• (bkz: tomislav ivic)
  • jean paul sartre'ın akıl çağı romanındaki soğuk, mutsuz, kendisine dokunulmasından bile tiksinen karakter. ancak bu olumsuz özelliklerine rağmen romanda öyle sihirli şekilde betimlenir ki; kendinizi mathieu ile beraber ondan hoşlanırken bulabilirsiniz. ancak ivich'den hoşlanmak, ivich'i sevmek mantıklı değildir. ne istediğini anlayamazsınız, bencildir. bırakın sevmeyi, hep açık bıraktığı saçlarını mathieu istediği için toplamaktan bile korkar. uzak durulması gerektiği bilinen ama karşı koyulamayan kadınlar vardır. ivich kesinlikle bunlardan biri olsa gerek.
  • (bkz: #37238799)

    sert ve dobra bir yazar. sevdim tarzını.

    entry finalinde kullandığı benzetme ile de beni benden almıştır:

    "ha bu arada... sen diyorsun ya; ''zengin değil, yakışıklı değil ama aşığız birbirimize, seviyorum onu''...

    ''iphone 5s neymiş yahu? ben samsung galaxy pocket kullanıyorum hem ucuz hem daha kaliteli'' diyen tiplere benziyorsun, yapma."
  • yazdıklarında samimi mi, yoksa tepki olarak mı yazıyor bilmiyorum ama okuduğumda bende uyandırdığı his, kendsinin başlığı altına gelip laf sokmaya çalışanlarınki ile aynı.
    bu iki grubun birbirlerine bu kadar benzeyip birbirleri ile didişmelerini ibretle izlemekteyim. aralarındaki tek fark y kromozomu.
    neyse ki benden çok uzaktalar.
  • (bkz: #70087752)

    "erkekler yarı evrilmiş canlılardır, mantıkla değil içgüdüyle hareket ederler, kadınlar tarafından evcilleştirilmeleri gerekir ama malesef fiziken üstünlükleri sebebiyle bu iş tam tersine dönmüş "

    yukarıda yazmış olduğu yazıyla dumura uğratmış feminazidir. şimdi yazdığı yazıyı inceleyelim ve içgüdüleriyle hareket eden taraf kimmiş görelim.

    öncelikli olarak "yarı evrilmiş canlı" gibi bir söylem türkçede bulunmamakta ingilizce "half-evolved" şeklinde aradığımızda da bunun birkaç evrim karşıtı tarafından ara geçiş formu anlamında kullanıldığını görüyoruz. burada her canlı türünün aslında bir ara geçiş formu olduğunu belirtmek gerekiyor. diğer bir husus ise erkek-dişi bireylerin farklı türlere ait olduğu ve evrimlerinin bağımsız olduğu yanılgısıdır. yani sevgili suserımız bu yazıyı yazarken sinirden köpürmüş bir halde hakim olmadığı evrim alanında bilimsel temeli olmayan terimler uyduruyor. uydurduğu terimleri de hem erkeklere hakaret etmek hem de içi boş argümanlarını desteklemek için kullanmaktan çekinmiyor. sevgili suserın bunları yazarken %100 mantığı ile hareket ettiğine ben şuan ikna oldum.

    yazının diğer kısmında ise erkeklerin mantıksız kadınların mantıklı olduğu fikri öne sürülmüş. şimdi kadınlar tarafından kadınlara has olduğu iddia edilen ve gururla kullanılan şu söylemlere bakalım: "annelik içgüdüsü", "6. his", "bizim hallerimiz var" bunlar sadece birkaç örnek ortak noktaları ise kadınların mantık ile açıklanamayan hareketlerini anlamlandırma çabaları olmaları. bunun dışında mantık gerektiren işlerde erkeklerin daha fazla rol alması ve daha başarılı olması yeterli bir kanıttır. tabi bu durum da kadınların kendilerini eksik hissettikleri her alanda yaptıkları gibi "ataerkil" zihniyet ile açıklanacak.

    yazımı aynı yazar tarafından yazılmış birkaç yazından alıntı yaparak "erkekleri evcilleştirmek" isteyen yazarımızın kendisinin ne kadar mantıklı ve tutarlı düşüncelere sahip olduğunu göstermek istiyorum.

    "evlilik ciddi bir müessese ve kadınlar erkekler kadar aptal olmadıkları için görünüşün geçici olduğunu bilirler ve başka kriterlere daha önem verirler."
    "kadınlar özgürleştikçe yakışıklı erkeklere ilgi duyacak, bu bizim en temel içgüdümüz; genetik olarak üstün olan erkeklerle çiftleşmek."

    "erkekler kadınları sevmez,onları bir obje olarak görür. o kadının görünüşüyle neyi simgelediğine aşık olurlar. "
    "lan manyak mısınız adam bildiğin çok yakışıklı.
    yorumlara bakan sanır abdullah bin abdülaziz ile sevişmiş rihanna."
  • yahu bilimsel makale yazmamıştır kendisi, "yarı evrilmiş"in bir hakaret olduğunu anlamak zor değil ve çok kez duydum kullanıldığını.

    erkekler kadınlara oranla daha içgüdüyle haraket ediyorlar bu sebeple erkekler-kadın suç oranları arasında uçurum var mesela. erkekler intihara daha yatkın, yıkıcı olaylara karşı mantığını yitirmeye daha yatkın, gülünç riskler almaya daha yatkın... kadınlar erkeklere kıyasla saçma salak bir sürü problemle uğraşmaya maruz bırakılmış bu toplumda ancak buna rağmen hep daha soğukkanlı davranır. benim görüşüm değil. istatistiki tüm veriler bunu söylüyor. bunun sebebinin de erkeklik hormonu olduğu biliniyor. testosteron hormonu mantıkla hareket etmeyi engelliyor. yani erkeklerin medenileşmesi için ekstra eğitime, "evcilleştirilmeye" ihtiyacı olduğunu savunuyorum ki aslında batı ülkeleri eğitim sistemi de bunu savunur, erkek çocukları daha çok göz altındadır mesela.

    bir de objeleştirme yanlış anlaşılıyor. objeleştirme, toplumdaki bir anlayış. kadının elde edilecek bir şey ve cinselliğinin kullanılmak olarak görünmesi, sadece "dış kabına" göre değerlenmesi, medyada süs bitkisi gibi kullanılması vs. buna girer. yani toplumun kadına bakışı, marketteki bir ürüne bakışıyla aynı. erkekler ise toplumun gözünde kendini geliştirdikçe değer görür.

    işte bu anlayış, objeleştirme yok şu kadın çok güzel, şu erkek çok yakışıklı demek değil ama bir de over sexualization sorunu var. yani ben bir erkeğe gidip sürekli ay sen çok yakışıklısın, ne kadar güzel gülüyorsun, sigara içerken ne kadar tatlı görünüyorsun vs. desem bunu yapmış olurum. onu insanlığıyla değil sadece seksüel çekiciliğiyle ilgilenmek saygısızlık. toplumda kadına karşı yine böyle bir anlayış var ve objeleştirme ile bu ikisi karıştırılıyor genelde. aynı şey değil.
hesabın var mı? giriş yap