jonathan swift

• bir şeyi istediğimiz zaman
  hep onun çekici yanlarını görürüz,
  onu elde ettikten sonra da
  hep kötü yanlarını buluruz. - jonathan swift
• "herkes cok yasamak ister de, kimse yasli olmak istemez." - jonathan swift
• "fil olduğundan küçük, bit ise olduğundan büyük çizilir hep." - jonathan swift
• “birbirimizden nefret etmemize yetecek kadar dindarız, ama birbirimizi sevmemize
  yetecek kadar dindar değiliz.” sözünün sahibi..
  
  ingiltere'nin baskıcı politikasına karşı verdiği mücadeleyle irlanda'da milli kahramana dönüşen ingiliz edebiyatçı.. mezarında vasiyet cümlesi "burada, vahşi haksızlıklar karşısında kalbi paramparça olan biri yatıyor..." yazılan..
• a tale of a tub, the battle of the book, the journal to stella ve insanogluna nefretini kustugu gulliver's travels'in yazari, dublinli saygi duyulacak mizantrop kisilik. siirleri de var.
  
  "i hate that animal called man"
• "gerçek bir dehayı tanımak hiç zor değildir; dünyanın bütün mankafaları ona karşı birleşir." sözünün sahibi, bir cümleyle yüzlerce cümlelik durumu özetleyen öfkeli adam.
• "hiçbir akıllı adam daha genç olmayı istememiştir..." - jonathan swift...
• "meyhane, çılgınlığın şişe ile satıldığı yerdir."
• “her alçağın son sığınağı vatanseverliktir.”-jonathan swift
  
  dj linux'un kibar uyarısıyla gelen edit: vaktiyle bir yazıda okuyup hoşuma gittiği için buraya taşıdığım bu söz j. swift'e değil de samuel johnson'a ait görünüyor.
• öğrencisi ve gizli (kendine bile itiraf edemediği söylenir) aşkı stella için şöyle dizeler yazacak kadar da güzel bir insandır;
  
  "without one word of cupid's darts,
  of killing eyes, or bleeding hearts;
  with friendship and esteem possessed,
  i ne'er admitted love a guest."
  
  cupid'in okları olmadan,
  öldürücü gözleri, ya da kanayan kalbi;
  dostluk ve saygı bana öylesine egemendi;
  aşkı hiçbir zaman konuk etmedim benliğime.
  
  yine stella için;
  
  violent friendship is much more lasting and as much engaging as violent love.
  
  şiddetli (yoğun) bir dostluk, şiddetli bir aşktan daha uzun sürer ve insanı aşk kadar sarar.
  
  işte böyle de romantik bir yanı vardır, hatta 18.yy başında değil 19.yy başında doğsa tam bir romantik olabilirmiş der mina urgan. kısmet.