• (bkz: az kişinin bildiği güzel kadınlar)

    8 eylül 1979 sabahı, cesedi paris’in bir ara sokağındaki arabasında bulunduğunda, yanında boşalmış bir uyku ilacı kutusu ve kısacık bir intihar notu vardı;
    "diego, sevgili oğlum, beni affet. artık yaşayamıyordum. beni anla. bunu yapabileceğini biliyorum ve seni sevdiğimi biliyorsun. güçlü ol. seni seven annen…"

    daha önce de denemişti. bu nedenle inanmak kolaydı. fakat ölümü üzerinde hep kuşku kaldı. içine hitler'in ruhu kaçmış, dünyanın sayılı zalimlerinden fbı başkanı (bkz: j.edgar hoover) en azından azmettiriciydi.

    otto preminger'in jeanne d'arc karakteriyle henüz 17 yaşındayken sinemaya başlayan seberg, godard'ın à bout de souffle filmi ile zirveyi tanımıştı. fakat 1970'lerde abd'de iken birdenbire sinemayı bıraktı.
    bir söyleşisinde, kendisine teklif edilen rolleri erotizmin bile üzerinde olduğu için reddettiğini ifade edecekti. ama seberg’in kariyerini asıl bitiren antikomünist j. edgar hoover yönetimindeki fbı tarafından hedef gösterilmesiydi. seberg 1960’larda bir aktivist olarak siyahların abd’de eşit vatandaşlık hakları edinme mücadelesine ve kara panterler’e hem maddi hem açık destek vermişti.

    1970 yılında ardında fbı'ın olduğu bir düzenek harekete geçirildi. önce los angeles times'a ulaşan isimsiz bir ihbar mektubu, ardından hoover'ın nixon'a yazdığı basına sızdırılan rapor, seberg'in kara panterler üyesi raymond hewitt’ten hamile kaldığını iddia ediyordu. şimdi "e, ne var bunda?" denecektir. hem artık zencilere zenci bile denmiyor. fakat o zaman beyazlar dünyasında bu kara bir suçtu. bu tarihten itibaren seberg’in kara listeye alındığı, hollywood stüdyolarının ona teklif götürmemesinin de bununla alakalı olduğu söyleniyor.

    seberg bu hikaye ile mücadele ederken kara panterler'e desteğini yineliyordu. psikolojik çöküntü nedeniyle 7 aylık hamileyken hastaneye kaldırıldı, doğan çocuğu sadece 2 gün yaşadı.
    morgdan aldığı bebeğiyle dışarıya çıktığında, gazeteciler onu bekliyordu. iki eliyle bebeğini havaya kaldırdı ve "bakın bebek beyaz!" diye seslendi…
    bebek eşi romain gary'dendi.
    bunu kaç kadın yapabilir? seberg, "güçlü" formuna birebir uymayan ama güçlü bir kadındı. işte, geri sayım böyle başladı.
    cenazesinde konuşan rahip johnson; "jean’i bir azize ya da bir tanrıça gibi görmek için burada değiliz. biz hikâyenin öbür tarafını dile getirmek için buradayız. o, benzemek istediği jeanne d’arc misali, adaletsizliğin karşısında duran bir savaşçıydı. sanki ondan bir ses duymuştu; o sesten sapamadı" diyordu.
    tüm tahammül sınırlarının ötesindeki o sürekli izlenmenin, taciz edilmenin esir aldığı hayatı onu sinir krizleri, ilaç ve alkol girdabına sürüklemiş, şimdi, dürüstçe inandığını savunmanın ölümcül bedelini ödemek zorunda bırakıyordu.

    seberg'in psikolojik sorunlarının fbı baskısı ile başladığını söyleyen romain gary de 1980 yılında intihar etti.

    her an kırılacakmış hissi veren bir kristal nahifliğine sahip, masum yüzlü, narin ve güzel bir kadın ve ondan beklenmeyecek ilkeli bir duruş. ucundaki ölümü göre göre..
    bir film ile onu tanımış olmam ne hazin.
  • teoman'ın papatya şarkısında anılan güzel kadındır:

    "hani çok sevdiğin o filmi gördükten sonra
    kısacık kestirip saçlarını içtin ilk sigaranı"

    kısa saçlı kadın imgesinin kaynaklarındandır.

