ı sonsuza dek yok etmek için tekrardan bir araya geliyorlar. yaratık bu sefer, onları alt etmek için en korktukları şey olarak karşılarına çıkıyor.

    stephen king'in akıcı anlatımıyla okuyucuyu içine çeken bu eserde, hayal gücünde canlandırılan sahnenin ve karakterlerin kurgulanmasının yanı sıra; derry kasabasının pis kokusu bile hissedilebiliyor.

    ayrıca filmi de oldukça başarılıdır. kitaba olabildiğince sadık kalınmış. 1990 yılında çekilmiş film iyidir fakat; 2017'de vizyona giren film, daha tatmin edici ve zengindir. iki bölüm halinde “it” ve “it chapter two” olarak izlenebilir.
  • butun korku filmlerindeki klisenin aksine bu filmde bicok korkunc olay gunduz meydana gelmektedir.
  • '90 versiyonundan tam 27 yıl sonra 2017 yılında vizyona girecek olan film.

    tıpkı "o"nun 27 yıl sonra cinayetlerine kaldığı yerden devam etmesi gibi..

    (bkz: never ignore a coincidence)
  • stephen king in en muhtemelen en güzel kitabıdır. belki stephen king godoştur ama it dediğimiz kitabı okurken aldığım tadı bşka hiçbi kitaptan almadım ben.herkesin sahib olduğu korkular üzerinde ustaca duran king bu kitabında öle bi anlatım kullanır ki gerçekten de bu olaylar kendi başımıza geliomuş gibi etkileniriz.flashback sahneleri olağanüstü düşünülmüştür cümelenin ortasında durur devamı yirmisekiz sene öncesinde geçer.it denilen bu müsibet de 28 senede bi çocuk yer gerek palyaço kılığında gerek mumya kılığında gerekse örümcek kılığında. kitapta geçen losers club veletlerinin esprileri de yabana atılır cinsten deildir.özellikle richie dediğimiz elemanın üslubu beni derinden etkilemiştir.
    filmini izlemedim ama film büyük ihtimalle boktandır çocuk korku filmi gibidir zira kitaptaki derry kasabasının olayını kameraya çekmek suretiyle anlatmak olanaksızdır.ancak bi narrator işte böle böledir burası da böle böle bi yerdir demelidir ki konuyu idrak edebilelim aksi takdirde el kol bacak yemek isteyen palyaço dan kaçan çocuklar konulu olur ki film bu da güzelim kitabın boktan sanılmasına yol açabilir.bol bol zamanınız varsa tekrar tekrar okuyun deim ben orjinalini okuyun bi de trkçesi özet niteliğindedir çünkü.
    it all started with a boat made out of a paper sheet diye başlar olaylar gelişir üstelik inanılmaz bi şekilde.
  • pennywise ın detaylı tarihçesi

