• (bkz: jiddu krishnamurti)

    jiddu krişnamurti/#47142109 entry'niz jiddu krishnamurti başlığına taşındı. ne uyuz bir yer oldu sözlük. her şey yeni tasarımın soğukluğu ile başladı.
  • (bkz: edip akbayram)
  • "toplumun içinde bulunduğu durumu, basit bir gerçek olarak alıyorsunuz. neden? yoksul sınıfa ait olmayan, hali vakti oldukça yerinde olan sizler, neden başkaldırmıyorsunuz? bir komünist ya da sosyalist olarak değil, tüm toplumsal sisteme karşı bir başkaldırıya neden girişmiyorsunuz? bunu yapmaya gücünüz yeter, öyleyse neden doğruyu bulmak ve yeni bir toplum yaratmak için zekanızı kullanmıyorsunuz. fakirler başkaldırmayacaktır çünkü ne enerjileri var ne de düşünmeye vakitleri; yalnızca yiyecek ve iş aramakla meşguller. fakat sizin zekanızı kullanabilecek birazcık da olsa boş vaktiniz var, siz neden başkaldırmıyorsunuz. neden düzgün, gerçek bir toplumun nasıl olmasını gerektiğini bulmuyor ve yeni bir medeniyet kurmuyorsunuz? eğer bunu siz başlatmazsanız, fakirlerin başlatmayacağı açık."
    ...
    ..
    " efendim, gerçekten devrimci olan her şey, hakikati gören ve bu hakikate göre yaşamaya hazır olan az sayıdaki kişi tarafından yaratılmıştır. fakat hakikati keşfetmek, gelenekten kopmayı gerektirir ki bu tüm korkulardan kurtulmak demektir"..

    bunları düşün krishnamurti

    bu kitabı belki yıllar evvel okumaya kalksaydım bu çok basit diye önemsemez kenara koyardım. aynı osho' ya yaptığım gibi yani. nedense içinde hakikat denilen "şey"in var olabileceği ya da yanından geçebileceği türdeki kitap-sözler illa zor anlaşılmalı hatta anlaşılmamalıymış gibi geleneksel bir inanç var. zor olmayanın değersiz sayıldığını bize kim söylediyse yalan söylemiş. bunu aslında ikili ilişkilerde kaçan kovalanır denen planlı saçmalığa da bağlayasım geldi ama şimdi yeri değil. neyse işte o temelsiz mantıktan sıyrılmam bu yıllarımı aldı. sade ve açıkça söylenmiş sözlere ihtiyacım var.
  • jk'in 20'den fazla kitabını aldım. onu çok çok okudum. hatta en fazla onu okudum şu vakte kadar. bana bazı yönlerden katkı yapmasının yanında beni yapmış olduğu tespitlerin enerjisi olumsuz etkiledi.

    kitaplarda "sorunları" ele alıyor. yani olumsuza bakıp olumluya geçmekten bahsediyor. bunun gerçekten de mümkün olduğunu düşünmüyorum. şöyle ki, sorunları yaratan negatif enerjili yaklaşımlarımız, davranışlarımız, pozitif enerjili yaklaşımlarımız, davranışlarımız olmadığı için yaşamlarımızdaki yerlerini koruyorlar. krishnamurti'ye göre bu negatif yaklaşım ve davranışlarımızın ne kadar da negatif olduğunu anladığımızda hayatlarımızda devrim olacak...

    dönüşüm ancak sevgiyle olur. değişmek istemekle ve hizmet etmekle, fedakarlıkla olur. insanın bir yönünü oluşturan bu değerler var olmadan yapılan her türlü etkinlik sadece (onun da dediği gibi) içsel çatışmayı arttırır.
    kendimi anlama sürecinde derini gören tespitleri ile bana yol gösterdi, yardımcı oldu. lakin artık negatife bakmak istemiyorum. en son kitap serisini tamamlamak için "aşk, seks ve namus" isimli kitabını aldım tüyap'tan. okudum okudum; lakin yaklaşımı hiç sarmadı. hatta yine moralimi bozdu ve okumayı bıraktım.

    jk okumaya başlamadan önceki, okuduktan sonraki ve şimdiki kararımı kendisine anlatsaydım beni destekleyeceğini, bu farkındalığımdan ötürü sevineceğini düşünüyorum.

    kıyaslamak gibi olmasın ama şu aralar okuduğum sandra anne taylor bahsettiğim pozitif enerji konusunda yardımcı oluyor bana.