    üzerinden bin yıl geçtikten sonra birçok uyarı ve düzeltme aldım. evet, şarkıda bahsi geçen kişi jean seberg değil, audrey hepburn'müş. bir teselli olur mu: ikisini de çok beğenirim.
  • kara panterler’e verdiği açık destek nedeniyle fbi'ın takibinde olan bu dünyanın en güzel kadınının ölümü üzerindeki şüpheler asla ortadan kalkmadı.

    turgut uyar kendisi için çok güzel bir şiir yazmış;

    saçlarımı hep kestim
    tutacak kadar kalmasın dedim
    çünkü bir başkaldırma ancak
    saçlarından tutulur
  • bu kadın nedense bana charlize theron'u hatırlatıyor. daha doğrusu çarliz bana bitanem jean seberg'i hatırlatıyor. inanılmaz güzel bir kadın. üstelik tüm o zamanların gözde kadın yıldızlarında olduğu gibi bu güzelliği dehşet verici bir zerafetle süslemiştir. 60lı yılların, zerafet ve estetik açısından ne kadar harika olduğunun kanıtıdır bu tarz insanlar. şimdilerde yok böylesi, eski kadınlar, eski bayramlar, kent şeker reklamı filan.
  • kırılganlığına yenik düşerek canına kıyan incecik bir kadın. beyaz çarşaflar içinde belmondo'yla konuşan kısa saçlı jean seberg güzellik kavramının en başarılı tariflerinden biridir. sırf bu yüzden 1959'da doğmuş olmayı ve ilk sözlerimin new york herald tribune* olmasını isterdim*, evet isterdim.
  • jean seberg...

    bir kadın için sinemaya gidilir mi sorusunun... cevabı ender "evet" olabileceklerden birisi...
    tabi biz bu amacı edinmeden gittik a bout de souffle filmine ve sonrasında bu fikre vardık. siyah beyaz perdeye düşen bir ay gibi... ey jean seberg hayranları... bunları kopyala.. duvarkağıdı yap. yazıcıdan bastır ve cüzdanına koy, duvarına as...

    http://www.born-today.com/btpix/seberg_jean2.jpg
    http://stylehighclub.files.wordpress.com/…_8212.jpg
    http://www.stuffwelike.com/…an_seberg_gallery_7.jpg
    http://chezthompson.blogs.com/…categorized/jean.jpg
    http://stylehighclub.files.wordpress.com/…ripes.jpg
    http://bearmanormedia.bizland.com/…athlesscover.jpg
    http://brotherfrancis.squarespace.com/…amichel2.jpg
    http://drx.typepad.com/…mondo_and_jean_seberg_2.jpg
    http://www.leninimports.com/…_seberg_gallery_24.jpg

    jean seberg'in o kısa saçlarına rağmen, gerçek bir kadına benzemesi çok güzel bişey.. sonradan öğrendiğime göre hüzünlü bir mazisi de varmış ki şimdi daha anlamlı gelmeye başladı gözümüze.
    üzüldük... amerikalı olduğunu sonradan duyana kadar onu fransız olarak düşündüm hep. o derece öte bişey ki zaten resimlerinden görüp bana hakvereceksiniz...
  • kıskanılası bir güzellik.
  • yeni dalganin yeniden tanimlamak istedigi femme fatale figurunu tek filmde kesip, bicmeyi basarmistir. ne kadari godard ne kadari kendisi bilemeyiz ama yasami goz onune alindiginda erkegini sirtindan kursunlatmaya kendi yasaminin senaryosundan hazirlikli oldugu ortadadir. belmando'suz seberg dusunulemez.
  • kısacık kesilmiş saçlarının gözlerindeki hüzünlü ışıltıyı daha bi' ön plana çıkarttığı, kırılgan güzelliğini sigara dumanın arkasına saklamaya çalışan kadın.
hesabın var mı? giriş yap