aynı isimde "josep guardiola (sözlük yazarı)" başlığı da var
  • gol atmak için futbol oynayan ve bunu başaran takımların başına geçip topa sahip olmak için futbol oynatan ve bunu başaran teknik direktör.

    yönettiği takımların birincil amacı topa sahip olmak olduğu için gol atmak zorunda kaldıklarında çok zor anlar yaşıyorlar. bence bu akşam da bir benzerini göreceğiz, hocası ilk maçtaki gibi takıma el freni olmazsa, real madrid bu akşam eşine az rastlanır bir skor alabilir.
  • iki sene onceki el clasico'da da taca cikan bir topu almaya gelen ronaldo'ya topu vermemisti.

    yakistiramadigimi soyledigimde zamanin otesinden yer begenmistim kendime. *simdi de adamin elini sikmamis. ergen misin arkadas... buyuk nezaketsizlik. mourinho, fatih terim tarzi macolardan birisi yapsa asmistik sozlukte simdi. guardiola yapinca, total futbol oynatiyor, buyuk adam...
    yok artik.
  • yine paralı bir takıma (bkz: manchester city) gitmiş hayırlı olsun da yeter be guardiola.

    bu adamla pes oynamak istesek gider o yılın en güçlü takımını alır hızı da +2 yapar oyun zevkinin içine eder yener sizi.
    yaşasın tam bağımsız adı sanı duyulmamış dandik takımlarla oynayan uslu çocuklar
  • eşektir. fazlası değildir.

    gelmiş hala burada kazandığı yerel lig şampiyonluklarını sayıyorlar. rakiplerinden daha fazla harcama yapıyorsun, doğal olarak elindeki oyuncu havuzu rakiplerinden daha geniş ve sezon sonunda bu eşeği lig şampiyonluğu üzerinden övüyorsun. gerçekten akıl tutulması.

    kendisinin aldırdığı oyunculardan iki takım daha çıkarır, o takımları da zirve yarışına ortak edersin.

    neymiş aldırdığı futbolculardan verim almasını biliyormuş. vah vah amk. adam tüm dünyanın bildiği mahrez'i, laporte'yi, sane'yi, villa'yı, fabregas'ı falan alıyor. sanırsın hiç kimsenin bilmediği ligden bir futbolcu alıp onu parlatıyor, dünya futboluna sunuyor falan. bu oyuncuları kendisi almasa zaten bir, bilemedin iki transfer sezonu sonra başka büyük takımlarda izleyecektik.

    makine gibi işleyen barcelona kadrosu dışında uluslararası kupası yok. barcelona'yı iki maçta 7-0'la geçen futbol tarihinin en ezici kadrolarından birine sahip olan bayern munih'in başına geçtiğinde önceki sezondan kalma (bkz: uefa süper kupası) maçı oynama hakkı vardı. orada chelsea'yi göt zoruyla penaltılarda yenip kupayı aldı. sonra kendisinden 10 gömlek aşağıda olan (bkz: guangzhou evergrande) ve (bkz: raja casablanca)'yı yenerek fifa dünya kulüpler kupasını kazandı. final raja casablanca'nın üstüne gidemiyordu. bu iki kupa da özünde (bkz: jupp heynckes)'in başarısıdır.

    adam bayern ile wolfsburg'dan 4 tane yiyordu, allianz arena'da freiburg'un üstüne gidemiyordu. maraton hocası denilen eşeğe hazır bayern verdiler, yine de heynckes'in puan ortalaması yakalayamadı. real'den iki maçta toplamda 5 gol yedi. atletico gibi kendinden 5 gömlek aşağıda takıma elendi. chelsea'nin başındaki adam devre arasında takımın başına geçti. kendisi muhtemelen tesislerden çıktıktan sonra evine hala navigasyonla gidiyordur. oyuncularının forma numaralarını ezbere bile bilmiyordur. ligde, fa cup ve şampiyonlar ligi finalinde bu eşeği ezdi ama eşek hala aynı formasyonla rakibi yeneceğine inanıyor. beşiktaş topçusu marcelo ile galatasaray topçusu denayer'den kurulu defans hattına sahip lyon'a elenmedi mi bu eşek? finalde kaybettiği chelsea'nin stoperinde prime dönemini geride bırakalı 5 sene olan ve bonservissiz gelen (bkz: thiago silva) oynuyor. kendisinin sadece defans hattına ne kadar para gömdüğünü söylemeyelim.

