• "iyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişinin kârı" lafı boşa söylenmemiştir.
    iyiliğe her zaman iylik ile mukabele edilecektir, bu mutlak ve muhakkaktır, belki tüm önermeyi değiştiren şey, bu karşılığın vadesi olarak hangi zamanın ve vericisi olarak da kimin/neyin seçildiğidir.
    yapılana karşılık iyilik, şefaat ve her türlü beklenti, eğer o iyiliğin yapıldığı kişiden ve yapanın vadesinde bekleniyorsa, bu tarz kısa vadeli hayalkırıklıkları ve üzüntüler muhakkaktır.
    yok eğer yapılan edilenler, başka bir merciin rızası ve akabinde ondan gelecek karşılıklar için yapılıyorsa, o zaman bu önerme ezelden ebede doğrudur.
    en azından kimileri için.
    ilgili olarak bir alman atasözü geliyor akla:
    tanrının değirmeni yavaştır, ama kusursuz öğütür
    işte burada da şu meşhur ama*, kendisinden önceki yavaşlığı, yani vade mevzusunu ortadan kaldırıyor ya da herşey sadece bana öyle geliyor.
  • ne yazık ki bu söz doğrudur, çünkü insanoğlu hep kendi çıkarını düşünür. özellikle bencil biriyse, yaptığının yanlış olduğunu bile bile yapmaya devam eder. dost tarafından, hem de başkalarıyla ara bozmak amaçlı yapılınca daha bir koyar, hele bir de eliniz kolunuz bağlıysa. ama yine de umut fakirin ekmeği..
    (bkz: keser döner sap döner gün gelir hesap döner)
  • bunu şu şarkıya özetleyebilirim that's life :)
  • gecen pazar kilisede atkadas ile ayindeyim, incil 155. ayet mi sayfa mi artık neyse, yanindakine tercume etsene dedim, " birine borc verince yada bir iyilik yapınca, ona bu verdiklerinizden dolayı size boynu bukuk ve borclu oldugunu, sizin istediklerinizi yapmasi gerektiğini, sizi üzecek seyler yapmamasi getektigini dusunerek yapılan iyilik sayılmaz, birine iyilik yapınca onun iradesine ipotek koymak dinimizce hoş degildir" diye tercüme etti. bizimnsorunumuz iyilik yapinca iradesine ipotek koyamadigimizdan geliyor, sonra yaptigim iyiliklere karsilik nite boyle yapti oluyor, sen bu düşünceyle iyilik yapmiyorsun, resmen iyiliğin long pozisyonuna satin alma emri veriyorsun
  • insanın zoruna giden bir şeydir. birine sürekli olarak iyilik yaparsanız elde edeceğiniz sonuç günün birinde mutlaka o kişiden kötülük görmek olacaktır. istisnasını görmedim bu durumun.

    en çok da "o bana asla kötülük yapmaz, en azından yaptığım onca şeyin hatrına aklından bile geçirmez bunu." güveni yıkar insanı, o kadar eminsinizdir ki o insanın size zararı dokunmayacağına...

    tabii bu demek değil ki yaptığınız iyilikleri karşılık bekleyerek, size kötülük yapılmasın diye kendinizi sağlama almak adına yapıyorsunuz. elbette kimse bunları düşünerek iyilik yapmıyor ama insan iyilik yaptıklarına, kendine iyilik yapanlardan daha çok güveniyor. bu da psikolojik bir gerçek. işte bu kadar emin olduğunuz bir yerden ihanet geldiği için daha büyük bir hüsrana uğruyorsunuz zaten.

    bu konuyla ilgili dostoyevski'nin budala kitabında çok güzel bir cümleye denk gelmiştim. general, prens mişkin'e şöyle diyordu "bak prens, iyilik yapmak hoş bir şeydir, ama aşırıya kaçmayacaksın. sanırım bunun acı meyvesini tatmışsındır." evet gerçekten iyilikte aşırıya kaçmanın sonu hep o acı meyveyi tatmak oluyor.