    --- spoiler ---

    pennywise’ın kökeni macroverse denilen büyük bir evrenle başlar. dünyanın doğuşundan itibaren uzaydan düşmüş ve insanların korkularıyla beslenerek her 27 senede bir ortaya çıkmıştır.
    kendisi bir şekil değiştirendir. filmde en çok görünmesini istediğimiz hali olan örümcek halini göremedik. aslında büründüğü şekil örümcek değildir. gerçek formuna sadece bir kez bürünen pennywise, insan aklının ötesinde bir görünüme sahip olduğundan çocuklar onu örümcek’e benzetmişlerdir. bu formunu ise ikinci filmde göreceğiz. çünkü yönetmenimiz pennywise’ın kökenine ikinci filmde daha ağırlık verileceğinden bahsetmiş.
    1990 yılında çıkan ıt filminde çocukları canlandıran oyuncuların, 2017 yapımı filmindeki çocukların büyümüş hallerini oynayacağına dair bir teori internette dolaşıyor. ancak o yıllarda bill’i canlandıran jonathan brandis vefat etmiş durumda. bill’i değiştirip eski oyuncular büyümüş halleriyle oynarlarsa akılda çok tatlı bir hareket gibi dursa da, gişe açısından o kadar iyi bir seçenek olmayabilir.
    kaplumbağa lafı filmde bir kez geçti ancak stephen king evreninde yaratıcı olarak geçtiğini hatırlıyorum. ıt filminde ise pennywise’ın sonunun getirilmesinde bill’e yardım edeceği kısım ikinci filme saklandığını düşünürsek turtle’ı da aynı şekilde ikinci filmde görebileceğiz demektir.
    1715 – 1716: uyandı.
    1740 – 1743: uyandı ve üç yıllık bir terör saltanatı başladı; roanoke adası gizemine çok benzeyen derry township’ten 300’den fazla yerleşimcinin ortadan kalkmasıyla sonuçlandı.
    1769 – 1770: uyandı.
    1851: john markson adında bir adam ailesini zehirlediğinde uyandı, sonra beyaz geceyarısı mantarını yiyerek intihara teşvik etti ve ona öfkeli bir ölüm verdi.
    1876 ??- 1879: uyandı, daha sonra kenduskeag yakınlarında bulunan bir grup kereste çulurunu öldürdükten sonra kış uykusuna geri döndü.
    1904 – 1906: claude heroux adlı bir kereste, bir barda bir balta ile bir grup insanı öldürdüğünde uyandı. heroux derhal bir kasaba halkının mafsalı tarafından takip edildi ve asıldı. kitchener ıronworks patladığında kış uykusuna geri döndü, 88 kişi çocuk paskalya yumurta avıyla uğraşan 108 kişiyi öldürdü.
    1929 – 1930: derry vatandaşlarının büyük bir grubu, bradley gang olarak bilinen küçük bir gangster grubunu öldürdüğünde uyandı. ku klux klanı’nın kuzey karşıtı olan beyaz inanmış maine legion’u bir afrikalı-amerikan ordusu gece klübünü yaktığında kış uykusuna geri döndü.
    --- spoiler ---
  • yaptığı imaları ve göndermeleri beğendiğim, bir jumpscare dışında insana korku veren unsurunu göremediğim film. tabii korku için gitmedim ve filmin insanları korkutalım gibi bir düşünce ile yapıldığını da düşünmüyorum. it benim gözümde eğlendiren, güldüren, yeri geldiğinde kahkaha attıran ve düşündüren bir film olmuştur. ikinci partı çıkacak sanırım. ona da giderim. palyaçonun origini gibi noktaları oraya bıraktılar.

    --- spoiler ---

    if you try, you die noktası bence filmin en iyi yerlerinden biriydi ve aşırı hoşuma gitti. ayrıca çocuklar neden korkuyorsa palyaçonun onlara onu göstermesi gibi şeyler olurken, beverly'e bir deliğe (lavobo) sokulan bir şeyin (ölçme zımbırtısı) ardından fışkıran kan olması da pedosestin ne kadar iğrenç olduğunu gözler önüne seriyordu. babası tuvalete girdiğinde bunun ne kadar kötü olduğunu ve kızına ne kadar zarar verdiğini görememesi falan, kesinlikle yerindeydi.

    --- spoiler ---
  • hakkında yazmak istediğim o kadar çok şey var ki giriş, gelişme ve sonuç şeklinde toparlayamayacağım sanırım. o yüzden şıklandırıyorum:

    *********spoiler*********

    1- it, stranger things'e özenmemiştir gerçekten. stranger things'in ise it'den daha doğrusu stephen king'den etkilendiği doğrudur. bunu stranger things'in logosundan bile anlayabilirsiniz. hatta şuraya da uğrayabilirsiniz.
    yanlış hatırlamıyorsam king'in stranger things hakkında attığı tweetlerden sonra bu yönde bir takım açıklamaları bile olmuştu.
    şuradan fikir edinebilirsiniz hatta...
    ben stranger things'i izlerken çok yükselmiştim bu sebepten.

    2- kitapları okudum. it açık ara hala en sevdiğim romandır. bu filme de korku filmi izleyeceğimi düşünerek gitmedim. hatta stephen king'in hiç bir romanına korku romanı gözüyle bakamamışımdır. it'i izlemek benim için nostaljik bir deneyimdi diyebilirim. evet korku unsurları açısından klişeler ile doludur kitap/film, fakat çocukların ebeveynlerinden, okuldaki zorbalardan gördükleri şiddet, bu şiddetin diğerleri (büyükler) tarafından nasıl görmezden gelindiği, kısacası insan denen varlığın pennywise olmadan da yeterince korkunç olmasıdır asıl mevzu. pennywise'ın işi bu yüzden çok kolaydır, zaten çoğunlukla da bunları kullanır. king romanlarında klişeleşmiş korku ögelerini kullanır evet ama asıl vurgulamak istediği bunların ardındaki gerçek vahşettir ve bunun kaynağı insandır.

