• birlikte kullanılan bu iki kelimeyi** yanyana görmenin yarattığı küçük şoku bir kenara bırakırsak, gerçekten var olan bir kavramdır. bunun için turan kavramına ve japon emperyalizminin kaynaklarına bakmakta yarar var.

    japonya 19. yüzyıl öncesinde, yani batı emperyalizmiyle haşır neşir olmadığı zamanlarda, kültürel anlamda bir nevi çin'in küçük kardeşiydi; oysa ekonomik ve siyasi açılardan epey farklılardı. çin'deki kuvvetli qing hanedanlığı'nın aksine japonya'da gerçek siyasi güç shogun ve daimyo, yani feodal lord ve toprak ağası arası bir şey, arasın bölüştürülmüştü. bu anlamda imparatorun gücü yalnızca sembolikti. batılı 'barbarlar'la tanışan japonya, çin'in aksine emperyalizme kısa sürede boyun eğmiş, meiji döneminde yapılan reformlarla imkanlarını batılılaşarak batılı şeytanı alt etmek amacıyla kullanmıştı. bu noktada iki ülke arasındaki temel fark, japonların hali hazırda daha önceden kültür ihracatı yapmış olmasıydı(çinden), yani bir başka gücün kültürel etkisi altında kalmak, onlarda çinlilerde yarattığı gibi bir aşağılık duygusu yaratmamıştı.
    20. yüzyıla gelindiğinde çinliler, küçük kardeşleri japonya'dan darbe üzerine darbe yiyerek afallıyorlar, gerçekten japonya, asya'da en önemli kuvvet olmak üzereydi. batılıları alt etmek için yayılmacı bir politika izlemeleri gerektiğini düşünüyorlardı; düşüncelerinin makul olması, kaynaklarının sınırlı olması ile de kanıtlanıyordu zaten.

    peki bunun bildiğimiz turan ile ne ilgisi var?

    turan, fransızca tür kelimesinden gelen bir kavram, türdaş'ların birliği diyebiliriz kısaca. bu konuda yapılmış ilk çalışmalar, tahminen 19. yüzyılda, ural-altay dil ailesine bağlı fin,japon,moğol,tatar,macar ve türkleri bir araya getirerek bir çatı altına toplama ülküsünden bahsediyor. macar ve sonraları türkler dışında pek ilgi görmeyen bu tez, daha sonraları ikinci dünya savaşına giden yolda, japonlar tarafından sahipleniliyor, öyle ki, macaristan'da varolan turan dernekleri ile yakın ilişkiler kuruluyor; hatta mustafa kemal atatürk'e samuray kılıcı hediye ediliyor falan. ama japonların turan anlayışı türkiye'de pek yankı bulmuyor, zaten türkiye'de anlaşılan hali bildiğimiz gibi islam sosuna bulanmış, oysa ne macar ne de japon turancılığının dinle bir alakası var.
    japonların bunu ikinci dünya savaşına yakın benimseyerek siyaset malzemesi haline getirme sebepleri de çok açık aslında: hem çin, hem de sovyetler birliği içerisindeki turan ailesine mensup toplulukları ayaklandırarak savaşta başarı şansını arttırmak. yani yukarıda bahsedilen, japon emperyalizmine bir araç olarak kullanılıyor turancılık.
    daha fazla okuma için:
    sinan levent- japon turancılığı(tarih vakfı yurt yayınları)
hesabın var mı? giriş yap