    kazandığı son şampiyonlar ligi kupası zamanı doğan çocuklar yarın liseli olacak. şampiyonlar liginde mourinho ile en fazla yarı final oynayan hocaymış bir kerize göre. bre deyyus, adamın çalıştırdığı üç kulüp var zaten. barcelona, bayern ve manchester city. ilk iki kulüp çok büyük sıçmazsa zaten kendini bir şekilde çeyrek finale atıyor. geçmesi gereken ekstradan bir tur kalıyor ki senin o dediğin yarı finale ulaşsın. onu da bir zahmet geçsin. üçüncü takım ise arapların sınırsız bütçesinde yüzen city.

    istediği kulübe imza atsın, istediği kupayı alsın yine de benim gözümde sınırsız bütçeli (bkz: hikmet karaman)'dan fazlası değildir. kendisini savunanlar sanıyor ki bu eşeği savununca modern futbol uleması falan oluyorlar. (bkz: jose mourinho)'nun (bkz: fc porto) ile kazandığı şampiyonlar ligi kupası değerinde bir başarısı yok. yok total futbolu yaratmış, yok deney yapıyormuş, problem çözüyormuş, kafa yoruyormuş, modern çağın filozofuymuş falan geçin bu boş lafları.

    tüm kariyerini bir kenarı bırakın, dönemin bayern kadrosuyla kabız atletico madrid'e elenen adama eşek bile denmez ama neyse.
  • çok büyük insan.. genelde asla olmaz denilenleri başarmasıyla ünlüdür.. misal bunların en başında; 23 yaşındaki toni kross'u gönderip yerine 33 yaşındaki xabi alonso'yu getirmesi ve real madrid'e tarihte ilk kez 2 şampiyonlar ligi kupasını üst üste kazandırması vardır..

    futbolun gördüğü en büyük hakem katliamlarından biri sayesinde chelsea'yi yarı finalde elemesi ve ardından tarihin en iyi kadrosuna sahip barcelona ile kupaya ulaşması mesela yine müthiş bir başarı hikayesidir..

    içerde dışarda 3 ve 4 atarak barcelona'yı 7-0'la ezmiş üstüne de kupayı almış bayern munich'in başına geçen ve sadece 10 ay sonra aynı takımla şampiyonlar ligi yarı finalinde kendi evinde real madrid'den 4 yemeyi başaran da yine kendisidir..

    ertesi sene, shaktar ve porto gibi devleri geçip yine kendini yarı finale atmış, ancak 2 sene önce 7 yiyen barcelona bayern'e 3 çekerek guardiola'yı selamlamıştır..

    ve 3. senesinde de atletico madrid'e elenmeyi başarmıştır..

    tüm bunları başarırken; ribery-robben gibi efsane kanat oyuncularına sahiptir ve o adamlar henüz 28-29-30 yaşındadır..

    1 senelik aranın ardından manchester city'in başına geçen guardiola; 191 milyon pound harcadığı halde, rekorunu geliştirmiş ve son 16 turunda monaco karşısında eleğe dönmeyi başarmıştır. totalde 6 gol yediği turu kendi evindeki 3 gol yüzünden kaybetmiştir..

    ve bu sene; 284 milyon pound daha harcadıktan ve totalde 475 milyon pound'a ulaştığı kadrosuyla çeyrek finalde liverpool karşısına çıkmış ve yine ilk maçta 3 yemeyi başarmıştır.. kendi evinde de 2-1 kaybedip tura veda etmiştir.. durumun asıl vehametini anlatmak gerekirse; guardiola sadece son senede kanat beklerine 200m euro harcamıştır, karşısındaki liverpool'un beklerinde ise altyapıdan çıkan 19 yaşındaki arnold ve hull city'den alınan robertson oynamaktadır..

    sözün özü; şampiyonlar ligi kurulduğu tarihten beri eleme turlarında karşılaştığı rakiplerinden bu kadar fazla fark yiyen herhangi bir teknik direktör yoktur.. 1 kere olur, 2 kere olur ama bir insan sürekli ve sürekli bir şekilde kendisine en azından denk güçte ya da biraz daha güçsüz takımlarla karşılaştığında eleğe dönüyorsa orada bir durup düşünmek gerekir..

