• ''daha az konuşup daha çok çizmeliyiz. kişisel olarak konuşmayı tamamen reddetmeyi ve tıpkı organik doğanın yaptığı gibi söyleyeceğim her şeyi çizimlerle ifade etmeyi isterdim. şu incir ağacı, şu küçük yılan, pencere pervazımdaki sessizce geleceğini bekleyen koza, bunların hepsi önemli işaretlerdir. bunların anlamlarını doğru olarak çözmeyi başarabilen bir insan kısa süre sonra yazılı veya sözlü kelamdan tamamen vazgeçebilecek duruma gelecektir. üzerine düşündükçe, konuşmada öylesine boş, bayağı ve hatta(söylemeye kışkırtılıyorum) züppece bir şey buluyorum; sanki insan doğanın ciddiyeti ve suskunluğu karşısında, yalnız bir kayanın karşısında veya yaşlı tepelerin ıssızlığı içinde hissettiği türden bir dehşet yaşamaktadır!''

    der orta yaşlarındayken ve çok fazla konuştuğumuzdan yakınır
    .
  • ''etkili olamıyorsun, herşey ruhsuz kalıyor
    kendini üzme!
    bataklığa düşen taş
    dalgalar oluşturmaz.''
  • "geçer gider yeryüzünde
    en güzel nimetler bile,
    zaman sınırlarını aşan düşüncelerimizle,
    yaptığımız etki düşünenlere
    bir tek o vardır, o kalır sonsuzluğa"
  • ilk basıldığı tarihten yaklaşık elli yıl sonra harikulade "bir gençlik romanı", georg lukacs'ın deyişiyle devrimci ve hümanist bir başkaldırı olan "genç werther'in acıları"na yeni bir önsöz yazmaya oturur ve bir şiir kaleme alır. bu şiirden bir parça:

    "zum bleiben ich, zum scheiden du erkoren,
    gingst du voran-und hast nicht viel verloren."

    "summoned, i to stay, you to part,
    you went ahead, and lost little."

    "çağrıldık; ben kalmaya, sense gitmeye,
    sen gittin ve pek bir şey kaybetmedin."
  • "gerçeğin gücüyle yaşadığım sürece kainatı bile feth edebilirim."
  • bugün kendisinin aynı zamanda talihsiz werther'in doğum günü. google bi doodle'ı çok görmüş.

    iyi doğum günleri diliyorum.
  • aslinda bu adamin soyadiyla yapilan tüm espriler cok sacma.
    sonucta ismi ne kadar bizim dilimizdeki göte benzese de, okunusu farkli. aynisi göteborg, ya da bochum icin de gecerli. hepsi igrenc ötesi espriler. böyle de ciddiye alirim bu konulari.*
  • "güneşe benzemeseydi gözlerimiz, görebilir miydik güneşi?"
  • "güneşe benzemeseydi gözlerimiz, görebilir miydik güneşi?"

    yukarda entride gordum; goethe boyle demis ya hani? bunu havali dursun, metafor olsun diye soylememistir ha. adam bilimci zaten, morfolojinin babasi, metafor yapacaksa da fiziksel dunyada temellendiriyor once.

    cunku goethe, gozlemcinin de gozlem sirasinda, gozledigi form (botanik calismalarindan bahsediyorum, organik form olarak alin) tarafindan sekillendigini soyluyor. ornegin, bir cicegin gelisimini izlerken, o surecin resmini cikarmak icin yaptigimiz gozlem sirasinda bizim refleksif kapasitemiz de gelisir, diyor. yani yapisal olarak gozlemleyen ve gozlemlenenin simultane bir sekilde birbirini sekillendirmesi, in-form etmesi soz konusu. ne konusu? soz konusu. heisenberg'den cok once, dikkatinizi cekerim.

    kaldi ki;

    gözler gözlerin gözlediği gözleri gözlerler
hesabın var mı? giriş yap