• 2012'ye dunyanin sonu geldiginde dinlenecek top bes sarki listesi yapmak icin gitmistir.
  • bir zamandır fark ettim ki kendisi ile ilgili tespitlerim var.

    - romantik komedi dalında en iyi erkek oyunculardan birisi kendisi. çok güzel aşık, enerjik, deli-dolu, zeki, hareketli, dürüst, heyecanlı, tutkulu,düşünceli adam oynuyor.

    - kardeşini * tanımasaydık kesinlikle daha yakışıklı bulurduk. zira kendisi aslında hoş bir adam, fakat yüzüne bakarken bir an bir uzunluk insanın dikkatini dağıtıyor ki bu aslında onun yüzünde değil kardeşinin yüzünde rahatsız eden bir uzunluk.

    - az kalsın unutuyordum. uzun siyah paltosu olmasa tanıyamamaktan gerçekten korkuyorum. hiçbir filmi onsuz değil. yazın bile geçse film mutlaka bir yerde bir gece bir sonbahar günü uydurup mutlaka giyiyor.

    bu entri 6’sı son birkaç ay içinde olmak üzere toplam 12 film sonrası yazılmıştır.
  • oscar'a aday bile gösterilmemiş olmasını haksızlık olarak gördüğüm oyuncu. nobel barış ya da edebiyat ödüllerinden soğuttukları yetmiyor gibi..

    bir kere bu adamın üzerine yapışmış bir rol yok. insanın aklına ilk sırada gelen filmler var ama "şudur aga" demezsiniz. bununla beraber sadece korku sadece macera sadece romantik komedi rolleri de yok. benim ilk sıramda olan rolleri hep farklı tarzlarda. üstelik hepsinin altından canavar gibi kalkıyor..

    her cümle "bence" içeriyor ve ben bir garip izleyiciyim, ne anlarım ödül vermekten. ama zor beğenen biri olduğum halde nasıl oluyor da benim gibi bir kara cahilin bile fark ettiği yeteneği akademidekiler değerlendirmiyor..

    yeri gelmişken belirteyim; sanatın ödüllendirilmesini anlamsız buluyorum aslında ama motivasyon konusunda çok etkili olduğuna şüphem yok. oscar alan her oyuncu, her yönetmen, her film müziği ya da her film vs. şahanedir, alamayanlar da uyduruktur gibi anlamsız ve saygıdan uzak fikirleri olanlar olabilir, gel gelelim herkesin beğendiği oyuncular, yönetmenler.... olduğunu da biliyoruz. bu noktada yine geldik mi yeteneklerin değerlendirilmesine..

    konuya dönersek; ödüllü ya da ödülsüz şahane oyuncudur, net.
  • birkaç kalitesiz filmde oynamış olmasına rağmen, ben de temiz yüzü ve iyi oyunculuğundan dolayı kendisine belli bir sempati beslemişimdir hep. twitter'dan takip edebildiğim kadarıyla, ki, twitter'dan takip ettiğim tek hollywood/popüler kültür canlısıdır kendisi, aynı zamanda sıkı bır solcudur bu adam. hayır hayır, tipik "amerikan/obama solcusu" değil, bildiğin solcu. noam chomsky'den, democracy now'dan, julian assange'dan falan alıntılar yapıyor, obama'yı sert ve solcu bir dille eleştiriyor, dünya gündemini ilgiyle ve halkçı bir pencereden takip ediyor vs.

    anlayacağınız, angelina jolie'cilik, bono'culuk taslamıyor. gayet samimi bir adam. sanırım bir de matt damon var böyle, ama ondan henüz emin değilim. zaten şimdi konumuz o değil, her şeye maydanoz olmasın.
  • aileden birisiymiş hissi veren, high fidelity'deki rolüne cuk diye oturmuş sevimli aktör.
  • yaki$ikli ipne. (aynen du$undugunuz gibi, direk kiskaniyorum)
    (bkz: kiskanmak) (bkz: bok atmak) (bkz: gipta etmek)
    (bkz: kiz olsam verirdim)
  • bir sekilde davranislarinda bir gercekcilik, bir sicaklik sezinledigim, gayet iyi olaraka nitelendirebilecegim bir oyuncu. hatta ne gayet iyisi, dupeduz favori oyuncularimdan biri. bazen boyle dalgin dalgin bakmasi, konusulanlari oyle bir halde, oyle bir ifadeyle dinlemesini kendi hallerime benzetiyorum sanirim. yakin bulmam da bu yuzden olabilir.