    fakat bu konuda bir arada kalmışlık var filmde, bu sebeple eleştirilebilir. her iki tarafı yakalamak uğruna kafalar karışmış sanırım. dolayısıyla okumayanlar "ama bize korku filmi dediler" diyebilir haklı olarak. okuyanlar da asıl mevzudan uzaklaşılmasına bozulabilir.
    özetle ben de korkmadım. dediğim gibi böyle bir beklentim de yoktu. ama sinemada koltuğunda zıplayan çok insan gördüm.

    3-kitabını okuyanlar için mızmızlanma sebebi aranırsa yığınla bulunur. kitapta geçen olaylar değiştirilmiş ya da tamamen atlanmış yer yer. benim umudum ikinci filmde. hikaye normalde karakterlerin yetişkin halleri ile başlayıp çocukluk anılarının canlanmasıyla paralel gidiyor evet. bu filmde ise tamamen çocukluklarını izledik. bence iyi de oldu aksi takdirde çok sevmeyeyine uzun ve sıkıcı gelebilirdi diye düşünüyorum. tahminim ikinci filmde karakterlerin sadece yetişkin hallerini anlatmak yerine birinci filmde atlanan detaylarla beraber çocukluk anılarıyla paralel gidecekleri yönünde. biraz merak uyandırdılar bu sayede. "pennywise kimdir?" sorusunun cevabını, chüd ayinini komple atladılar ve bence bu sorunun cevabını ikinci filmde verecekler. ben chüd ayini kısmının atlanmasına sinirlendim mesela. umarım düşündüğüm gibi olur.

    4-çocuk oyunculara tek tek bayıldım ben de. özellikle bev, bill, richie ve eddie çok yerinde seçimler olmuş. jack dylan grazer'ın oyunculuğunu çok beğendim. * yalnız karakterlerin hikayeleri biraz silik aktarılıyor. korku ögelerinin olduğu sahneleri tercih etmişler, bunun yerine karakterlere daha çok yoğunlaşılabilirdi ama okuyucu haricinde kalan kitleyi tatmin etmeyebilirdi. umarım kesilmemiş bir versiyon düşer malum ortamlara.

    5-filmde olmayanlardan bahsedecek olursak merak edenlerine gelsin:

    chüd ayini ve pennywise'ın dünyaya gelişi. pennywise uzaylı bir varlıktır ve dünyanın başlangıcından beri burada avlanmaktadır. çocuklar bir kitapta okudukları kızılderili geleneğinden yola çıkarak yerin altına bir in kazar ve burada duman ile kafayı bulup pennywise'ın dünyaya inişini görürler.

    stan, mike onları tekrar derry'ye çağırdığında intihar eder. bunun sebebi korkak biri olması değil diğerlerinden daha fazla şey hatırlıyor olmasıdır. pennywise dişi bir varlıktır ve ilk karşılaşmalarında stan pennywise'ın hamile olduğunun farkına varmıştır, bu sebeple eğer pennywise ölmediyse geri dönmek için and içmişlerdir. yetişkinler bunu derry'ye döndükten sonra hatırlarlar.

    pennywise'ın gerçek görünümünü kimse bilmez. çünkü kitapta tasvir edilene göre insan aklının sınırlarını aşan farklı boyuttan bir varlıktır. bu sebepten çocukların en büyük korkularının şeklini almaktadır. gerçek görünümüne en yakın halini çocuklardan biri (hangisi hatırlamıyorum) bir kez görür gibi olur fakat aklı bu şekli tahayyül edemez ve "o dev bir örümcek" diye bağırır, o anda pennywise dev bir örümcek görünümünü alır. harry potter sevenler böcürt'ü hatırlayabilirler.

