• sınırları içerisindeki su otomatinda bazı sular 75 kuruş iken bazı sular 50 kuruştur.

    suların tümünün 0.5 litre ve hamidiye su olmasından ötürü, 75'lik suların, okunmuş su olma ihtimalini göz önünde bulundurun sayın itululer.

    sınava giderken 75'likten alıp cc ile ders geçen arkadaşım var.
  • erkan ayder hocamızın zamanında derste anlattığı bir olayı yazmak istiyorum. kendisi kampüs kafe'de otururken iki tane öğrencinin konuşmasını duymuş. çocuklardan biri diğerine mustafa inan'ı kastederek "vay be babaya bak basmış parayı vermiş adını kütüphaneye" demiş. itü gibi iyi bir okulun kötü yönde değişen öğrenci profiline güzel bir örnek.
  • bunca yıllık eğitim hayatımda böyle kütüphane görmedim.

    itü'lü olmadığım halde tezimle ilgili çalışmak için çok da legal olmayan yollarla bir kaç kez bu kütüphanede bulunmuşluğum oldu. lakin önümdeki şeylere değil etrafımdaki insanların muhabbetlerine konsantre oluverdiğimi farkettim çünkü kimse kütüphanede olduğunun farkında değil ya da daha evvel başka bir kütüphanede bulunmamış.

    herkes kantinde oturup muhabbet eder gibi yüksek sesle konuşuyor, ders üstüne de değil, hocaya gıcıklığından, yemekhanedeki tavuktan efendim karıdan kızdan falan bahsediyor. hadi konuşmaya bi yere kadar tahammül ettik diyelim, senin üniversitenin farklı bir geleneği vardır diyelim ama yani bi insan neden kütüphanede telefonunun sesini kapatmaz, telefonunu açmak istemediği için sesini kısmak yerine telefon elinde sonuna kadar çalmasına izin verir ve benim dışımda nasıl tek bir insan bu arkadaşı uyarmaz ve hiç bir şey olmamış gibi davranır gerçekten anlayamıyorum.

    benim geldiğim yerlerde bırakın telefonu, iki kişi fısıldayarak iki kelime konuşsa bile görevli gelip uyarırdı, zaten kimse de böyle acayip sesler çıkarmazdı zira bunun yerinin kütüphanenin sesli kısmı veya kantin veya okuldaki herhangi bir boş sınıf veya yurt odası olduğunu bilirdi.

    şimdi itülü arkadaşlar beni despotlukla suçlayacaklar ama herhangi bir kütüphanenin doğası gereği orada gözetilmesi gereken bir özgürlük varsa muhabbet özgürlüğü değil konsantre olma ve sessiz sakin ders çalışabilme özgürlüğüdür.
  • prof. dr. muhammed şahin yazdı:
    değerli istanbul teknik üniversiteliler,

    ülkemizin en önemli araştırma kütüphanelerinden itü mustafa inan kütüphanesi rezerv yayınlar bölümü son iki yıldır
    7 gün 24 saat hizmet vermekteydi. özellikle öğrencilerimizden gelen yoğun talep nedeniyle kütüphanemizin tüm bölümlerini haftanın her günü ve her saati hizmete açmak için yürüttüğümüz çalışmalar son aşamaya geldi.

    araştırmacılar ve öğrenciler için bilgiye her an ulaşmanın öneminin farkında olarak sizler için, kütüphanemizin tüm bölümlerini 14 şubat 2011, pazartesi gününden itibaren 7 gün 24 saat açacağız. tüm itü ailesi’nin bu olanaktan en iyi şekilde faydalanmasını diliyorum.

    saygılarımla

    şeklinde gelen mail gözlerimi yaşarttı valla. herkese hayırlı uğurlu olsun..
  • an itibariyle kütüphanenin önündeki havuza dolmuş karın üzerine dev gibi bir cisim* * çizili olan kütüphane. sonra itü'lüye neden abaza diyorlar diye sorarlar.
  • masaları şezlong mantığıyla kullanan öğrencilerle doludur. kitabını defterini bırakan masanın kendi malı olduğunu düşünür hiç kalkmayacak gibi sahiplenir.
  • şu sıralar finaller oldugundan gerçekten kalabalık. yazılmış ama kafaya kazınsın diye bir daha yazalım. sürekli, gayet herkes tarafından duyulacak şekilde konuşan çıtır arkadaşlarla dolup taşıyor kütüphane. yok dc alırım yok cc yok ortalama bilmem kaçmış, gırgır, şamata, geyiğin dibine vurmalar ve daha bilimum konu. bir sussalar daha çok şey öğrenecekler aslında ama maşallah konuş babam konuş. oğlum/kızım kütüphanede susulur çalışılır ya da kısık sesle başkasını rahatsız etmeden konuşursun, hiç mi öğretmedi size ilkokul öğretmeniniz? biz de istiyoruz devamlı konuşalım ama işte hayat şartları naparsın. yok azizim yeni nesil çok bozuldu adam olmayacak bunlar. evladım çok küfür yiyorsunuz belki dıştan değil ama içten uyarayım. kendimi kastetmiyorum ben tutuyorum hala.
  • eski binasına göre:

    1) masalar daha küçük. (belki yerleştirme düzeninden koltuk sayısı da daha az gibi geldi.)
    2) yeri biraz sapa. (özellikle şu anda kullanılan girişi tozlu topraklı yollardan geçmeyi gerektiriyor.)
    3) kitap koleksiyonu ve ödünç verme bankosu(?) ikinci katta. (vakit kaybı!)
    4) acayip mimarisi yüzünden kitap rafları biraz karışık.
    5) manzarası daha kötü. (ben seviyordum o devasa cam duvarı.)
    6) yeni olduğu için tabi ki daha şık. (gördüğüm tek iyi yanı.)
  • 1. grup haalinde ders calisirken bazen fazla gurultu ettigimizi farkettigimde adini aldigi mustafa inan hocaya saygisizlik ettigimi dusundugumden arkadaslarimi ve kendimi sessiz olmaya daavet ettigim itu merkez kutupaanesi.

    2. itu rektoresinin atilim procesi (?) kapsaminda kantinleri banyo modeli gibi tasarlayip fayansla kaplamasindan nasibini alarak, girisine tane ederinin cok pahali oldugunu tahmin ettigim cam tuglalardan dosenen kutuphane.
    (bkz: itu atilim projesi)

    3. eskiden arastırma yapan ve/veya ders calisan insanlarin yorulduklarinda mola vermek, bir cay icmek icin gittikleri tost kokulu kantini, itu atilim purojesinden diger kantinler gibi nasibini alan kutuphaane.

    4. 1997'de temeli demirel tarafindan atilan yeni kutuphane hizmete girerse adinin degismesinden ve kaderinden suphe duydugum, final oncesi itu gencliginin ugrak mekaani.
  • bundan bir 10 sene evvel merkez kantin 17:30 gibi kapandığından, spor kantini ve çarşı daha portakalda vitamin bile olmadıklarından o saatten sonra kantindeki kesişme çalışmaları masalara yayılıp, asla okunmayan birer kalın kitap alınarak bu ortamda devam ederdi. o zamanlar şimdi ki gibi camlı falan da değildi çok daha salaş bir hali vardı kütüphanenin.

    neyse efendim biz de naçizane her zaman bir mukavemet kitabı alıp otururduk.her oturuşumda bir satır okusam sanırım ki 2 kez alıp en sonunda dd ile geçmekten bir nebze daha iyi bir sonuç elde edebilirdim.
hesabın var mı? giriş yap