• —- spoiler —-

    hiç korkunç bulamadığım film. ki ben milletin korkmadığı filmleri bile izleyemem. fakat nedense bu palyançoyu korkunç bulmadım. aksine çıktığı sahnelerde tatlı gözüküyordu. gözükene kadarki sahneler daha gerilimliydi.

    açıkcası filmi daha karanlık bekliyordum. onun yerine teenage temalı film çıkınca üzüldüm. çocuklarımız o kadar mal ki; dili tutulacak olaylar yaşıyorlar ama ertesi gün hiç kimseye anlatmayıp normal hayatlarına devam ediyorlar. olaylara uyanınca da plansız şekilde dümdüz palyançoyu bulmaya çalışıyorlar.

    gösterilen aileler de aşırı yapmacık. leblebi gibi insan ölüyor. günde 5 cinayet sıradan. kilişenin dibi sahneler, çocukların gereksiz özgüveni ve en gıcık olduğum ise palyançomuz korkunç olmaya çalışıyor ve başarılı da ama konu bizim çocuklara gelince onları hiç öldürmüyor, öldüremiyor. o grubun yarısını çok rahat öldürebilirdi. yani korkunçsun ama tehliken yok. bir grup çocukla bile baş edemedin.

    puanım 3/10, o da güzel efekt ve oyunculuğa. sıkıcı ve klişe film olmuş. böyle filmleri imdb’de 7.4’de görmek istemiyorum.

    - - spoiler —-

    uzun zamandır kötü film izlemiyordum. bu filmin de reklamı iyi yapılmış, merakıma yenik düştüm.
  • filmin adı "o" diye türkçeye geçmiş ancak burada bahsedilen çocuk oyunlarındaki "ebe" değil midir?
  • elinde tuzlukla salatalıktan salatalığa koşan ergenlerin hikayesini anlatan film.
    kitabı okumadım ama anladığım kadarıyla orada anlatılanla sinemaya yansıtılan arasında ciddi fark var. niyet, çocuk aile ilişkilerini metaforlarla anlatmakken kısmet ortalama üstü bir korku filmi olmuş.
    korku sinemasının tıkandığını ve devamlı birbirini tekrarladığını düşündüğümden çoktandır korku filmi izlemiyorum. gerek senaryolar gerek korku ögeleri birbirinin kahverengisi, laciverti. bu film çok dillenince ve puanını görünce ümitlendim ama yine hayal kırıklığı. bu saatten sonra da çok bir beklentim yok. kendiliğinden kapanıp kilitlenen gıcırtılı kapılar, çocukların mırıldandığı bayık şarkılar, karanlıkta arkadan geçen silüetler, yansımalar... bütün klişelere varım ama en azından daha iyi efektler daha iyi bağlanan senaryolar bekliyorum. bu senaryo belki öyle olabilirdi hatta çoğu konuda alakasız olsa da başta yazdığım niyet gerçekleşebilse bir a monster calls olabilirdi ama kartını tamamen korkudan yana oynamış senaryo çook geri planda ve anlatılamadan kalmış.
  • palyaço sever misiniz?
    kanalizasyon çukurunda bakarsa bir de gülen gözlerle..
    bennn yaşar usta!
    korkutma beni!
    korkutma sevdiklerimi!
    çekme o sifonu, ağlamasın bebekler!
    ve o beyzbol oyuncusu..
    zombiye dönüşmesin nedensiz!
    adam king beyler!
    oturtmamıştı aylarca klozete..
    kapıyı açık bırakırdım geceleri.
    bir el rögar kapağından çıkar diye..
    yürüyemedim sokaklarında şehrin.
    azizim..
    o çikolata kaplı masa var ya!
    işte o sana...
    sana..
    neyse.
  • entry, kitap tv filmi ve it chapter one hakkında ortaya karışık spoiler içerir.

    --- spoiler ---

    olayların merkezi derry, kırsalda yoksul ve yobaz kasaba konseptiyle ister istemez bir zamanlar anadolu'dayı çağrıştırıyor. aynı, seviyede ağır sosyal drama. çocukların aileleriyle olan ilişkilerine bakınca pennywise korkutucu olmak bir yana, sempatik bile sayılabilecek bir hal alıyor. en azından, öyle ya da böyle çocuklara ilgi gösteriyor diye. kişisel görüşüm en şanssız, kader kurbanı çocukların da biricik zorba karakterimiz henry bowers ve kasabanın genç irisi güzeli beverly marsh olduğu yönünde. bu ikisinin acilen devlet korumasına alınması lazımdı da neyse.

    düşük bütçe ve kötü oyunculuklar ile kült seviyesine yükselen tv filmine gelirsek, aklımda en çok örümcek penny kalmış. tarkan'ın ahtapotunun en büyük rakibi ahahahah

    chapter one'da da eddie'nin anasının memelerini görünce paralize oldum. filme odaklanamadım.