    ha bir de jk'i iyi okuyanlar, ifadelerinin bahailikin prensipleri ile örtüştüklerini görürler; bahailer de yeni bir medeniyet kurmaktan bahsediyor ve bahailer bunun için dünyanın her yerinde çalışmalar yapıyorlar.
  • ifade etme hususunda çığır açmış muhteşem bi adam. okudukça zihni berraklaştırıyor:

    "insanın dramı sanki başka türlüsü de olabilirmiş gibi görünmesine rağmen yaşamın tadına varamaması yaşamın keyfini gereği gibi çıkaramamasıdır. karmaşık çelişkili düşünceler ve duygular arasında korkular ve kaygılar içinde bocalayan ne istediğini ne istemediği tam olarak bilemeden tatsız bir yaşamı sürükleyip duran insanın bu durumu gerçekten acıklı… ya da şöyle söyleyelim: insan kendi kendinden habersiz koşar adım ölümüne yol alıyor".

    "şiddet sadece bir başkasını öldürmek değildir. bir keskin söz kullandığımızda, bir kişiyi dikkate almayan bir davranış yaptığımızda, korkuyu hissettiğimiz için itaat ettiğimizde bunlar da şiddettir. öyleyse şiddet tanrı adına bir katliam yapmak, bir toplum ya da ülke adına öldürmekten ibaret değildir. şiddet bunlardan daha da çok kez ustaca, daha derindir ve bizler bunlarla şiddetin daha derin olanlarına başvururuz".
  • 14 yaşındayken ünlü gizemci örgüt theosophy derneği tarafından dünyaya geleceğin evrensel öğretmeni, kurtarıcı mesih olarak tanıtılan düşünür. ama o bu rolü reddetti ve başına getirildiği gizemci doğu yıldızı örgütünü 1929 yılında feshetti. fesih demecinde izdeşlerine şöyle sesleniyordu: 'şimdi başka bir örgüt kurup bir başkasının sizi gelip kurtarmasını bekleyebilirsiniz. kendinizi içine kapatmak için kafesler örmeniz beni ilgilendirmez. benim tek istediğim insanların koşulsuz ve mutlak bir özgürlüğe ulaşmalarına yardımcı olmaktır.' bundan sonraki yaşamında dünyanın dört bir yanında konuşmalar yaparak, okullar açarak bu isteğini gerçekleştirmeye çalıştı. bir yüzyıla yaklaşan yaşamını insanların gözlerinin bağlarını, ayaklarının kösteklerini çözmeye adamıştır.
  • " eğer zihninizin nasıl tepki gösterdiğini bilmiyorsanız, eğer zihniniz kendi etkilerinden habersizse, toplumun ne olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyeceksiniz demektir. çünkü zihniniz toplumun parçasıdır ya da toplumun ta kendisidir. toplumdan ayrı, toplumun dışında; gerçekten size özgü bir 'sen' çoğunlukla varolamamaktadır. toplum sürekli bizi etki altında tutmakta, düşüncelerimizi biçimlendirmektedir. toplumsal modeli farkedip onun boyunduruğundan kendinizi kurtarmadıkça, kendinizi özgür sansanız da, gene de cezaevinde bir tutuklusunuz. zihninizi yönetmeye, düşüncelerinizi düzeltmeye çalışın. 'bu doğru, bu yanlış' diye yargılara varmayın. yalnızca bir sinema filmine bakar gibi, kafanızdan geçenleri izleyin.
    zihniniz insanlığın ta kendisidir. ve siz bunu anladığınız zaman yüreğiniz sevgiyle karışık bir acıma duygusu ile dolacak ve bu anlayıştan büyük bir aşk doğacaktır. işte o zaman güzel şeyler gördüğünüzde, güzelliğin ne olduğunu anlayacaksınız.
    bir şey olmak istediğimiz andan başlayarak özgürlüğümüzü yitiriyoruz. özgürlük, olduğunuzdan başka bir kimse olmaya çalışarak değil, yapmayı istediğiniz her şeyi yaparak değil, geleneğin gösterdiği yolda giderek, ana-babanızın, öğretmeninizin söylediklerini yaparak değil, ancak, bir andan ötekine ne olduğunuzu izleyip anlayarak sağlanabilir"
    demiştir.
  • "aşk, seks ve namus" "zihinsel kurtuluş" gibi kitaplarını okuyup iyice müptelası olduğum hindistan asıllı yazar.
  • "nesneleri oldukları gibi değil, olduğumuz gibi görürüz." demiştir.
  • "it is no measure of health to be well adjusted to a profoundly sick society"
hesabın var mı? giriş yap