    ilginctir ki, john cusack'in kendine ozgu bir film tarzi oldugu neredeyse iddia edilebilir. 7-8 tane filmini seyrettim bugune kadar sanirim, hicbirini de begenmedigimi hatirlamiyorum. yonetmen degil, yazar degil, ama adam ona gore secip mi oynuyor, nedir... serendipity'nin hastasiyim, grosse pointe blank harika, high fidelity olaganustu, identity super, con air gayet iyi, being john malkovich hobarey, runaway jury zubarey... ne bileyim, hepsi super filmlerdi benim icin. az keyifle izledigim bir tanesi bile yok aklima gelen bu filmler arasinda.

    bir de ne hikmetse jeremy piven'la oynar pek cok rolunde. genelde de bu ikisi kankadir. o ikisinin arkadasliginin tadi, muhabbetlerinin lezzeti de bana bu herifi sevdiren unsurlar arasindadir sanirim. o ikisinin dostluklarinda da kendi dostluklarimi gorurum sanki yer yer. cok iyi bir ikili teskil eder bence bu ikisi.

    velhasil, umuyorum ki gun gelecek bu herifin tum filmlerini dvd olarak arsivlemis olmayi basaracagim, zira bana bu kadar hitap eden bir film tarzi pek yok, eger "john cusack tarzi film" diye bir olgunun varligi kabul edilirse. keep up the good work buddy...
  • istediği zaman çok güzel bakar.
    chicago'nun dibi evanston'dan olmasındandır belki
    chicago'da çekilmiş high fidelity 'de bambaşka oynar.
    serendipity'de romantik komedilerde görüp görülebilecek en
    azimli aşıklardan birini hakkıyla canlandırır. sahaf sahaf gezer. eldiven teki saklar.buz pistine uzanır. içine dokunur insanın , kalp yumuşatır.
  • çok seviyorum bu adamı.
    çok.. ırak savaşı 'na en başından itibaren karşı çıkan, kitap ve tiyatro tutkunu, ün ve şöhretin keanu reeves' de olduğu gibi kişiligini asla değiştiremediği bir adam. ki kendisi ün ve şöhret kavramlarından ölesiye nefret etmektedir. bazi filmleri için, yönetmene yardım amaçlı ve aslında ideolojileri ile de çok paralel oldukları için, para bile almamıştır, bunu da hatırlatalım (bkz: max).

    kendisi için şunlar söylenmiş efendim, ki ben çok beğendim ilk okuduğumda :

    "genelde sanatsal filmler yapmaya özen gösteren john cusack, genelde kitap adaptasyonları veya buna benzer özellikler taşıyan filmleri seçmektedir. önemli yönetmenler ve oyuncularla çalışmaya çalışan aktör bazı filmleri (örn. con air) para için yaptığını veya sadece "sevimli" bulduğu için kabul ettiğini (serendipity veya martian child) belirtmiştir.

    gençliğinde yaptığı birçok filmi beğenmediğini itiraf eden aktör bir röpörtajında sadece 10 iyi film yaptığını belirtmiştir ve '40'dan fazla filmi olan birisi için 10 iyi bir ortalama' demiştir.
    bunlar: the sure thing (1985), eight men out (1988), say anything (1989), the grifters (1990), bullets over broadway (1994), grosse pointe blank (1997), the thin red line (1998), being john malkovich (1999), high fidelity (2000) ve max (2002)dır."

    (bkz: yerim)
  • günlerdir siyonist tayfayla twitter üzerinden kavga ediyor, delikanlı adam
hesabın var mı? giriş yap