• aslında başlık şöyle olacaktı: tıpta uzmanlık sınavı'nda dereceye girenlerin bile cildiye gibi basit bir branşı seçmesi

    tabi hala 1999'daki frame sisteminden dolayı getirilen, 2015'te css ile çözülebilecek aq 50 karakter sınırına takıldık.

    haber bu:

    http://www.gazetedoktor.com/…umu-secmiyor_h344.html

    berbat bir haber.
    yani sağlığımız adına, geleceğimiz ve çocuklarımızın geleceği adına ülkedeki en iyi doktor veya adaylarının uzmanlık sınavında nispeten risksiz bölümler olan cildiye, fizik tedavi, göz gibi bölümleri seçmesi.

    kadın doğum, kardiyoloji, acil tıp, genel cerrahi, kalp cerrahi, beyin cerrahi gibi hayati önemli bölümlerin ise sınav puanlarında diplerde olması. sınava gir çık bunlardan birindesin levelinde puanları nerdeyse.

    kısacası: "doktorların en çalışkanına cildimizi, en tembeline beynimizi teslim ettiğimiz bir ülke" oluyoruz. ileride sezaryeni bile başaracak hekimler çok azalacak, beynimizdeki minik ama alınsa iyi olacak basit bir kitleyi aldıracağımız bir beyin cerrahı bulamayacağız, stent takılırken kardiyoloji odalarında hastalarımızın çoğu ölmeye başlayacak...

    nedenleri haberin içeriğinde bolca bahsedilen bakanlığın geçtiği yerde ot bitmeyen tutumu, saldırgan çomar halkımız, berbat adalet hukuk sistemimiz vs vs...

    g.tü kollayın.
  • liseliler bilmez...

    eskiden kadın doğumu tus birincileri seçerdi.

    kadın doğum o zaman da 15 nöbetti şimdi de 15 nöbet (nöbet ertesi izin de yok). o zaman da uzmanlıkta icabın allahı yaptırılırdı şimdi de..

    demek ki mesele ne değilmiş? mesele nöbet tutmak değilmiş...
  • malpraktis nedeniyle kendilerini hasta yakinlarinin acabilecegi davalardan korunabilmek icin sorumlulugu fazla olan tıp dallarindan kacma durumudur.
  • sınava girenin kazandığı denilen bölüme, 15bin doktorun aylarca çalışarak girdiği bir sınavda taş çatlasa 1500. girebiliyor.

    tus öyle devlet kadrolarına, kpsslere benzemiyor canlar, tüm uzmanlık dalları toplamında 400-500 kadro olursa öpüp başımıza koyuyor ve türkiyenin en inek popülasyonuyla birlikte sınava giriyoruz.

    tus'a yönelik özel olarak en az 1 ay sıkı çalışmadan, okul birincisi olsa barajı geçemez hiçbir tıbbiyeli. çünkü hekimlik sorulmuyor, ayrıntı bilgi soruluyor. istediğin bölümü kazanabilmen için de hayatının en az 6-7 ayını tamamen vermen ve 10-15 bin tl arası da dersaneye bayılman gerekiyor.

    tus puanına göre iyi doktor kötü doktor ayrımı yapmamamız gerektiğini öğrendiysek; konu doktorluk değil bilim adamlığı ile ilgili hale geliyor. okumayı en çok sevenler ve başarabilenler, ilgileri olan ve çok başarılı olabilecekleri alanı değil, rahat ve parası iyi branşı seçmek zorunda kalıyor. çünkü saçma politikalar neticesinde temel bilimler para kazanmıyor, cerrahi bilimler davalarla ve hayati tehlikelerle boğuşuyor, dahili branşlar ise hasta ve iş yoğunluğundan başını kaldıramıyor.

    doktor bulamayacaksınız derken ne dediğimizi sanıyordunuz kuzum? kritik alanlarda, kritik anlarda doktor bulamayacaksınız. çünkü kimse elini taşın altına koymacak kendinden vazgeçip.

    dövdüğünüz doktorlar, öldürdüğünüz sağlık çalışanları, saygınlığını yok ettiğiniz bu meslek, gözünüzü boyadıkları bu sağlık sistemi en çok halka zarar verecek, en başından bağırdığımız gibi.

    fakat siz hiç dinlemediniz.
    kendi düşen ağlamaz umarım.
  • iyi doktor eşit değildir tusta iyi puan.ama rahatı seçiyor artık tusu kazananlar...ağızlarına sıçılsın istemiyorlar tabi
  • başarılı öğrencilerimizin istedikleri için değil çok para kazanmak için tıp seçmesinden kaynaklanır.

    adam gönüllü değil ki. başarılı olduğu için herkes onu tıbba zorlamış. o da iyi para kazanıp lüks bir hayat yaşamak için doktor olmak istemiş.

    evet bir bencillik yapmışlar ama onları buna zorlayan sistemin kendisi.

    organik kimya ezberleyemiyor diye hayalindeki meslek beyin cerrahlığı olan adam inşaat mühendisliği okumak zorunda kalıyorsa suçlayacağın kişi o değil, sistemi kuranlardır.

    edit: şu entry'i eksileyen insanlar var. çok ilginç. sanırım sistemi kuranlar burada.

