62905 entry daha
  • 'beni ya şımartın, ya da kapı dışarı edin!' diye bağırırdı. 'yarı içtenliğe dayanmam zor benim. bir kişi mi kalacak? tamam: bir kişi kalsın.' sonra gene bağırmaya başlardı: 'ben günahkarım: bana vurun!' o günlerde dostoyevski'yi okuyordu. sonra hemen mahzunlaşırdı: 'ya bir kişi de kalmazsa?' yanıma oturur, titrek bir sesle: 'kitaplar yüzünden çok acı çekiyorum esat ağabey,' derdi. 'sanki hepsi benim için yazılmış. bu kadar insanı birden canlandıramıyorum: hepsini birbirine karıştırıyorum. gülünç oluyorum.' odayı dolaşırdı inleyerek. 'ben rezilin biriyim ve rezilliğimi biliyorum.' 'selimciğim,' derdim, 'kendini bu kadar zorlama. karamazov'ların bulunduğu şartlar altında değilsin.' oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi suratını asardı: 'peki, ben etki altında kaldığımı, kitapların beni mahvettiğini nasıl anlatacağım?" anlaşılmamaktan çok korkardı. başkalarından ayrı hissettiğimi nasıl belirtsem? kimse bilmeyecek... hiç olmazsa mezar taşıma yazın: burada insanlara başka türlü hayran olan biri yatıyor. ne türlü? bir bilsem, ah bir bilsem.'

    tutunamayanlar - oğuz atay
  • “ hayatta çoğu zaman bize acı veren şey eskimiş kimliklerimizdir. hayatı bir öğretmen olarak görmek burada önemlidir çünkü her birimizi bir öğrenci olarak konumlandırır.
    bu belki de hayattaki en önemli kimliklerimizden biridir.
    bir kız evlat, erkek evlat, bir baba ya da anne, bir kardeş ya da arkadaş olabiliriz; dindar, inançlı ya da ateist olabiliriz; şu ya da bu ülkeden gelebiliriz ya da bizim için önemli olan bir siyasi kimliğe sahip olabiliriz.

    en önemli tanımlama, hayatın öğrencileri olduğumuzun farkına varmaktır.

    bu hem sevinçlerimize, hem de mücadelelerimize bir bağlam kazandırır. “

    iyi yaşanmış bir hayat - dr. gladys mcgarey
  • “ enerjimize neyin değip değmediğini anlamak bireyden bireye ve andan ana değişiklik gösterir. kendi içsel bilgimizi dinlemeyi öğrenmek, herhangi bir anda yaşam gücümüzü nasıl ve nereye yönlendireceğimizi ayırt etmenin anahtarıdır.
    ve bunu anlamak için gerçekten yaşamak gerekir.
    hayatımızla etkileşim içinde olmamız gerekir.
    hayatın işleyişi basittir: başarılı olana kadar denemeli ve başarısız olmalıyız.

    gerçek şu ki, size neyin enerjinize değeceğini tam olarak söyleyemem ama hayatınız söyleyebilir. hayatı bu şekilde yaşadığımızda, her an önemli soruları yanıtlamak için bir fırsat haline gelir.
    ' buna ne kadar yaşan gücü vermeliyim?'

    bunun yanıtını içsel bilgeliğimizle bulduğumuzda kendimizi giderek önemsiz şeylere kutch par wa nay* derken buluyoruz ve sürecin kendisi güzelleşiyor.
    bizi canlandırıyor. “

    -iyi yaşanmış bir hayat-
  • "...ve ardı arkası kesilmeyen korkunç kelimeler sanki pamuğun içinden geçer gibi, belli belirsiz pes yankılarla çakılmaya devam ediyordu şaşkına dönen beynimde..."

    kızıl kahkaha - leonid andreyev
  • bana yalan söylemeni isterdim aslında... çünkü insan ancak kaybetmekten
    çok korktuğu bir şey için yalan söyler.

    masumiyet müzesi
  • "ne çok şey istiyordum. ama şimdi hiçbir şey istemiyorum. istemek de istemiyorum. böyle bir söz verdim kendime, artık hiçbir şey istemeyeceğim."

    • budala | dostoyevski
  • her şey koca bir rezilliğin etrafında dönüp duruyor. hepsi de memnun, böyle olması gerektiğinden eminler, ölene kadar bu şekilde devam etmeye razılar. ama ben edemem. bıktım.

    tolstoy/ şeytan- peder sergi
  • kimsenin konuşmadığı bir dil gibiyim. kimsenin inanmadığı bir deli. yazarının bile okumadığı bir kitap. hiç çalmayan bir şarkı. hiç vatandaşı olmayan bir ülke. hiç sorulmayan bir soru gibiyim. kalabalıklar içinde varım ama yok gibiyim.

    murathan mungan - şairin romanı
  • ben parlak zırhı içindeki bir şövalye değil fırtına yemiş bir adamım.

    solgun suçlu | philip kerr
  • "tüketimin yeri günlük yaşamdır. günlük yaşam yalnızca günlük olayların ve hareketlerin toplamı, sıradanlığın ve yinelemenin boyutu değil, bir yorumlama sistemidir. gündeliklik bütünsel bir praksisin (siyasalın, toplumsalın ve kültürelin) aşkın, özerk ve soyut bir alanıyla "özel'in içkin, kapalı ve soyut alanı olarak bölünmesidir. çalışma, boş zamanı değerlendirme etkinlikleri, aile, ilişkiler: birey tüm bunları girift bir biçimde, dünyadan ve tarihten kopuk olarak, özel yaşamın içe kapanması, bireyin biçimsel özgürlüğü, çevreye güven verici biçimde sahip çıkma ve yanlış bilme üstüne kurulu tutarı bir sistemde yeniden düzenler. gündeliklik bütünselliğin nesnelliği karşısında fakir ve tortuldur; ancak bütünüyle özerkleşme ve dünyanın "iç kullanım" için yeniden yorumlanması çabasında galip ve keyiflidir. işte burası özel gündelikliğin alanı ile kitle iletişimleri arasında kurulan derin, organik gizli anlaşmanın yeridir."

    tüketim toplumu, jean baudrillard
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap