• bir araç sık arıza verip ucuza tamir ediliyorsa fransız, seyrek arıza verip pahalı tamir ediliyorsa alman, arıza verdiğinde tamir edilemiyorsa italyan, arıza vermiyorsa japon dur.
    ayrıca hakkında sürekli söylentiler, fotolar vesaire dolaşıyor ama kendisi bir türlü yollarda görünmüyor ise yerli ve millidir;-)
  • 7 sene boyunca toplamda yaklasik 120 bin km japon mali araba kullandım. bakım haricinde 1tl bile para harcattirmadi bana. yazıyla yazıyorum bir lira masraf etmedim. bakım dediğim de motor yağı ve filtreleri. yani araba neredeyse benzinlikte yakıt alırken abi dur ben ödeyeyim diyecekti. satıp alman aldım esp sensoru arızalanıp yolda 100 le giderken araba kayiyor zannedip esp devreye girip duruyordu hicbir usta bulamadı servis dahil yurtdışı ariza kayıtlarını türkçeye çevirerek araştırdım meğerse ariza değilmiş o esp sensörü arka koltuğun altında imiş oraya biri oturunca sapıtıyormuş. bunu neden yazdım ? her ikisi de dayanıklı olabilir ama işlevsellik farklı bir şey.
  • buyrun burada consumer reports organizasyonunun 2021 sağlamlık sıralaması var.

    bilmeyenler için ekleyeyim. bu adamlar akla gelen her türlü ürünü test eden bir kuruluş. kesinlikle firmalardan test ünitesi kabul etmiyor, kimliklerini gizleyip satıcısından ücretini ödeyip satın alıyor, sonrasında aylarca hatta yıllarca her türlü koşulda test ederek değerlendirmelerini yapıyorlar.

    bunun haricinde, bu ürünlerin sahipleri de kanıtlarıyla beraber arıza raporlarını adamlara sunuyor. sonuçta işlerini o kadar iyi yapıyorlar ki bir amerikan kuruluşu olmalarına rağmen amerikan modelleri genellikle değerlendirmelerinde son sıraları alıyor.

    tarafsızlığı nedeniyle, abd’de özellikle otomobil gibi büyük bir harcama yapacak olanlar consumer reports raporlarına bakmadan alışveriş yapmazlar.

    ayrıca belirteyim. eşimin babası abone olduğu için consumer reports dergilerini en az 15 yıldır takip ederim. sıralama üç aşağı beş yukarı hep benzerdir. en tepeyi japon arabaları parsellerken en altta hep amerikan ve alman markaları olur. eskiyle karşılaştırınca almanlar bu sene gelişme göstermişler bile diyebilirim.
  • konfor isteniyorsa alamanlar....
    (bkz: bmw)
    (bkz: audi)
    (bkz: mercedes)
    (bkz: volkswagen)
    (bkz: opel)
    performans ve dayanıklılık isteniyorsa caponlar...
    (bkz: subaru)
    (bkz: nissan)
    (bkz: mitsubishi)
    (bkz: honda)
    (bkz: toyota)

    hatta daha basiti var... önce gidin bir infiniti fx45'e binin. gezin azcık şöyle bir iki tur, göğüsteki düğmelerin fonksiyonlarına felan bakın (bulursanız tabi). sonra inip yandaki bmw x6'ya binin. ama sürmeyin.
    inin lan inin sahibi mahibi gelir şimdi.
  • japonlar bir motor yapmaya giristi mi, bunu seri uretim haline getirmeleri 10 sene surer. seri uretime giren motor en az 20 yil sureyle degistirilmez, oynanmaz, cunku zaten gelistirme asamasi olan ilk 10 yilda en iyi haline gelmistir. tr'deki bir japon kamyonet fabrikasi calisani sizlanir satislar azaliyor diye, neden dersin adam cevaplar; 'abi kamyonetler ariza yapmiyor ki, alan bir daha almiyor, yenilemiyor'

    almansa hizlica uretir. satisa sokar. sorun cikarsa da yolda durer. herkesin hemen anlayacagi sekilde orneklendirirsek (bkz: dsg sanziman). en az 7-8 sene sorunlu oldugunu bilerek satarlar, bu arada binlerce magdur olur. sesini cikaran olursa ve bakimlarini vw'de yapmissa iyiniyet der bir miktar paraya degistirir/tamir eder o da olursa, sesini cikarmiyorsa musteri, orali bile olmaz. ancak bir japon buna asla razi olmaz ahlaki geregi.

    alman otomobilleri cok ariza cikarir. al toyota corollayi 300-400 lira servis bakim parasi ode, 10 yil kullan. bir sorun bile cikarmaz. ama bmw, mercedes, vw, audi, daha say, bunlari aldiginin haftasi amortisoru ariza yapar, motor elektronik isigi yanar, oldugu yerde kalir, onu yapar bunu yapar. isteyen istatistiklere bakabilir, her sene ozellikle ariza raporlarina bakarim, almanlar acik ara ondedir.

    japon dizel motor yapar ama satmadan once gelir ulkenin 'her yerinde' test yapar. akaryakit istasyonlarindan mazotun kalitesine bakar, sonra gider ulkesinde bir rapor yazar ve der ki; turkiye'deki dizel satislarinda tehlike goruyoruz, ulkenin akaryakit kalitesi ozellikle mazotta cok kotu, o yuzden dizel motora girmeyin (yil 98-99 yillari olmali). yine aynı yillarda japonlar hangi lastikleri sececeklerini belirlemek icin tum turkiyenin yollarinda testler yaparlar ve yine bir rapor hazirlarlar. buna gore turkiyenin asfalt kalitesi o kadar farklilik gostermektedir ki o yillarda birden yumusak asfalta gecisler, birden baska kalitede yollara gecisler hatta ayni otoban uzerine farkli karakterde asfalt vs. bu sebepten uzun sure hangi lastigi takmalari gerektigine karar verememislerdi. almanlar icin boyle bir calisma yaptilar mi ulkemde bilmiyorum ama japonlarin yaptigini biliyorum.

    bmw ise e36 kasa 97-98 model ve sonrasi 320d modellerini alel acele sokar piyasaya, sonra yuzlerce bmw fani aluminyum dizel motor arizasi (mazot kalitesi sebep) nedeniyle 'aylarca' arabalarini kullanamazlar oylece bekler servislerde. 97-98 yillarindan sonra pazarin liderligini japonlarin kaybetmesinin ve bir daha da alamamasinin en onemli sebeplerinden biridir, dizel sorun yasanmasin diye agir kalan japonlar, tdi motorlu vw'e pazari bir daha alamamacasina kaybetmistir.

    mercedes w212 kasa 2009-2014 model araclarinda kendilerinin de kabul ettigi cok ciddi bir agir sorun vardir, arac ariza yaparsa santim yurutemezsiniz istersen koprude kalsin milim kipirdamaz, mercedes motoru degistirir, bu bilinen bir ariza hallediyoruz der para da almayacagiz der sanki iyilik yapiyormus gibi. ayni arabadan babasina da almis olan mercedes musterisi 'madem bu seride sizin de kabul ettiginiz bir sorun var babaminkini de duzeltin adam yasli yolda basina birsey gelirse sikinti olur hepimize' dediginde mercedes cevaben; 'kusura bakmayin sorun olursa devreye girebiliriz, yoksa girmeyiz' der. oysa toyota 'yuzbinlerce' aracini bir saniye dusunmeden recall eder. oysa vw fsi ve ilk seri tsi motorlarindaki kronik arizalari asla kabul etmemistir. ayni sekilde caddy'deki balata sorunu nedeniyle aracini atese veren tuketiciler vardir ve vw almanya da dahil olmak uzere kimse uzerine sorumlulugu almamistir.

    otomobil piyasasi icin amerikan tuketicisi korkunc onemlidir cunku dunyanin en cok otomobili son 2 yila kadar orada satilmaktaydi (simdi çin saniyorum). o yuzden toyota, mazda, subaru, nissan gibi markalar ozellikle amerikan tuketicileri icin araclar tasarlar uretir. ornegin subarunun amerikadaki prestiji vw ya da bmw'nin turkiye'deki prestijinin belki 10 katidir ve bir premium semboludur subaru orada. japonlari abd'de en cok rahatsiz eden marka vw'dir ve son 10 yilda dunyada toyota vs vw rekabeti korkunc boyutlara ulasmistir. kimsenin pek onemsemedigi bir rekabettir ama apple vs samsung rekabetinden daha hiddetli bir savastir aralarinda dunya capinda. ama buna ragmen toyota ne emisyon skandalina karisir ne de geri cagirmalarda savsaklama isine girer (birkac dedikodu cikti ama ispatli bir konu yok, oysa sonradan opel, bmw, mercedes benz markalari da karisir bu skandala).japon isine bakar efendi gibi. vw ise her turlu sahtekarliga girer, motorun yaziliminda ayar yapar (tam emin degilim ama ilk defa 2016'da dunya toplam satislarinda vw toyotayi 100bin gibi az bir farkla gecebilmistir).

    konu alman japon konusu olunca japonlarla ilgili tarihe bir baska not da dusmek lazimdir. zira bu japonlar ulkemizde cok buyuk haksizliklara ugramislardir zannimca. hatirladigim kadariyla turkiyede 93 yilinda bu adamlar fabrika kurdular ve 94 yilinda satisa basladilar corolla ile. oysa bir tane bile alman markasi (mesela vw hakkinda: cumhurbaskanimiz defaatle direkt sahenk'ten talep etse de) son 20 yilda turkiye'nin etrafindaki ulkelerde (yine mesela vw; polonya ve slovakya) fabrika kurdular. alman markalari daha dune kadar turkce dili bile kullanmazken japonlar 20 yildan fazla zamandir arac icinde turkce kullanmaktadir. 96 yilinda gumruk birligine girdigimiz anda avrupa menseili araclar vergisel acidan ciddi avantaja sahip oldular. oysa japonlar cok sikinti cektiler cunku gumruk birligine gore japon araclara vergi koymak zorundaydi turkiye. bir anda ucuzken pahali olan bu araclari getiren firmalar da aradaki dezavantaji kompanse etmek icin aksesurlardan vazgecmeye basladilar. sonra bizim turk tuketicisi basladi konusmaya: 'alman arabalari cok dolu, japonlarin aksesuvarlari yok ki, bos araba, bla bla'. oysa konu biraz da ekonomikti ve dizel pazarinda agir kalmalari, gumruk birliginin dezavantajlari derken corolla disinda tum japon marka ve modelleri pazarini almanlara ve sonrasinda alman-fransizlar kaptirdi. oysa daha cok aksesuvarla daha ucuza satilan otomobiller her zaman japonlar olmustu. ornek mi: 80lerde ve 90larin ilk yarisinda amerikada ve almanyada japon otomobillerinin pazar payi o kadar artti ki artik sokaklarda japondan gecilmiyordu. cunku hem cok daha ucuzlardi hem de alman ya da avrupali diyelim rakiplerinden cok daha fazla aksesuvari aracin bazi versiyonunda veriyorlardi. hemen markalari sayalim, daha 2010'lu yillara kadar bmw, mercedes, ozellikle volvo, audi gibi premium araclarin bazi versiyonlari o kadar bostu ki, volvoda standart donanimda kasetcalar bile yokken, japonlar almanyada klimali, absli, yol bilgisayarli dolu dolu baz versiyon arac satiyorlardi. 80 ve 90'larda japonlarin tum dunyayi otomotivde domine etmesinin sebebi buydu. ozelde turkiye pazarinda ise tam tersi oldu gumruk birligi sebebiyle. japonlar fabrikalari avrupaya tasidilar (nissan ingiltere fabrikasi vs) ama pazar kaybedildi bir kere. hatirlayanlar olacaktir, 90-95 yillari arasinda turkiyede satilan bir mazda 626 vardi ki, belki sahin-dogan serisinden bile cok satmisti. ben inanamazdim, sokaklarda 5 araba varsa 2'si mazda 626 idi. hem cok kaliteli hem dolu dolu bir arabaydi sahin kullanan halk icin elbette tercih sebebi olacakti, mermerler denen sirketi de mermerler yapan zaten o yillar ve o modellerdi. gumruk birligi sonrasi mazda toyota gibi turk pazarina ozel uretimler yaklasimlar yapamadi ve bitti gitti. qasqhai uretilene kadar turkiye pazari nissan icin de ayniydi. neyse ki renault ile isbirligi yapip 1.5dci motorlu bir compact suv uretti (ingiltere fabrika) nissan turkiyede ayakta kaldi, yoksa mikra ile nereye kadar.

    bunca seyden sonra merak eden olabilir, alman otomobili kullaniyorum. ask gibi. sevdiginiz kadinin cok kotu huylari olabilir, baskasinda gorseniz nefret edeceginiz ozellikleri olabilir ama asik oldugunuz kadinda bunlari gormezden gelirsiniz ya, oyle birsey iste bu. ama kriterlerime uyacak bir japon oldu mu elbette dusunebilirim. asla (buyuk konusmayayim ama) binmeyecegim arabalar ise fransiz arabalaridir. asla. hicbir sartta.
  • almanlar bmv nin 20 santim boyunda çalışan replikasini yaparken, japonlar o arabaya muzik seti monte ederlermis

    (bkz: sozlukte fikra anlatacak kadar alcalmak)
  • tasarım italyanların,
    lüks ingilizlerin,
    güç(!) amerikalıların,
    konfor almanların,
    sorunsuz ve işlevsel olmak ise japonların işidir.

    1 milyon milde bir japon arabası rahatlıkla çalışırken bir alman arabası 250 bin km’den sonra değiştirsek de kurtulsak şu araçtan dedirtir. çok yüksek sıcaklıklarda ve çok düşük sıcaklıklarda bir çölün ortasında veya yakutistan’da japon arabasından başka kullanmak aptallıktır, kullanılmaz da zaten. örneğin -72 dereceleri bulan yakutistan’da bulamazsınız japon arabası harici pek fazla araç.
    batakta, çatakta havada ve karada her zaman ve her yerde japon arabası bir araçtan beklenen işlevi sorunsuzca yerine getirir.
    teröristlerin gözbebeğidir, yakıtı doldur silahları monte et ve bir sürü kurşun yesen de kullanmaya devam et.
    ayıca dünyanın da en büyük otomobil üreticilerinin. (bkz: toyota) işletme sever yazarların sevgilisi (bkz: just in time)’ın doğduğu yerdir.

    ama biz türkler olarak alman arabası almaya devam edecek, ederinden fazla markalara, tok kapılara bir sürü para harcayacağız, en güzel araba kendi kullandığımız araba deyip mantıksızca fikrimizi savunacağız ve sağa sola b.k atmaya devam edip, kendi üretemediğimiz araçları sertçe eleştireceğiz. galiba tabiatımızda bu var.

    not:kuzeyavrupaspor
  • yillardir japon arabasi kullanan biri olarak problemsizligin en onemli fark oldugu karsilastirmadir.

    arabam sorunsuz olsun, bakimdan bakima gideyim, bakima da bir dunya para odemeyim diyorsan japon. onemli husus, her japon markasi ayni kalitede degil. odaklanilmasi gereken markalar toyota, lexus, honda ve belki mazda. spesifik model ve jenerasyonlarda istisnai durumlar olsa da, nissan, mitsubishi, subaru bu anlamda ayni klasmanda degiller. suzuki ve daihatsu konusunda cok emin degilim ama onlar her sinif arac uretmiyorlar bildigim kadariyla.

    bu ayni zamanda ne demek, eger bir arabayi satin aliyorsaniz ve orta halli bir geliriniz varsa mantikli yatirim da japon'dur. bu arada japon arabalarinin komfor ve kalitede ve hatta modeline gore sportiflikte alman arabalarindan geri kalmayan opsiyonlari vardir toyota ve lexus'ta.

