• altmış sekizli babaların gönlünde taht kurmuş; ingiliz, amerika menşeili müziklerin adım atmadığı evlerde bile hem protest, hem türkü söyler, hem de popüler bir icracı olması münasebetiyle olsa gerek, kendine ruhi su, veysel, mahsuni, neşet ertaş plakları arasında bir yer bulabilmiş kimsedir.

    velhasıl bu bayan ve şarkıları, şimdilerde yirmi küsürlü yaşlarını sürmekte olan bir kuşağın ebeveynleriyle oturup birlikte duygulandıkları nadide paylaşımlardandır. piknik yollarında kadife sesinden, the night they drow old dixie down ne de güzel gider.
  • le monde gazetesindeki söyleşisinde çok doğru şeyler söylemiş. yorumsuz aktarıyorum, zira yoruma da gerek yok..

    --- spoiler ---

    *zaman değişti. bugün artık bu şenlikler büyük bir organizasyon, siyasi tarafı da pek yok. hatta, kendimi sorguluyorum, 1971’de burada söylediğim, maxime le forestier’nin “parachutiste” şarkısını tekrar bugün söylememin bir anlamı var mı?

    *40 yıl önce bütün bunları yapmak, direnmek, çok kolaydı. durum açıktı. sorunlar somuttu. benim için ilk yurttaşlık hakları mücadelesi, sonra da vietnam savaşına karşı mücadele idi. çok düşünmeme gerek yoktu. doğal bir süreçti. o kadar ki, savaşın bitiminde, o mücadele kadar yoğun yaşacağımız başka bir şey olmadığından, kimlik krizine girdik. kaybolduk. bugün, temeli ve istikameti açgözlülük olan bir toplumda, düşmanı açıkça tespit etmek çok zor, finans dünyası ve spekülatörle mücadele etmek çok zor. bir önceliğim olduğunu kabul ettiğimde, benim için “iklim ısınması” ile mücadele önce gelir bugün.

    *ne olursa olsun 1960’lar gibi bir 10 sene bir daha hiç yaşanmayacak. o zamanlarda, fevkalade bir kasırga yaratmak için her şey vardı; bob dylan gibi sanatçı bir yetenek, bütün bunların çimentosuydu. bugün böyle bir çimento görevi yapacak olmadan, çeşitlilik fırtınası içinde yaşıyoruz.

    *bir ara, barack obama’nın bu çimento işlevini yürütebileceğini düşündüm. bu hareketleri birleştirebileceğini düşündüm ama öyle olmadı. iktidara gelmek ile bir şeyler yapamama, birlikte yürüyen bir gerçeklik. eğer başkanlık seçimlerinde aday olmayı red etmiş olsaydı, olağanüstü karizmasını kullanabilirdi. martin luther king ’i de, etrafındakiler, başkanlık şeçimlerine katılması için zorlamışlardı. o, bunu reddetme akıllılığında oldu, eğer böyle bir şeyi kabul etmiş olsaydı, sokaktan gelen gücünü kaybedeceğinin bilincindeydi..

    --- spoiler ---
  • konseri sırasında direnen türk halkına selam ve desteğini gönderniş ebedi direnişçi.

    --- spoiler ---

    dear turkish people, ı would like to express my support for the turkish citizens, lawyers, doctors, youngsters families, students, the people with belief in their heart, who are fighting courageously and peacefully to preserve the heart of your culture, the beauty of your land, and the soul of your people. your voice has been heard everywhere, and ı am greeting you now.” baez, her message having received a vigorous response from the audience, then went on to sing her song:
    ....
    --- spoiler ---

    http://everywheretaksim.net/…-to-turkish-resisters/
  • bob dylan'la ilişkisi gayet fırtınalı ve uzatmalı sürmüş, bu ilişki sırasında baez, doğal olarak dylan karizmasının etkisinde ve gölgesinde kalmasına rağmen yine de folk müziğin dişe dokunur, takip edilir şahsiyetleri arasında kendisine yer edinmiştir.en çok bilinen solo albümü diamonds and rust’ın yanısıra ennio morricone ile yaptığı işbirliği ürünü sacco and vanzetti soundtrack'i dinlenesidir. bu soundtrack’te yer alan ve bir kilise orgu eşliğinde sürekli aynı dort satırın yinelendiği here’s to you’nun günlük hayatın en olur olmaz anlarında ağza sakız olması çok tuhaftır ve bu durumdayken kontrolden iyice çıktığınızda da gizli bir başpiskopos edasıyla kuytu bir köşeye koşturmanız ve ayine gerekirse orda devam etmeniz gerekir.
    ayrıca the dream song,jesse,the night they drove old dixie down, one tin soldier gibi şarkıları gerçekten çok seversiniz, herbirini tek tek kendiniz için özel kılabilirsiniz fakat olduğunuz yerde uyuşup da uzun süre baez müziğine maruz kalırsanız, hababam pastil emmekten saman kağıdı tadı vermeye başlamış dile dönen kulağınız, o an açık kalmış tek kapıyı da asla bulamayacak durumda olabilir. bu durumda peydahlanan sıradanlık duygusunu bertaraf edecek daimi panzehirler pek yakınınızda hazır ve nazır beklemektedirler.

    (bkz: tom waits)
    (bkz: frank zappa)
    (bkz: neo swing)
    (bkz: mano negra)
    (bkz: captain beefheart)
    (bkz: les negresses vertes)
    (bkz: no smoking orchestra)
  • protest kimliğini kapitalizmin kalbine saplayan.
  • bob dylan'lı bir belgesel'de "aynı anda hem aşık hem de akıllı olamazsın" buyurmuştur.
  • bütün gece boyunca, babamın özel isteği üzerine, mp3 lerini indirip kasede kaydetmek için kastığım, çoook eskilerden bir hatun kişi (tanıma bak! cahil di mi baya?)...
  • 1 temmuz'da istanbul'da konser vereceğini öğrenince sevinçten sevgilime röveşata vurdum, o da çift burgulu yarım saltoyla karşılık verdi. geçen seneki bob dylan konseri mezuniyetime denk gelmişti, bu kez iki elim kanda olsa gideceğim ve joan teyzeye şarkılarında eşlik edeceğim. "donna donna donna donnaaaa, donna donna donna donnnnnnn".
  • 28.06.2015 tarihinde grup yorum'un istanbul'daki 30. yıl konserine misafir olmuş jazz vokali.

    performansı tarafımdan böyle görüntülenmiştir.

    https://www.youtube.com/watch?v=s8ygncilops
hesabın var mı? giriş yap