    guardiola'nın şampiyonlar liginde başarılı olduğu tek bir süreç vardır; xavi'nin henüz 30 yaşına gelmediği, 21-24 yaşındaki messi ve 24-26 yaşındaki iniesta'nın rakiplerini futbola küstürdüğü dönemlerdir onlarda.. ki o dönemde de chelsea'yi hakem sayesinde geçebilmiştir, kendi evinde 60 dakika 10 kişi oynayan inter'e elenmeyi başarması da yine ona has bir özelliktir.. -ki o elemenin ilk maçında da inter'den 3 yemeyi başaran yine kendisidir..

    kısacası; guardiola müthiş imkanlara sahip takımlarla ve inanılmaz geniş kadrolarla, lig gibi uzun süreli organizasyonlarda yerel başarılar elde eden ancak iş eleme maçlarına gelince sürekli topallamaya başlayan biridir..
  • en buyuk sorunu "mucit" teknik direktor olmaya heves etmesidir...

    elinin altinda neredeyse sinirsiz para varken cok daha garanti sonuc verebilecek transferler yapmak yerine hep "bu adami guardiola superstar seviyesine cikardi" denilmesini istedigi adamlara yatirim yapti...

    aymeric laporte, benjamin mendy, oleksandr zinchenko, rodri, joao cancelo, eric garcia, ederson, gabriel jesus... bunlarin hicbiri alaninda yildiz diyebilecegin, dunyanin en iyileri arasinda gosterebilecegin adamlar degil... genc garcia haric de neredeyse hepsini cuvalla para dokup aldi guardiola... akli sira 10 uzerinden 7'lik adamlari alip 10 uzerinden 9'luk hatta 10'luk yildiz yaratacak! daha bir de danilo, nolito falan aldiydi, sonra geri gonderdi onlari...

    isin komigi, bu araplar bu kafayla oyle sacma sapan paralar savurdu ki artik hali saha takimindan adam isteseler karsilarindaki bunlara 40-50 milyon fiyat cekecek, bunlar da yine bir sekilde verecek o parayi!

    bu sezonun basinda rodri ile cancelo'ya 60'ar milyon pound vermisler yahu! pound diyorum bak, dolar-euro falan da degil! yuh!

    bu paralara cok daha iyi oyuncular bulup cok daha bilegi bukulmez bir takim kurabilirlerdi... ama diyorum ya iste "mucit" olma hevesi isi bambaska yerlere getiriyor...

    kadro seciminde de bu "icat cikarma" hastaligi baslarina cok is aciyor tabii...

    aguero saglamken bile defalarca jesus'ta israr etmeye calisti... yahu bu jesus'un diskisinda nasil bir boncuk var onu da anlamadim ben... son dunya kupasi'nda da tite denen pavyon isletmecisi kilikli abi firmino yerine jesus'ta israr edip brezilya'nin agzinin tavanina salincak kurmus, sallana sallana... oyle yapmisti... ondan ders cikarmaktansa guardiola da kafayi buna takti... en sonunda aguero da sakatlandi, huzura erdi herhalde!

    bugunku kadro secimi de malum... takimin de bruyne ile birlikte en onemli futbol akli olan david silva yedek, en ele avuca sigmaz adamlarindan olan bernardo silva yedek, 3-5-2 ile 5-3-2 arasi abuk sabuk bir sablon var, fernandinho sag stoper, rodri on libero falan... kazanirsa millete "vaay be, hoca kimsenin akil edemedigi seyleri dusunmus" dedirtecek akli sira! al, kazandin!

    baba madem boyle yildiz yaratmak, kimsenin aklinin ermeyecegi sablonlar uygulamak gibi fantezilerin var, o zaman real betis, villarreal, everton, southampton, cagliari, bologna, hertha berlin falan gibi bir takima git de sifirdan kimsenin bilmedigi adamlarla kur kadronu, istedigini de istedigin yerde oynat... gasperini'nin atalanta'da yaptigi gibi mesela... ama yok, ona da gelmiyor adam... barcelona, bayern, city diye geziyor, en cok batirdigi sezonda bile cebine bir sampiyonluk falan koyuyor cunku boyle olunca...

