• beyaz zambaklar ülkesinde adı geçen ünlü finlandiyalı haydut
  • finli bir genç olan karokep, gençliğinde zengin bir tüccarın yanında çalışırken, tüccarın hileli kantar kullanarak hırsızlık yaptığına şahit olmuş ve eldeki tüm parayı köylülere dağıtıp patronuna da bir güzel dayak atmıştır. karokep, mahkemede hileli kantarlardan söz etmeyi düşünmüştür fakat köylüler kantardan şikâyet etmeyeceklerine dair imzalı sözleşme yaptıkları için tüccarı şikâyet ettikleri takdirde tüccarın artık kimseye veresiye vermeyeceğinden korkuyorlardır. bu yüzden karokep susar.
    "cezaevinde sürekli düşünüyordum. tutukluluğum bittikten sonra beni serbest bıraktıkları zaman ne yapacağım? hileli kantarla tekrar başkalarını aldatmaya mı başlayacağım yoksa beni aldatmalarına tahammül mü edeceğim? böyle düşününce canım çok sıkıldı.
    zavallı halk! zavallı insanlar! hem soyulurlar hem de birbirlerini soyarlar.
    tanrı sevgisi için büyük mabetler inşa ediyorlar, sonra bir mabedin önündeki meydanlıkta binlerce insanı diri diri yakıyorlar. bazıları da tanrı aşkına ölüyor.
    ben de artık insanlara ve tanrı'ya isyan ettim. ispanya'da olup da oradaki insanlara ruhsal ve bedensel işkence edemediğime hayıflanıyordum. eğer orada olsaydım, onlara bağırarak, 'kölesiniz! kurbansınız! sürüneceksiniz! mahvolacaksınız!' derdim.
    sonra insanlardan ve tanrı'dan intikam almaya karar verdim. bankaları soydum. buraları soymakla daha çok insanın felâketine sebep olacağıma inanıyordum. en hoşlandığım şey, kilise eşyalarını çalmaktı. en iyi papazların kimler olduğunu araştırıyor, gidip onları öldürüyordum.
    'ey tanrım, beni neden yakalatmıyorsun?' diye bir yandan da isyan ediyordum. yakalanmayınca daha çok kızıyordum. yalanı, hileyi yeryüzünden kaldırmak için, elimden gelse bütün insanları yok etmeyi istiyordum.
    bu sırada tekrar yakalandım fakat korkmadım. yalnızca şaşırdım. demek ki her şey yalan değilmiş diye düşündüm.
    ancak beni kurşuna dizecekleri yerde 'delidir' diye akıl hastanesine gönderdiler.
    kendi kendime, 'aptallar, ahmaklar, yalancılar...' dedim. ben de aptallık yapıp ellerine düştüm. yerler karlarla kaplıyken, ay ışığı ortalığı ısıtırken, hiç hırsızlığa gidilir miydi?
    bir müddet akıl hastanesinde kaldım. sürekli beni sorguya çekiyorlar ancak derdimi anlamıyorlardı."
  • karokep polislere meydan okur hırsızlık yapar adam öldürürdü.
  • beyaz zambaklar ülkesinde kitabından en fazla aklımda kalan kurgusal karakter. başlarda gayet aklı başında ve iyi biri olan johan, yanında çalıştığı tüccarın hileli teraziyle köylüleri kandırdığını görünce tetiklenir ve işin sonunu tanrıya düşman olup, masumları öldürmeye kadar götürür. yakalandığında idam cezası alması beklenirken akli dengesinin yerinde olmadığına karar verilir ve tımarhaneye kapatılır. bir süre sonra tımarhaneden kaçan johan, yarım bıraktığı işi bitirmek* için yaraladığı papazın kapısına gider ve o kapıdan bir katil içgüdüsüyle girip, aydınlanmış ve idealist bir kişilikle çıkar.

    beyaz zambaklar ülkesinde, başlı başına sinemaya uyarlanacak türden bir kitap olmasa da içinde öyle gerçek ve kurgusal karakterler var ki her birinin hayatı beyaz perdede izlenmeye değer. bu anlamda ilk aklıma gelenler snelman, yarvinen ve köy doktoru olsa da johan; yaşadığı gelgitler, karakter değişimi ve hayatındaki keskin kırılma noktalarıyla aklıma gelen ilk isim. umarım hikayesi er geç sinemaya uyarlanır.
hesabın var mı? giriş yap