• amerikalı new age/ambient müzikçisi hatun kişi. "sanguine" (2006) ve "florine" (2009) adlı iki ep'den sonra büyük çıkışını 2011'de çıkardığı the magic place adlı ilk albümüyle yaptı. barwick'in olayı, soundscape'ler yaratarak dinleyiciyi de müziğin içine katmaya çalışmaktan ibaret aslında (bkz: #2194574). etkilendiği isimler arasında cocteau twins, sufjan stevens ve (haliyle) brian eno yer alıyor. her ambient müzikçi gibi barwick de eno'ya çok şey borçlu, ama ben müziğini ve dinleyicide bıraktığı etkiyi eno'dan çok cocteau twins'e, enya'ya veya virginia astley'e benzettiğimi söyleyebilirim.
  • flown şarkısı harikadır... en huzurlu sevimli hayaller için... içinde pembe bile var.. mor var.. mavi.. kırmızılar da... ve yeşil... güneş de var.. bebek poposu gibi beyaz bulutlar sonra..

    http://www.youtube.com/…oyrn9uz7riq&feature=related
  • bu da varmış... albumun tanıtıldığı bir site...

    http://juliannabarwick.bandcamp.com/…he-magic-place
  • ağustos ayında çıkardığı nepenthe albümü hakkettiği ilgiyi ve değeri görmemiştir.
    bu kadının sesini her duyduğumda yumuşak yüzlü sadistler aklıma geliyor.
    hele bir de one half var ki...
    http://www.youtube.com/watch?v=kiqvjrcl6ji
  • kendisini 3 nisan 2014 tarihinde salon iksv'de izleyecegiz, dinleyecegiz.
  • hipnotik huzur’ müziği yapar ‘barwick’.

    geçmiş ile rüyalar, hayaller ile gelecek arasında köprü kurar.

    tüm yaşadıklarınızı sünger gibi içine çekip, geriye sadece umudu bırakır.

    bir önceki albümüne isim olmuş, yunan mitolojisinde ‘acı ve üzüntüyü yok eden ilaç’ anlamına gelen ‘nepenthe’ kelimesi, ‘barwick müziği’ni ifade eder aslında.

    iyileştiricidir.
  • ambient gibi derya deniz bir müzik alt türünde sadece kendine ait bir adayı keşfedebilmiş, sesi kadar ismi de güzel bir köylü kızı. louisiana'lıymış, born and bred.

    barwick'in müziğini, hipnotik huzur olarak nitelemek, zamansal bir köprü olarak hayal etmek, ince bir düşünce ve üslubun göstergesidir; benim için ise bu müziğin çekiciliği, gösterişin her türlüsünden uzak duruyor olmasında. albüm isimlerine referans vermeye devam edecek olursam; barwick, ilk albümü the magic place'e ismini verirken, büyüdüğü çiftlikteki devasa, eciş bücüş ağacı, ve içi adeta türlü türlü odalara sahip bir evi andıran bu ağacın içine tırmandığında tanık olduğu sesinin değişik yankılanmalarının keşfinden ve büyülenişinden esinleniyor.

    barwick için; sesi, tahmin edilebileceği üzere, kendinin farkına vardığı günden beri her zaman bir ilgi alanı. ilk olarak o sempatik ağacın içinde, sesinin kolayca büründüğü dalgalar ve şekillere tanık oldukça, bu biçimler ile oynaması; an itibariyle dinlediğim one half ile kendini temsil eden, sese yönelik bir ekleme, uzatma, yayma, tekrar etme... bir sesi kurcalama sürecinin başlangıç noktası aynı zamanda. ama tıpkı yankıların kendisi gibi, barwick asla bütünlükten vazgeçmiyor. ekleme var, çıkarma yok. böylelikle kulağıma gelen de, teknik, ya da mekanik bir ustalıktan ziyade, o çocukluk merakının huzurla olgunlaşarak bugüne kadar gelişinin bir ürünü sanki.

    one half: https://www.youtube.com/watch?v=o2t86daxulw

    şu şarkıyı dinlerken, güzel sesli doktorun, şarkıyı isimlendirirken verdiğini düşündüğüm tavsiyesine uymakta fayda var. parçayı tam ortasından ikiye bölün, ve ilk kısmını sabah, ikinci kısmını akşam dinleyin. umut dolar mısınız, huzurlanır mısınız, ya da tersten gidelim; bir şeye dair tiksintiyle (ne ağır kelime!) dolmuşsanız, geride bırakabilir misiniz bilmem; ama kesinlikle bir şeyler olur. en azından aklınız meşgul olur.

    hayal gücümüz boşlukları doldurmaya her zaman meraklı. ses de, insanda yer yer oluşturabildiği zengin çağrışımlarla, görsel olarak tanık olduklarımızın ötesinde bir algı haline sebebiyet verebiliyor. inananlar nasıl ki bir ezan ya da bir çan sesinde, o sesin kendisinden çok büyük bir şeye tanık olduklarını, o büyüklüğün bir parçasını kendi bünyelerinde hissedebiliyorlarsa, julianna barwick'in sesinde de huzuru, umudu işitmek fevkalade mümkün. çoğu ambient veya benzeri eser, "ses manzaralarını" kendince oluşturur. bu kız ise kendi sesini kullanarak bizi onunla birlikte hayal etmeye davet ediyor gibi. belki paralel bir evrende bir sanatçıdan ziyade peygamber kendisi, ama bizim bulunduğumuz için konuşacak olursam, burada da kesinlikle mübarek bir insan.
  • "geçtiğimiz" sene healing is a miracle isimli son albümünü yayınlamış, bu vesileyle hem müziğine hem de albümlerine isim verme kabiliyetini dinleyenlerine bir kez daha ispat etmiş mucizevi şifa verici.

    albümdeki parçaların karakteri ve bunların dizilişi insanın zihninde döngüsel bir görüntü oluşturuyor; albümün yarı noktasında, barwick'in jonsi ile ortak ürettiği "in the light", dinleyiciyi yükseklere çıkarırken; hemen sonrasında gelen "safe", alışkın olduğumuz barwick sarmalayışlarıyla aşağı indiriyor.

    bana göre albümün en can alıcı parçası olan "flowers" ise bir anda bambaşka bir ruh halini belli ediyor: bu ve kalan parçalarda, şifa bulmanın, bulmadan önceki halden ayrı düşünülemeyeceğini idrak etmek mümkün bence. öncesinde kötü olunmadan iyileşme olamaz; ölüm olmadan hayat anlaşılamaz.

    önce eksileceğiz ki, geri kazanışımızın bir değeri olsun. asla eskisi gibi olamayacaksak bile.
hesabın var mı? giriş yap