    debe edit: (bkz: sma tip 1 hastası ali eymen'e yardım kampanyası)

    gelen birkac tepki mesaji uzerine edit: guardiola eger klopp gibi icat cikarabilseydi zaten bu kadar tartisiliyor olmazdi... bakin alti ay evvel klopp hakkinda da sunlari yazmisim: (bkz: jürgen klopp/#101583224)

    kimse kendini kandirmasin, guardiola man city'nin basina gelirken kendisinden en cok beklenen sey sampiyonlar ligi sampiyonluguydu... yoksa ondan evvel pellegrini ve mancini ile de premier lig sampiyonu oluyordu zaten city...

    ama guardiola, city kariyerinde sampiyonlar ligi'nde birakin sampiyonlugu, yari final bile goremedi... bir kere ikinci turda (monaco'ya), uc kere de ceyrek finalde (liverpool, tottenham ve lyon'a) elendi...

    ana hedefin bu kadar uzaginda kalinirsa tabii ki "icat cikarmasi" elestirilir...

    mesela klopp goreve geldiginde de liverpool taraftarinin sampiyonlar ligi'nden de ote en buyuk hayali artik ligdeki sampiyonluk hasretinin bitmesiydi... bu sezon bu bittigi gibi bonus olarak bir cl sampiyonlugu bir cl finalistligi de geldi... ama bu basarilar elde edilmemis olsaydi neler denirdi bir dusunelim:

    -dunyada sol bek mi kalmadi da kume dusen hull city'nin sol bekini aliyorsun?
    -dunyada sag bek mi kalmadi da altyapidan cocuk yastaki tifili alip ilk 11'e yerlestiriyorsun?
    -koskoca liverpool'un kurtaricisi southampton'in sag acigiyla stoperi mi olacak?
    -chelsea'nin yol verdigi elin arabi mi suarez'in yerini dolduracak?

    ve daha fazlasi...

    evet bunlar aynen bu sekilde soylenirdi ve soyleyen de hic haksiz olmazdi... cunku klopp konan hedeflere ulasamamis birisi olsaydi bu ayni zamanda robertson, alexander-arnold, mane, van djik ve salah gibi isimleri de gunumuzdeki seviyelerine cikartamamasi anlamina gelecekti... o back to the future'in alternatif 1985'indeki gibi bir halde olacakti liverpool da bu oyuncular da...

    guardiola da eger bu icat denemeleri sonrasi mesela iki sezondur cl'yi kazaniyor olsaydi hakkinda herhangi bir tartisma falan kalmayacagi gibi bugun onu elestirenler bu sefer "helal olsun adama, cancelo'dan dunyanin en iyi bekini, laporte'tan dunyanin en iyi stoperini yaratti, gabriel jesus aguero'dan bile daha iyi golcu oldu" diyeceklerdi...

    ama mevcut sartlarda klopp muzaffer komutan olurken guardiola kaybetmistir... biri mustafa kemal pasa olmustur, digeri enver pasa... hal boyle olunca elestiriden daha dogal bir sey de yok... ustelik guardiola'nin elindeki imkanlar klopp'unkine kiyasla hep daha fazla da oldu ama klopp kadar isabetli icatlari da hicbir zaman cikaramadi...
  • şampiyonlar ligi yarı finalisti olarak aldığı takıma 1 milyar dolar harcayıp 3 sene içinde hiç yarı final görememiş olan deha *

    tıpkı 4 senede 3 şampiyonlar ligi finali oynayan bayern'in başına geçip 3 sene boyunca hiç final görememesi gibi.. sorarlarsa son 15 bin milenyumun en iyi hocası dersiniz..

    bu adama sürekli tapanlar zidane için ne yapıyor cidden merak ediyorum.. zira zidane son 3 senede üst üste 3 kere kazandı, guardiola'nın en son 9 sene önce kazandığı şampiyonlar ligini..

    lan her şeyi geçtim, adam 1 senedir tek bir transfer yapmayan, en iyi oyuncusu sakat tottenham'a elendi. hala daha utanmadan, gençlerle oynuyor onun sıkıntısını çekiyor diyenler var. "gençlerle oynuyor" dediği de her birine en az 50m pound ödediği adamlar.. sanırsın "genç necip" ile sahaya çıktı paşam..
  • turu aldım diye güvenip as oyuncularını oyundan alınca real madrid gerçeğiyle karşılaşan futbol profesörü. ama unutmamak gerek, öğrenmenin yaşı yoktur.