    çocukların güç aldıkları varlık, bir nevi pennywise'ın değili (veya çocuksu bir tanrı sembolü diyelim) ise kaplumbağadır. kaplumbağaya filmde göndermeler yapılmış, ama tam olarak bahsedilmiyor.

    kitapta pennywise'ın alt edildiği sırada "fear" dediği bir an var mıydı? hatırladığım kadarıyla yoktu. burada yönetmen kitaba şöyle bir referans vermiş olabilir: pennywise hiç bir zaman kendisine karşı konulmamış, yenilmemiş bir varlıktır. loser's club bunu ilk defa başarmıştır. ve kitapta sonlara doğru yara alan pennywise'ın (ilk kez gümüş bir kurşunla yara alır pennywise) ilk defa korkunun nasıl bir şey olduğunu keşfetmesi anlatılır. bence "fear" repliği buna referans vermektedir.

    gümüş kurşun demişken pennywise'ın yara alabiliyor olmasının sebebi çocukların inancıdır. hayal güçleri ile pennywise'ı alt ederler. yamulmuyorsam bir kısımda kurşunları bittiği halde beverly sapanında gümüş bir kurşun olduğunu hayal ederek atış yapar ve hayali kurşun gerçekten de pennywise'ı yaralar.

    kitapta geçen * ama yazmaktan çekindiğim, şimdiye kadar tam olarak anlamlandıramadığım ve beni sarsan bir bölüm vardı. şuradan aydınlandım.

    *********spoiler*********

    şimdi kitabı tekrar okuyacağım sanırım, artık hatırladıkça * güncellerim buraları.

    son olarak gittiğimiz seansa pennywise, georgie ve yamulmuyorsam henry kılığında gelen bir grup izleyici vardı. performanslarını buradan takdir ediyorum.* önce cinemaximum'un tatlı bir hareketi sanmıştık ama bildiğimiz fanlarmış. film başladıktan 2-3 dakika sonra salona girip yerlerine oturdukları gibi pennywise'ın elindeki balonları salıvermesi ve o balonların film sonuna kadar tavanda asılı kalması bende her an patladı patlayacak ve bir kısmımız altına sıçacak gerginliği yarattı doğrusu.

    entry şöyle bitsindi:
    “eddie discovered one of his childhood's great truths. grownups are the real monsters, he thought.”

    edit: imla
  • kitabının, 1990 yapımı tv serisinin hastasıyım. dün vizyona girer girmez gidip izledim. özellikle de 13 numaralı bir koltuk aldım kendime. koltuğuma gömüldüm, heyecan içindeyim.

    ancak film başlamadan birkaç dakika önce iki kevaşe oturdu yanıma. car car car konuşmaya başladılar. konuşmaları arasında üniversite mezunu olduklarını duydum film başlayınca susarlar dedim. susmadıkları gibi film başlar başlamaz çantalarından migros poşetlerini çıkarıp paketi haşır huşur, yenildiği sırada da ağızda hatır hutur ses çıkaran cipsleri gömmeye başladılar. ki eşim yanımda çekirdek yediğinde, sakız çiğnediğinde odayı terk eden biriyim. bu kevaşeler filmin durağan anlarında gayet sohbet ederek, gerilim sahnelerinde "bak şimdi kesin şöyle olacak" diye gerzekçe yorum yaparak ve en önemlisi filmin korkutucu sahnelerinde "ay hahahaha" diye gülerek filmin içine sıçtılar.

    dün mersin forum cinemaximum 1. salonda saat 18.00 seansında h11 ve h12 koltuklarında oturan kevaşeler, umarım bir gün burayı okursunuz. sırf aman sesimiz çıksın milletin dikkatini çekelim diye konuştuğunuzu biliyorum allahın kezbanları. yıllardır beklediğim bir filmin içine ettiğiniz için ikinize de lanet okuyorum dünden beri.

    neyse kalktım oradan küfrederek. ön sıralarda boş yer olduğunu gördüm. oraya gittim oturdum. bu sefer bir sıra arkada iki orospu çocuğu gayet çay bahçesinde konuşur gibi sohbet etmeye başladı. döndüm arkaya uzun süre baktım. orospu evlatlarından biri fark etti. o da bana bakıyor. elimi kaldırdım havaya, konuş daha konuş diye bağırarak elimle car car konuşma hareketi yaptım.

    sinema salonu işletenler bundan sonra ses sistemlerini söksünler, her koltuğa 5.1 ses veren kulaklıklar yerleştirsinler. ondan sonra isterlerse bağıra bağıra konuşsun ilgi orospusu kadın ve erkekler.
hesabın var mı? giriş yap