    --- spoiler ---
  • stephen kingin dehşet uzunluktaki romanı. filme uyarlamasında,
    (bkz: it2)
    bir tür amerikan korku-komedi filmi. gerilim filmlerinden hoşlanmayan beni bile korkutamamış aksine bolca güldürmüştür. filmdeki esprilerden yönetmenin de korkutmak gibi bir kaygısı olmadığını açıkça görebiliriz. eğlenceli vakit geçirmek isteyenler izleyebilir.
  • "annem beni öldürür"
    "babam beni öldürür"
    "abim beni öldürür"
    "öğretmenim beni öldürür.."
    cümlelerini sıklıkla duyduğumuz, ebeveynlerin ve büyüklerin çocuklar üzerinde (bilerek veya bilmeyerek) uyguladıkları piskolojik ve fiziksel baskının, şiddetinin gözler önüne serildiği, sözde korku filmidir. film korku filmi felan değildir. şiddet görmüş,gören çocukların dramını anlatan bir filmdir. film devam ederken arkadaş çevresi tarafından dışlanmış ve alay edilen feminel bir gay çocuğunda olmasını beklerdim, malum dünya toplumunda en fazla hor görülüp dışlananlar arasında liderlerdir.. ancak king in romanına sadık kalınması açısından mı yoksa yapımcıların gözünden kaçtığından mıdır? bilmem bu film için doğru,güzel ve etkileyici kozu kullanmamışlardır.
  • ekşi tayfasının yıkımının aksine gayet başarılı bulduğum korku gerilim filmi.
    1980'lerin korku ambiyasında 3 5 veletin etrafında işlenmiş film , işin garibi filmin orjinal filmle alakası yok gibi , izlemek isteyenler ve klişelerden sıkılanlar için biçilmiş kaftan.
  • kitabı en değerli mal varlıklarımdan (diğer mal varlıklarım da başka kitaplar) biri olan stephen king şaheseri.

    burada okuduğum eleştirilere göre kitabı okumayanlar filmden pek bişi anlamamış. normal. kitabı okumadan o atmosferi alamazsınız zaten. elbette kitapla film arasında fark var ama karakterler açısından bir fark yok. en azından henry piçi dışında. bir de mike'ın babası hayattaydı diye biliyorum. yani kitaptaki karakterlerle gönül bağını kurmadan filmi beğenemezsiniz. boş yapmayın klişe, klişe diye yani.

    ikincisini izlemedim. ama iyi ki yapmışlar. kitapta yetişkin oldukları zaman ve çocukluk anıları paralel gidiyordu, hoştu. filmde de bunu görmek isterdim aslında ama ikiye bölmek de güzel, olsun.

    benim en çok arzu ettiğim şey şu kitabın doğru düzgün bir filminin olmasıydı. valla pek sevinmiştim filmini çektikleri zaman. filmi de çok beğendim. geberin nemrutluktan e mi? bi bok da beğenin anasını satayım.

    ah richie, kitapta da en çok seni severdim, filmde de müthiştin, ağzın bir durmadı gevşek çene seni.

    billie çok iyiydi ama daha çok kekelemesi gerekiyordu bence. arada krizi tuttuğu oluyordu çünkü.

    beverly acayip güzeldi yalnız kitapta bu genç kızımız babasından tacize uğratmaktan çok tarihi dayaklar yiyordu. kemer falan çıkarıcak diye bekledim ama şiddet göstermek istemediler zaar.

    benjamin pek tatlı yanaktı ama yetişkinliğinde epey yaguşuklu bir adama dönüşüyordu bakalım filmde nasıl?

    stanley zaten hep uyuzdu.

    eddie ise biraz daha ezik bir tip olabilirdi çünkü kitapta öyle biri, aslında billie'den güç alıyor ama daha çekingendi.

    henry'nin babası zinhar polis değildi tam tersine alkolik bir piçti. henry'de böyle sırım gibi bir delikanlı değil de öküz gibi etli butlu, kalıplı bir çocuktu.

    neyse olsun o kadarı. ben beğendim filmi. şu an kitapla bakışıyorum özlemle, çocukluğumun romanı dile kolay bu kitapla başladım stephen king'e. galiba beşinci kez okuyacağım.

    kesinlikle tavsiye ederim kitabı da filmi de.
  • ingilizce ile türkçeyi karşılaştırdığınızda bolca gülümsetecek kelime ortaya çıkıyor.
    it dediğinizde köpek iken ingilizce de “o” anlamına geliyor.
    itself: kendisi!
hesabın var mı? giriş yap