    peki bunun çaresi ne? artık kimseye iyilik yapmayalım mı? tabii ki hayır. iyilik yapmalıyız ama ölçülü olmak kaydıyla. insanlarla ilişkilerimizde hep bir terazi varmış gibi davranmalıyız. yani bizim yaptıklarımızla karşı tarafın yaptıkları birbirini dengelemeli. terazinin bir kefesi daha ağır basarsa o ilişkide bir sorun var demektir. mümkün olduğunca kefeleri aynı hizada tutmaya çalışmalıyız.
  • insana belki de en çok koyabilecek durumu kategorize eden atasözüdür.
    bir kişiye veya kişiler grubuna iyilik etmek, "insan" olmanın gereği karşılıklılık ilkesine doğrudan doğruya bağlı olmamalıdır.
    buna karşılık, bir kişi ile diğer kişi veya kişiler grubu arasındaki yaşanan hadiseler; ortaya, "hukuku olmak" durumunu, yine "insan" olmanın icabı olarak çıkartmalıdır.
    şimdi, bu olması gerekenler kısmını bir tarafa bırakıp; hayatın gerçeklerine, yani bir bakıma "modernleşmiş bir tür hayvan" olan insanoğlunun yarattığı "orman hukuna"na gelelim... bu "hukuk"un temel kaidelerini şöyle özetleyebiliriz;

    1- adamını kayır,
    2- seninle ne kadar problemi olsun veya hiç olmasın, ez, yok et, parçala,

    efendim, karşımızdakilerin "mayası" diye de tabir edebileceğimiz ta çekirdeğinde "insanlık" yok ise entrymizin de başlığı olan atasözümüz sahne alır, sahne budur...
  • hz. ali için söylenen şöyle bir rivayet vardır;

    bir gün hz. ali'ye "ya ali, şu kişi sana kötülük düşünüyor" derler. o da "ben ona iyilik yapmadım ki, o bana kötülük yapsın" der.

    kıssadan hisse, iyilik yaptığın kimsenin şerrinden kork.
  • su kisacik hayatimin ozeti, final.
  • "iyilik yap iyilik bul" sözünün doğrusudur. türk dil kurumu bu sözü türk halkına yakıştıramamış ve düzelterek(!) "iyilik yap iyilik bul" şeklinde literatüre sokmuştur.

    oysa bu söz söyleyen atalar torunlarını hayatın acı gerçeklerine hazırlamak amacındaydılar. "iyilik yapana kötülük et" demiyorlardı ki. sadece "gelecek darbeye karşı hazırlıklı ol" diyorlardı.

    ayrıca (bkz: hiçbir iyilik cezasız kalmaz)(bkz: murphy yasaları)
    (bkz: #3974971)
    (bkz: besle kargayı oysun gözünü)
    (bkz: acıma yetime döner koyar götüne)
  • cig sut emmis sozunun cikma sebebi olarak tahmin ettigim cok anlamli bir cikarimdir. hayatin genelinde soz konusu olan bu hadiseye karsi, onceden biliyor olmak daha az sarsicidir. zira karsilastiginiz her 10 kisinin 8 i, yapacaginiz iyilige karsi bu basliktaki bu guzide sozu size kanitlayacak deneklerdir. onceden basiniza gelecegi bilirseniz hayal kirikligina ugramazsiniz.

    bunun dost, akraba turunde yapilanlari vardir ki tahmin etseniz bile icinizde biseylerin yandigini hissedersiniz. kalbiniz oyle kirilir oyle kanar ki ruhsal acinizi biyolojik olarak bile hissettiginizi farkedersiniz.

    bir de yaptiginiz iyiligin/iyiliklerin zerre hatirlanmadigi durumlar vardir ki "bu kisiye mi iyilik etmisim ben" dedirtir. iyiligin asaleti oyle sarmistir ki damarlarinizi, haketse bile yuzune vurmazsiniz o kisi icin yaptiklarinizi.. cani sagolsun deyiverirsiniz.. iste o ruh hali, yapilan kotulukten bile daha kotudur. agir gelir kimi zaman. tasimak zorunda oldugunuz agir bir yuktur gorulmeyen.. "kullan at" politikasinin; pragmatizminin bir ornegi gibi hissetmeye baslarsiniz kendinizi. acidir hayat; acitir kimi zaman.
hesabın var mı? giriş yap