    sert iklimlerde (sicak veya soguk), uzun mesafelerin yapildigi ve yol yardimi/servis imkanlarinin kisitli oldugu durumlarda (abd, arap ulkeleri, rusya gibi), veya downtime'in tehlikeli oldugu durumlarda (askeri, istihbarat, guvenlik, vb) gene japon araclari tercih sebebidir.

    sportiflik, innovasyon (yeni ve orijinal fikirlerin uretime gecirilmesi), tasarim, bir cok albenili ozellik gibi konularda ise haliyle alman araclari on planda. araba buyuk masraflar cikinca cok sallamayacak, veya 2-3 senede bir arabayi yenileyecek (dolayisiyla sorunlarin cogunun da garantiden halledilecegi) durumlarda, yahut leasing ve sirket araci durumlarinda alman arabalari tercih edilebilir. ama yolda birakma riski, orasinin burasinin bozulmasi ihtimali alman arabalarda oldukca ust duzeydir. ne kadar zengin olursaniz olun, ne kadar arabadan keyif alirsaniz alin, bir alman arabasi ile uzun suredir planladiginiz bir tatile cikmak uzereyken gidemeyebilir ve yapmakta oldugunuz bir kayak tatili yolculugunda boktan bir yerde yolda kalabilirsiniz. bakimlarinizi yaptirsaniz bile. performans odakli alman arabalarinda toleranslar dusuktur, bu da yan sanayi parcalarin veya aksatilan veya dogru yapilmayan bakimlarin buyuk sorunlara yol acabilecegi anlamina gelir. ayrica, ozellikle bmw'de, falanca birseyin bozulmasi sebebiyle tum motorun komple degismesi gerektigi cok olan bir durumdur. hem de 3 yasinda filan.

    edit 1 : almanlar kalitelidir lafi bence genel olarak yanlis. mercedes'in bilhassa eski modelleri, ve belki bazi arabalarin belli modelleri sorunsuzluk anlaminda ortalama ustu, ama genel olarak "reliability" zayif almanlarda. dolayisiyla bence kastedilen "algilanabilir/hissedilir" kalite yuksek ama gercek kalite ortalama veya dusuk.

    edit 2 : japon arabalarindan ozellikle 4 markayi dile getirdim. ama tabii ki bazi modeller (ozellikle mazda ve honda) markanin genel kalite ve sorunsuzluk istastiginin gerisinde olabiliyor. o anlamda toyota ve lexus genel olarak kalite felsefesini her modelde sunmaya calisiyor, ve ortaya cikan sorunlarda urunun arkasinda duruyor. ama toyota/lexus'da bile belli model veya motor seceneklerinde kronik problemler olmustur, olmadi degil. ama o durumda bile bu problemleri bir sekilde cozmeye veya kabul edilebilir duzeye getirmeye calisan firma toyota ve lexus'tur. yasi olan bir lexus ve toyota'da dikkat edilmesi en onemli nokta pastir. eger boya asinmis veya mekanik aksam bir sekilde paslanmaya baslamissa o aractan uzak durun.

    bonus: (bkz: #138989380)
  • sorun var çözülmüyor ise fransız.
    sorun var çözülüyor ise alman.
    sorun yoksa japondur.
  • bir bmw kullanıcısı olarak japon arabalarını hafife alan tiplere gülüyorum. honda, toyota da bilir 150-200 bin euro'luk araba yapmayı ve daha iyisini de yapar. adamlar farklı bir pazara oynuyor ve o pazarın en iyi araçlarını yapıyorlar. stratejileri premium sınıf olsa eminim o pazarda da almanların eline verecek araçlar yaparlar. örneğin land cruiser muadili bir araba almanya'da ancak gümrükten girerek var olur. ha almanlar kendilerine şehirde gezmelik premium görünümlü 4x4 yapıp geziyorlar o ayrı.
hesabın var mı? giriş yap