    (bkz: 4 mayıs 2022 real madrid manchester city maçı)
  • ispanyolların alman futboluna soktuğu ajan. geçen sene real'e bu sene barça'ya pas pas olan, heynckes hocaefendimizin kaya gibi takımını adeta pamuk şekere döndürmesinin başka bir açıklaması olamaz çünkü.

    maçtan önce rakip takımla gevrek gevrek hareketler nedir amk? reina, thiago gibi torpillilerin barçalılarla enseye şaplak göte parmak hallerine ne demeli?

    disipliniyle ünlü son dünya şampiyonu alman milli takımının bel kemiğini oluşturan kulübü, 13 dakikada 3 gol yiyecek hale getirmek çok büyük başarı doğrusu.

    zaten artık fularlı savunucuları dışında herkes gerçeği görmeye başlayacaktır, korkunç potansiyele sahip takımı getirdiği hal komedi sonuçta.

    eminim kloop'u ikna turları başlamıştır, sezon sonunda siktiri yiyecektir.
  • messi üzerinden uygulattığı false nine yorumuyla dünya futbolunda 4'lü çizgi savunmanın tahtını sallayan teknik direktör. daha karşısında efektif bir savunma çözümü bulunamadı; ama böyle giderse modern futboldaki 4'lü çizgi defans dogmasını yıkacak.

    rijkaard döneminde net bir 4-2-3-1 oynayan barcelona, forvet arkasının kilitlendiği günlerde hücumda tamamen çözümsüz kalıyordu. ilk yıllarda deco burada oyuna çeşitlilik getirip, ronaldinho-giuly kanatlarını besliyor, eto'o da rakip savunmayı geriye itiyorek alan yaratıyordu. böylece ilk kupalar geldi. messi'nin ortaya çıkışı ve ronaldinho'nun merkeze geçmesiyle sistem çöktü; çünkü takım hücumda ronaldinho'nun eksik oyun görüşü nedeniyle sıkışıyordu. messi de bu düzende kanattan yardırma görevini başarıyla yaparak parlamaya başladı. xavi-iniesta ise ronaldinho'nun yapamadığını geriden yapmaya çalışıyorlardı. ve real madrid 4-2-3-1'e, daha iyi oyuncularla kurulmuş bir 4-2-3-1 ile cevap verdi. başarısızlıkla rijkaard dönemi bitti.

    guardiola ise mourinho chelsea'sinden esinlenerek tek anchor man önünde çift orta saha ile takımı oynattı. toure önünde xavi-iniesta ikilisine alan bırakarak takımın merkez oyuncuya bağımlılığını kesti ve ronaldinho'yu haritadan sildi. kanatlarda içe yardırma konusunda uzman messi-henry ikilisi ve uçta eto'o ile ilk sezondan başarıyı yakaladı.

    ikinci sezonunda ise bugünkü barcelona'nın dönüm noktası olan ibrahimovic-eto'o takası gerçekleşti. toure/busquets önünde xavi-iniesta ikilisi ve kanatlarda messi-henry/pedro ile aynı düzene devam edecekti guardiola. eto'o yerine daha iyisi, yoktan gol pozisyonu yaratan ibrahimovic gelmişti. ancak bir süre sonra ibrahimovic'in takımdan kopuk hareket etmesi ve defans arkasına koşuları yapmaması sistemde arızaya yol açtı. şampiyonlar ligi'nde başarısızlık geldi. elinde ibrahimovic'e yeterli bir alternatif olmayan guardiola kanattan golleri sıralayan messi'yi hücumun merkezine yerleştirmeyi denedi. messi hem forvetin gerektirdiği koşları yapıyor hem de forvet arkası gibi kanatları besliyordu. böylece hücumun merkezinde messli durdurulamaz barcelona oynamaya başladı.

