• "... after you get over the initial discomfort of being a monster it becomes incredibly liberating and enjoyable to feel ugly and weird, to embrace being an outsider." diyebilme seviyesindeki duo.
    heroin song
  • wonderflower ile universite projesi olarak baslayan forgotten ghost ile fena radarima girmis londrali dream pop duosu.

    simdilik zevk ve yetenek sahibi iki kisilik guzel grup, umarim daha da taninip cok daha guzel isler basarirlar.
  • burning hour isimli şarkılarıyla gönlümü çelmiş grup.
  • bristol merkezli, psych rock ve indie karışımlı elektronik müzik duosu. deneysel takılacak gibiler.

    “we're just two people making some music; it's not some big, life-changing art. it's just a garage record by a couple of weirdos.”
  • keşfedeli 2 gün oldu. arkadaşlar yukarıda zaten en öne çıkan şarkıları yazmışlar. loop'tayım hala. çıkamıyorum.
  • alex headford ve diva jeffrey isimli iki üyesi british and irish modern music institute öğrencisiyken bir proje için bir araya geliyorlar, faro ve dina adlı iki adet doğaüstü lanetli karakter yaratıp bunlar için maskeler hazırlayıp hikayeler yazıyor ve bu hikayeleri müziğe dönüştürüyorlar, hatta performanslarında da bu maskeleri takıyorlar. böyle epey underground takılırken mura masa müstear adlı dj ve elektronik müzik yapımcısının radarına giriyorlar.

    önce wanderflower (2016) ve ezra's garden (2016) adlı iki tekli; ardından da melt away (2019), hyper romance (2020), en son da derealisation (2023) adlı üç albüm çıkarıyorlar.

    ilgilenenler için şöyle gayet minimalist şirin bir siteleri var.

    ikinci albümlerini döngüye aldım dinliyorum şu sıra, güzel bir sound'u var.
  • spotify'da farklı zaman dilimlerinde farklı parçalarına taktığımı fark ettiğim grup. genelde “bu şarkı çok iyiymiş diğer parçalarına da bakayım…” gibi bir durum bende olmaz ama istisnai olarak bu grubu ciddi manada merak etmemi sağlayan şimdilik beğendiğim dört şarkısı var. üstelik hepsi de farklı bir tarz, mana ve donanımda.
    bunların üstesinden bir şekilde gelince tiz zamanda diğerlerine de bakıla fermanını çıkarmış bulunmaktayım, gönül ferman dinlemiyor jadu heart dinliyor şu sıralar.*

    takıntılı olduğum şarkılar sıralı liste ise şu:

    burning hour (bazen kendini sonsuz bir düşüşte hissedersin, bilmem kaç yüzüncü kattan aşağı kendini bırakmak gibi, beynindeki çıkış kapısı aralanır, içinde bir sürü alakasız görüntü ki sadece seni kurtarmak içindir bu, bunu bilir ve umarsızca bir işaret beklersin, belki de boşlukta süzülürken işaret bekleyenler içindir bu şarkı)

    walk the line (birisi ağzınıza itinayla sıçarken midenizi okşayan değil jilet kanatlarıyla delip geçen bir parçadır bu. sizse bir yandan o zamansız anakronik “lalalala”lara eşlik ederken bir yanda ise en içten ve sado mazo duygularınızla defalarca kez bu parçayı dinlemeden edemezsiniz)

    woman (bu şarkı benim dimağımda nedense tanju okan etkisi bırakıyor biraz, yine evil* bir kadın, istediğini elde edip çekip gitmiş. ama söz konusu erkek kişisi hala kadınım da kadınım demekten nedense kendini alamıyor. vazgeçilemeyen bir kadın olmanın ne kadar seksi bişi olduğunu hissettiriyor insana.)

    dead again (bu şarkının sözlerine hiç bakmasanız, bir sik anlamasanız dahi, sizi soktuğu anhedonik ruh halini gırtlağınıza kadar hissediyorsunuz, bir şeyler hissetmenin en iyi belki en iyi olmasa dahi en kısa yolunun bu olduğunu hatırlatıyor bize. ölülerle konuşmak gibi, o ölü yanınıza hitap ediyor.)
  • şubat ayında bu entry'i yazmışım.

    6 ekim'de türkiye'ye geliyorlar.
  • 6 ekim konseri için söylemek gerekirse mükemmeldi. grup çok cana yakındı, etkileşime samimi bir şekilde giriyorlardı. umarım yıllarca türkiye'ye gelirler
  • yayınladıkları her yeni iyi iş ile kulaklarımızdaki kalıcılığı artan grup.

    son ep'leri freedom yayında!
hesabın var mı? giriş yap