• alexander alekhine'in bilmem kaç hamle ilerisini görebildiği hatırlatılarak, kendisine de en fazla kaç hamle ilerisini hesaplayabildiği sorulduğunda
    "1 hamle sonrasını fakat en iyi olanını " şeklinde atarlı bir cevap vermiştir.
  • diğer nice tutkunların, hatta şampiyonların aksine, satrancın capablanca'nın "ana dili" olduğu, bildiğim kadarıyla capablanca'nın kendisinin değil, bir başkasının (richard reti?) yaptığı bir yorum. gelmiş geçmiş en büyük satranççı deyince capablanca yanıtı çok sık verilmez, ama gelmiş geçmiş en yetenekli satranççı deyince cevap çok tartışılmaz.

    tabii artık satranç çok daha dinamik; taktik güç daha belirleyici; ama, evet karpov, belki kramnik [ve belki on yıl sonra carlsen] üslup bakımından (sükunet, berraklık, sadelik) capablanca'nın mirasçıları sayılabilirler.

    aslında, hep şey düşünüyorum, bence o yıllarda küba'da / batı'da uygun bir gelişme ortamı olsaymış da capablanca dört yaşında satranç değil go öğrenseymiş, sezgileri, artı bir bakışta bütünü algılama yeteneği ile daha bile muazzam bir oyuncu olabilirmiş. (kaynak: bence) keşke öbür dünya olsa, derslerine çok iyi çalışmış olsalar, capablanca ile lasker'in go mücadelesini izleyebilsek. (ayrıca, ramanajan formal matematik eğitimi alsın, newton kuantum fiziği öğrensin, tolkien orta dünya tarihini toparlasın, shakespeare film çeksin, mozart rock konseri versin)

    böylece ana fikirsiz, daldan dala bir yazının daha sonuna geldik. kısmet diyor, iyi geceler diliyorum.
  • kanımca satranç tarihinin en yetenekli oyuncusudur. açılış bilgisi zayıf olmasına rağmen olağanüstü konumsal anlayışı ve oyunsonlarında neredeyse yenilmez olması onu bir numara yapar gözümde. bir çok oyununda, rakibinin oyun sonuna kalmamak için taş değişmekten kaçınırken pozisyonunu bozup oyunu kaybettiğini görebilirsiniz.

    fakat belki de ortalama bir satranç meraklısı için en önemli özelliği inanılmaz basit oynamasıdır. yaratcılığıyla ün yapmış tal, spassky, anand gibi isimlerin oyunlarına baktığınız zaman, neredeyse her oyunlarında ilk bakışta "ne yapıyor lan bu?" dedirten bir, hatta bir kaç hamle mevcuttur. capablanca'nın oyunlarında ise bu tarz hamle sayısı neredeyse sıfırdır. her hamle anlaşılırdır. "piyonunu korudu" dersiniz, "fili istiyor" dersiniz, ama aynı zamanda dengenin adım adım kendisinin lehine kaydığını da hissedersiniz. bu şekilde avantajlarını ufak ufak biriktirip vakti geldiğinde tek bir kombinezonla - kendi tabiriyle "une petite combinaison" - acısız bir şekilde işi bitirir genelde. satrançta basit olanın en zor olduğunu düşünürsek, yaptıkları inanılmazdır.

    satrancın esasları gibi ilköğretim müfredatında bulunması gereken bir satranç kitabını da yazmış olduğu için kendisine teşekkürü borç bilirim.
  • henuz 12 yasindayken kuba sampiyonu juan corzo'yu yendigi mactaki hamlelerini gordukten sonra saygiyla onunde egildigim zati muhterem. capa bu karsilasma hakkinda soyle diyor: "karsimda butun acilislara karsi verilebilecek butun hamleleri ezbere bilen bir rakip vardi ve ben hic bir acilis bilmiyordum. ilk maclarda beni yendikten sonra kafasini karistirmak icin acilista daha once tercih edilmeyen hamleler yaptim ve o maci kazandiktan sonra kendime guvenim geldi ve kalan maclarin hepsini kazandim." capa'nin dunyanin en iyisi oldugunu kabul etmeyenler icin bu seriyi analiz etmelerini oneririm. capa zekasina guvenip bircok sampiyonluk kazandigi icin calismayi cok sevmeyen zekasina guvenen insanlarin da hayatta basarili olabilecegini cok calisan, hirsli ve ihtiraslari yuzunden hayatta gozu baska birsey gormeyen insanlara kanitlamistir. vasily smyslov'la beraber en sevdigim oyun stiline sahip olan capa'nin lakabi "chess machine"dir.
  • clevaland'daki bir simultane seansinda 102 tahtada sadece 1 berabere yapip diger tum oyunlari alarak, bugune kadar yanina dahi yaklasilamamis bir rekora sahip olan 1921-1927 yillari arasi dunya satranc sampiyonu.
    ayrica 1916dan 1924 e kadar oynadigi yuzlerce oyundan hicbirini kaybetmemistir..
    "bazen oyle anlar geldi ki hayatimin sonuna kadar bir oyun bile kaybetmeyecegimi dusundum" itirafi vardir.
  • (bkz: yazık la kimin çocuğuysa)
    tanım: bir adet ekşisozluk yazarı.
  • hile hurdaya bulaşmayan, saf yeteneğin hayranlarının; satrancı fetiş yapmayıp insanca oynayanların, rakibine saygı duyan ve oyun ahlakına sahip kişilerin de favorisidir aynı zamanda.
  • manhattan satranc kulübünde büyükusta kostic ve arkadaşları bir konumu uzun süredir analiz etmektedirler. konumda en iyi hamlenin fil e5 olduğu kararına varırlar. capablanca masaya gelir, şöyle bir bakar, burada en iyi hamle at e5 der ve briç oynamaya döner. saatlerce analiz ettikten sonra gerçekten at e5'in en iyi hamle olduğuna karar verirler.
    bundan çıkardığım dersler.
    satranca az yeteneğiniz varsa çok çalışırsanız dünya şampiyonu olabilirsiniz (alekhine, kasparov, topalov)
    satranca yeteneğiniz varsa çalışmadan da dünya şampiyonu olabilirsiniz ( capablanca, spassky, karpov)
    satranca hiç yeteneğiniz yoksa ne kadar çalışsanız da dünya şampiyonu olamazsınız ( korchnoi)
  • satranc dunyasina kısa ama cok degerli bir kitap armagan etmis olan buyukusta.
    (bkz: satrancin esaslari)
  • her ne kadar açılışlara çalışmamış olsa da, oyunsonuna büyük önem vermiş, kendi söylemlerine göre 1000'den fazla kale finali tasarlayıp analiz etmiş insan

    federasyonun o dönemlerde borusu ötmediği için, alekhine'den ünvanını geri alamamıştır
hesabın var mı? giriş yap