    üçüncü sezonda messi'nin rolu belirginleşti. messi rakibin stoperleri ile ön liberoları arasındaki alanı parsellemeye başladı. forvet gibi gözüküyor; ancak rakip defansı geriye itecek koşular yapmak yerine, orta sahaya yaklaşarak defansı ileri çıkartıyordu. kanatlardaki villa-pedro ise bu alanı değerlendirecek koşuları layıkiyle yaptı. bekler dani alves-maxwell/abidal/adriano ise önlerindeki alanı iyice değerlendirerek tüm maçı rakip yarı sahada geçirmeye başladı. messi'nin orta sahaya verdiği destek sayesinde, busquets'in ileriye çıkmasına gerek kalmamıştı ve bekler çıktığında busquets savunmayı üçlemeye başladı. top barca'dayken, ki bu maçın yüzde 70'i oluyordu genelde, takım cruyff'un hayalindeki 3-4-3 düzenine döndü. hem takım hem messi durdurulamaz oldular.

    teorik olarak rakibin beklerini kanatlardaki oyuncular hallediyordu. rakibin orta sahası ise xavi-iniesta paslaşmasını izlemekle meşguldü. rakibin kanatları geri dönmezse, bekler boşluğu affetmiyordu. messi ise rakibin çizgi halindeki çift stoperi ile baş başa kalıyordu. öne çıkarlarsa arkalarına zehri bırakıyordu, çıkmazlarsa da aralarından akıp gidiyordu.

    mourinho ilk maçında 4'lü defans ve 2 orta saha ile hezimete uğradı. bu sistemin işlemeyeceğini görünce, makaleleli düzenini hatırlayıp savunma ve orta saha arasına pepe'yi yerleştirdi. bu arada bir galibiyet ve katlanılabilir sonuçlar geldi. ancak bu düzende, orta sahanın hücuma katkısı sıfırlandı ve barcelona topla oynama rekorlarına gitti. messi'yi durdurma görevini 3 oyuncu paylaşıyordu ve takım resmen rakipten eksikmişçesine oynuyordu. bu sezonun başında tekrar çift orta sahaya döndü. messi'yi takip için iki stoperine de messi ile birlikte ileri-geri çıkma görevi verdi. topla oynama oranını olabildiğince azalttı. ancak messi çizgi halinde alan parselleyen pepe-carvalho ikilisi öne çıkınca, arkalarındaki iniesta'yı gördü. çıkmayınca üzerlerine gidip golü attı.

    forvet mi forvet arkası mı oynadığı belli olmayan bu false nine rolünün bir benzerini de rooney manchester united'da sergiliyor. messi gibi rakip defansın arkasına akma işini beceremediğinden genelde hernandez ile tamamlanıyor.

    peki bunun bi çözümü var mı? çizgi 4'lü defans buna çözüm değil, messi gibi özel bir oyuncu bu rolde çizgi halindeki rakip stoperleri mahvediyor. çözümü belki de unutulmuş olan liberolu sistem. ya da bu sezon bilbao maçlarında bielsa'nın izleteceği 3'lü defans. ya da defansa markaj için yerleştirilecek özel bir oyuncu. orta sahada ezilmeden bir çözüm bulması şart. zamanla barcelona karşısında defansını şekilden şekile sokacak menajerlerden biri(en muhtemeli mourinho) çözümünü bulacak elbet ve 4'lü defansın alternatifi gelecek. ancak klasik 4'lü defans oynamaya devam ettikçe messi rolünde efsaneleşecek ve barcelona durdurulamayacak.

    messi neden arjantin'de barcelona'daki gibi oynamıyor sorusunun cevabı da tam burada gizli. arjantin'in oynadığı 4-2-3-1 veya 4-3-1-2 sistemlerinde forvet arkası, bir diğer adıyla maradona rolü verildi messi'ye. oysa ki messi önünde higuain-tevez-milito-agüero tipi bir forvetle oynamaya alışık değil. di maria-maxi rodriguez gibi tipik kanat adamlarını da sevmiyor. önündeki alanı paylaşacağı bir forvet yerine, tüm alanı messi'ye vermek lazım, kanatlardan defansın arkasına sarkacak adamlar lazım. arjantin'de bu tip adamlar var. tevez-agüero'nun kanatlara yerleştiği ve messi'nin ortayı parsellediği bir arjantin ispanya'yı devirebilir. ancak arjantinli hocaların önce messi rolünü iyi anlamaları lazım.
hesabın var mı? giriş yap