    (bkz: amlarına koyayım ben onların çok ayıp ediyorlar)
  • tanıdığım işinde en iyi ve insanlık olarak kibar iki doktorun füsun töre (cilt) ve kürşat çağın (göz doktoru) olmasıyla doğru önerme. hem kibarlar hem de mesleklerinde iyiler, bulmayacakları hastalığa deva yok gibi.

    ayrıca cilt en büyük organımızdır, kolaylık konusunda yanılmışsınız. kürşat çağın da tanıdığım en çalışkan, disiplinli ve eğitimine önem veren doktorlardandır.

    yeni doktor adayları da keyifleri nasıl biliyor, istiyorsa öyle yapsınlar. iyi doktor, iyi kadın doğumcu yine ön planda olacak. mesleğini sevmek ve iyi olmaktır önemli olan. meslektaşlarınız tarafından hastalar mağdur olunca, yanlış ilaç verilip ve tedavi uygulanınca ve hiçbir açıklama yapmadan ortadan kaybolunca doktorlar, o zaman da böyle insanlığınız ön plana çıkar umarım.

    edit: doktorlara şiddet konusunda okul, hastane gibi kamusal alanların güvenlik sistemiyle ve özel güvenlik güçleriyle donatılması gerektiği düşüncesindeyim. doktorlara şiddeti körükleyen siyasi düşünceye de karşıyım. fakat, bunları tutup doktor olmayan herkesi, yani hastayı, cahil diye genellemek nasıl bir tıbba yakışmayan cehalettir, etik anlayıştır anlamıyorum.
  • bir nevi doğal seleksiyondur. hayatta kalma mücadelesidir.

    cerrah, çocuk doktoru, dahiliyeci aralıksız 30 saat çalışır ve ardından ancak 10 saat kadar dinlenebilir. çoğu zaman 30 saatlik mesai+nöbet karmaşası sonunda ilkokuldan sonra tek okuduğu şey market broşürleri olan ahlak fakiri kişi aklınca hata/kusur bulur, can sıkar. bu da yetmez. soyu tükenmeyen bu vandal, aklının/muhakemesinin yetmediğı noktalarda son atp'sini eve gitmek için kullanacak doktoru darp eder.

    soruşturmaydı, depresyondu derken hayatta kalma mücadelesindeki bir ay sonunda bu cevval doktorumuz 4000 tl kazanır. yaklasık 600 tl'i direkt bedelli askerlik haracı olarak arkasında bir saniye bile durmayan, bu karmaşaya karışmayıp yıllık 1000 tl mecburi sigorta ile başının caresine bak mesajı veren devlet mekanizmasına kaptırır. ve nihayetinde mezun olduğu ilk 5-6 yıl ne maddi karşılığını bulabilir bu emeğin ne de manevi karşılığını. bunu gören stajer doktor adayı zaten piyangoyu görür ve idealleri, hayalleri bir kenara bırakır. bahsedilen nispeten hayatta kalmanın daha kolay olduğu branşlara yönelir. bizim aralıksız 30 saat calisip arada 10 saat evine gidebilen doktorumuz ne yapar bu arada? e tabi ki istifa eder ve eski cerrah müstakbel dermatolog, fizik tedavici ya da biyokimyacı olur. geriye kalanlar mı? game of thrones vari night's watch'a devam ederler.

    işbu entry'deki karakterler dizilerdeki gibi tamamen hayal ürünüdür demek isterdim ama yukarıdaki elcezire kaynaklı haber gibi ve ölüm kadar gerçektirler...
  • http://www.medimagazin.com.tr/…slar-2-22-66035.html
    doğru ama eksik bilgi.buradan 2015 nisan tus yerleştirme sonuçlarına göre ilk 100'e giren hekimlerin branş tercihlerini görebilirsiniz.
  • ha bu arada, konu yine 'hastaların' siyasi tercihine dayandırılmış fakat bir konuya işaret etmek istiyorum. antep'te ersin arslan öldürülmüşken deu'da ayşegül yıldız'ın cemil çiçek'le neyi görüştüğünü biliyor musunuz? doktor hakları mı yoksa almaya çalıştığı grant mı? neden hala akp'lilerle iç içe? basbayağı milletvekilleriyle yakınlık kurmaya çalışıyor, bir çıkarı var demek ki. meslektaşlarınız iktidarla neden iç içe?

    edit: ersin arslan'ın öldürüldüğü hastane düzeltildi.
hesabın var mı? giriş yap